Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'nde gerçekleştirilen gazi ve şehit yakınları atama töreninde konuştu. Irak ve Suriye'deki terör örgütlerine yönelik atılacak yeni adımların işaretini veren Erdoğan, özetle şunları söyledi:
Terör örgütüyle mücadele ve bölgedeki krizler karşısında güçlü bir duruş sergilemek artık daha kolay olacak. Emniyet teşkilatında yeni atamalar ve değişiklikler yapıldı. Bu yeni atamalarla, yeni tayinlerle beraber de inşallah ülkemizin 81 vilayetinde terörle mücadelede çok farklı bir sürece giriyoruz. Artık sonuçla değil bu işin kaynağı neresiyse o kaynakta bu mücadeleyi başlatmanın adımlarını atıyoruz.
ŞİMDİ EL BAB'A YÜRÜYORUZ
Milletten aldığımız mesajın gereklerini yerine getirmek için kolları sıvadık. PKK'ya ve onun uzantısı kuruluş ve kişilere karşı hem yurt içinde hem de yurt dışında daha kararlı bir mücadele içinde olacağız. Suriye'ye niye girdik? Özgür Suriye Ordusu'nu Cerablus'a soktuk, biz de arkalarından girdik ve DAEŞ, Cerablus'ta hiç durmadı, bıraktı gitti. Arkasından Rai, oraya girdik. Orayı da DAEŞ terk etti. Durmadık, aşağıda Dabık vardı. Dabık, DAEŞ'in kutsalıydı. Dabık'tan da terk edip gittiler. Şimdi El Bab'a yürüyoruz.
OBAMA'YA DA SÖYLEDİM
Çünkü El Bab onların önemli bir merkezi. El Bab'ı da onlar terk edecekler, ondan sonra Münbiç'e, Rakka'ya yöneleceğiz. Dün akşam (önceki akşam) Sayın Obama ile uzun uzadıya görüşmemiz oldu ve bu görüşmelerimiz ile de bu tür adımları atacağımızı kendileriyle de paylaştık. Ve şunu da söyleyeyim; PYD, YPG gibi terör örgütlerine bizim ihtiyacımız yok Rakka'da. PYD, PKK aynıdır.
ÇÜNKÜ ORADA PKK VAR
Biz dedik ki 'Gelin sizle beraber Rakka'dan DEAŞ'ı atalım, bunu biz sizinle beraber hallederiz, bu gücümüz var.' Bunlar nedir ya, basit bir terör örgütü bunların hepsi aynı. Suriye ve Irak'ta, aynen şu anda Kerkük'te, Musul'da, Telafer'de, Sincar'da bu mücadeleyi yine sürdüreceğiz. Niye? Sincar yeni bir Kandil olma yolunda. Onun için biz Sincar'a müsaade edemeyiz. Çünkü orada PKK var.
SEYİRCİ KALMAYACAĞIZ
Telafer'de Türkmenler Şia ve Sünni olarak ikiye ayrıldı. İşte biz bunu istemiyoruz. Telafer'e sesleniyorum, bırakın bu mezhep çatışmasını, mezheplerin üzerinde İslam var. İslam'da birleşin. Suriye ve Irak'ta bekamızı tehdit eden hiçbir gelişmeye seyirci kalmıyoruz, kalmayacağız.
Kimse bize mağdur edebiyatı yapmasın
Erdoğan, 15 Temmuz sonrası mağdur ifadesinin çok kullanıldığını ifade ederek, gerçek mağdurların şehit ve gazi yakınları olduğunu vurguladı. Erdoğan, 15 Temmuz'u hazırlayanlara mağdur olarak bakamayacağını bildirdi. Erdoğan, kendisinin 2010 yılından itibaren FETÖ'ye karşı açık tavır almaya başladığında, özellikle de 17-25 Aralık emniyet, yargı darbe girişimi ile net bir duruş sergilediğinde, yanında milletten başka kimseyi bulamadığını vurguladı. Erdoğan, kendi siyaset arkadaşlarından, muhalefet partilerinden, iş dünyasından, sivil toplum kuruluşlarından ve her çevreden pek çok kişinin, kendisinin “FETÖ'nün üzerine çok gittiğini, kendilerine haksızlık yaptığını” söylediklerini aktararak, “Sadece milletim beni bu mücadelemde kayıtsız, şartsız destekledi. Mağduriyete uğramış hakkını gözetmek elbette vazifemiz ama 17-25 Aralık'a rağmen, 15 Temmuz'a rağmen FETÖ'nün içinde yer almayı sürdüren hiç kimse ne mağdurdur ne masumdur. Onun için kimse bize mağdur edebiyatı yapmasın, eğer benim yakın arkadaşlarımın içerisinde de varsa onlara da sesleniyorum, sakın bize mağdur edebiyatı yapmayın” dedi.
İki yılda 17 bin atama yapıldı
Devletin, gazi ve şehit yakınlarına “ahde vefası” olarak gördüğü bir atama töreni vesilesiyle bir araya geldiklerini anımsatan Erdoğan, 2 bin 28 kişinin atamasını gerçekleştireceklerini, bunlardan 419'unun 15 Temmuz gazisi veya gazi yakını, 67'sinin de 15 Temmuz şehitlerinin yakını olduğunu bildirdi. Erdoğan, diğer atamaların da terörle mücadelede şehit olanların yakınlarından, mağdur, vazife ve harp malulü olarak kabul edilenlerden oluştuğunu belirterek, ataması yapılanları tebrik etti, görevlerinde başarı diledi. Bu atamalar ile sadece son iki yılda Terörle Mücadele Kanunu kapsamında yapılan atama sayısının 17 bin 74 kişiyi bulduğuna dikkat çeken Erdoğan, “Gazilerimiz ve yakınları devlete emanettir. Onları korumak, gözetmek, kollamak bizim görevimizdir” dedi.
Obama'yla 1.5 saat
Cumhurbaşkanı Erdoğan ile ABD Başkanı Barack Obama, önceki akşam yaptıkları telefon görüşmesinde Suriye ve Irak'taki gelişmeleri ele aldı.
Obama'nın aradığı ve 1 saat 25 dakika süren görüşmede, DAEŞ ile mücadele konusunda gelecek aşamalar konuşuldu. Obama, Türkiye-Suriye sınır bölgesini DAEŞ'ten temizleyen Özgür Suriye Ordusuna sağlanan destek başta olmak üzere Türkiye'nin bu mücadeleye yaptığı katkıları takdirle karşıladıklarını ifade etti. Obama, Türkiye'nin DAEŞ karşıtı koalisyona uygun seviyede ve biçimde katılımı konusunda Türkiye ile Irak arasında devam eden diyalog sürecini memnuniyetle karşıladığını belirtti.
İki liderin, Irak'ın egemenliğini ve toprak bütünlüğünü desteklediklerini teyit ettikleri görüşmede, Erdoğan, bölgenin DAEŞ ve PKK dahil tüm terör örgütlerinden temizlenmesi gerektiğine işaret ederek, Musul'daki operasyonun hassasiyetle yürütülmesinin önemine dikkati çekti. Başta Suriye ve Irak olmak üzere bölgede DEAŞ'a karşı mücadele konusunda kararlılıklarını teyit eden Cumhurbaşkanı Erdoğan ile ABD Başkanı Obama, Kuzey Irak'ta PKK'nın barınmasına müsaade edilmemesi gerektiği hususunda da mutabık kaldı.