Savaş uçakları ve gemilerden atılan füzeler... Ağır tank ve top desteği... Esed ordusunu ayakta tutmak için çeşitli ülkelerden getirilmiş binlerce Şii paralı asker... Tüm bu unsurların birleşimiyle yapılan saldırıda yüzlerce yıllık Türk yurdu Bayır Bucak, önceki gün Türkmenlerin elinden çıktı. Rus uçaklarının ağır bombardımanıyla direniş gücü kırılan muhalifler, İran'ın Suriye'ye getirdiği paralı askerlerden oluşan rejim ordusu karşısında tutunamadı. Türkmen Dağı'nın büyük kısmının Esed ordusuna geçmesiyle birlikte bölgede yaşayan sivilleri katliam korkusu sardı. Yaşadıkları köy ve kasabaları boşaltan 5 bini aşkın kişi, kafileler halinde Türkiye sınırına akın etti. Esed-Rusya-İran-Irak ittifakı karşısında geri çekilmek zorunda kalan Türkmen tugayları ise oldukça kıt imkanlarıyla ellerinde kalan toprakları savunmaya çalışıyor. Acil destek bekleyen Türkmenlerin 'sath-ı müdafaa savaşı' her geçen saat daha da şiddetleniyor.
KIZILDAĞ ÇOK ÖNEMLİ
Hatay'ın güneyindeki Bayır Bucak bölgesine 4 koldan saldıran rejim güçleri, köyleri bombalamaya devam ediyor. Birçok noktanın ağır silahlarla vurulduğu bölgede Gımam, Derhanne, 45 Tepesi, Zuveyk köyü, Acısu Kavşağı ve Kızıldağ'ın bir kısmı Eser rejiminin eline geçti. Ancak buralarda Türkmen birliklerin direnişi sürüyor. Esed ordusunun, çatışmaların devam ettiği Kızıldağ'ın tepesine zırhlı araçlar çıkartmaya çalıştığı öğrenildi. Türkiye'ye 5 kilometre mesafedeki Kızıldağ, bölgedeki en yüksek dağ olması nedeniyle stratejik önem taşıyor. Kızıldağ, Türkiye sınırına 500 metre mesafede bulunan bölgenin en doğu ucu olan Yamadı'ya kadar atış üstünlüğü sağlıyor. Rejim güçleri bu tepeyi tam olarak ele geçirirse Kızıldağ'dan Yamadı'ya kadar on Türkmen köyünü
topçu atışıyla vurabilir.
O ÜÇGENE BÜYÜK TEHDİT
Rejimin hedefindeki bir diğer nokta ise Acısu bölgesi. Burası, Türkmen birliklerinin batı sahil kesimi ile kuzey hattındaki son nokta. Kızıldağ ve güneydeki 45 Tepesi ile birlikte adeta bir üçgen oluşturan bölge, rejim için stratejik ve hayati öneme sahip. Türkmen Dağı güney hattında Gımam'ın ardından bir diğer önemli nokta Zuveyk köyünü de rejim ele geçirdi. Esed güçleri buradan kuzeydeki Burc Keseb noktasına ilerleyerek Türkmen Dağı ile Cebel Ekrad arasındaki bağlantıyı keserek Türkmen Dağı'nı topyekün kuşatma altına alabilir.
MÜHİMMAT DESTEĞİ ŞART
Muhalifler ise Türkmen Tugayları halinde Türkmen Dağı'nı savunmaya çalışıyor. Yerel Türkmen tugaylarının dışında Cebel İslam ve Şam-el İslam da bölgedeki savaşa destek veriyor. Bu birlikler kara savaşında başarıya ulaşsalar da Rusya'nın etkili hava bombardımanı nedeniyle geri çekilmek zorunda kalıyor. Ulaştığımız bir Türkmen komutan, ellerinde son kalan topraklar için rejime karşı direnmeye çalıştıklarını ancak silah
ve mühimmatın yeterli olmadığını ifade ediyor. Türkmen komutan, “Onların uçakları ve ağır topları var. Bizim mermilerimiz onların uçaklarına yetişemiyor, tanklarını ve toplarını imha edebileceğimiz nitelikte mühimmata sahip değiliz. Bu şartlarda daha ne kadar dayanabiliriz, bilmiyoruz" diye konuştu.
SAVAŞI ETKİLEYECEK Mİ?
Türkmen Dağı'nı büyük oranda ele geçiren Suriye rejiminin, Cisr-el Şuur ve İdlib yönünde ilerleyerek muhalif hatlar arasında gedik açmaya çalışacağı belirtiliyor. Diğer bir ihtimal de Halep'in güneyindeki rejim güçlerine doğru bir koridor açıp buradan Halep savaşına etki edecek bir taarruzu başlatmak. İdlib ve Cisr-el Şuur, geçtiğimiz mart ve misan aylarında muhalifler tarafından alınmıştı. Ancak önceki gün yaşananlar, Lazkiye-Cisr-el Şuur yolunun büyük oranda rejim güçlerinin eline geçmesine yolaçtı. Türkmen Dağı'na yakın bir bölgede bulunan Kürt Dağı'ndaki muhalif güçlere de rejim saldırısı sürüyor. Buradaki siviller de Türkiye sınırına doğru harekete geçti.
Şer koalisyonu
Suriye savaşının başlamasının ardından Esed ordusundan yüzbinlerce asker firar etmiş ve ordunun mukavemet gücü kırılmıştı. Şu anda Esed ordu birliklerinde resmi Suriye askeri sayısının 60 bin dolaylarında. Bu aşamada İran Devrim Muhafızları İran, Irak, Afganistan'dan onbinlerce Şii savaşçı ithal ederek Suriye'ye getirdi. Bu askerler Suriye ordusuna lejyoner olarak katıldı ve muhaliflere karşı yürütülen savaşa aktif destek verdi. Şii militanların binlercesi de Bayır Bucak bölgesinde Türkmen tugaylarına karşı savaşıyor. Öte yandan Reyhanlı'da bomba patlatan Mukaveme-i Suri terör örgütü de birkaç yüz kişiyle bölgede Suriye Türkmenlerine yönelik katliama aktif şekilde katılıyor. Hasan Nasrallah'ın başında olduğu Lübnan Hizbullahı da bölgeye çok sayıda militanını göndermiş durumda.
Sınıra akın var
Bayır-Bucak'taki Karaman, Kelez, Murtlu, Torus, Çukurcak, Gebelli, Dervişen, Ablaklı, Ağcabayır, Çömeren gibi köy ve kasabalar katliam korkusuyla tamamen boşaltıldı. Binlerce sivil Suriyeli, Türkiye sınırındaki Yamadi kasabasına kaçtı. Hatay'ın Yayladağı ilçesine binlerce kişilik göç olması bekleniyor. Dün sınıra gelen 200 Türkmen aile, Yayladağı'na giriş yaptı. Türkmen bölgesinde mülteci kamplarıyla beraber yaklaşık 20 bin kişinin yaşadığı tahmin ediliyor.Göç edenlerden kimileri daha önce sınıra yakın bölgelerdeki köylere gelen akrabalarının yanına yerleşirken, kimileri de ormanlık alanda yardım dernekleri tarafından verilen çadırlara sığınıyor. Sınır hattına yerleşen Türkmen ailelere ise AFAD ve TürkKızılayı'nca, çadır, battaniye, yatak ve ekmek gönderildi. Hatay Valisi Ercan Topaca, Yayladağı'nda yaptığı açıklamada, bin 500 Türkmen'in sınıra geldiğini söyledi. Topaca “Öncelikle ihtiyaçlarının süratle karşılanması, yaralıların alınması, orada bir risk varsa onların sınırdan içeri alınması dahil gerekli altyapıyı hazırlıyoruz" dedi.
Rusya'nın hedefi Doğu Akdeniz
ORSAM Suriye Uzmanı Oytun Orhan, Bayır Bucak'ın farklı aktörler için farklı anlamlar ifade ettiğini belirterek, “Rejim açısından bakıldığında tüm Suriye'yi kontrol edebileceği kritik bir bölge. Lazkiye vilayeti rejimin en güçlü olduğu yer. Bu vilayetin kuzey kısımlarında Türkmenler yaşıyor. Dolayısıyla ayaklanmanın başından bu yana Suriye rejimi burada kontrolünü tam anlamıyla sağlayamasa da hava bombardımanı ile burada nüfus değişikliği, zorunlu göçe Türkmenleri maruz bırakarak demokratik değişim gerçekleştirme çabası içerisindeydi" dedi. Orhan, şunları söyledi:
DENİZE AÇILAN KORİDOR
“İşin diğer boyutunda Kürtler var. Suriye'nin kuzeyinde Kürt koridoru oluşturmak ve şartlar elverirse denize açılma düşünceleri var. Bu hattın denize açılmasını sağlayacak tek yer de Bayır Bucak bölgesi. Burası Türkiye açısından da son derece önemli. Hem burada yaşayan halkla tarihsel, kültürel akrabalık var hem de sınır güvenliğinin sağlanması açısından Türkiye, ne rejimin ne de PKK uzantılarının burada bulunmasını istemiyor. IŞİD ile mücadele argümanıyla sahaya inen Rusya ise kendi kontrolündeki rejimi korumak, çevrede güvenli bir alan oluşturmak ve Doğu Akdeniz'deki enerji oyununun dışında kalmamak için burada kalıcı bir askeri üs elde etmek istiyor."
Anadolu da tehlikede
Mahir Nakip (Kerkük Vakfı Sözcüsü):
“Hem Suriye'de hem de Irak'ta, Türkiye hariç herkes Türkmenleri çiğneyip geçiyor. Suriye'nin hiçbir şehri, tamamen Türkmenlerden oluşmuyor. Lazkiye'den tutun Halep'e kadar, Tel Abyad, Azez, Cerablus'a kadar... Ama tamamen Türkmenlerden oluşan bazı köyler var, şimdi bunlar ya PYD'nin kontrolüne girdi ya da IŞİD'in. Irak'ta da durum bundan farklı değil. Telafer, 350 bin nüfusludur ve tamamen IŞİD'in kontrolünde, Kerkük nüfusunun şu anda yüzde 25'i Türkmendir, tamamen Kürtlerin kontrolünde. Tuzhurmatu'da Türkmenler hakim, silahlandılar ve şehirlerini koruyorlar ama Peşmerge bunu bir türlü hazmedemiyor. Türkiye'nin bu durumda çok aktif bir rol alması lazım ve korkmadan, çekinmeden konumunu telaffuz etmesi lazım. Herkesin bir hesabı var ama hiç kimse IŞİD ile mücadelede samimi değil. Fırat'ın batısındaki bölgenin, Azez'e kadar güvenlik bölgesi olması, Türkiye'nin olmazsa olmazıdır. Telafer'in kurtarılması, Türkiye'nin olmazsa olmazıdır. Türkiye, hükümet kurulduktan sonra risk alıp mutlaka Suriye'deki güvenli bölge konusunda Rusya, Avrupa ülkeleri ve ABD ile görüşme yapıp dediğini kabul ettirmeli. 'Siz kabul etmeseniz de bu bölgeler, benim için kırmızı hattır, buraları korumam lazım' demeliyiz. Buraları korumadığımız zaman Anadolu tehlikeye düşer."
Seferberlik
çağrısı
Suriye Muhalif ve Devrimci Güçler Ulusal Koalisyonu (SMDK), Özgür Suriye Ordusu (ÖSO) ve devrimci gruplara Lazkiye'de genel seferberlik ilan etme çağrısında bulundu. Bayır Bucak'a saldırıların ardından SMDK tarafından yapılan yazılı açıklamada, ÖSO ile devrimci gruplara 'işgalci güçleri püskürtmek ve mağlup etmek için' işbirliği yapma ve Lazkiye'de genel seferberlik ilan etme çağrısı yapıldı. Uluslararası toplumdan Suriye halkına ve ÖSO'ya yönelik saldırıların durması için gerekli önlemleri alma, Rusya ile İran'ı 'işgallerini bitirme' ve tüm güçlerini Suriye topraklarından çekmeye zorlama talebinde bulunulan açıklamada, Rus uçaklarının hedef aldığı birçok bölgede IŞİD militanlarının bulunmadığı kaydedildi. Açıklamada ayrıca, Suriye halkının haklarını korumak için çalışan ÖSO'ya gerekli askeri desteğin verilmemesi durumunda, sahadaki durumun terörist güçler ve mezhepçi milisler lehine değişeceği uyarısında bulunuldu.
Katil Rusya!
Bayır Bucak'ta Türkmenlerin üzerine bomba yağdıran Rusya'ya her kesimden tepkiler yükseliyor. Ülkü Ocakları ve Alperen Ocakları'na bağlı gruplar dün birçok ilde Rusya'ya protesto etti. İstanbul'da İstiklal Caddesi üzerinde bulunan Rusya Başkonsolosluğu önünde toplanan gruplar 'Türkiye uyuma kardeşine sahip çık' sloganları eşliğinde yürüdü. Bu sırada grup üyelerinden bazıları adres şaşırarak Rusya sefaret binasının yanındaki Hollanda Başkonsolosluğu'na yumurta attı. Benzer gösteriler Ankara, Adana, Elazığ ve Antalya'da da gerçekleşti. Rusya'nın Ankara Büyükelçiliği'ne yürüyen 100 kişilik eylemci grubu, 'Katil Rusya Türkmen Dağı'ndan defol' sloganları attı. Güvenlik güçleri geniş güvenlik önlemi aldı. Gösteriler olaysız sona erdi.
Federal bölgeyi temizliyorlar
Birol Akgün (SDE Başkanı):
“Türkmenlerin yaşadığı Türkmen Dağı bölgesi, stratejik önemdeki Lazkiye'ye ve Akdeniz'e yakın konumda. Gelecekte Suriye'deki Rus üslerine yönelik ve bir tehdit olarak görüldüğü için bu bölgenin temizlenmesi politikası izleniyor. Suriye'de, Rusya'nın şu anda yapmaya çalıştığı şey bu. Çünkü Suriye'nin nasıl bir yönetim şekli alacağını kimse bilmiyor. Muhtemelen bir federatif yapı ortaya çıkarsa, bugün o Şam-Lazkiye ekseninde Esed ailesinin kontrolünde bir küçük federatif yapı ortaya çıkacaktır ve burası da Akdeniz bölgesinde Rusya'nın üs bölgesidir, Tarsus bölgesi. Dolayısıyla Esed'in kontrolündeki federatif yapının ana toprağının, Türkmenler gibi Türkiye'yle yakın ilişkileri bulunan gruplardan temizlenmesi amaçlanıyor."
Adı
konmamış 3. Dünya Savaşı
Ali Kurt (İslam Dünyası Sivil Toplum Kuruluşları Birliği Genel Sekreteri):
“Suriye neredeyse adı konmamış '3. Dünya Savaşı bölgesi' haline geldi. Rusya, İran, Çin orada... ABD ve İngiltere de işin başından beri orada. Arada olan yine mazlum Müslüman halka oluyor. Türkiye'nin Türkmenleri destekleme konusundaki elinin ve tezinin ne kadar güçlü olduğunu, durdurulan TIR'ların ne kadar bir stratejik hamle olduğunu hep birlikte bir kez daha görmüş olduk. Tabii Türkiye, Türkmenlerin yanında olmak durumundadır. Oradaki soydaşlarımıza yardımcı olmak durumundayız. Lazkiye kırsalındaki Bayırbucak Türkmen köyleri son derece stratejik bir bölge. Rusya'nın hava desteği olmasaydı rejim güçleri böyle bir operasyon yapma gücü bulamazdı. Olası bir katliamın sorumluluğu BM'nin daimi üyelerindedir. Suriye'deki bu bozuk ortam ve bataklık, IŞİD gibi çok sinekler üretecek."
'IŞİD' Suriye'ye giriş bileti
Yasin Aktay (AK Parti Milletvekili):
“IŞİD'i vurma adına hareket ediliyor ama IŞİD'i vuranı görmedik. IŞİD maymuncuk anahtarına dönüşmüş durumda. Suriye'de kendi savaşını yürütmek isteyen herkes için IŞİD giriş bileti gibi. IŞİD biletini gösteren Suriye'ye giriyor. Şuanda Rusya'nın katlettiği insan sayısı IŞİD'in katlettiği insan sayısını geçti. İran'ın öldürdüğü insan sayısı IŞİD'in öldürdüğünün 100 katı. Suriye rejiminin katlettiği insan sayısı IŞİD'in katlettiği insan sayısının en az 200 katı, fakat herkes bütün bu savaşı IŞİD'i yok etmek adına yürütüyor. Bu ilginç bir hal almış durumda. Hiç kimse kartlarını çok açık oynamıyor. Ama bu şartlarda kartlar daha açık oynanacak. Çünkü artık vekaleten bir savaş ortamından, 'doğrudan bir savaş ortamına' doğru yol alma başlıyor."
Güvenli bölgeye ilk adım
Suriye'deki Türkmen muhalif grubu Sultan Murad Tugayları, IŞİD'den arındırılmış güvenli bölge oluşturulması öngörülen Azez-Cerablus hattındaki iki köyü ele geçirdi. Operasyona Türk ve Amerikan savaş uçakları da destek verdi
Türkiye-Suriye sınırında IŞİD'den arındırılmış güvenli bölge oluşturulması için düzenlenen hava ve kara saldırılarında 2 köy, terör örgütünden geri alındı. Halep'in kuzeyinde, Türkiye-Suriye sınırına sıfır noktasında, Kilis'in karşısında bulunan Harcele ve Delha'ya giren Muhalif Türkmen grubu Sultan Murad Tugayları, IŞİD üyesi 70'den fazla militanı etkisiz hale getirdi. Sultan Murad birliğiyle ortak hareket eden Şam Cephesi de operasyona katıldı. Bölgenin IŞİD'den temizlenmesi için düzenlenen harekata Türk ve Amerikan hava unsurları da destek verdi. Türkiye'ye ait altı F-16 ve ABD'ye ait dört F-15, bir AC-130 ve 3 insansız hava aracının (İHA) havadan destek verdiği operasyonda, muhalif gruplar terör örgütünü iki Türkmen köyünden çıkarmayı başardı. Güvenlik kaynakları, taktik seviyede sağlanan başarının IŞİD'in bundan sonraki savunmasının kırılması, muhaliflerin savaş isteğini ve yeteneğini artırması, IŞİD'in çöle hapsedilerek sınır güvenliğinin sağlanmasına yardımcı olacağına dikkati çekti. Sözkonusu başarılı operasyonun, 'Mare Hattı' olarak da bilinen Azez-Cerablus arasında oluşturulması planlanan güvenli bölge için de ilk adım
olma niteliği taşıdığı belirtiliyor.
'BU BİZE MORAL VERDİ'
Mare Hattı'nı IŞİD'den temizlemeye yönelik harekatın başarıyla sonuçlanması, Türkmen Dağı'nda ağır saldırıya uğrayan muhaliflere de moral verdi. Kızıldağ'daki çatışmaların sürdüğünü hatırlatan Suriye Türkmen Meclisi Başkanı Abdurrahman Mustafa, şunları söyledi: “Biz orada toprağımız için süper güçler karşısında savaşıyoruz. Teslim olup bırakacak değiliz. Oradaki birliklerimiz inanıyorlar. Sonuna kadar mücadelemizi vereceğiz. Türkiye'nin hava desteğiyle Sultan Murad Tugayları IŞİD'in elinden 2 köyü geri aldı. Orada yaklaşık 4 aydır orada ilerleyemiyorduk. Bu bizim için moral verici bir gelişme oldu. Güvenli bölge oluşturulmasında önemli bir adım atıldı. Güvenli bölge bizim için olmazsa olmazımızdır. Bu plan gerçekleşmezse Türkmenler biter. Bayır Bucak'ı kurtarsak da, Halep'in kuzeyinde güvenli bölge hayata geçmek zorunda. Bu arada, Kızıldağ'da çatışmalar sürerken bir diğer Türkmen bölgesinde 2 köyün geri alınması, Türkmenlerin kaç cephede birden savaştığını da gösterdi."