Karapınar ilçesindeki irili ufaklı yaklaşık 100 obruğun bulunduğu bölgede, ikisi son 2 ayda olmak üzere bir yılda 9 yeni obruk oluştu.
Yeraltında zamanla eriyen kalker taşlarının boşluk oluşturması ve zeminin çökmesiyle, tarım arazileri ve yerleşim merkezlerine yakın alanlarda ortaya çıkan obruklar, bölgede yaşayanları endişelendiriyor.
Selçuk Üniversitesi Jeoloji Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi ve Jeoloji Mühendisleri Odası Konya Şube Başkanı Prof. Dr. Fetullah Arık, Karapınar'ın Türkiye'de en fazla obruk oluşan bölgelerden biri olduğunu söyledi.
İlçeye bağlı Reşadiye Mahallesi Büyük Karakuyu mevkisinde eylül ayı sonunda oluşan obruğa ilişkin bilgi veren Arık, bu alanda 2014 yılında ilk belirtilerin gözlendiğini, toprakta yaklaşık yarım metrelik çöküntü oluştuğunu belirtti.
Bir yılda 9 obruk oluştu
Alanın 3 yıl boyunca bu şekilde kalmasının ardından eylül ayında zeminin bir anda çöktüğünü anlatan Arık, "Yöreye baktığımızda bir yılda yörede 9 tane obruk oluşumu var. Dolayısıyla bu obruk oluşumları sıklaşmaya başladı. Şu obruğun üzerinde eviniz olsa, evinizi yutardı herhalde. O yüzden tehlike arz ediyor. Çünkü hemen yakınında da yerleşim alanları var." ifadelerini kullandı.
Bölgede çok sayıda irili ufaklı obruk bulunduğunu dile getiren Arık, "Obruklardan bazıları köylerin içerisinde ortaya çıkmış durumda. Oluşmaya devam ediyor. Ancak bazı tedbirlerle obruk riski azaltılabilir" dedi.
"Tarlalarda, yerleşim alanlarında oluşuyor"
Arık, obruğa neden doğal jeolojik faktörlerin değiştirilmesinin mümkün olmadığını ancak değiştirilebilir faktörler üzerinde durulması gerektiğini vurgulayarak, şöyle devam etti:
"Öncelikle buradaki obrukların nedenlerini tespit edip, önlem almak gerekiyor. Son yıllarda özellikle 2000’li yıllardan sonra bu konuda farkındalık arttı. Şu anda yılda 5-10 obruk oluşmaya devam ediyor. Bu denli artmasının temel nedeni olarak hem kuraklığı hem de artan yeraltı suyu kullanımını görüyoruz. Yeraltı suyu geçmişte daha yüksek kottayken, obruklar yüksek yerlerde, tepelerde görülüyordu. Şu anda tarlalarda, yerleşim alanlarında oluşuyor. O nedenle bölgede yaşayanlar için bir risk olarak görülmeye başlandı. Alınması gereken en önemli tedbir, bu havza içerisinde açılmış yaklaşık 100 bin kaçak kuyunun denetiminin sağlanmasıdır."
Bölgede mısır ve yonca gibi çok su isteyen bitkilerin yetiştirilmemesi gerektiğine işaret eden Arık, "Jeolojiyi, doğal şartları değiştiremezsiniz ama su kullanımını kontrol edebilirsiniz. Bizim de yaklaşımımız o yönde. Yöredeki çok su tüketen bitkilerin üretiminden vazgeçilecek bir teşvik modeli geliştirilir, havza bazında daha az su tüketen bitkilerin üretimi teşvik edilirse, su kullanımı biraz daha azalacaktır. Dolayısıyla uzun vadede kazanan bu yöre olacaktır." diye konuştu.
"Burası önceden küçük bir çukurdu"
Büyük Karakuyu mevkisinde yaşayan Erol Yardımcı, 23 Eylül'de evinin yakınında oluşan obruğa ilişkin şunları anlattı:
"Burası önceden küçük bir çukurdu. Sonrasında obruk meydana geldi. Biz devamlı buradan gelip geçeriz. Bir gün geldik baktık, büyük bir obruk. Önce küçüktü, sonradan büyüdü. Burada hala obruklar oluşuyor. Yetkililere haber verdik. Ne yapacaklar bilmiyoruz ama şu anda endişeliyiz. Akşam yatıyoruz, sabah bir obrukla uyanıyoruz."
Öte yandan Başbakanlık Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı (AFAD) Konya Müdürlüğünce, bölgede obruk riskini tetikleyen etkenlerin araştırılması amacıyla çalışma başlatıldı. Çalışmalar kapsamında, vatandaşların ve zirai faaliyetlerin obruk oluşumundan etkilenmemesi için gerekli tedbirlerin alınması planlanıyor.