Karaman'daki özel bir hastanenin müdürü Aktaş, yaptığı açıklamada, FETÖ'nün 2008 yılında Okyanus Şirketler Grubu'na yönelik düzenlediği operasyonda, Karaman Devlet Hastanesi Müdürü olarak "rüşvet" ve "ihaleye fesat karıştırma" suçlamalarıyla Adana'da mahkemede yargılandığını söyledi.
Görev yaptığı hastanenin güvenlik görevlilerinin, ismi geçen şirketin elemanları olduğunu ifade eden Aktaş, "Kış geldiği için yazdığım resmi yazı ile şirketten elemanların kışlık gocuklarını istedim. Bu yazıyı gören şirket sahibi Nusret Argun bana telefonda, '2 aydır 2 tane ihalemi feshettiniz. Bir de gocuk istiyorsunuz. Gocuk filan gönderemem' dedi. Bu konuşma dinlemeye takılmış. Bu konuşmayla sanki rüşvet istemişim gibi yargılandım." dedi.
"Sayıştay, raporların hepsinin düzmece olduğunu belirledi"
Aktaş, hac ibadetini yapmak için gittiği kutsal topraklarda, evine baskın yapıldığını öğrendiğini aktararak, şunları kaydetti:
"Türkiye'ye döndükten sonra Konya Emniyetine giderek teslim oldum. Rüşvet iddiasıyla gözaltına alındım. Sevk edildiğim Adana'da tutuklandım. 14 günü tek kişilik hücrede olmak üzere 4 ay tutuklu kaldım. Daha sonra ilk mahkemede tutuksuz yargılanmak üzere serbest kaldım ve görevime geri döndüm. Bu defa da mobbing ile karşı karşıya kaldım. Müdür yardımcılığına indirildim. Sonunda baskılara dayanamayarak emekli oldum. Geçen sene, bize atılmak istenen suçların sahte deliller ile üretildiği anlaşıldı. Sayıştay, raporların hepsinin düzmece olduğunu belirledi. Şimdi Konya'da mahkememiz devam ediyor. Eski Konya Emniyet Müdürü Salih Tuzcu yakalanamadığı için mahkeme sonuçlanamıyor. Yeni gelişmelere göre beraat edeceğime inanıyorum."
"Rüşvetçi, vatan haini gibi gösterildim"
Ne kendisinin ne de suçlanan arkadaşlarının kaçmayı düşündüğünü anlatan Aktaş, geçirdiği zor günleri hiç unutamadığını bildirdi.
Aktaş, bugün gerçeklerin ortaya çıktığını dile getirerek, "Karakolun önünden bile geçmeyen biri olarak hücrelerde kaldım. Rüşvetçi, vatan haini gibi gösterildim. O gün bize bu kumpası kuranlarla mücadele edemedim ama şimdi devlet bunları yakaladı. Gerçek ortaya çıktı. Ben iade-i itibar istiyorum. Bana 'rüşvet parasıyla annesiyle birlikte hacca gitti' şeklinde iftira atanlara hakkımı helal etmiyorum. Firari olan eski Konya Emniyet Müdürü Salih Tuzcu'nun yerini bildiren, yakalanmasına sebep olan kişiye de emekli paramla aldığım şu anki değeri 35 bin lira olan 97 model otomobilimi vereceğim." diye konuştu.
"Bize kumpas kuranlar, bizi hücrelere atanlar bugün cezaevinde"
Hücreye atıldığı günü hiç unutamadığını aktaran Aktaş, şöyle konuştu:
"Tek kişilik hücreye çıplak şekilde konuldum. Sabaha kadar ağladım. Diğer hücrelerden de ağlama sesleri geliyordu. Sabah kendime geldim. Ellerimi kaldırdım ve 'bunu yapanları sana havale ediyorum Allah'ım. Benim vekilim, yaradanım, rızık verenim sensin' diye dua ettim. O dönemin Kaçakçılık ve Organize Suçlarla Mücadele Şube Müdürü ve ekibi, bizlere ceza veren hakim, savcı şu an bizi yatırdıkları yerdeler. FETÖ'cü baş hain eski Konya Emniyet Müdürü Salih Tuzcu aranıyor. Bize kumpas kuranlar, bizi hücrelere atanlar bugün cezaevinde. O zamanın sağlık müdürü açığa alınmış durumda. O günün Karaman Valisi Fatih Şahin tutuklandı."
"Yaşadığım olay, örgütün çirkin yüzünü bana gösterdi"
Adana'da mahkemede yargılanırken cezaevi sevk aracında yaşadığı bir olayın, kendisine örgütün çirkin yüzünü bir kez daha gösterdiğine dikkati çeken Aktaş, olayı şöyle anlattı:
"Cezaevi aracında Okyanus Şirketi sahibi Nusret Argun ile yan yana oturunca kendimi tutamadım ve ona bağırmaya başladım. Beni sakince dinledi. Bana, kendisini Sağlık Bakanlığı müfettişi olarak tanıtan bir kişinin beni arayıp aramadığını" sordu. Ben de aradığını doğruladım. Bu kişinin, 'Ailem Karaman'da kaza yapmış. 500 liraya ihtiyaçları var. Yardımcı olur musunuz?' dediğini, benim de param olmadığını söylediğimi anlattım. Benden hizmet alımı yaptığımız firmanın sorumlusunu ve telefonunu istemişti ben de verdim. Sonra bu kişi, Nusret Argun'u aramış ve ona "Ailem kaza geçirdi, paraya ihtiyacım vardı, Karaman Hastane Müdürü Ali Aktaş bana yardımcı olmaya çalışıyor. Onda da para yokmuş, siz onun hesabına 500 lira yatırabilir misiniz?" demiş. Argun da telefondaki kişiye küfrederek 'Sen müfettiş değil, polissin. Bir şey bulamadınız, bu şekilde delil üretip çocuğu yakmak istiyorsunuz' dedikten sonra telefonu kapatmış. O gün, bu örgütün çirkin yüzünü öğrendim."