Ahmet Özay
“Trump seçilirse Ukrayna’nın hali ne olacak?” sorusu, Trump seçim zaferini ilan etmeden Avrupa gündeminin ilk maddesiydi. Varlıklarını bir Rus zaferine bağlamış çevreler olası Trump’tan medet ummaktaydı. O gün geldi çattı. Donald Trump seçimleri kazandı. Sadece Ukrayna değil, Avrupa da kendi kaderini belirleyecek bir yüzleşmenin arifesine geldi.
NATO ve Avrupa Birliği’nin başkenti Brüksel’de tedirgin bir gündem var. Savaşın 1000. gün etkinliklerinde Avrupa Birliği ve Avrupa Parlamentosu’nda iki gün boyunca Ukrayna ve Kırım sorununa çözüm arandı. NATO Genel Sekreteri Mark Rutte Amerika’ya gitti. Donald Trump ile görüştü. Türkiye’ye gelerek Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından kabul edildi.
BRÜKSEL GÜNDEMİ
Brüksel’de çok farklı zeminlerde gerçekleşen etkinliklere Ukrayna Cumhurbaşkanı Volodimir Zelenski’yi temsilen Ukraynalı bakanlar ve Kırım Tatar Milli Meclisi temsilcileri şeref konuğu olarak katıldılar. Geleceğini bir Rus zaferine bağlayanların bile hızlı gelişmeler karşısında kafası iyiden iyiye karıştı. Amerika’nın savaşı ‘‘24 saat içerisinde’’ bitireceğini düşünüyorlardı. Ta ki Rusya sesten hızlı kıtalar arası füzeyi Ukrayna’ya ateşleyene kadar. Bu füze Rusya’nın hedefinin ne Kırım ne de Ukrayna olmadığının anlaşılmasına yetti. Avrupa’da gündem 48 saat içerisinde değişti. Belçika’da “Brüksel Çukulatası” kıvamında gerçekleşen diplomasi gündemi, Almanya’da yerini buruk bir kahve tadına bıraktı. Malum soru “Kırım Rusya’ya bırakılsa savaş biter mi?”den, “Rusya şimdi kime saldırıra” evrildi.
GENEL KURUL SALONUNDA
Brüksel’e gelemeyen Ukrayna Cumhurbaşkanı Volodomir Zelenski Avrupa Parlamentosu Genel Kurulu’na video konferans yoluyla hitap etti. Özel oturuma, Kırım Tatar Türklerini temsilen Ukrayna Heyeti ile Kırım Tatar Milli Meclisi Başkanı (KTMM) Refat Çubarov katıldı. Avrupa halklarının milletvekilleri tarafından ayakta karşılandı. Brüksel'de yapılan görüşmelerde; AP Başkanı ve başkan yardımcıları ile Avrupa ülkelerinden yetkililer, Rus saldırganlığı karşısında Ukrayna ve Kırım Tatar halkına desteklerini ilettiler.
Özel oturum ABD Başkanlık Seçimi dikkate alınarak zamanlanmıştı. Avrupa organları Trump ile Putin arasındaki temaslarda “Kırım'ın Geleceği” odaklı bir müzakere sürecini öngördüler. Kırım Tatar Türklerinin Milli Meclisi ile doğrudan müzakereler yapmayı tercih ettiler.
KIRIM’DA BAŞLADI, KIRIM’DA BİTER
Hem Ukrayna hem de Kırım Tatarları, “Bu işgal Kırım’dan başladı, Kırım’ın kurtuluşu ile biter” şeklinde bir doktrini savunuyorlar. Batı’da ise, “Yitirilen topraklara konsantrasyonu bırakıp, barışa odaklanalım olalım” tezi gündemdeydi. Son günlerde yaşanan olaylar alev gibi Avrupa başkentlerini tesiri altına aldı. Avrupalı heyetler Kiev’den gelen KTMM Başkanı Rıfat Cubarov’a Kırım Türklerinin Ukrayna’ya ve olası barış sürecine yaklaşımına ilişkin sorular yönelttiler.
Temaslarda; Kırım’ın geleceği, dayatılan barışın kabul edilip edilmeyeceği soruldu. KTMM Başkanı Çubarov, 'Biz Ukrayna devletinden bağımsız bir çözüme yanaşmıyoruz. Bir dayatmayı kesinlikle kabul etmiyoruz. Kırım'da ve Ukrayna'da savaşın bitmesi, şantaj ve tehditlere ödül olarak tartışılamaz. Bunu konuşmayı bile kabul etmiyoruz' diyerek, net bir mesaj verdi. Hem Çubarov hem de Avrupalılar, Rusların önkoşulsuz ateşkese yanaşması gerektiğini, saldırganın toprak pazarlığı yoluyla ödüllendirilmemesini beyan ettiler.
İTALYAN GİRİŞİMİ
Kırım görüşmeleri AP Başkan Yardımcısı İtalyan Parlamenter Pina Piccierno’nun inisiyatifi ile gerçekleştirildi. KTMM Başkanı Çubarov’un, muhataplarıyla görüşmelerinde Rus işgali altındaki Kırım’daki ağır insan hakları ihlallerine dikkat çekildi. Benim de şahsen katıldığım, AP Genel Kurulu’nda ve bu ikili görüşmelerde Avrupalı siyasiler, Kırım’daki durumu yakından takip ettiklerini vurguladılar. Kırım’daki, insan hakları ihlalleri, Kırım Tatar siyasi tutsaklar konusu ana konulardı. Kırım Tatar nüfusun yüzde 13 olmasına rağmen, siyasi tutsakların yüzde 70'inin Kırım Tatarı olması hayretle karşılandı. Rusya uyruğuna geçmemiş Tatarların, mal ve mülklerinin 1 yıllık bir sürenin sonunda sahipsiz gibi gösterilerek Rusya'dan getirilenlere satılması gündeme geldi. Avrupa Parlamentosu’nda grubu bulunan Finlandiya, Almanya, Portekiz, İtalya gibi ülkelerden siyasi yetkililerle iki gün boyunca görüşüldü. Kırım Tatarları kendi devletlerine sahip olmasa da AP Başkan Yardımcısı İtalyan Parlamenter Pina Picierno KTMM Çubarov'un onuruna parlamento binasında bir kokteyl verdi.
AVRUPA’NIN DÖNÜŞÜMÜ
Trump’un seçim zaferi ile Avrupa’da Rusya’nın işgalindeki Kırım ile Donbas ve Luhansk’taki toprakların 10 yıllığına Rusya’da bırakılması karşılığı ateşkese varılması tartışmaya açıldı.
Aslında bu “Barış Modeli” Ağustos 1939’da “Polonya Barışı” bahanesi ile imzalanan “Hitler- Stalin Barış Anlaşması”nı, bir başka ifadeyle Alman-Sovyet Paktı’nı anımsatıyor.
Cephe hattına Amerikan, İngiliz ve Alman ‘barış gücü’ yerleştirileceği iddia ediliyor. Lakin ‘Savaş bitsin ne olursa olsun’ diyen cephede beklenmedik bir çatlama da yaşanıyor. Almanya’da Putin dostu Schröder’in öğrencisi Başbakan Scholz liderliğindeki koalisyon hükümeti dağıldı. Almanya 23 Şubat 2025 tarihinde erken seçim kararı aldı.
ALMANYA FAKTÖRÜ
Seçimlerden Rusya karşıtı CDU lideri Friedrich Merz’in başbakan olarak çıkması bekleniyor. Hrıstiyan Demokrat olan Merz, savaşı durdurması için Rusya’ya 24 saat süreli bir ültimatom verilmesini savunuyor. Bu sürenin bitiminde Ukrayna’ya sınırsız askeri yardım vaadinde bulunuyor. Hem Amerika’da hem de Almanya’da ocak ayında yeni hükümetler dünya sahnesine çıkacak. Rusya’nın, Amerika ve Avrupa’daki 3 aylık irade eksikliği dönemini maksimal fırsat elde etmek için kullanacağı açık.
Almanya da artık kendisini Rusya’nın hedefi olarak görüyor. Bu nedenle Almanya’nın Trump’un Ukrayna yaklaşımına itibar etmeyeceği ortada. Trump’ın, Ukrayna’yı Putin ile masaya oturtma vaadinin Avrupa’da bir alt yapısı mevcut değil. Ama Ukrayna'nın ve Kırım Tatar Milli Meclisi’nin Rusya'nın saldırganlığına karşı çıkışlarının, Avrupa'da siyasi bir altyapısı var. Friedrich Merz’in Mart 2025’te Almanya başbakanı olmasıyla bu süreç Avrupa’yı toparlayacak.
BARIŞIN YOLU İSTANBUL’DAN GEÇER
Artık Ukrayna'nın yanı sıra Polonya, Baltık ülkeleri, Almanya, İtalya ve İngiltere gibi ülkeler kendilerini Rusya'nın hedefi olarak görüyorlar. Buna rağmen Rusya’nın nihai gayesi üzerine siyasileri kesin bir kanaati yok. Rusya’nın gayesi Curzon Hattı’nın doğusundaki bölgenin kendisine bırakılması. Katolik ve Ortodoks Slav dünyasının tek söz sahibi olması. Rusya NATO ile aracısız komşu olmak amacında. 22 Ocak 2025 günü gerçekleşecek yemin günü yaklaşırken Türkiye, diplomatik ilişkilerde Brüksel ile birlikte önemli bir merkez halinde. NATO Genel Sekreteri Rutte’nin Türkiye’ye bir plan ile geldiği malum. Almanya’daki NATO kuvvetlerinin kademeli olarak 800 bine çıkartılması gündemde. Bugün Ukrayna Savunma Bakanı olan Rüstem Ömerov ile Nisan 2022 Barış Anlaşması’nı ve Tahıl Koridoru’nu hayata geçiren Türkiye’nin önümüzdeki süreci yönetmesi mümkün. Brüksel’de Tayvanlı diplomatların bile Kırım Tatar Milli Meclisi ile gelip görüştükleri bir dönemde Türkiye bir Kırım Planı'na öncülük edebilir. Neden olmasın?
Kırım Tatar bayrağı protokolde
Ukrayna makamlarının girişimi ile KTMM Heyetine özel protokol uygulandı. Avrupa Parlamentosu Başkanı ve Başkan yardımcıları Kırım Türklerinin Reisi Refat Çubarov ile bizzat görüştüler. KTMM heyeti müzakereler kendisine tahsis edilen delegasyon odasında gerçekleşti, heyetleri burada kabul etti. Kırım Türklerinin milli sembolü olan ‘‘Tarak – Tamgalı Bayrağının’’ AP protokolüne kabulü ile bir ilk yaşandı. 1995 yılından itibaren Avrupa Konseyi, NATO ve Avrupa Birliği ile yapılan müzakerelerde önemli bir adım kaydedildi. Tüm resmi görüşmelerde Avrupa Birliği bayrağının yanına mavi ve sarı renklerden oluşan Kırım Tatar bayrağı asıldı. Böylece ilk kez devleti olmayan bir milletin bayrağı protokole girmiş oldu.