Mehmet Ağar 15 Temmuz Komisyonu'na bilgi verdi

Eski İçişleri Bakanı Mehmet Ağar 15 Temmuz Komisyonu'na bilgi verdi. Ağar, Emniyet Genel Müdürlüğü döneminde FETÖ'nün teşkilatta hiçbir aktif görev almadığını savundu.

Yeni Şafak

Eski İçişleri ve Adalet Bakanı Mehmet Ağar, "Benim Emniyet Genel Müdürlüğü dönemimde, Fetullah Gülen cemaatinin F'si teşkilatta hiçbir aktif görevde yer alamamıştır, almamıştır. Benim kurduğum istihbarat dairesinin başarıları açıkça bellidir." dedi.

Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) 15 Temmuz darbe girişimini araştırmak amacıyla kurulan Meclis Araştırma Komisyonunun dinlediği Ağar, siyasi olarak görev yaptığı dönemde, çalıştığı bürokratlarla ilgili bir sorun yaşanmadığını ve bugünkü soruşturmalarda da isimlerinin geçmediğini söyledi.

Ağar, 1996 yılının başında devlet memurluğundan ayrıldığını, ondan sonra siyasetle iştigal ettiğini belirterek, "Bizim anlayışımız içerisinde devletten ayrıldıktan sonra devletle ilgili hiçbir işte olmayız, ilgilenmeyiz, girip, çıkıp meraklı bir pozisyonda da olmayız." dedi.

15 Temmuz akşamı yaşadıklarını anlatan Ağar, "Bir vatandaş gibi bizde evimizde izlemek mecburiyetinde kaldık üzüntüyle. Elbette ki milletimizin büyük çoğunluğunun tavrı neyse aynı tavırlar içinde olduk. O gün yapabildiğimiz bazı meslektaşlarımıza moral mesajları attık. İlgili siyasetçilerle telefonda görüşmem de oldu. Onlara da aynı şekilde demokrasinin, meşruiyetin yanında durduğumuzu, bir arzuları varsa yerine getirebileceğimizi ifade ettik." diye konuştu.

Darbe girişimi sonrasında gördükleri manzaranın, Türkiye'nin bugünü, geleceği ve yakın zamanı açısından önemli olduğunu vurgulayan Ağar, Türkiye'deki her gizli örgütün yurt dışı bağlantıları olduğunu, genelde de bu bağlantıların arkasında yabancı istihbarat servislerinin bulunduğunu söyledi.

Örgütlerin yapısı içerisinde üç kademenin bulunduğunu, bunların yönetici, militan ve sempatizan olduğuna dikkati çeken Ağar, "Burada çok dikkat edilecek hususlar vardır. En dikkat edilecek husus, sempatizan kesimine geriye dönme fırsatını tanımak gereği vardır. Eğer onlarla ilgili bütün yapılan soruşturmalarda bir yanlışlık olursa, onları militanlaştırırsınız. Bu doğru bir şey değildir." değerlendirmesini yaptı.

'Hafife alınıyor gibi algılamaya başladım'

Ağar şöyle devam etti:

Gizli örgütlerde çözülmelerin sağlanması için ciddi bir sorgulama sürecinin olması lazım. Elbette örgütün içerisinde çözülmeler önemlidir. İtirafçı, pişmanlık gibi insanları demoralize edecek şekilde tarifin doğru tarafı yoktur. İnsanlara bu konunun, devletin ve milletin gelecek hayatı bakımından ve insanların daha huzurlu, iyi yaşamaları bakımından, itirafçılık yerine, bu millete bir hizmet şeklinde taktim edilmelidir."

Mehmet Ağar, kimsenin panik içerisinde olmaması gerektiğine işaret ederek, devletin en önemli temel gücünün meşruiyet olduğunu, milletin büyük çoğunluğunun da bunun yanında durduğunu söyledi. Ağar, son dönemlerde emniyet teşkilatında son bir aydaki bir toparlanma bile çok sayıda canlı bombanın bulunması ve etkisiz hale getirilmesi sonucunu doğurduğunu anımsattı.

'Alçaklıktan öte bir şey...'

Ağar, "Angaje edilmiş ajanlar vasıtasıyla, rapor alıp, kod isimlerle telefon dinleyerek, devletin temel görevi olan terör örgütleri, uyuşturucu çeteleri, organize suç örgütlerini dinlemek yerine, çeşitli siyasi kimliğe sahip, iş adamı kimliğine sahip, farklı kimliklere sahip insanları dinlemek ve onlara yalancı tanıklar vasıtasıyla suç izafe ederek, insanları tasfiye etmenin alçaklıktan öte bir şey olduğunu ifade etmek lazım." dedi.

Ağar, konuşmasını şöyle sürdürdü:

"Bu tür olaylarda (FETÖ soruşturması), geniş kapsamlı soruşturmalarda mağduriyet olmaması mümkün değildir. Ama burada düşük bir yüzde vardır. Bunu topyekun bir mağduriyet olarak takdim etmek örgütün içinde avantaj sağlar.

Emniyet Genel Müdürlüğü görevine 1993'te geldiğini, kendisinden önceki dönemde geniş çapta bir tasfiye yapıldığını anımsatan Ağar, "Ben göreve geldiğimde hazır bir kadro buldum. O kadroda değiliklik yapmaya gerek görmedim. Dolayısıyla bizim dönemimizde aktif görev yapmış hiç kimse bu soruşturmalara bulaşmamıştır." diye konuştu.

'Önemli olan bundan sonra ne yapılacağı'

Örgütlerin, doğma büyüme, gelişme ve maksimum güce ulaşma evrelerinin olduğuna dikkati çeken Ağar, "Önemli olan bugün gelinen noktadır. Kimin ne kadar sorumluluğu var mutlaka ortaya çıkacak. Devlette hiçbir şey karşılıksız kalacak değildir. Önemli olan bundan sonra ne yapılacağı. Herkes buradan hissesini alacak ve bu sorumluluğa katlanacaktır." ifadesini kullandı.

28 Şubat dönemine ve sonrasında yaşananlara ilişkin milletvekillerinin sorularını yanıtlayan Ağar, 28 Şubat sürecinde Doğru Yol Partisinde milletvekili olduğunu anımsatarak, "O dönemde transfer işleri vardı. Tabii bize kimse o konuda teklifte bulunmaya dahi cesaret edemez. O dönemde bana yanaşmaları söz konusu olamazdı. Kendileriyle geçmişten bir irtibatımız olmadığı için kendi güvenmedikleri insanlara yakınlaştıklarını zannetmiyorum." diye konuştu.

'Siyasette kim kuvvetliyse onun yanına yanaşırlar'

Bir soru üzerine Ağar, hiçbir zaman Gazeteciler ve Yazarlar Vakfının toplantılarına gitmediğini söyledi. Ağar, FETÖ'nün siyasette kim kuvvetliyse onun yanına yanaşmak politikası yürüttüğünü, her dönemde iktidarın yanı başında belirli adamlarla kendini olduğundan çok fazla göstermek yoluyla iktidar nimetlerinden nasiplenmenin genel politikaları olduğunu söyledi.

DYP ve ANAP birleşmesi döneminde yaşananların sorulması üzerine Ağar, "O dönemde ilgili partinin genel başkanı, bize verdiği sözlerin tam tersini yaptığı için çok cılız talepleri varken, sonradan kamuoyunda bu iş karşılık görünce partinin tapusunu almak istedi. Veremezdim bende." yanıtını verdi.

'Ruslar, bir tek garip TKP'yi desteklemişlerdi'

Emniyette şube müdürü olarak göreve başladığını ve o dönemde sol örgütlerin arkasında hep Rus gizli servislerinin olduğunu zannettiğini ve ona göre şartlandıklarını belirten Ağar, "Emniyet Genel Müdürü olunca anladım ki Batı servisleri var. Hiçbirinin arkasında Rus servisi yok. Ruslar, garip TKP'yi bir tek desteklemişlerdi. Sovyetlerde rejim çökünce TKP de ortadan kalktı. Hayatında eline bıçak almamış, düzgün fikir adamlarıydı, kabul etmek lazım hepsini. Hiçbir şiddet eylemi olmayan insanlardı." ifadesini kullandı.

CHP İzmir Milletvekili Aytun Çıray'ın, "2007 tarihinde Türkçe Olimpiyatlarına katılmışsınız" diyerek orada söylediği sözleri anımsatması üzerine Ağar, "O zaman Türkçenin dünya dili haline geldiğini gösteren manzaralardır. Bu her türlü siyasetçinin gittiği, geldiği yerler. Oradaki övgü sadece çeşitli ırk, dilden ortaya çıkmış çocukların Türkçeyi takdimleriyle ilgili olayın karşısında gösterilen bir tepkidir. Hazreti Mevlana'nın değdiği gibi 'İki arı bir yerden gıda alır, biri bal olur birisi zehir olur.' Onlar aynı kaynaklardan bal almışlar anlaşılan ki zehiri de biriktirmişler." dedi.

Darbe girişiminde siyasi sorumluluğun bulunup bulunmadığının sorulması üzerine Ağar, komisyonun varlığının sebebinin bu olduğunu, bunun cevabını komisyonun bulacağını, kendisinin 20 yıldır devletten uzak olduğunu söyledi.

'Beni mahkum eden hakimlerin tamamı tutuklu'

Devleti yönetenlerin meşruiyetinin seçilmiş olmalarından geleceğini belirten Ağar, şöyle devam etti:

Bir soru üzerine, İstanbul Emniyet Müdürü olduğu dönemde Beyoğlu Emniyet Müdürü'nün kendisini aradığını, "TKP, Atatürk anıtına çelenk koymak istiyor tedbir alalım." dediğini belirten Ağar, "Bırakın koysunlar dedim. Ne zararı var. Yıllarca küfür ettikleri lidere bağlılık bildiriyorlarsa bunun kime ne zararı var. Onun için dediğim gibi, TKP'ye çok sempatiyle baktım sonrasında." dedi.

Ağar, DYP Genel Başkanı olduğu dönemde söylediği “Düz ovada siyaset yapsınlar” sözünün hatırlatılması üzerine, "O zaman bir sıcak kucak açılsaydı Genelkurmay tarafından AK Parti bu işi çözerdi. Toplumsal mutabakat vardı, biz vardık." yanıtını verdi. Ağar, istihbaratın emniyetten ayrılmasını ise doğru bulmadığını söyledi.

'Darbe kalkışmasını hafife almayalım'

Darbe kalkışmasının hafife alınmaması gerektiğini vurgulayan Ağar, "Hafife alıyoruz gibi geliyor bana. Jetler kalkmış, bombalar atılmış, insanlar öldürülmüş... Buna bir şey yapılacak. Ama olayı sadece 'OHAL'de eziyet, şu var, bu var' dersek darbecilere mağduriyet ve savunma kılıfı hazırlamış oluruz. Olan biten olay çok basit bir olay değil. 3 günlük soruşturmada çözülemeyecek olaylar var.

OHAL bu şartlarda bakıyorum bir seneden evvel kalkacak gibi gözükmüyor. Devlet memurunu görevden atacaksınız, KHK olmasa, idare mahkemesi, Danıştay... atma ihtimaliniz yok. Ama adam suyun başında. Tabi bunlara sonradan idari yargıya gitme imkanı mutlaka verecektir Meclis, tarih boyunca böye olmuştur ama şu an acil alınması gereken tedbir varsa alacaksın."

Ağar, Emniyet Genel Müdürü iken, çeşitli MGK toplantılarında, emniyet genel müdürlüğü takdimleri içinde FETÖ'ye ilişkin ikazların MGK kayıtlarında olduğunu söyledi.