'İslam dünyası iki asırdır köle'

Yeni Şafak yazarlarının Türkiye ve dünyadaki gündeme dair analizlerini sizler için özetledik... Yusuf Kaplan köşesinde Mısır'da Pazar günü meydana gelen kilise saldırılarına işaret etti. Mehmet Acet, Aydın Ünal, Erdal Tanas Karagöl ve Süleyman Seyfi Öğün de gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu.

Yeni Şafak
Yusuf Kaplan, Süleyman Seyfi Öğün, Aydın Ünal, Erdal Tanas Karagöl ve Mehmet Acet.

Yusuf Kaplan, Mehmet Acet, Aydın Ünal, Erdal Tanas Karagöl ve Süleyman Seyfi Öğün'ün yazılarının en dikkati çeken bölümleri:

İhvan, herhangi bir hareket değil...

https://image.piri.net/resim/upload/2017/04/10/09/24/349796371.png

Mısır'da Tanta ve İskenderiye kentlerinde art arda kiliselere saldırılar düzenlendi. Çok sayıda masum öldü. Saldırıları kınıyorum.Saldırıların zamanlaması dikkat çekici: Sisi, Trump'la görüşüyor Washington'da: Trump'un önünde el pençe divan durarak -tastamam bir kölemen gibi!- hem de...Sisi'nin ABD ziyaretinden dönüşünden hemen sonra Mısır'da kiliseler bombalanıyor!İhvan yetkililerinin İhvan'a karşı komplo olacağı uyarısına Sisi kulağını tıkıyor!Bombalar patlıyor ve İhvan hedef tahtasına yatırılıyor...Şu kesin: İhvan kıyımı başlayacak... Allah (cc) kardeşlerimize yardım etsin.

Meğer Cumhurbaşkanı henüz araçtan inmemiş

https://image.piri.net/resim/upload/2017/04/10/09/25/4ad089682.png

İstanbul'da Mabeyn Köşkü'nün bahçesinde Haber 7 Genel Yayın Yönetmeni İbrahim Erdoğan ile sallana sallana yürürken, bir ses duydum.“Mehmeeet” diye bana sesleniyordu.Cumhurbaşkanı Erdoğan'ı taşıyan makam aracı, bizden biraz önce yayın yapacağımız Köşk'ün önüne gelip durmuştu.Biz sadece aracın orada olduğunu düşünüyorduk.Meğer Cumhurbaşkanı henüz araçtan inmemiş.Sol pencereden bizi görünce, seslenip yanına çağırmıştı.Aracın yanına gelince, Erdoğan'ın televizyonda izlediği bir belgeselden etkilendiğini fark ettim.Belgesel, 90'lı yıllarda sağlıkta yaşanan imkânsızlıklar yüzünden hayatını kaybeden, büyük sıkıntılar yaşayan insanların hikâyesini anlatıyordu.“Şu yayından bir bölüm alıp, yapacağımız programda kullansak” dedi.

Anayasa değişirse, idam edilecekler

https://image.piri.net/resim/upload/2017/04/10/09/26/ba54e2353.png

Adil, Kemal, Nurettin ve Hakan birbirlerini hiç tanımıyorlar, bugüne kadar hiç tanışmamışlar. Sadece Harun, Kemal'i tanıyor.Bu 5'li, 16 Temmuz sabahında darbe girişiminin yönetildiği Akıncı Üssü'nün yakınlarında, arazide, polis ve jandarma tarafından gözaltına alınıyorlar.Akıncı Üssü İddianamesi'nde bu sanıkların ifadelerini okuyunca insan hayret ediyor. Birbirini “hiç tanımayan” bu 5'linin geçmişlerindeki “tesadüfler”, Yeşilçam filmlerindeki rastlantılara parmak ısırtıyor; katrilyonda bir bile rastlanmayacak kesişmelerle matematik bilimindeki olasılık teorilerini altüst ediyor.Adil'i hiç tanımayan Kemal, darbeden hemen önce, 11 Temmuz'da ABD'ye uçmuş. Tesadüfe bakın ki, Adil de aynı uçaktaymış. Kemal, hemen ertesi gün, 12 Temmuz'da ABD'den Türkiye'ye dönmüş; tesadüfe bakın ki, Adil de aynı uçakla Türkiye'ye dönmüş.

Yerli üretimin artırılması...

https://image.piri.net/resim/upload/2017/04/10/09/33/2ac7a8074.png

Türkiye'nin “Milli Enerji ve Maden Politikası” tanıtım toplantısı, İstanbul'da Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Berat Albayrak tarafından geçen hafta Perşembe günü çok geniş katılımla yapıldı.İlk defa gerçekleştirilen ve kamu kurumlarının temsilcileri, enerji sektörünün temsilcileri, akademisyen ve medya temsilcilerininkatıldığı bu toplantıda Türkiye'de enerjinin yol haritası açıklandı ve kamuoyuyla paylaşıldı.Benim de katıldığım bu önemli vizyon belgesi tanıtımındaki ilk gözlemim şu: Tüm bakanlıkların vizyon belgesine ihtiyaçları var; ancak bunlar alışılagelmiş cümlelerle hazırlanmış yazılı belgeler değil, “Milli Enerji ve Maden Politikası” gibi somut ve geleceğe yönelik ve ülkenin ihtiyaçlarını karşılayacak vizyon belgeleri olmalı.“Milli Enerji ve Maden Politikası” vizyon belgesi, üç sac ayağı üzerine kurulu. Bunlar, enerji arz güvenliğini sağlamak, enerjiyi yerlileştirmek ve enerji piyasası oluşturmak.

Çin-Rusya ilişkilerini bozacak adımlar atacak

https://image.piri.net/resim/upload/2017/04/10/09/35/343e5fea5.png

Esad'ın onlarca mâsumun hayâtını kaybettiği kimyâsal saldırısı sonrasında ABD devreye girdi. Trump bunun kabûl edilemez olduğunu ifâde etti. Hemen ardından da misilleme olarak Esad'ın askerî varlığını hedefleyen etkili bir füze saldırısı düzenlendi. Müdahalenin devâmının gelip gelmeyeceği belirsiz gözüküyor. Ama bu kadarı bile bölgede çok mühim bâzı değişikliklerin arefesinde olduğumuzu düşündürtüyor. Bu tabloyu nasıl değerlendireceğiz?Rusya'nın Esad'ın yanında ve arkasında olarak Suriye'ye yerleşmesi aslında son derecede garip ve sıradışı bir durumdur. Normal olanı, Doğu Akdeniz ve Mezopotamya coğrafyasında Rusya'ya nefes aldırmamaktır. Elbette sâdece Rusya da değil; bu coğrafyada ne Almanya ne de Fransa'nın kuvvetlenmesi istenmiştir. Hem stratejik olarak hem de tabiî kaynaklar îtibârıyla son derecede kritik olan bu coğrafyanın sâhib-i aslîsi Büyük Britanya ve ABD'dir. Yalta Düzeni içinde, bir zamanlar, bâzı BAAS rejimlerinden bir düzeyde destek bulan Sovyet nüfûzunun yaşanmış olduğunu unutuyor değiliz. Ama bu yakınlaşma hep sınırlı kalmış; Soğuk Savaş'ın ardından da yok olup gitmiştir. Pekiyi nasıl oldu da Rusya bu kadar rahat bir şekilde bu coğrafyaya yerleşebildi?