Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) 15 Temmuz darbe girişiminde Boğaziçi Köprüsü'nde konuşlandırılan erler ve askeri öğrencilerin anlattıkları, ölüm ve yaralanmalarla sonuçlanan saldırılara halkın nasıl direndiğini bir kez daha gözler önüne serdi.
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı Terör ve Örgütlü Suçlar Bürosu savcılarınca ifadeleri alınan Hava Harp Okulu öğrencileri ile Kuleli Askeri Lisesi Lisesi'nde görevli erler, yaşadıklarını anlattı.
Kuleli Askeri Lisesi'nde itfaiye olarak görev yapan er F.T, olay günü okul tabur komutanlığının devir teslim töreni olduğunu, akşam saatlerinde emir üzerine tam teçhizatlı içtima alanında toplandıklarını ve yeni okul komutanı albayın da orada bulunduğunu anlattı. Kendilerine tatbikat yapılacağının söylendiğini aktaran T, itfaiye arabasına 6-7 asker bindiklerini, okul çıkışında muhafız bölüğünden verilen mermileri aldıklarını söyledi.
Okul komutanının talimatı doğrultusunda Beylerbeyi'ndeki yolu trafiğe kapatarak köprüye araç geçişini engellediklerini aktaran T, ayrıca emniyet müdür yardımcısı olduğu söylenen bir kişi ile bir yunus polisinin de yolu kapatmalarına yardımcı olduğunu, bu sırada halkın da tepki gösterdiğini anlattı.
Astsubaylardan birinin havaya ateş ettiğini ve bir yüzbaşının da "Herhangi bir saldırı girişimi olursa saldırana karşı ateş edersiniz." şeklinde talimat verdiğini anlatan T, "Saat 01.00'e kadar bu şekilde yolu kapattık. Bir süre sonra, araçlara binerek birliğe döneceğimiz söylendi. Dönüş yolunda ne olduysa tekrardan Boğaziçi Köprüsü istikametine gittik ve köprüyü Anadolu istikametinden trafiğe kapattık. Saat 02.00'ye doğru köprüdeydik. Biz oraya vardığımızda köprü zaten tanklarla trafiğe kapalı haldeydi." diye konuştu.
"Ahmet Binbaşı sivil vatandaşa ateş etti"
Okulun yeni Tabur Komutanı Yarbay Turgay Ödemiş ve okuldan tanıdığı Binbaşı Ahmet Taştan'ın da orada bulunduğunu belirten T, şunları söyledi:
"Ahmet Binbaşı, bizi tankın önünden köprünün üzerine hat olacak şekilde dizdi ve o da yanımızda durdu. Köprüde toplanmış sivil halk üzerimize gelmeye başlayınca Ahmet Binbaşı, 'Bombalı saldırı olabilir.' diyerek, havaya ateş etmemizi söyledi. Bunun üzerine havaya ateş ettik. Ahmet Binbaşı emri verirken, 'Ateş etmezseniz ben de size sıkarım' şeklinde tehdit etti. Halk üzerimize gelmeye devam ediyordu. Birkaç kez bu şekilde havaya ateş ettik. Halk dağılır gibi oldu. Hemen peşi sıra motor üstünde sivil bir vatandaş bize doğru gelince Ahmet Binbaşı, elindeki tüfekle motorlu sivil vatandaşa ateş etti. Aynı şekilde emri ile askerlerden de ateş eden oldu. Ben sivil halkın üzerine ateş etmedim, sadece havaya ateş ettim. Bu ateş sonrası sivil vatandaşlardan isabet alıp, yere düşenler oldu. Diğer sivil vatandaşlar gelerek, yere düşen vatandaşları çekip götürdüler. Motorundan düşen sivil vatandaşı da kenara çektik. Diğer vatandaşın alması için o tarafa doğru yaklaştırdık. Bu şahıs hala yaşıyordu. Sonrasında bulunduğum hattın oraya gittik. Ben panikleyerek geri çekilmeye başladım. Soyadını bilmediğim Hüseyin ağabey bana, 'Burada garip şeyler oluyor, sakın halka ateş etmeyin' dedi. Bu sırada Ahmet Binbaşı beni geri çağırdı. Kendisine, mermimin bittiğini söyledim. Ancak bu yalandı. Ayrıca Ahmet Binbaşı sivil halka ateş ederek mermisi bittiği için benim ve diğer arkadaşlarımızın tüfeğini de alıp ateş ettiği oldu."
Ahmet Taştan ve Turgay Ödemiş'in sürekli, "Halkın ayaklarına ateş edin." talimatı verdiğini anlatan T, bu süre içinde tankla da ateş edildiğini söyledi. Bir süre sonra birkaç arkadaşıyla itfaiye aracının tekerleri arasında yattıklarını ifade eden T, "Bu süre içinde top atışları devam etti. Bizim bulunduğumuz tarafa da ateş ediliyordu. Bir arkadaşımızın vurulduğunu hatırlıyorum. Sabah saatlerinde Yarbay Turgay Ödemiş'in, 'teslim oluyoruz' şeklinde bağırdığını hatırlıyorum. Sonrasında silahları bırakınca halk bizi linç etmeye kalktı. O esnada polisler gelerek bizleri teslim aldı. Silahlarımızın ne olduğunu bilmiyorum." ifadelerini kullandı.
Şüpheli er F.T, Fetullah Gülen cemaatiyle ilgili bilgisi olmadığını ve olay yerine "bombalı saldırı var" denilerek götürüldüklerini savunarak, "Bizi kandırarak dışarı çıkarmışlardır. Halkın üzerine ateş edilirken olayı anlamadım. Ahmet Binbaşı'nın söylediği şekilde onları bombalı saldırganlar zannettim. Çok üzgünüm. Kandırıldık. Darbeye katılmam söz konusu değildir. Suçlamaları kabul etmiyorum." diye konuştu.
"Rütbeliler 8 canlı bomba olduğunu söylüyordu"
İfadesi alınan Hava Harp Okulu ikinci sınıf öğrencisi F.T, Yalova'da tatbiki eğitim kampında bulunduklarını, saat 22.00 sıralarında verilen emir doğrultusunda tam teçhizatlı içtima alanında toplandıklarını anlattı.
Komutanların herhangi bir bilgi vermediğini ve mühimmatlı olarak dış görünüşü sivil araçlara bindirildiklerini aktaran T, tatbikata gittiklerini düşünürken 3 saat yolculuktan sonra Boğaziçi Köprüsü'ne geldiklerini, tepki gösteren halkı görünce de bir anlam veremediklerini kaydetti.
Okula gittiklerini zannederken köprüde indirildiklerini anlatan T, şunları dile getirdi:
"Filo Komutanı Binbaşı Gazi Odacı bizi yönlendiriyordu. Köprüde askeri zırhlı araçlar vardı. Sınıf başkanları sayı alırken hemen arkamızdaki asker, mermi isabet etmesi sonucu yaralandı. Baktığımızda öldüğünü anladık. Biz de hemen oradaki zırhlı aracın yanında siper aldık. Orada tanımadığımız rütbeliler, '8 canlı bomba olduğunu' söyleyerek tedbirimizi almamızı istiyordu. Bu şekilde zırhlı aracın olduğu yerde siper alarak sabaha kadar bekledik. Sürekli çatışma sesleri geliyordu. Üzerimizden mermilerin geçtiğini duyuyorduk. Komutanlardan sadece Gazi Odacı Binbaşı ve Ali Akçay Üsteğmen köprüdeydi. Diğer komutanları köprüde görmedim. Sonradan duyduğum kadarıyla onlar farklı bir noktaya gitmişler."
Şüpheli F.T, olay sırasında öğrenci arkadaşlarından da havaya ateş edenler olduğunu ancak bulunduğu yer itibariyle komutanlardan ateş edenleri görmediğini savunarak, sabah saatlerinde bir yarbayın talimatıyla toplanarak, polislere teslim olduklarını, darbe girişimi olduğunu da karakolda öğrendiğini dile getirdi.
"Kişi başı 80 mermiden 4 şarjör verdiler"
Kuleli Askeri Lisesi'nde kaynakçı er olan H.Y, olay günü okul tabur komutanlığının devir teslim töreni olduğunu ifade ederek, normalde sivil çalıştığı halde takım komutanının "Size bugün ceza, kamuflajla çalışacaksınız." emri üzerine o gün kendilerine kamuflaj giydirildiğini söyledi.
Yemekten sonra 20.30 sıralarında gelen emir üzerine tam teçhizatlı içtima alanında toplandıklarını anlatan Y, telefonların toplanması ve kişi başı 80 mermiden 4 şarjör verilmesinin ardından personel taşıyıcı araçlarla "tatbikat" olduğu söylemiyle kışladan çıkarıldıklarını kaydetti.
Araç komutanlarının Turgay Ödemiş olduğunu belirten Y, şunları anlattı.
"Boğaziçi Köprüsü'ne vardığımızda herhangi bir askeri araç yoktu. Anladığım kadarıyla köprüye gelen ilk askeri birlik bizdik. Araç birden yolun ortasında yan şekilde durduruldu ve yolu trafiğe kapattı. Sivil araçlar durmaya başladı. Biz köprünün Anadolu tarafını kapattık. Turgay Ödemiş bizi araçlardan indirerek, köprünün çeşitli yerlerine siper aldırdı. Aynı zamanda askerlerden hat oluşturdu. Bu sırada motorize iki yunus polisi geldi. Ödemiş, onlarla bir şeyler konuştu, polisler oradan ayrıldı. Sonrasında biz biraz daha köprünün içine çekildik. Ahmet Taştan Binbaşı, yanımıza gelerek, 'sıkıyönetim ilan edildi' diyerek, bunu halka söylememizi istedi. Biz de oradan geçenlere 'sıkıyönetim ilan edildi' şeklinde bağırıyorduk. Bu esnada bize küfür eden vatandaşlar oldu. Ahmet Taştan Binbaşı onları korkutmak için havaya ateş ediyordu. Bir süre sonra bulunduğumuz yere tank ve zırhlı personel taşıyıcı araçlar geldi. Onlar da belli bir dizilişle durdu. Bu sırada Ahmet Taştan Binbaşı, 'Anadolu yakasından beyaz bir araç gelecek. Onu etkisiz hale getireceğiz. Direnme olursa bu araca ateş edin.' şeklinde talimat verdi. Bir süre sonra içinde iki sivil şahıs bulunan bir araç geldi. Askerler Ahmet Binbaşı eşliğinde bu iki şahsı etkisiz hale getirip yere yatırdı ve yolun karşısına geçirip orada oturttu."
"Kurtuluş Kaya, gözünden vurulmuş cansız yatıyordu"
Köprünün üzerindeki vatandaş sayısının sürekli arttığını dile getiren Y, "Önde birkaç kadın vardı. Ahmet Binbaşı onlara doğru gitti ve elindeki tüfekle havaya ateş açtı. Halk biraz geri çekilir gibi oldu. Bu sırada motorlu sivil bir vatandaş bize doğru gelmeye başladı. Ahmet Binbaşı tüfeğiyle onu vurdu. Askere de 'Halkın üzerine doğru ateş edin.' talimatı verdi. Asker önce bu talimata uymak istemedi. Ahmet Binbaşı elindeki tüfeği askere doğrultarak, 'Yoksa sizi vururum' diye tehdit edince asker de halka ateş etmeye başladı." dedi.
Er Y, köprüde bulunan ve "linç edilerek öldürüldüğü" şeklinde haberlerle gündeme gelen er Kurtuluş Kaya ile ilgili bildiklerini de savcılıkla paylaştı.
Binbaşı Ahmet Taştan'ın kendi silahının mermisi bitince arkadaşlarının tüfeğini aldığını, kendisine 'Arkadan mühimmat getir.' talimatı verdiğini, ona 8 şarjör verdiğini hatırladığını vurgulayan Y, şunları söyleldi:
"Biz tam tankın önünde siper almıştık. Tank ateşlenince şuurumuzu kaybettik. Birkaç arkadaş bu şekilde tankın arkasına geçtik. Ardından da birkaç arkadaşla bizim kamyonların ve itfaiye araçlarının olduğu yere gittik. Orada bir arkadaş gözünden vurulmuş halde cansız yatıyordu. Bize nereden ateş edildiğini bilmiyorum. Arkadaşımızın cansız bedenini görünce, adı Kurtuluş'tu, soyadını bilmiyorum, ağlamaya başladık. Tüfeklerimizi kamyonun içine attık. Ardından bir kamyonun içine girerek korkudan uzandık. Orada uyuyanlar oldu. Burada ailesini arayanlar oldu. Bu sırada tank ateşi ve çatışma sesleri gelmeye devam ediyordu. Sabah saatlerinde Ahmet Binbaşı'nın 'teslim oluyoruz' sesini duyduk ve teslim olduk."
Fetullah Gülen cemaatine ilişkin bilgisi olmadığını dile getiren Y, olay yerine bizi, "tatbikat, bombalı saldırı var" söylemiyle götürüldüklerini, teslim olana kadar darbe yapıldığından haberi olmadığını söyledi.
Darbeye katılmasını söz konusu olmadığını anlatan Y, "Ben vatan görevi için askerliğimi yapmaya geldim. Bu vatan hainleri bizi kandırarak, olay esnasında da tehdit ederek böyle bir durumun içerisine soktular." dedi.
"Yaklaşırlarsa ayaklarına, son olarak da kendilerine ateş edin"
Hava Harp Okulu öğrencisi H.G de köprüde bulunduğu sırada Binbaşı Ahmet Taştan ve diğer komutanların ateş etme talimatı verdiğini, bunun üzerine kendisinin sadece havaya ateş ettiğini ifade ederek, "Gerçekleşen olayların darbe sonucu olduğunu karakolda öğrendim. Tatbikata gittiğimizi düşündüm, olay yerinde 'canlı bomba olduğu' söylenmişti. Bu nedenle darbe olduğunu anlayamadım." diye konuştu.
Öğrencilerden H.İ.Y, olay sırasında öğrenci arkadaşlarından havaya ateş edenler olduğunu ve ancak halka hedef gözeterek ateş eden kimseyi görmediğini vurgulayarak, "Biz Avrupa tarafına dönük haldeydik. Orada da halk gözükmüyordu. Sadece Ahmet Taştan Binbaşı, 'Önce havaya, ardından yere, daha yaklaşırlarsa ayaklarına, son olarak da kendilerine ateş edin' diye talimatlar verdiğini duyuyordum. Sabah saatlerinde de tanımadığım bir yarbayın talimatıyla toplandık ve polislere teslim olduk." ifadesini kullandı.
TRT binasında yaşananlar
Er S.M, olay günü içtima emri geldiğini, saat 21.00 sıralarında alanda toplandıklarını belirterek, yaşadıklarını şöyle anlattı:
"Burada Nebi Gazneli isimli komutan silah ve mühimmatlarımızı almadığımız için bizi azarladı, uzmanımızı itekledi. Buraya gelen araçlara bindirilerek, TRT binasına geldik. Başımızda tanımadığımız komutanlar vardı. Bu sırada yanımız polisler geldi ve teslim olmamızı söyledi. Yanımızda bulunan yüzbaşı, silahla polise ateş açtı. Sonra çatışma çıktı. Bize de ateş açma emri verildi. Silahım tutukluk yaptı. Darbe olduğunu polisten öğrendim. Bizi kandırarak hile ile kışladan dışarı çıkarmışlardır. Suça iştirak etmedim."
Er Y.M, olay günü TRT binasına geldiklerini, başlarında tanımadıkları komutanların kendilerine emirler verdiğini belirterek, şunları söyledi:
''Askerler ile binaya girdik. Adını bilmediğim bir yüzbaşı, orada bulunan çalışanlara kendisini tanıtarak 'Bomba ihbarı olduğunu, güvenliği sağlayacaklarını, bu nedenle binayı boşaltmaları gerektiğini' söyledi. Çalışanlar hemen binayı boşalttı. Yüzbaşı odanın birinden TRT yayını kesti. Benim de odanın önümde durmamı söyledi. Kendisi oradan ayrıldı. Yaklaşık 1 saat sonra dışarıdan çatışma sesleri geldi. Aşağıyı yüzbaşının yanına indim. Dışarıdaki polis aracında bulunanların terörist olduğunu, ayrıca toplanan halkın arasına da karışmış terörist bulunduğunu ve onları provoke ettiğini söylüyordu. Tanımadığım bir komutan burada sivillere ateş etmeye başladı. Gördüğüm kadarıyla bir vatandaş bu ateş açma sonucu yere düştü. Bize de emir verdiler, ben de sadece havaya ateş açtım. Darbe olduğunu polisten öğrendim. Suça iştirak etmedim."