Emniyet Genel Müdürlüğü (EGM) başta olmak üzere devlet kurumlarında onlarca yıldır kadrolaşan paralel ihanet çetesi, tırmanışa geçen terör eylemleriyle bir kez daha açığa düştü. Çözüm sürecini suistimal eden PKK'nın kentlerde kurduğu silah depolarını, örgütün içine daha önce yerleştirdiği muhbirleri kanalıyla öğrenen paralel polisler, süreç içinde kritik birçok istihbaratı devletten gizledi. Bombaları depolardan çıkaran ve düzenlediği kalleş eylemlerle güvenlik güçlerini şehit eden PKK'ya örtülü destek veren paralel örgüt, akan kanı artırmak ve kaos ortamı oluşturmak için bütün hücrelerini seferber etti.
GEZİ OLMADI KOBANİ VERELİM
Gezi olayları ve 17-25 Aralık darbe girişiminin akamete uğratılmasının ardından paralel yapı yeni büyük oyununu 6-8 Ekim 2014 Kobani olayları sırasında sahneledi. EGM müfettişlerince hazırlanan teftiş raporlarına göre Fetullahçı Terör Örgütü (FETÖ) üyeleri, 50'den fazla vatandaşın ölümüyle sonuçlanan olaylar sırasında akan kanın artması için her şeyi yaptı. Sivil cemaat imamlarından emir alarak MOBESE kameralarının plaka tanıma sistemini kapatan paralel polisler, bölgede terörist takibini sabote etti. IŞİD'in Suriye'deki Kobani kentini işgali bahanesiyle HDP'li Selahattin Demirtaş'ın “Sokağa dökülün" çağrısının ardından başlayan şiddet eylemleri günlerce son bulmadı.
HALKA 'SİLAHLANIN' ÇAĞRISI
Plaka tanıma sistemini kapatan ve PKK'nın şehirdeki eylemlerine ilişkin kritik bilgileri muhbirleri kanalıyla edinen FETÖ polisleri, bunu amirleriyle paylaşmak yerine kendi kapalı devre istihbarat arşivine aktardı. Sokakta devleti zaaf içinde göstermek isteyen paralel örgüt üyeleri, bir yandan amirlerinden bilgi saklarken diğer yandan PKK'lılarca saldırıya uğrayan masum vatandaşlara gidip, “Neden siz de silahlanmıyorsunuz? Kendinizi savunmak en tabii hakkınız" diyerek iç savaş çağrısı yaptı. Bunu yapan polislerden bir kısmının, halkı galeyana getirmek için devletin zırhlı araçlarıyla sokaklarda park halindeki araçları bilerek ezdiği kameralara yansımıştı. Şiddet eylemlerine özellikle başlangıçta müdahale etmeyerek olayların büyümesine neden olan örgüt, cinayetlerin perde gerisindeki baş sorumlusu oldu.
'DEVLET YOK' ALGISINA HİZMET
Pensilvanya'da yaşayan 'kainat imamı' Fetullah Gülen'den bulundukları her şehirde 'abileri' aracılığıyla emir alan ve 'pasif direniş' başlatan örgüt üyeleri, çözüm süreci boyunca PKK ve türevlerinin yol kontrolü, kimlik sorma, mahkeme kurma gibi faaliyetlerini bilerek görmezden geldi. 'Bölgede devlet yok' algısına hizmet eden her eylemi destekleyen paralel polislerin, 17-25 Aralık sonrası emniyet kurumlarından kaçırdıkları arşivin benzerlerini 'kapalı devre' hayata geçirdikleri belirtiliyor. Hem PKK hem de DHKP-C içindeki bazı muhbirlerin direkt paralel polislere çalışmaya devam ettiği, sözkonusu kaynaklardan gelen bilgilerin de 'kapalı devre' sistemde muhafaza edilerek devletten gizlendiği öğrenildi.
Abiler istedi sistemi körelttik
Şanlıurfa Emniyet Müdürlüğü'ndeki paralel örgüt üyelerine yönelik soruşturma, bazı polislerin doğrudan 'cemaat imamı'ndan emir aldığını ortaya koydu. Gözaltına alınan 2'si şube müdürü, 4'ü polis 7 şüpheli, Kobani eylemleri öncesi Kaçakcılık ve Organize Suçlarla Mücadele (KOM) Şube Müdürlüğü'nün plaka tanıma sistemini kullanmak için gönderdiği resmi yazıyı kasten işleme koymadıklarını sorguda kabul etti. Üstelik sözkonusu sabote emrini, 'cemaat imamı' olduğu belirtilen ve Gaziantep'te öğretmen olarak görev yapan 'Mustafa' kod adlı Fatih K.'dan aldıklarını söyleyen şüpheliler, “Talimatı 'Mustafa' kod adlı kişiden alıyorduk. Bundan dolayı plaka tanıma sistemini kullanmalarına izin vermedik" dedi. Böylece örgüt üyesi polislerin amirlerinden değil abilerinden, cemaat imamlarından emir aldıkları iddiaları da en net biçimde kanıtlanmış oldu. Skandal eylemin oyuncularından şube müdürleri Kubilay G. ve Taner K., polis memurları Turgay P., Özcan G., Kemal K. ve Mehmet K. ile cemaat imamı olduğu öne sürülen Fatih K. gözaltına alınarak sorguları sonrası tutuklandı.