Karadeniz Vakfı (KARVAK) ile Karadeniz Stratejik Araştırmalar Merkezince (KASAM) “Türkiye’nin Libya’da Ne İşi Var? / Zaruretler, Tehditler ve Fırsatlar” konulu panel düzenlendi. Libya-Türkiye ilişkilerinin masaya yatırıldığı panelde konuşan KARVAK Başkanı Yusuf Cevahir, “Kardeşlik hukukumuz bizi bugün Libya’ya sahip çıkma vazifesini veriyor. Hiçbir hadise bu vazifeyi icra etmekte bize engel olamaz. Libya’nın acı dolu günlerinde orada hep beraber olmalıyız” dedi. Libya’nın Ankara Büyükelçisi Abdurrezak Muhtar Ahmed Abdülkadir de Türkiye ile Libya’nın ilişkilerinin çok eskiye dayandığını, Türkiye’nin Libya’nın yanında olmasını sevinçle karşıladıklarını belirterek, şöyle konuştu: “Libya ile Türkiye arasındaki bu yakınlaşma yeni değil. Kuzey Afrika’da, Osmanlıların gelişiyle Portekiz işgali son bulmuştur ve Osmanlı desteğiyle İslam bayrağı çekilmiştir. Böylece Batı’nın olumsuz girişimlerine karşı Osmanlı orada dimdik durmuş, 400 yıl boyunca bu adaletli hüküm devam etmiştir. İlişkilerimizi tekrar canlandırarak sürdürmemiz lazım. Bu, tüm Müslümanlar için önemli bir konudur. İki tarafın da güçlü olması lazım. Bizim aramızda birleştirici çok ortak yönümüz var.”
3 ANA GEREKÇEMİZ VAR
Programın moderatörlüğünü yapan Prof. Dr. Zekeriya Kurşun da Türkiye’nin Libya’da bulunmasının 3 ana gerekçesini şöyle sıraladı: “Birincisi, tarihi zorunluluktur. 1510’lu yıllarda İspanyollar Kuzey Afrika’da terör estirirken Trablusgarp işgal edildiğinde, Osmanlı’ya müracaat edildi. Kanuni Sultan Süleyman tahta geçtiğinde Libyalılarla sırt sırta vererek mücadele etmiş, Trablusgarp yeniden kurtarılmıştır. İkinci husus ise jeopolitik zorunluluktur. Türkiye’nin jeopolitiği, Akdeniz’de söz sahibi olmayı gerektiriyor. Üçüncü nokta ise insani mecburiyet. Ailenizden, komşunuzdan ya da yakın çevrenizden birinin yardımına nasıl koşuyorsanız, buradaki duruma da insani olarak koşulmalıdır.”
Korkut’tu