Kurtulmuş: Moody's'in kararı 15 Temmuz'un artçı depremi

ABD merkezli kredi derecelendirme kuruluşu Moody's'in, Türkiye'nin kredi notuyla ilgili açıkladığı karara tepkiler devam ediyor. Kararın siyasi olduğunu belirten Başbakan Yardımcısı Kurtulmuş, Türkiye ekonomisinin son 2 aydaki sürecini özetleyerek kararı, "15 Temmuz'un artçı depremi" şeklinde nitelendirdi.

Yeni Şafak

Bakanlar Kurulu toplantısı, Başbakan Binali Yıldırım başkanlığında Çankaya Köşkü'nde saat 9.30'da başladı. Saat 13 sıralarında biten toplantı sonrası Başbakan Yardımcısı Numan Kurtulmuş açıklama yaptı.

Kurtulmuş'un açıklamalarından öne çıkanlar şöyle:

"Türkiye, Avrupa Birliği ile ilave fasıllar açılmasından yanadır. Fikir özgürlükleri, medya özgürlükleri konusunda Türkiye'nin çekineceği hiçbir durum yoktur. Yeni açılan fasıllar gibi, bu fasılların açılmasını da Türkiye olarak istediğimizi ifade etmek isteriz.

Balkan coğrafyasında yeniden siyasi stresin ortaya çıktığını görüyoruz. Türkiye olarak en çok üstünde durduğumuz konu, Bosna Hersek Cumhuriyeti'nin bağımsızlığı ve toprak bütünlüğünün sağlanmasıdır. Bosna Hersek'in Avrupa Birliği üyeliğini destekliyoruz.

"Moody's'in kararı siyasi"

Lafı hiç dolandırmadan şunu söylemek isterim: Bu değerlendirme tamamen siyasi içerikli bir değerlendirmedir. Bizim anlamakta zorluk çektiğimiz husus, 21 Eylül günü analistlerin ortaya koydukları perspektif nasıl oldu da 2 gün içinde tam tersi noktaya evrildi. İlk analizde Türkiye ekonomisinin 15 Temmuz sonrasında ortaya çıkan negatif durumu birçok açıdan ortaya kaldırdığını belirten bir analiz ortaya çıkmıştır. Ama maalesef 2 gün sonra böyle bir analiz yokmuş gibi Moody's Türkiye'nin kredi notunu indirdi. Çok yakın, gün gün takip ediyoruz Türkiye ekonomisinin gelişmelerini.

Özellikle 15 Temmuz'dan sonra bir hafta içerisinde olumsuz bazı durumlar ortaya çıktı. 18 Temmuz günü ile 26 Eylül gününü kıyasladığınız zaman sadece iki örnek vermek istiyorum: Döviz Amerikan kuru bakımında yüzde 0.94 azalmıştır. Borsa İstanbul ise sadece yüzde 0.53 azalmıştır. Darbe sonrasında evet Türkiye ekonomisiyle ilgili çok ciddi riskler mevcut ama Türkiye ekonomisinin iyi yönetilmesi, milletimizin ekonomiye olan güvenini göstermek bakımından döviz bozdurması ortaya çıkan tablo, darbecilerin yapmaya çalıştığı ekonomideki olumsuz imajın ortadan kalkmasına neden oldu. Artık Türkiye ekonomisinin kırılganlıklarıyla ilgili, birtakım lafları esas olarak onları Türkiye ekonomisinin tek gerçeği olmadığını göstermek gerekir.

Böyle bir açıklamanın Sayın Cumhurbaşkanımızın özellikle ABD ziyaretinde dış yatırımcılarla geçen çok olumlu görüşmelerinin ertesinde olması da ayrıca manidardır. Bu algı operasyonu yapanlar, Türkiye'nin dış dünya ile bağlantısının kesildiğini anlatmaya çalışıyorlar. Bu, gerçek değildir. Sağdan soldan birtakım desteklerle bu algıyı kuvvetlendirirler belki ama Türkiye ekonomisi başkadır. Türkiye üretmeye devam ediyor. Türkiye dışarıda ciddi bir atakla yatırımcıları davet etmeye devam ediyor.

Herhangi bir derecelendirme kuruluşunun Türkiye ekonomisinin notunu düşürmesini hayatın sonu telakki etmeyiz. Bu son değerlendirme bütünüyle siyasi bir mütalaadır. Biz yolumuza devam edeceğiz.

"15 Temmuz'un artçı depremi"

Moody's'in bu kararında dahi ve ayrıca yapılan başka analizlerde de Türkiye evet birtakım riskler taşımakla birlikte İran, Rusya ve Brezilya gibi ülkelere kıyaslayınca Türkiye'nin riskinin az olduğunu müşahede ediyor. Ben çok büyük bir çıkış olmayacağı kanaatindeyim. Moody's'in açıklamasını 15 Temmuz'un artçı depremlerinden biri olarak görüyorum.

Terörle mücadele

Türkiye sadece FETÖ'cülerle mücadele etmiyor. Eş zamanlı olarak 3 terör örgütüyle mücadele ediyor. Bunlardan bir tanesi PKK, bir tanesi DAEŞ. Diğer irili ufaklı terör örgütlerini de biliyorsunuz. Ayrıca FETÖ darbe teşebbüsüyle birlikte bu işin tuzu biberi oldu.

Fırat Kalkanı Harekatı

Türkiye'nin Suriye'de yapmakta olduğu operasyonun 3 tane temel çizgisi var. PYD koridoru oluşturulmasına izin vermeyiz. Terör konusunda kararlılığımızı sürdürüyoruz. Menbiç'te YPG güçlerinin önemli bir kısmının Fırat'ın doğusuna geçmekte olduğunu görüyoruz. Bu da Türkiye için önemli bir gelişmedir.

Rakka ve Musul operasyonlarıyla ilgili olarak da Türkiye'nin tavrı nettir. Biz her iki bölgede de yerel unsurların ana unsur olmalarını savunuyoruz. Umuyoruz ki, nasıl Cerablus operasyonu ve El Bab operasyonunda oranın yerel unsurları olan ÖSO esası teşkil ettiyse, Musul ve Rakka'da da ılımlı muhalefet hareketleri güçlerin harekatını teşkil eder.

FETÖ ile mücadele

Adaletli davranacağız, kimse haksız yere tahribata uğramayacak. Başbakanlık bünyesinde bir komisyon oluşturuldu. Kriterlere uygun bir şekilde bu insanlar görevden uzaklaştırılmışlar mı, bunlar tespit edilecek. Varsa bir haksızlık ortadan kaldırılmaya çalışılacak.

Sadece imzasız ihbarlar meselesi değil, asılsız iddiaların da fevkalade bir suç olduğunu herkesin bilmesi lazım. Dolayısıyla asla bu Anadolu-Rumeli topraklarının en ağır suçunun içinde, kenarında olan kimseyi affetmeden ama kimseye de haksızlık yapmadan yolumuza devam edeceğiz.

Askeri alanların durumu

Yerlerin taşınmasıyla ilgili her türlü analiz yapıldı. Darbe madem önlendi bu unsurlar da dışarı çıksın diye bu karar alınmadı. Bütün durum analiz edilmiştir ve bu kararlar alınıyor. Hiçbir şekilde güvenlik riski oluşturmayacaktır. Askeri alanların tamamı kamusal ihtiyaçların karşılanması için kullanılacaktır.

Anıtkabir'deki çocuk parkı

Türkiye'nin bu kadar önemli meseleleri arasında, bu konunun tartışılmasının Türkiye için zaman kaybı olduğu kanaati içerisindeyim. Orada iyi niyetle yapılan bir şeydir. Yine görülen lüzum üzerine, Genelkurmay Başkanlığı bu yönde talepler gelmesi üzerine çocuk parkını kaldırmıştır. 15 Temmuz ruhu ve 7 Ağustos ruhunu korumak için elimizden gelen her gayreti ortaya koymamız lazım.