Gülen gerçeğini AB de fark etti

15 Temmuz darbe girişiminin ardında Fetullah Gülen’in olduğuna dair Avrupa’nın gerçeği gördüğünü belirten Bakan Çelik “Eskiden böyle değildi, ‘O kadar olamaz’ deniyordu. FETÖ’nün gücü de buradan geliyordu, hoşgörü ve diyalog kavramlarını kullanarak içlerinde saklı canavarı gizleyebiliyorlardı. Ancak artık herkesin kafası FETÖ ile ilgili olarak net” diye konuştu.

Yeni Şafak Merve Şebnem Oruç

Avrupa Birliği (AB) Bakanı ve Başmüzakereci Ömer Çelik 15 Temmuz darbe girişimi ve demokrasi nöbetleri sonrasında Avrupa'daki temaslarını arttırdı. Elinde iki önemli dosyayla Avrupa'yı gezen Çelik mevkidaşlarıyla 'FETÖ' ve 'ikili ilişkiler' konularını müzakere ediyor. Darbe girişimi sonrası Türkiye'ye beklenen ölçüde destek vermeyerek Türk halkında hayal kırıklığına sebep olan, ancak son dönemde bu hatayı telafi etmeye çalıştığı gözlenen Avrupa başkentlerinde Bakan Çelik'e büyük ilgi gösteriliyor.

GÜLEN'LE İLGİLİ ŞÜPHELERİ YOK

5-7 Eylül tarihleri arasında Portekiz'in başkenti Lizbon'da temaslarda bulunan Ömer Çelik, gazetecilerin Avrupa genelinde yaptığı görüşmelere ve gündeme ilişkin sorularını yanıtladı. 15 Temmuz darbe girişiminin ardında Fetullah Gülen'in olduğuna dair herkesin gerçeği gördüğünü belirten Bakan Çelik “Eskiden böyle değildi, 'O kadar olamaz' deniyordu. FETÖ'nün gücü de buradan geliyordu, hoşgörü ve diyalog kavramlarını kullanarak içlerinde saklı canavarı gizleyebiliyorlardı. Ancak artık herkesin kafası FETÖ ile ilgili olarak net" diye konuştu.

KENDİLERİ İTİRAF ETTİLER

Görüşmelerde özellikle tutuklama listelerinin nasıl hazırlandığı sorusuyla karşılaştıklarını belirten Bakan Çelik, bylock programından elde edilen listeleri ve diğer verileri anlattıklarını, gazeteci ve akademisyenlerin durumlarıyla ilgili de bilgi verdiklerini söyledi. Çelik, "Zaten Gülen'in bir videosu çıktı geçenlerde. Açıkça söylüyor: 'Bana diyor hükümeti ele geçirecekler diyorlar. Benim hükümeti ele geçirmem için bin merdiven aşağı inmem lazım. Ben yirmi yaşında kafaya koymuşum ele geçirmeyi' Öte yandan açık itiraflar var, Genelkurmay Başkanı'nın yaverinin itirafları net, Genelkurmay Başkanı'nın ifadesi de net. Kendisine “Sizi Fethullah Gülen'le görüştürelim" demişler. Zaten bir de bazıları kamuoyu önünde de itiraf ediyor" ifadelerini kullandı.

ÇOK İYİ GİZLENİYORLAR

15 Temmuz gecesi Çankaya Köşkü'ne ve Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'ne tank girdiğini, kurşun sıkıldığını hatırlatan Bakan Çelik “Cumhurbaşkanı'nı öldürmeye gidiyorlar. Telsiz kayıtları var, doğrudan hedef alıyorlar. FETÖ'nün en tehlikeli tarafı, bu terör örgütünün DAEŞ'teki gibi kılık kıyafeti ve benzeri dış özellikleriyle Batılılara mesafeli değil, onlarla aynı görünüşe sahip olmalarıydı. Bu onları diğerlerinden daha tehlikeli yapıyordu" diye devam etti.

DEMOKRATİK BİR ÜLKEDE!

Batılı ülkelerin ilk gün vermedikleri tepkiyi neden bugün verdikleri hususunda bir soruya, "Vermeleri gereken tepkiyi vermemelerinin ne kadar açık bir vizyonsuzluk olduğu ortaya çıktı" diye cevap veren Ömer Çelik şöyle devam etti: “15 Temmuz herhangi bir terör olayı değildi; bir devletin, bir milletin başından geçebilecek en büyük travmalardan biriydi. Ayrıca yapıldığı yer otoriter bir ülke değil; AB ile tam üyelik müzakereleri yürüten, Avrupa Konseyi'nin kurucusu, NATO ve OECD üyesi bir ülke."

AVRUPA DA ÜZERİNE GİTMELİ

Avrupa'daki FETÖ'yle mücadele meselesinin önemine vurgu yapan Çelik, “Her yere iki dosyayla gidiyorum. Biri ikili ilişkiler diğeri FETÖ dosyası. FETÖ konusu bizim için bir ölüm-kalım meselesi" dedi. Avrupa'nın laiklik ve demokrasi konusundaki hassasiyetlerine dikkat çeken Çelik, Avrupa'nın da bunun üzerine gitmesi gerektiğini belirtti.

http://image.piri.net/resim/imagecrop/2016/09/09/12/13/resized_25aa2-07a78af8ikili.jpg

Vize yoksa geri kabul de yok

AB ile varılan mutabakat ve vize muafiyeti hususuna ilişkin olarak 18 Mart mutabakatına bağlı olduklarını belirten Ömer Çelik “Ama yeni mekanizmalar gerekiyor. Vize serbestisini anahtar konu olarak görüyoruz. Bu olmazsa bire bir anlaşması artık işlevsiz hale gelecektir. Anlaşmayı Türkiye olarak çok yüksek bir kapasiteyle uygulasak da yetersiz kalır" dedi. Çelik ayrıca Türkiye'nin, bire bir anlaşmasını tam kapasite ile yürürlüğe geçirerek Avrupa'yı koruduğunu vurgulayarak, “Bir günde yedi bin kişi Akdeniz'e açılırken şu anda bu sayı 20-30 civarında. En sevindirici olan Mayıs ayında Akdeniz'de hiç kimse ölmedi. Ama şimdi Halep, Humus gibi yerlerin rejim tarafından kuşatılması göç dalgasının geçici değil kalıcı olacağını gösteriyor. Bizim gördüğümüz, bire bir mekanizmasının çok yakın zamanda yetersiz kalacağıdır. Yeni mekanizmalar getirilmezse bu durum Avrupa'nın önüne büyük acı faturalar koyabilir" diye konuştu. Bakan Çelik vize serbestisi konusunda ise şunları söyledi: “Bugün mü yarın mı olacağı onların işi. Tarih geçti. Ama bu Türkiye'ye verilmeden Geri Kabul Anlaşması konusunda hiçbir adım atmayacağız."

Yapılamayanı Türkiye yaptı

Fırat Kalkanı operasyonuyla ilgili olarak ise, “Biz o coğrafyada yerleşik bir gücüz. O coğrafyayı yakın tanıyoruz. Soykırım, asimilasyon yapmamışız, sömürgeleştirmemişiz. Oraya bakışımız son derece içeriden. Dolayısıyla buradaki terör unsurlarına karşı kiminle işbirliği yapılacağı bizim açımızdan belli. Ortada bir durum var, iki yıla yakındır 50'den fazla ülkenin geri adım attıramadığı DAEŞ'i Türkiye kısa bir süre içinde bir NATO sınırından temizledi" diyen Ömer Çelik, “Keşke Türkiye'nin önerdiği 'uçuşa yasak bölge' ve 'güvenli bölge' tekliflerine en başından destek verilseydi. O zaman bu teklife “O kadar asker ve bu kadar kaynak ayrılamaz" dendi. Şimdi DAEŞ'le mücadeleye ayrılan kaynak çok daha fazla. Bu yapılsaydı göç krizi de bu kadar büyümeyecekti, insani kriz ve güvenlik krizleri bu seviyelere ulaşmayacaktı" şeklinde konuştu.