Cumhurbaşkanlığı Devlet Arşivleri Başkanı Prof. Dr. Uğur Ünal, sözde soykırım iddiaları ile ilgili olarak “belgelerimize güvenimiz tam” dedi. ABD Başkanı Biden’ın 24 Nisan’da sözde soykırım ifadesini kullanması ile tırmanan tartışmaları Yeni Şafak’a değerlendiren Prof. Ünal, şöyle konuştu:
GERÇEĞE DAYANMAYAN İDDİA UNUTULUR
Reagan 1981 yılında bu ifadeyi kullandı ancak o tarihte daha başkan seçilmemişti ve akabinde seçildiğinde resmi olarak bu ifadeyi kullanmadı. Reagan 40 yıl önce bu ifadeyi kullandıktan sonra gerçeğe dayanmayan, tarihe dair her iddia gibi bu da unutuldu. Biden’ın 1915 olaylarını soykırım olarak nitelemesini de bu bakış açısıyla değerlendirmeliyiz. 1915 olayları ABD başkanlarının kendi başlarına tanımlayacağı tarihi bir olay değil. Yabancı devletlerin veya yaşananlara ilişkin hiçbir söz hakkı olmayanların yaşananları nasıl adlandırdığının bir önemi yok. Bu konuda önemli olan tarihçilerin söyleyeceği.
GERÇEĞİ İSTEYEN ARŞİVİ İNCELESİN!
Maalesef 1915 olayları, dünya tarihinde üzerinden en fazla kazanç elde edilmeye çalışılan konuların başında geliyor. Yapılması gereken aslında oldukça basit. Burada gerçeğe ulaşmak isteyen uzmanların özellikle tarihçilerin başta bizim sahip olduğumuz arşiv olmak üzere konu ile ilgili tüm devlet ve özel arşivleri incelemesi ve değerlendirmesidir. Doğru olan yaklaşım budur. Arşivlerimiz sonuna kadar açıktır. Belki belli bir süre kamuoylarının algısını etkileyebilirsiniz. Ancak tarihi gerçekleri değiştiremezsiniz. Türkiye, 1915 olaylarına dair tezlerini oldukça sağlam belgelere dayandırmaktadır. Bu nedenle bu durumda zarar görecek olan Türkiye değil, temelsiz iddianın sahipleri olacaktır. Temelsiz iddialar yok olmaya mahkumdur.
İDDİALARA KARŞI 34 CİLT
Ermeni sorunuyla ilgili 34 cilt kitap yayınladı Başkanlığımız bugüne kadar. Ayrıca 4 bin 643 belgeye de çeviri yazıları ile birlikte internet üzerinden ulaşılmasını sağladık. “Tehcire Giden Yol” kitabımız gerçekten 1915 olaylarına dair alanında ortaya konulmuş çok ciddi bir eser. Soykırım arayanlar bizim tarihimizde bulamazlar. Yorulmasınlar. Tarihimize, belgelerimize ve kendimize güvenimiz tamdır.
BİDEN GERÇEK TARİHİ MERAK EDİYORSA İLETİLİR
Devlet Arşivleri Başkanlığı olarak, sorumluluğumuz kapsamında herkesin bu belgelere erişimini sağladık. Biden’da 1915 olaylarının arşiv belgelerine dayalı gerçek tarihini merak ediyorsa herkese olduğu gibi kendisine de elbette Sayın Cumhurbaşkanımızın takdirleriyle iletilir. Biden’dan sonra ABD senatosunda da bu yönde bir tasarı adımı atılması mümkün olabilir. Biz, bu yönde fikir sahibi olan ABD’li senatörlere istedikleri takdirde zaten erişime açık olan binlerce belgeyi detaylarıyla anlatabiliriz. Tarihi doğru okumak ve yanlış kararlar vermek istemeyen her insanın yapması gerektiği gibi bu birincil kaynakları iyi anlamalarını tavsiye ederim. “Tehcire Giden Yol” adlı eserimize 5 bine yakın sayıda online olarak ulaşılmış bugüne kadar. Ermeni ayaklanmalarını konu alan “Osmanlı Belgelerinde Ermeni İsyanları” yayınımız ise 3 bin 400’ün üzerinde indirilmiş. Diğer yayınlarımıza da toplamda 7 bin kez ulaşılmıştır. Dünyada bizim sahip olduğumuz sayı ve içeriğe ulaşabilen pek fazla arşiv bulunmuyor.
FATİH SULTAN MEHMET ERMENİ PATRİKHANESİ KURDU
İstanbul Ermeni Patrikhanesi, İstanbul’un Osmanlı İmparatorluğu egemenliğine girmesinin ardından Fatih Sultan Mehmet tarafından kurulmuş ve bağımsızlık tanınmıştır. Osmanlı, asimilasyonu değil aksine her milletin ve topluluğun kendi dini ve kültürel özelliklerini koruyup geliştirebileceği bir düzen amaçlamıştır.
ERMENİ MİLLETİNE KARŞI BİR PLAN YOKTU
Soykırım suçunun en önemli unsuru önceden planlanmış ve sistematik yani devlet hiyerarşisi içinde uygulanmış olmasıdır. Osmanlı Devleti’nin o dönem ki arşiv kayıtları incelendiğinde Ermeni milletine karşı planlı ve sistematik bir öldürme niyeti olmadığı açık şekilde görülebilir. 8 Ekim 1915 tarihli İçişleri Bakanlığı talimatnamesiyle tehcir sırasında Ermenilerin can ve mal güvenliğinin sağlanması için birçok önlem alınması isteniyor.
TEHCİRDE İHMALİ OLANLAR YARGILANDI
Osmanlı Devleti, tehcir sırasında yaşanan ihmal ve suistimallerin araştırılması için 30 Eylül 1915 tarihinde komisyonlar kurmuştur. Suçu olduğu düşünülen resmi görevliler görevden alınmıştır. Yine bu siviller ve resmi görevliler Divan-ı Harplerde yargılanmıştır. Divan-ı Harplerde aralarında asker, polis ve devlet memurlarının bulunduğu bin 673 kişi yargılanmıştır.
KADIN VE ÇOCUKLAR ZORLA ALIKOYULMAMIŞTIR
Osmanlı Devleti, kadın ve çocukların sağlık ve güvenliğini çok ciddiye almıştır. Dönemin şartları ve savaş koşullarında kadın ve çocukların yer değiştirmeden en asgari düzeyde etkilenmesi amacıyla çeşitli önemler alınmıştır. Yol ve hava şartlarının uygun olmadığı durumlarda kadın ve çocukların sevki yapılmamıştır. Ayrıca kadın ve çocuklar hiçbir şart altında zorla alıkonulmamıştır.
ULUSLARARASI KOMİSYON KURULMASINI ÖNERDİ
Osmanlı Devleti, Şubat 1919’da tehcirin sebeplerinin araştırılması amacıyla uluslararası tarafsız bir hukuk komisyonu oluşturulmasını önermiştir. Bu amaçla İsveç, Hollanda, İspanya, Danimarka hükumetlerine nota gönderilerek komisyona üye göndermeleri istenmiştir. Oluşturulacak komisyon, devletin aldığı tehcir kararının nedenlerini ve yaşananlarını şeffaflık içinde araştırma şansına sahip olacaktı. Tüm masrafları Osmanlı Devletince karşılanacak çalışma ne yazık ki adı geçen ülkelerin üye bildirmemesi nedeniyle gerçekleştirilememiştir.
İhanetleri tespit edilenleri kapsıyor
27 Mayıs 1915’te çıkarılan yer değiştirme kanunu savaş esnasında “casusluk ve ihanetleri tespit edilen köy ve kasabaların başka bölgelere yerleştirilmesini” kapsar ve herhangi bir dini veya etnik grubu belirtmez.
Can güvenliği için önlem
8 Ekim 1915 tarihli İçişleri Bakanlığı talimatnamesiyle tehcir sırasında Ermenilerin can ve mal güvenliğinin sağlanması isteniyor. Görevlilerden bunun için gerekli önlemlerin alınması talimatı veriliyor.
1673 görevli yargılandı
Osmanlı, tehcir sırasında yaşanan ihmal ve suistimallerin araştırılması için 30 Eylül 1915 tarihinde komisyon kurdu. Divan-ı Harplerde aralarında asker, polis ve devlet memurlarının da bulunduğu bin 673 kişi yargılandı.