İzmir'de terör örgütleri ve PKK adına suç işlediği iddiasıyla tutuklu bulunan ABD'li din adamı Andrew Craig Brunson hakkında hazırlanan iddianamede, FETÖ'nün insanları Hristiyanlığa teşvik ettiğine ilişkin değerlendirmelere de yer verildi.
İzmir Cumhuriyet Savcısı Berkant Karakaya tarafından hazırlanan ve İzmir 2. Ağır Ceza Mahkemesince kabul edilen iddianamede, Brunson hakkında "örgüte üye olmamakla birlikte örgüt adına suç işlediği" gerekçesiyle 15 yıla, "devletin gizli kalması gereken bilgileri siyasal veya askeri casusluk amacıyla temin etmek" suçlamasıyla 20 yıla kadar hapis cezası isteniyor.
FETÖ'nün organizasyon yapısı, çalışma tarzı, hedef ve insan kaynakları bakımından misyonerlik görüntüsü altında faaliyet yürüten illegal bazı oluşumlar ile birebir benzediğine vurgu yapılan iddianamede, sanık Brunson'un misyonerlik çalışması ya da bazı Kürt vatandaşların Hristiyanlaştırılmasında tıkandığı noktalarda FETÖ'den destek almasına işaret ediliyor.
İddianamede, Türkiye'de kurulması hedeflenen sözde Kürt devleti hedefine ulaşmak için FETÖ ve PKK ile eş güdümlü çalıştığı iddia edilen Brunson ve ekibinin gerçekleştirdiği faliyetleri hakkında bilgi veren "Dua" kod adlı gizli tanığın beyanları ile Brunson'un firari sanık FETÖ'nün eski "Ege bölge imamı" Bekir Baz ile yaptığı görüşmeye yer veriliyor.
Gizlik tanık ifadesinde FETÖ'nün üst düzey yöneticilerinden olan Baz'ın örgüt içerisindeki kod adının "Ramazan" olduğunu belirterek, "Bu nedenle daha sonradan FETÖ/PDY üyesi olduğunu öğrendiğim, fotoğraflarını görürsem teşhis edebileceğim 'Ramazan' isimli bir avukat, bunlarla (Brunson ve arkadaşlarıyla) toplantı yaptı ve onlara bu yasağı aşmanın yolunun dernekleşmek olduğunu söyledi. Bunlar da çözümün FETÖ'nün elemanları tarafından sağlanacağını düşünerek, kendi aralarında 'bizim işimizi bunlar çözer.' şeklinde konuşuyorlardı." ifadesini kullandı.
İddianamede, Baz ile Brunson'un görüşmesine ilişkin şu değerlendirme yapıldı:
"Bu görüşmenin akabinde misyonerlik görüntüsü altında ülkemizi birkaç parçaya bölmek ve kalacak küçük bir kısmı FETÖ/PDY’nin yönetimine vermek için faaliyetlerini yürüten bazı kiliselerin yönetici ve rahiplerinin ülkemizde gerek kilise alarak gerekse dernekleşerek kökleşmeye çalıştıkları anlaşılmaktadır."
FETÖ sanığı eski emniyet müdürü Recep Güven'in yardımı
Gizli tanık "Dua", üyelerinin tamamının emekli ya da aktif görevde olan askerlerden oluşan "İsa Mesihin Son Zamanları Kilisesi" (LDS) mensuplarının "yardım" adı altında Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgelerinde faaliyet gösterdiğini, Hakkari, Mardin ve Diyarbakır gibi şehirlerde harcama limitlerini aştıklarını belirterek, şu bilgileri verdi:
"LDS mensupları, Hakkari, Yüksekova, Mardin, Diyarbakır, Şanlıurfa daha sonra Siirt, Bingöl, Kars, Muş illerinde faaliyet gösterdiler ve buradaki faaliyetlerde kendilerine verilen harcama limitlerini aştılar, ciddi paralar harcadılar. Siirt iline giremedikleri 2010'da, o tarihte Siirt İl Emniyet Müdürü olan Recep Güven (Meslekten ihraç edilen FETÖ sanığı eski emniyet müdürü) bunları vali ile tanıştırarak Siirt'te faaliyet göstermelerini sağladı hatta Siirt'te yaptıkları bazı törenlere vali ve emniyet müdürü de katıldı. O törenlerde yapmış oldukları konuşmalarda, 'Sizin Peygamberiniz de 'Komşusu açken tok yatan bizden değildir.' demiştir. Bu da dinlerin birbirine ne kadar yakın olduğunu gösterir. Birlikte daha güzel bir dünya yaratabiliriz.' şeklindedir. Bu cümle kalıptır. Her tören ve toplantıda devlet erkanı önünde de söylenir ve bu illerdeki çalışmalar, bildiğim kadarıyla 2012'ye kadar sürdü."
Gizli tanığın, "Doğu illerine Hristiyanlığı yaymak için, bu şahsın samimiyetiyle hakkında FETÖ/PDY'den işlem yürütülen Recep Güven'in yardımlarıyla doğu illerinde Hristiyanlığın örgütlenmesi için çalıştıklarını biliyorum. Zaman zaman da basına Recep Güven'le ilgili haberler bu doğrultuda çıkmıştır." beyanının da bulunduğu iddianamede buna ilişkin şu değerlendirmeye yer verildi:
"Örgüt üyelerinin kendi aralarında örgüt içerisinde abi ve abla olarak isimlendirilen şahısların gözetmenliğinde görüşmeleri ve evlenmeleri, Hristiyan olmaya teşvik edilmeleri, İslam dininden uzaklaştırmayı amaçlayan dinlerarası diyaloğu savunmaları, örgütün amaçlarına ulaşmak için her yolun mubah sayılması gibi benzerlikler FETÖ'nün illegal yapılar ile ortak özellikler taşıdığını göstermektedir. Ülke genelindeki cumhuriyet başsavcılıklarınca yürütülen soruşturma dosyalarının bu hususu teyit ettiği görülmektedir. FETÖ/PDY'nin 'dinlerarası diyalog' adı altında, karşılaştığı her türlü problemi illegal oluşumlar vasıtasıyla, illegal bu oluşumların da Türkiye Cumhuriyeti içerisinde yaşamış olduğu problemleri FETÖ/PDY vasıtasıyla çözdükleri, kuruluş, amaç, işleyiş ve hiyerarşik yapılarını aynı güçlere bağlı olarak oluşturdukları ve yürüttükleri görülmektedir."