Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı İsmail Kahraman, Strazburg'da 2 yılda bir düzenlenen Parlamento Başkanları Konferansı'na katıldı. Yaklaşık 50 ülkenin parlamento başkanlarına hitap eden Kahraman, konferansın "Avrupa'da göç ve mülteci krizi" başlıklı bölümünde, Avrupa ülkelerinin mültecilere kapılarını kapatmasını eleştirdi.
Suriye'deki krizden dolayı dünyadaki mülteci sayısının görülmemiş seviyeye ulaştığını belirten Kahraman, dünya genelindeki göç hareketlerinin bu dönemde kaygı verici bir şekilde arttığını söyledi.
Bazı Avrupa ülkelerinin mültecilerin önüne duvar örmeyi ve kapılarını kapatmayı tercih ettiğini ifade eden Kahraman, "Ancak bu yolun Avrupa değerleriyle bağdaşmadığı aşikardır. Bu tutum, Avrupa tarihinde kara bir leke olarak kalacaktır." ifadelerini kullandı.
Avrupa ülkelerinin önündeki ikinci seçeneğin ise mültecilerin, insanlık onuruna yakışır bir şekilde kabul edilmesi olduğunu vurgulayan Kahraman, "Mültecilerin ikamet ettiği yerleşim birimlerindeki seçmenler büyük ihtimalle bu karara tepki gösterecektir. Ancak insan haklarına ve Avrupa Konseyi değerlerine bağlı olan bir siyasetçinin başka bir yol izlemesi de mümkün değildir" diye konuştu.
Türkiye'nin tamamen insani mülahazalarla Ege'de düzensiz göçün durdurulması için Avrupa Birliği ile işbirliğini geliştirdiğini kaydeden Kahraman, "Ege Denizi'nde ölümlerin önünün alınması ve göçmen kaçakçılığı zincirinin kırılması, söz konusu anlayışın başarısını açık şekilde ortaya koymaktadır. Bu tablo, Türkiye'nin işbirliği anlayışı çerçevesindeki taahhütlerini başarıyla yerine getirdiğini de göstermektedir. Biz de AB'den ve tüm dostlarımızdan aynı anlayışı tabiatıyla bekliyoruz." dedi.
Göç ve mülteci krizi bağlamında ortaya çıkan kaygı verici başka bir gelişmenin de Avrupa'da yükselen ırkçılık ve İslam karşıtlığı olduğuna değinen Kahraman, şunları kaydetti:
"Avrupa genelinde ırkçı, İslam karşıtı ve Avrupa değerlerini açıkça reddeden partilerin yükselişte olduğunu görüyoruz. Bu partiler zulümden kaçan mültecileri temelsiz bir şekilde terörizmle ilişkilendirmeye de teşebbüs ediyorlar. Maalesef bazı devlet ve hükümet başkanları da bu eğilimin bir unsuru haline geliyor ve hiç çekinmeden mültecilerin kabulü konusunda din bazında ayrımcılık yapılmasını önerebiliyor. Bu noktada uluslararası parlamenter asambleler ve ulusal parlamentolar, 21.yüzyılda yeri olmayan ırkçılık ve İslam karşıtlığına güçlü bir şekilde dur demelidir. Eğer giderek kuvvetlenen bu ırkçı eğilimlere etkili bir şekilde dur denilmezse, Avrupa Konseyi, temelinden sarsılma tehlikesi ile karşı karşıya kalacaktır."
Demokrasi, hukukun üstünlüğü ve insan haklarının en önemli merkezi olarak görülen Avrupa Konseyi yöneticilerine, Ankara ziyaretleri ve geçmiş olsun dilekleri için teşekkür ettiğini belirten Kahraman, "Ancak, üzülerek ifade ediyorum ki başlangıçta bazı dostlarımızın ülkemizde Fetullahçı Terör Örgütü tarafından demokrasimize ve Anayasal düzenimize karşı teşebbüs edilen darbeye karşı benimsediği tutum bizi hayal kırıklığına uğratmıştır. Birtakım yetkililer darbe girişimi püskürtülene kadar, tırnak içerisinde söylüyorum, 'taraflara' belli belirsiz itidal çağrıları yapmaktan öte bir tepki ortaya koyamadılar." diye konuştu.
Bazı ana akım Batılı medya kuruluşları tarafından kötü niyetli şekilde sürekli dile getirilen, Türkiye'nin insan haklarına ve hukukun üstünlüğüne saygı göstermediği şeklindeki haberlerin gerçeği yansıtmadığını belirten Kahraman, "FETÖ'nün darbe girişimi sonrası ilan edilen olağanüstü halin asıl amacı örgüt hiyerarşisi içerisinde olan kişi ve kurumları tespit edip, bunları yargının önüne çıkarmaktır. Bu süreç şüphesiz başta Anayasa'mız olmak üzere Avrupa İnsan Hakları Sözleşmeleri ve uluslararası hukukun getirdiği diğer yükümlülüklere riayet edilerek yürütülmektedir." ifadelerini kullandı.
TBMM Başkanı Kahraman, konferans sırasında ikili görüşmeler de gerçekleştirdi. Rusya Federasyon Konseyi Başkanı Valentina Matvienko, Fransa Ulusal Meclis Başkanı Claude Bartolone ve Norveç Parlamento Başkanı Olemic Thommessen ile görüşen Kahraman, görüşmelerde ikili ilişkilerin ele alındığını kaydetti.