Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) Genel Başkanı Devlet Bahçeli, STK, Meslek Odaları ve İşadamlarıyla özel bir otelde düzenlenen toplantıda bir araya geldi.
Yemek programında konuşan MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, “Ülkemizin önünü kesmek, tarihsel yörüngesinden koparmak maksadıyla 2008’den itibaren şiddetli bir operasyon sürecinin adım adım icra edildiği her vicdan sahibi insanımız tarafından bilinmektedir. Türkiye’yi emperyalist zehirle etkisiz hale getirmek isteyen zalimler maalesef ne kural, ne insaf, ne de vicdan tanımaktadır. Terörizm, aleyhimize kullanılan en kanlı ve zalim koz olarak değerlendirilmektedir. Türkiye’yi teslim almayı hedefleyen odaklar, hem masa başında hem de maşaları vasıtasıyla hesaplaşmak için adı konulmamış bir savaşın fitilini tutuşturmuşlardır.
Son 10 yıllık sürede yaşanmadık bir şey kalmamıştır. Gezi Parkı provokasyonu, 7-8 Ekim olayları, hendek terörü, darbe girişimleri, ekonomik saldırılar, terör eylemleri, siyasi kumpaslar Türk milletini dehşet, şiddet, vahşet markajına almak için alçakça projelendirilmiş, sahneye sürülmüştür. Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’ni yozlaştırma, Cumhurbaşkanlığı makamını itibarsızlaştırma, ülkemizin sosyal ve ekonomik yapısını istikrarsızlaştırma girişimlerine tesadüf edilmiştir. Fakat bunların hiçbirisine müsaade edilmemiş ve edilmeyecektir. Gerçekten de üç tarafımız denizlerle, dört tarafımız düşmanlarla çevrilmiş ve sarılmış durumdadır” dedi.
“Başkalarının ağzına bakma dönemi geride kalmıştır”
Cumhurbaşkanlığı hükümet sisteminin başlıca gücümüz olduğunu söyleyen Bahçeli, “Yeni bir dünya düzeni sancılarla kurulurken Türkiye’nin oyun dışı bırakılması, tesirsiz hale getirilmesi, edilgen, pasif ve kendi iç sorunlarına gömülmesi amaçlanmaktadır. Başkalarının ağzına bakma dönemi geride kalmıştır. Sallanan parmaklara tepkisizlik bitmiş ve sonlanmıştır. Dev uyanmakla kalmamış zulmün bekçilerine, yıkımın elçilerine, bölünmenin piyonlarına meydan okumaya başlamıştır. Bu süreç zarfında Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi başlıca gücümüz ve milli duruşumuzun kuvvet kaynağıdır.
Kuşkusuz, yeni hükümet sistemiyle uyumlu, çatışmayacak, çelişmeyecek mahalli idareler yönetimi ise beka düzeyinde bir ihtiyaç ve milli mecburiyettir. Türkiye kendi ayakları üzerinde durabilecek kudrettedir. Türkiye kendi söküğünü dikebilecek yeterliliktedir. En mühimi ise kendine özgü dünyasını ihya edecek cesarettedir. Geleceğini işbirlikçilikte görenler, ihanete göz yumanlar, siyasi çıkar uğruna Türkiye muhalifleriyle düşüp kalkanlar, kozmopolit akımlara selam çakanlar, köksüzlüğün ve kimliksizliğin akıntısına kapılanlar tümüyle açıktadır, artık deşifre edilmişlerdir. Taraflar bellidir, bilinmektedir” diye konuştu.
“İstanbul’da yeni bir çağın ayak sesleri çok şükür hissedilmeye başlanmıştır”
İlk nüfus sayımının 1927’de yapıldığını vurgulayarak konuşmasını sürdüren Devlet Bahçeli, “İç göç ve sosyal hareketliliğin izdüşümünde milli kaynaşma ve kucaklaşma ziyadesiyle saha ve zemin bulmuştur. Elbette köyden kente göçün beraberinde ciddi sorunlar yaşanmış, hatta yaşanmaya da devam etmektedir. Ancak İstanbul için söyleyecek olursak, Diyarbakırlıyla Kastamonulu komşu olmuş, Sivaslı’yla Siirtli ortaklık kurmuş, Şanlıurfalıyla Çankırılı kız alıp vermiş, Trabzonluyla Ağrılı birlikte iş yapmışlardır. Bin yıllık kardeşliğin sağduyulu ve somut hali işte bu şekilde hayat ve varlık bulmuştur. Vatandaşlık hukuku kökleşmiş, milli birlik kemikleşmiş, Türk milleti ortak paydası müstahkem ve muktedir bir hale gelmiştir. İstanbul bu kapsamda müstesna ve muhteşem bir numunenin unvanı ve nişanesidir. Türkiye Cumhuriyeti’nin 1923’de kurulduğu zaman milli gelir seviyesi 570 milyon dolardı. Bunun da yüzde 40’ı tarımsal alanda üretiliyordu. Bugün ise ülkemizin GSYİH’sı, son veriler ışığında söyleyecek olursak yaklaşık 750 milyar dolardır. Artış muazzam ölçüdedir. 1923’de yollarımız bozuk, köprülerimiz yıkık, umutlarımız kırıktı.
Türk milleti on yıllarca süren savaşların yorgunuydu. İstanbul işgalden kurtarılsa da ufku solgundu. Hamd olsun öyle bir noktaya gelindi ki, artık denizin altından tüneller açıldı, adına Avrasya denildi. Kara yolundan, demir yolundan, hava yolundan Avrupa’yla Asya buluştu, yeni İpek Yolu’nun istikameti çizildi. Marmaray, metro ağları, üçüncüsü yapılan köprü, dünyanın en büyük havalimanlarından birisi İstanbul’un çehresini değiştirmekle kalmadı, yepyeni bir dönemin miladı oldu. Bardağın dolu tarafından bakan, yapılanları takdir edecek, yapanları ise tebrik edebilecek vicdanı bulunan herkes için İstanbul’da yeni bir çığırın, yeni bir çağrının, yeni bir çağın ayak sesleri çok şükür hissedilmeye başlanmıştır. 96 yılda ulaşılan aşama hayranlık vericidir. Bunun seriye bağlanması, icraatçı, projeci, iş ve istihdam oluşturucu, ümitleri kabartıcı hizmet kervanının sürmesi, bunun da marka ismi olan Sayın Binali Yıldırımla devamı ve İstanbul’da geleceğe uzanması samimi temennimdir” şeklinde konuştu.
“Türkiye’nin bu günkü haline bakarak felaket tellallığı yapanlar samimi değildir”
“Keskin bıçak olmanın yolu çekiç yemektir” diyerek konuşmasını sürdüren Bahçeli, “Büyük kafaların büyük ülküleri vardır. Küçük kafaların ise sadece arzuları olacaktır. Kötümserliğe hapsolmuş dar ve güdük kafalar talihsizliklere boyun eğerken, büyük kafalar, büyük adamlar, yüksek gayeler talihsizliklerin üstünde yükseleceklerdir. Türkiye’nin bugünkü haline bakarak felaket tellallığı yapanlar bir defa samimi ve dürüst değillerdir.
Siyasetten ekonomiye karamsarlık aşılamaya çalışan cahil ve korkaklar mazruftan daha çok zarfla ilgilenen ufuksuzlardır. Türkiye’nin gelişmesi parlak bir geleceğe doğrudur. Bunu anlamayan, bunu fark edemeyen kim varsa kayıp ve zillet içindedir. Keskin bıçak olmanın yolu çekiç yemektir. Atılgan ve bıçgın bir ruh haline sahip olmanın şartı badireleri aşma, belalara göğüs germe mukavemetinde gizlidir” dedi.
“İstanbul kukla ve proje isimlere teslim edilemeyecek kadar önemli ve öncelikli bir kenttir“
23 Haziran seçimlerine yönelik konuşan Bahçeli, ”Ne Türkiye eski Türkiye, ne de dünya eski dünyadır. Yeni şart ve durumlara ayak uyduramayanların tarihin çöp sepetine gitmesi mukadder bir sondur. Bunu görmek, bunu idrak etmek lazımdır. İstanbul kukla ve proje isimlere teslim edilemeyecek kadar önemli ve öncelikli bir kenttir.
Hiçbir şey söylemeden, hiçbir başarı hikayesi bulunmadan, hiçbir vasfı ve vakarı olmadan İstanbul’un kaderiyle oynamaya, karanlık bir girdaba çekmeye çalışan siyasi defolara tarihten ve ecdattan aldığımız ilhamla sonuna kadar direneceğiz. İnşallah İstanbul ehline emanet edilecektir. Türk devlet felsefesinde, inançlarımızın muhtevasında işin ehline verilmesi hakikatin tezahürüdür. Dünyanın toz bulutu içinde olduğu bir dönemde, kabus senaryolarının tedavüle sokulduğu şu günlerde İstanbul’un maceraya atılması Türkiye’nin mahvına hizmettir. Buna hiçbir İstanbullu kardeşim rıza göstermemelidir” diye konuştu.
“Yabancıların denetiminde kundağa sarılan, bir şahsa İstanbul’u kurban vermek akıl dışıdır”
İstanbul’un ehline emanet edilmesi gerektiğini belirten Bahçeli, “Yabancıların denetim, kontrol ve gözetiminde kundağa sarılan, devamlı surette pışpışlanıp gizli gündemlere memur edilen bir şahsa ve zihniyetine İstanbul’u kurban vermek akıl dışılıktır, istikbal haklarımızdan vazgeçiştir. Biliyoruz ki, dereyi görmeden paçayı sıvamak, köprüye gelmeden geçmeye kalkışmak, kuru pantolonla balık tutmaya çalışmak nafiledir, boşa çırpınıştır. Cumhur İttifakı şuurla meseleleri kavramış, İstanbul’un, Türkiye’nin ve dünyanın gerçeklerini idrak etmiştir. Ne istediğimizi belirleyip, ne beklediğimize karar verdik. Öncelikleri tespit ederek bütün gücümüzle, geceyi gündüze katarak çalışmaya başladık. İstanbul Türkiye’dir, bir dünya markasıdır, tarihin methiyesidir, Türk ve İslam’ın şerefidir.
PKK’yla, FETÖ’yle, emperyalizmin taşeronlarıyla, zulme bekçilik yapan işbirlikçilerle aynı hizada olmaktan, aynı kümenin içinde bir araya gelmekten rahatsızlık duymayanlara İstanbul bırakılamaz, emanet edilemez. Fethin 566 yıllık emaneti olan İstanbul zelil ve zillet hesaplarla öğütülemez. Buna müsamaha gösterilemez. İstanbullu kardeşlerim bu oyuna gelemez, umudum odur ki, gelmeyeceklerdir. Paslı ve yapay zihniyetler, parlak zekalar karşısında tutunamayacak, tel tel dağılacaklardır. Cumhur İttifakı milli duruşuyla, engin duyuşuyla, siyasi zekasıyla, adanmış yüreğiyle, anıtlaşan vatan sevdasıyla, milleti bütünüyle, bütün güzellikleriyle kucaklayarak İstanbul’a kol kanat gerecektir. Cenab-ı Allah bizlere buyuruyor ki: ‘İnsana ancak kendi çalıştığının karşılığı vardır.’ Bu ilahi hükmün önüne hiçbir güç, hiçbir fitne, hiçbir bozguncu, hiçbir zillet faili geçemeyecektir. Yarın bugünden inanıyorum ki, daha gelişmiş, daha huzurlu, daha iyi olacaktır” diye konuştu.
“MHP 23 Haziran’da İBB seçimlerinde Binali Yıldırım’ın yanındadır”
“Yakın hedefimiz İstanbul’un rahat nefes almasıdır” diyerek konuşmasını sürdüren Bahçeli, “Cumhur İttifakı 31 Mart’ta elde ettiği başarıyı İstanbul’da taçlandıracaktır. 23 Haziran’da tecelli edecek irade İstanbul üzerinde kumar oynayanları, bahse girenleri, tuzak kuranları şaşkına çevirecektir. İstanbul kazanırsa Türkiye kazanacaktır. İstanbul diri ve dirençli olursa Türkiye çemberi yaracaktır. Buna inanıyoruz, başaracağımızdan şüphe etmiyoruz. Şunu herkes bilmelidir ki, Milliyetçi Hareket Partisi 23 Haziran İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı Seçiminde bütün teşkilat mensuplarıyla beraber Sayın Binali Yıldırım’ın yanındadır.
Bizler aynı yolun yolcusu, aynı ittifakın mensuplarıyız. Bir yanda zillet varken, diğer yanda millet vardır. Bir yanda ihanet planları, diğer yanda Türkiye sevdası vardır. Cumhur İttifakı Türkiye’nin özgüveni, Türk milletinin çarpan kalbidir. Duruşumuz millidir, safında durduğumuz yer Türkiye’dir. Mücadelemiz millet içindir, İstanbul’un dirliğine odaklıdır. Milli bekayı yaşatmak taviz vermeyeceğimiz ilke ve inancımızdır. Bu seçimlerin kazasız belasız yapılması, sistemsel istikrarımızın ve demokrasi kültürümüzün sürdürebilirliği açısından çok önemlidir. Dünyanın en büyük Türk kentine yakışır bir olgunlukta geçmesini temenni ettiğim İstanbul Büyükşehir Seçimi tartışmalara mahal vermeyecek bir neticeyle sonuçlanmalı ve Sayın Binali Yıldırım alnı kadar ak bir başarıya ulaşmalıdır” diye konuştu.