Dünyanın en güçlü sesi konuşacak

Cumhurbaşkanı Erdoğan 22 Eylül’de koronavirüs salgını nedeniyle telekonferans ile yapılacak BM Genel Kurulu’nun ilk gününde dünya liderlerine seslenecek. Konuşma; dünya sisteminin kökünden sarsıldığı, yeni güç haritasının şekillendiği, eski sömürgeci ülkelerin mazlum ülkelere yönelik saldırı ve talana devam ettiği, bunlara “Hayır” diyen Türkiye’nin sesini yükselttiği bir dönemde yapılacak.

Haber Merkezi
Recep Tayyip Erdoğan

Türkiye, Irak ve Suriye’den, Doğu Akdeniz’den, Ege’den çevreleme planlarına sürpriz bir güç yükselişi ile cevap verdi. Erdoğan, bölgemizdeki emperyal hesap sahiplerini şaşkına uğrattı.

Türkiye, Arap dünyasında bazı ülkeleri yanlarına çekerek “İslam iç savaşı” tezgahlayanlara, Müslüman dünyanın değerlerini ve zenginliklerini peşkeş çekenlere, Batı’dan iktidar satın almak için ülkelerini ve halklarını satanlara sözünü söylemekten sakınmıyor.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, hemen her gün Türkiye’ye saldıran, Batı dünyasını Türkiye’ye karşı kışkırtan, ülkemize karşı adeta Haçlı Savaşı ilan etmeye çalışan Fransa ve ortaklarına da “Türkiye Ekseni”nin ne olduğunu gösteriyor.

GÜNDEM
Mecburen işi sıkı tutacağız

SÖMÜRGECİLİK DÖNEMİ BİTTİ

Türkiye ve Erdoğan, yüzyıllardır Müslüman dünyayı yamalayan, işgal eden, iç savaşlara sürükleyen, bunu 21. yüzyılda devam ettirmek isteyen ülkelere “sömürgecilik dönemi bitti” diyor.

Türkiye nasıl bir dünya istediğini, coğrafyanın yeni saldırılara tahammülü olmadığını, artık bunları hazmetmeyeceğini, yeni dünyanın yıldız ülkesi olarak sesini daha da yükselteceğini söylüyor.

Daha önce örgüte dönük reform taleplerini “Dünya beşten büyüktür” manifestosuyla dile getiren Erdoğan’ın BM’de bu kez de Türkiye’nin Akdeniz’deki hak ve hukukundan, Filistin’deki ihanete, korona ile mücadeleden Suriye iç savaşına kadar birçok konuda mesaj vereceği, çağrı yapacağı tahmin ediliyor.

GÜNDEM
Şantaja boyun eğmeyeceğimizi anladılar

DÜNYA 22 EYLÜL’E KİLİTLENDİ

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın vereceği mesajlar sadece Türkiye’de değil, Filistin’den Suriye’ye, Libya’dan Somali’ye kadar mazlum coğrafyalarda da merakla bekleniyor. Erdoğan’ın “A Takımı” konuşma metni üzerindeki çalışmalarını sürdürürken, siyaset bilimciden sivil toplum temsilcisine, sağlıkçısından emekli askere kadar toplumun değişik kesimlerine, Suriye’den Filistin’e kadar savaş yorgunu mazlum coğrafya halklarına; “Erdoğan’ın Birleşmiş Milletler konuşmasında ne mesaj vermesini istersiniz?” sorusunu yönelttik. İşte aldığımız cevaplar:

Emperyalistlere dur denilmeli

Emekli İstihbarat Albay Coşkun Başbuğ: Cumhurbaşkanımız BM’den dünya siyasetinde daha aktif olmasını ve başat devletlerin emparyel zihniyetine ‘dur’ demesi yönünde mesaj vermeli. Bu konuda Doğu Akdeniz örnek gösterilmeli. Doğu Akdeniz’de 8 tane kıyıdaş devlet var. 8 tane de hiç hakkı olmadığı halde orada iş yürütmeye çalışan devletler var. Bunların da 2-3 tanesi BM’nin ilk 5’i içerisinde. Dolayısıyla BM’ye daha aktif olup bu girişimleri durdurması için ikaz içeren bir konuşma olabilir; “Buradaki emperyal girişimlerinizden vazgeçin. Buradaki ulusların içişlerine karışmayı bırakın” diye. Bana göre ilk mesaj bu olmalı. İkinci mesaj ise tam tersi İslam İşbirliği Teşkilatına ve İslam ülkelerine olmalı. Zira Doğu Akdeniz’deki kıyıdaş devletlerin 3’te 2’si, tamamı Müslüman devletler. Bunların arasında birlik olmadığı için dışarıdan gelenler rahatça at oynatabiliyor.

GÜNDEM
Cumhurbaşkanı Erdoğan bir bir anlattı: Türkiye bu mücadeleleri vermezse ne olur?

JEOPOLİTİK SOYUTLANMAYA HAYIR

Emekli Tümamiral Cem Gürdeniz: Türkiye soğuk savaş sonrası dönemde yepyeni bir jeopolik bir gerçeklikle karşı karşıya. Bu yeni jeopolitik gerçeklik Türkiye’ye, tarihinde önceden yaşanmamış düzeyde çok önemli fırsatlar sundu. Türkiye soğuk savaş sonunda uzun süre ayrı kaldığı akrabalarına, dostlarına ve yeni dostlarına kavuştu. Soğuk savaş sonrası bu yeni dönemde Türkiye’nin, ortaya çıkan küresel jeopolitiğe uyumlanması denizler üzerinden olacaktır. Türkiye için 21. yy en önemli jeopolik ağırlık merkezi Doğu Akdeniz ve Ege olmuştur. Olmaya da devam etmektedir. Türkiye’ye hegomonyanın Ege ve Doğu Akdeniz üzerinden dayatmaya çalıştığı sözde deniz yetki alanları haritası Türkiye’yi sadece Akdeniz’den kopartan bir harita değildir. Türkiye’yi okyanuslardan kopartan bir haritadır. Bunu kimse beklemesin; çünkü Türkiye kıtasal ve küresel istikrarda dengeleyici rolünü artık denizler üzerinden oynayacaktır. O nedenle Doğu Akdeniz ve Ege’deki jeopolitik soyutlanmaya hayır diyoruz. Cumhurbaşkanı’nın bu yönde güçlü mesajlar vermesini isterim.

Fransa ve Yunanistan unutulmasın

Akademisyen/Ortadoğu Uzmanı Ali Semin:

Erdoğan her sene genel kurulda çok önemli açıklamalar yapıyor. Hem küresel sorunlar hem de krizleri gündeme getirirken, Türkiye’nin ne yapmak istediğini özellikle Doğu Akdeniz ve Libya konusunda haklılığımızı tüm dünyaya anlatması gerekir. 3 önemli konu var söylenmesi gereken. İlki Doğu Akdeniz’deki gelişmeler ve Türkiye’nin Akdeniz’deki hakları, sondaj konusu. Özellikle Libya ile imzaladığımız münhasır ekonomik bölge anlaşmasının haklılığı. İkinci olarak Libya’daki gelişmeler ve Libya’da çözüm için oluşturulacak geçiş sürecinde Türkiye’nin harcadığı mesai. Üçüncü olarak ise mülteci sorunu. Türkiye bunu her fırsatta dile getiriyor ancak bu sefer farklı bir boyutta ele alınması gerekiyor. Erdoğan’ın Türkiye’ye karşı Mısır ve Yunanistan arasındaki deniz yetki anlaşmasına eleştirilerimizi dile getirmesi gerekir. Burada Türkiye’nin haklılığını vurgulaması gerekir. Özellikle Sondaj çalışmalarımızı, Navtex’leri askeri tatbikatları çok daha detaylı bir şekilde dünyaya anlatması elzemdir. Doğu Akdeniz’de Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin de haklarının korunması noktasında Yunanistan ve Fransa’nın yaptığı oyunları net bir şekilde anlatmasının kritik olacağını düşünüyorum.

DÜNYA
Fransız spikerin 'Türk halkı AB yaptırımlarından korkmuyor mu?' sorusuna flaş cevap: Millet Erdoğan'a daha da kenetlenecektir

BM beşlisi genişletilsin: Tüm İslam dünyasının endişeleri dile getirilmeli

Filistin Eğitim Derneği Başkanı Muin Naim: Bu dönem özellikle dünyanın gözü Filistin’den uzak. Ya zulmün destekçisi ya da sağır maymunu oynuyorlar BM ortakları. Bu dünyaya barış ve sükunetten bahsederken barış şehri olan Kudüs artık işkence şehrine dönüşmüş durumda. Filistinli olmaları yeterli. Gazze’de yaşanan insanlık dışı uygulama devam ediyor. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın sesimizi BM’ye taşımasını istiyoruz.

İSLAM DÜNYASININ SESİ

Filistin Dayanışma Derneği’nin Başkanı Muhammed Mişeyniş: Cumhurbaşkanı Erdoğan aracılığıyla Birleşmiş Milletler’e mesaj göndermek istiyorum. Filistin halkı olarak anavatanımızda haklara sahibiz. Ülkemizin kaderini tayin etmek istiyoruz. Başka ülkelerde yaşayan Filistinliler vatanlarına dönmek istiyorlar ve bu da onların hakkı. Hiçbir güç bize iradesini dayatamaz. Güvenlik Konseyi’ni kontrol eden beş büyük gücün İslam dünyasından sesleri de içerecek şekilde genişlemesini ve bu sesin tüm İslam dünyasının endişelerini dile getirmesini istiyoruz.

EVİMİZE DÖNMEK İSTİYORUZ

Şam Yetimleri Derneği Başkanı Muhammed Ravi: “Çok güzel olan hayatımız Suriye savaşıyla yerle bir oldu. Dünyanın gözlerini kapadığı bir felaketle bizler yerlerimizden edildik. Biz maddi destek istemiyoruz. Sadece evlerimiz yok edilmedi, bizim geleceğimizi çaldılar. Bir an önce Birleşmiş Milletler’in duruma el atmasını ve evlerimize geri dönebilmeyi istiyoruz. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın sesimize ses olmasını istiyoruz...

YAPARSA TÜRKLER YAPAR

Saad Neame (İdlib/Suriye): Suriye topraklarında özgürlük kalmadı. Geride kalanları rejim ve ona destek olan güçler yok etti. Suriye devrimine destek olanlar başka ülkelere satıldı ya da ülkeyi terkettiler. Burada insanlar büyük bir hayal kırıklığı yaşıyor. Erdoğan’dan isteğimiz yerlerinden edilen dünyanın dört bir yanına dağılan vatansever Suriyelilerin dönmesi için konuşması. Cenevre yoluna girilmesi için BM’deki güçlere Türklerin yapacağı baskıya güveniyoruz.

Pandemiyle ortak mücadele birimi önerisi

Hacettepe Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mehmet Ceyhan: Pandemiye karşı tüm dünyanın güçbirliği yapıp, son vaka bitene kadar ortak mücadele etmesi lazım. Kovid-19 eninde sonunda bitecek, yeni pandemilerin ortaya çıkacağı ise aşikar. Bu nedenle hazırlıklı olunması için BM’nin DSÖ veya başka bir kurum kurarak tüm ülkeleri yakından takip etmesi gerekli. Çin’in vakaları geç bildirdiği, virüs yayıldıktan sonra insanların haberi olduğu yönünde ciddi tartışmalar olmuştu. Özellikle pandemi yapabilecek virüslerle ilgili çalışma yapan laboratuvarlar anlık denetime açık olmalı. Örneğin Türkiye, Çin’deki bir laboratuvarda hangi virüs üzerine çalışma yapıldığını anlık olarak görebilmeli ya da BM’nin bu incelemeyi yaparak anında dünyaya duyurmalı. Cumhurbaşkanı böyle bin mekanizme önermeli. Böyle bir mekanizma olsaydı pandemi bu kadar yayılmadan çok kısa sürede halledilebilirdi.

GÜNDEM
Mecburen işi sıkı tutacağız