Çevre ve Şehircilik Bakanlığı Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğü arşivlerinde özenle saklanan, Fatih Sultan Mehmet'in vakıflarının vakfiyesi olan Ayasofya Vakfiyesi'nde, başta Ayasofya olmak üzere Fatih, Zeyrek gibi camilerin de arasında bulunduğu ibadethaneler ile şifahane, imarethane gibi yerlerin gelir giderlerinin kayıtları yer alıyor. Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğü Uzmanı Hakkı Şahin, arşivlerindeki Osmanlı dönemine ait birçok belgenin koruma altında tutulduğunu söyledi.
"Dışı ipek atlasla kaplanmış"
Ayasofya Vakfiyesi'nin özelliklerine ilişkin bilgi veren Şahin, "Ayasofya Vakfiyemiz 65 metre 30 santimetre uzunluğunda ve 38 santimetre enindedir. 110 eklentiden oluşmaktadır. Kısmen ceylan derisi, kısmen de aharlı kağıt üzerine yazılmış ve dili Arapçadır. Dışı da ipek atlasla kaplanmıştır." dedi.
"Vakfiye tek bir kalemden çıktı"
Vakfiyenin uzunluğu ve formatı bakımından başka bir örneğinin bulunmadığına dikkati çeken Şahin, vakfiyenin arşivlerde özel bir kutuda muhafaza edildiğini, bulunduğu yerde de iklimlendirme cihazlarıyla korunduğunu anlattı. Vakfiyenin bugüne kadar intikal etmesindeki en büyük etkenlerden birinin çok kaliteli bir kağıt kullanılması ve is mürekkebiyle yazılması olduğunu anlatan Şahin, vakfiyenin tek bir kalemden çıktığını ve düzgün bir hatla yazıldığını vurguladı.
Dükkan gelirleri Ayasofya Camisi için bağışlandı
Vakfiyede vakfa gelir sağlayan tarlalar, bağlar, bahçeler, bunun yanında hanlar, hamamlar, kervansaraylar, dükkanlar, çarşılar hakkında da bilgilere yer verildiğini kaydeden Şahin, "Fatih Sultan Mehmet, Ayasofya Camisi'ne o kadar çok önem veriyordu ki ayakta kalabilmesi için birçok gayrimenkulün gelirlerini vakfa aktardı. Hatta bununla ilgili 2 bin 508 dükkanın geliri direkt vakfa bağışlandı. Bu gelirlerle caminin bakımları, onarımları yapıldı ve görevlilerin maaşları tahsis edildi. Bu vakfiyede açık bir şekilde yazıyor." diye konuştu.
"Her şey ayrıntısıyla düşünülmüş"
Ayrıca kayyumların görevinin camiyi zamanında açıp, kapatıp, iç temizliğiyle ilgilenmek olduğu belirtilen vakfiyede, diğer görevlilerin maaşlarına da yer verildiğini anlatan Şahin, "Ayasofya Vakfiyesi'nde her şey ayrıntısıyla düşünülmüş ve kayda geçmiştir." dedi. Osmanlı döneminde vakfiyenin yılda bir kez düzenlenen törenle açılıp herkesin huzurunda okunduğunu, vakfiyede yer alan şartların uygulanıp uygulanmadığının kontrol edildiğini belirten Şahin, yapılanların değerlendirildiğini, şartlar yerine getirilmemişse tamamlanması için uyarı verildiğini, yine yapılmamışsa ceza sistemi uygulandığını dile getirdi.