Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Hami Aksoy, AB Konseyinin Türkiye ile ilgili ifadeleri hakkındaki soruya verdiği yazılı yanıtta, Konseyin aldığı kararla, "Üyelik dayanışması bahanesi altında, Rum/Yunan ikilisinin uluslararası hukuka ve hakkaniyet ilkesine aykırı maksimalist ulusal tezlerinin sözcülüğünü yapmaya" devam ettiğini bir kez daha gösterdiğini ifade etti.
AB'nin deniz yetki alanlarının belirlenmesi konusunda herhangi bir yetkisi olmadığını, AB'nin bir uluslararası mahkeme de olmadığının da altını çizen Hami Aksoy, "AB, Türkiye ile Libya Ulusal Mutabakat Hükümeti arasında usulüne uygun olarak imzalanan bir muhtıranın hukuka uygunluğuna dair bir hüküm de veremez." değerlendirmesinde bulundu.
Aksoy, AB'nin çifte standart uyguladığını vurgulayarak, şunları kaydetti:
Hakların muhafazası
Türkiye ile Libya'daki Ulusal Mutabakat Hükümeti arasında 27 Kasım'da "Güvenlik ve Askeri İşbirliği Mutabakat Muhtırası" ile iki ülkenin uluslararası hukuktan kaynaklanan haklarının muhafazasını hedefleyen "Deniz Yetki Alanlarının Sınırlandırılmasına İlişkin Mutabakat Muhtırası" imzalanmıştı.
Brüksel'de bir araya gelen AB'ye üye 27 ülkenin devlet ve hükümet başkanlarının üzerinde uzlaşmaya vardığı ortak bildirgede, Türkiye ile Libya arasındaki mutabakat muhtırasının "üçüncü ülkelerin egemen haklarını ihlal ettiği" iddia edilmişti.
Muhtıranın Deniz Hukuku'na aykırı olduğu savunularak, "Mutabakat üçüncü ülkeler için yasal sonuçlar doğurmaz" ifadesine yer verilmiş ve AB'nin "Yunanistan ve Güney Kıbrıs Rum Yönetimi'yle tam dayanışma içinde" olduğunun altı çizilmişti.