Davayı açabilecek kişilerin hak sahibi statüsünde olanlarla sınırlı olmadığını ifade eden Av. Görkem Gökçe, "Hak sahibi statüsündeki ebeveyni ile ayrı veya birlikte oturan evli kişilerden her biri ayrı ayrı olmak üzere hak sahibi sayılıyor” dedi.
Bölgeye giden yardım ve bağışlar kadar bundan sonraki süreçte atılacak adımlar konusunda vatandaşların doğru bilgilendirilmesi son derece önemli. Öyle ki depremlerde mağdur olan, maddi ve manevi kayba uğrayan, evleri yıkılan vatandaşlar için deprem sonrası en kritik süreçlerden biri olan hukuk mücadelesi çok yakında başlıyor. Vatandaşların hem devlet hem de müteahhitler üzerindeki hukuki haklarının bilinciyle hareket etmesi bundan süreçte büyük önem taşıyor.
“SADECE HAK SAHİBİ STATÜSÜNE SAHİP AFETZEDELER YENİDEN YAPILACAK BİNALARDAN YARARLANABİLECEKLER”
Afetzedelerin kafasını karıştıran en kritik konuların başında deprem bölgesinde hasar gören yapılar bakımından kimlerin “hak sahibi” statüsünde olacağı geliyor. Gökçe Avukatlık Kurucu Ortağı Av. Görkem Gökçe depremde mağdur olan vatandaşların temel hukuki hakları özelinde yaptığı değerlendirmede şu bilgileri paylaştı:
“Bugünlerde depremzedelerin en fazla bilgi ihtiyacı olacak konuların başında temel hukuki haklar geliyor. Bu noktada en kritik mesele olan “Hak Sahipliği”, Umumi Hayata Müessir Afetler Dolayısıyla Alınacak Tedbirlerle Yapılacak Yardımlara Dair Kanun ve buna dayanan Afet Sebebiyle Hak Sahibi Olanların Tespiti Hakkındaki Yönetmelik uyarınca belirlenmiş durumda. Sadece hak sahibi statüsüne sahip afetzedeler yeniden yapılacak binalardan veya verilecek inşaat kredisinden yararlanabileceğinden bu statüye sahip olmak önem taşır. Bu sebeple bunu değerlendirmenin kritik olduğunu düşünüyorum. Hak sahipleri için TOKİ aracılığıyla veya ihale yöntemi binalar yaptırılır ve ilgili kişilere mülkiyeti teslim edilir ya da bu kişiler inşaat kredisinden yararlandırılır. Öte yandan deprem bölgesindeki yapıların yıkılması veya hasar görmesi nedeniyle bu bölgedeki kişilerin hem maddi hem de manevi olarak zarara uğranması mümkündür. Yıkılan veya hasar gören yapılar sebebiyle meydana gelen zararların tazmini için dava açılabilir. Zarara uğrayan herkes sorumluluk için gereken hukuki şartlar sağlanmışsa zararını tazmin edebilecektir, davayı açabilecek kişiler hak sahibi statüsünde olan kişilerle sınırlı değildir.”
HAK SAHİBİ TANIMINI DOĞRU YAPMAK GEREK
Gökçe, “İlgili kanuna göre yıkılan veya ağır hasar gören yapı ile mülkiyet ilişkisini belgeleyebilen kişiler hak sahibi sayılıyor. Bu kapsamda; afet sebebiyle, kendilerine ait bulunan konutları veya işyerleri yıkılan, yanan veya oturulamayacak derecede ağır hasar gören afetzedeler hak sahibi statüsünde yer alıyor. Hasar tespiti Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından yapılıyor. El birliğiyle veya paylı mülkiyet söz konusu ise; hissedarlar yine aynı şekilde hisseli olmak üzere yeni yapılacak binalardan veya verilecek krediden yararlanabiliyor. Hak sahibi statüsündeki ebeveyni ile ayrı veya birlikte oturan evli kişilerden her biri ayrı ayrı olmak üzere hak sahibi sayılıyor” değerlendirmesinde bulundu.
“AFETZEDELİĞİN ÜÇÜNCÜ KİŞİYE DEVRİ DE MÜMKÜN DEĞİL”
Av. Görkem Gökçe, “Mevzuat kapsamında kimlerin hak sahibi olamayacağını da belirtmek gerekir” diyerek hak sahibi olamayacak olanları şöyle sıraladı:
“Kendisine veya eşine ait o yerde aynı cins hasarsız konut ve iş yeri olanlar, kiracı ve misafir durumunda olanlar, mülkiyeti hasar gören tüzel kişiler, kendilerine ait olmayan arsa ve arazi üzerinde inşaat ruhsatı almaksızın yapılan yapıların sahipleri, imar planında sakıncalı olarak belirtilen yerlerde ruhsatsız olarak yapılan yapıların sahipleri ve zorunlu deprem sigortasını yaptırmamış olanlar hak sahibi olamazlar. Ayrıca, hak sahipliğine ilişkin devir ve değişim yasağı söz konusu olduğunun da altını çizmek isterim. Buna göre konut için olan hak sahipliği işyeriyle, işyeri için olan hak sahipliği konutla değiştirilemez. Hak sahipliği konut için söz konusu ise; afetzede verilecek kredilerden veya yapılacak binadan yine konut için yararlanabilir, işyeri için yararlanamaz. Afetzedeliğin ve buna ilişkin hak sahipliğinin üçüncü kişiye devri de mümkün değildir. Bu nedenle, depremden zarar gören bir taşınmaz malı, afetten sonra satış veya başka şekillerle devralan üçüncü şahıslar da hak sahibi niteliğini kazanamazlar.”
“HAK SAHİPLİĞİ BAŞVURUSU” NEREDEN VE NASIL YAPILACAK?
Mevzuat uyarınca "hak sahibi” statüsüne sahip olanların yeniden yapılacak binalardan veya verilecek inşaat kredisinden yararlanabilmesi için “hak sahipliği başvurusu” yapması gerekiyor. Mevcut durumda, Kahramanmaraş Pazarcık depremi hak sahipliği başvurusunun henüz başlamadığını belirten Gökçe, açıklamasının devamında şu ifadeleri kullandı:
“Umumi Hayata Müessir Afetler Dolayısıyla Alınacak Tedbirlerle Yapılacak Yardımlara Dair Kanun’a göre, afet gören yerde mahalle veya köy muhtarlıklarında o yerin en büyük mülki amirliğince hak sahipliği başvurusu için ilan yapılır. Afetzedelerin iki ay içinde hak sahipliği başvurusunda bulunarak istenilen belgeleri valiliklere veya kaymakamlıklara teslim etmesi gerekir. Yapılan başvuruya ait bilgiler e-devlet üzerinden görüntülenebilir. Bunun için e-devlette yer alan afet ve acil durum yönetimi başkanlığı hizmetleri alanından “afetzede hak sahipliği başvurusu sorgulama” hizmeti seçilmelidir.”
YAZILI TALEP VE TAAHHÜTNAME VERMEK ŞART
Başvuruda bulunanların yazılı olarak talep ve taahhütname vermeleri gerektiğinin altını çizen Av. Görkem Gökçe, “Talep ve taahhütname metninde; afet yerinin il, ilçe, bucak, mahalle ve köy itibariyle adı, hak sahibinin kimliği ve adresi, olmuş veya muhtemel afetin türü, talebin mahiyeti ve konusu, kanundan ve ilgili yönetmelikten doğan yükümlülük ve şartlarla idare tarafından uygulama metodu, yapı tipleri, yapı kısımları ve boyutları, yerleşme yeri, inşaat süresi, borçlandırma şekil ve süresi ve diğer konularda tespit edilecek şartlara ve esaslara uyulacağı belirtilmelidir” diye konuştu ve ekledi:
“Mülki amirin veya görevlendireceği memurun başkanlığında oluşturulan mahalli hak sahipliği inceleme komisyonu bu talep ve taahhütnameleri inceleyerek “hak sahipleri listesi” düzenler. Hak sahibi olmayanlara buna ilişkin tebligat yapılır. Bu tebligatlara karşı 15 gün içinde aynı komisyona itiraz edilebilir. Komisyonun kararı bir idari karar sayılır, idarenin eylem ve işlemlerine karşı idari yargı yolu açıktır. Bu nedenle, komisyon kararına karşı İdari Yargılama Usulü Kanunu hükümleri doğrultusunda idare mahkemesinde iptal davası açılabilir.”
TBB DEPREMZEDELER İÇİN HUKUK REHBERİ’NİN YENİ EDİSYONUNU YAYIMLADI
Depremzedeler ve depremden etkilenenler için 1999 depremi sonrası Türkiye Barolar Birliği (TBB) tarafından hazırlanarak ilk baskısı Ağustos 1999'da yayımlanan ve ardından 2001'de güncellenen "Depremzedeler İçin Hukuk Rehberi" adlı kitapçığın yeni edisyonu yayımlandı. “Rehberde depremzedelerin hakları ceza hukuku, özel hukuk, idare hukuku, vergi hukuku, sağlık hukuku, depremde yıkılan veya ağır hasar gören yapılar sebebiyle konut veya iş yeri için sunulan destekler ve adli müzaheret başlıkları altında anlatılıyor.