Diyanet İşleri Başkanlığı Din İşleri Yüksek Kurulu Başkanlığının hazırladığı "Kendi Dilinden FETÖ, Örgütlü Bir Din İstismarı" raporu kamuoyuyla paylaşıldı. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın talimatıyla, FETÖ elebaşı Gülen'in 670 saatlik konuşmaları, 80 kitabı ve dergiler incelenerek hazırlanan raporda, Gülen’in, dini istismar ederek örgüt mensuplarını nasıl kandırdığı tüm detaylarıyla anlatıldı.
ÖZEL BİR KİŞİ ALGISI
Toplam 140 sayfalık raporda, Gülen’in kendisini olağanüstü bir şahsiyet olarak algılatmak için çok büyük ve sistematik çaba gösterdiği belirtildi. İncelenen kitap ve ses kayıtlarında, Gülen’in sanıldığı gibi sonradan değil en başından itibaren örgüt mensuplarına, "Fetullah Gülen sıradan bir kimse değildir. O, ahir zamanda İslam’ı ihya etmek için Allah tarafından seçilmiş özel bir kişidir" telkininde bulunduğunun tespit edildiği bildirildi.
KAVRAMLARI ÇARPITTI
Örgüt mensuplarına sistematik bir şekilde telkin edilen bir diğer hususun ise Gülen’in başlattığı hareketin herhangi bir hareket olmadığı, Gülen’in "seçilmiş" olduğundan, örgüt mensuplarının da tıpkı Hazreti Muhammed’e inanan sahabe topluluğu gibi güzide bir topluluk, hatta ikinci sahabe nesli olduğunun anlatıldığı kaydedildi. Gülen’in, mensuplarını sapkın fikirlerine ikna etmek için kendisini İslam’ı çok iyi bilen bir alim olarak sunarken, kelam-fıkıh usulü çerçevesinde ortaya konulan İslami bilgi yöntemine değer verdiği izlenimini oluşturduğu, ancak gerçekte bunları göz ardı ettiği ifade edildi. Gülen’in ayrıca sufi gelenekte kullanılan bazı kavram ve söylemleri bağlamlarından koparıp, örgüt mensuplarını ikna etmek için malzeme olarak bunlardan yararlandığına işaret edildi.
İSTEKLERİNİ PEYGAMBER EMRİ GİBİ GÖSTERDİ
Raporda, Gülen’in kişisel emirlerini örgüt mensuplarına peygamberin emirleriymiş gibi bildirdiği kaydedildi. İncelenen kitap ve ses kayıtlarında, Gülen’in uyanık veya uykudayken, her durumda Hazreti Peygamber ile görüştüğünü ima ettiği, örgüt mensuplarına kişisel emirlerini peygamberin emirleriymiş gibi yansıttığının belirlendiği de bildirildi. Raporda, FETÖ’nün bu tutumuyla, bir Müslümanın asla tevessül etmeyeceği biçimde din usul ve esaslarını çiğnediği vurgulandı.
HAKK'TAN NİDA
Gülen’in, vaazlarında Hz Peygamber'i İzmir'e getirdiğini, cemaatin arasına soktuğunu, onunla görüştüğünü iddia etmesi de raporda yer aldı. Gülen’in bunu yaparken gözlerinden yaşlar akıtarak coşku içinde söylemesinin ise bunun bir hesapla yapıldığını gösterdiği kaydedildi. Ayrıca kendisinin burçlara çıktığını, meleklerle görüştüğünü iddia eden Gülen’in, yine bir cami kürsüsünde kendisine "Hakk'tan nida geldiğini" söylediği de belirtildi.
Gülen kürsüyü kirletti
Diyanet'in FETÖ raporunun kamuoyuyla paylaşıldığı toplantıda konuşan Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Görmez, bu raporun Diyanet İşleri Başkanlığının halis niyetlerle çocuklarını dini istismar edenlere kaptıran vatandaşlara yönelik gecikmiş bir vazife olduğunu söyledi.
KİBRİNİ TEVAZU GİBİ PAZARLIYOR
Görmez, FETÖ’nün yöntem olarak yanlış bilgileri doğru bilgilerle harmanladığı, birden fazla anlama gelen ifadeler kullandığı, kelime kalabalığı oluşturarak muğlak anlam ürettiği, kendisini kastettiği halde üçüncü şahıslar üzerinden konuştuğu, kibrini tevazu gibi pazarladığı, inananların itibar ettiği zatları çıkarı için şahit gösterdiği, bütün konuşmalarında teatral bir oyun sergilediği ve gösteriyi anlamın önüne çektiği, hezeyanlarına meşruiyet devşirmek için önce yanlış dini hükümler ortaya koyduğu tespitinde bulundu.
ALLAH İLE ALDATIYOR
Görmez, FETÖ’nün mensuplarını Allah ile aldattığını, onların uluhiyet ve rububiyet akidelerini bulandırdığını vurgulayarak şöyle devam etti: "Bunu o kadar ileri bir noktaya taşımıştır ki fırsatını bulduğunda ‘Doğrudan doğruya Allah’ın rahmeti adına’ konuştuğunu, cemaatin karşısında haşa Allah’ın ‘mütecelli’ olduğunu söylemiştir ve ne hazindir ki bu sözleri cami kürsüsünde sarf etmiştir. Bu sözler onun sapkınlık derecesini göstermesi açısından önemli fakat tehlikeli olan kısım bu değil. Daha tehlikeli olan onun, bütünde uluhiyet akidesini sistematik olarak bozmaya çalışması. Kendi mensuplarına sürekli Allah’a ulaşmanın mümkün olduğunu anlatma çabasındadır. Allah’ı ulaşılabilir kılmak isteyen bir insanın Peygamber’i İzmir’e getirmesi, camiye, cemaati arasına sokması, onunla görüştüğünü iddia etmesi artık işten bile değildir fakat bunu sinsice yapmalıdır, gözünden yaşlar akmalıdır, coşku içinde söylemelidir. Coşku içinde söylemelidir ki kimse bunun bir hesapla yapıldığını fark etmesin. Herkes onun o coşkuya dayanamayıp bir sırrını ifşa ettiğini sansın ve kimse onun kendini anlatmak, kendini yüceltmek için Peygamber Efendimizi nasıl istismar ettiğini anlamasın.”
Mabedi suiemelinin aracı kılmıştır
FETÖ’nün söylemlerini yaymak için camiyi de istismar ettiğine işaret eden Görmez, şu değerlendirmeyi yaptı: “Kürsüyü kirletmiştir. Mabedi suiemelinin aracı kılmıştır. Ta ki karanlıklar yayılan ışık evlerini kurana kadar çünkü ona göre ‘Mabetler kapanabilir, kapılarında paslı kilitler olabilir ama bir kısım evler var, açık olacak. Allah’tan izin var o evlere, ferman var.’ Masum çocukların barınma ihtiyacını kullanarak onların zihinlerine sızmak için gece yarıları sistematik bir biçimde telkin ve propagandalara maruz kaldıklarını unutmamalıyız."
Vazifeler emanettir
Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Görmez programının ardından gazetecilerin sorularını cevapladı. Bir gazetecinin, “Konuşmanız sırasında ‘Son günlerim’ dediniz. Gerçekten Diyanet İşleri Başkanlığı görevini bırakıyor musunuz? Bıraktıktan sonra herhangi bir yerde göreve mi başlayacaksınız?” sorusu üzerine Görmez, şu açıklamaları yaptı: “Bütün görevler, makamlar, vazifeler sadece birer emanettir. O emanet, vakti, yeri ve zamanı geldiğinde teslim edilir. Diyanet İşleri Başkanlığı gibi bir makamdan sonra talip olduğum bir görev vardır, o da ilimdir. Hem aziz milletimizin hem İslam dünyasının ilmi hayatına katkıda bulunmak için bir gayret içerisinde olacağım.” Görmez, görevden ayrılacağı tarihle ilgili ise bilgi vermedi.