Dağdakilere de fırsat verilmeli

Dağdaki insanların sağlıklı düşünemeyeceğini belirten Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, "Önünüzde bir yanlış varsa o yanlışın düzeltilebilmesi için karşınızdakine fırsat vereceksiniz. Onun bu yoldan vazgeçmesinde de yol göstericiliği biz yapacağız" dedi.

fehmi koru / LONDRA
Dağdakilere de fırsat verilmeli

Cumhurbaşkanı Abdullah Gül bazı temaslarda bulunmak ve bu yıl kendisine verilmiş prestijli Chatham House Ödülü törenine katılmak üzere Londra'ya giderken uçakta gaztecilerle görüştü. Gazetecilerin Kürt sorununda gelinen noktadan yeni anayasa ve son zamanlarda yaptığı atamalara yönelik eleştiriler gibi çeşitli konulardaki sorularına cevaplar verdi.

Gazetecilerin sorduğu sorular ve Gül'ün cevapları:

Dağda silah sesleri susmaya başladı. Türkiye'nin Kürt vatandaşları ile barıştığı bir dönem mi açılıyor? İyimser misiniz?

Baştan beri iyimserim. İyi şeyler olacak demiştim zaten. Fakat bu işler kısa sürede hallolacak işler değil. Süreç önemli, anlayış önemli. Sabır... Taşla, silahla, terörle bir yere varılamayacağını herkes gördü. Görmeyenler de görür. Dünya da, Avrupa da gördü bunu. Bu sürece katkı sağladıkları için suçluluk hissediyorlar. Avrupa kendisine çeki düzen veriyor.

Halk da gördü. Türkiye büyük olgunluk kazandı. Tabii bu durum teröre bulaşanları hayal kırıklığına sevk ediyor. Önünüzde bir yanlış varsa, düzeltilebilmesi için karşınızdakine fırsat vereceksiniz. Bu, silahla olmaz. Çok boyutlu bir mücadele biçimi var. Bakın, dağdaki insan ne sağlıklı düşünebilir, ne de sağlıklı bir değerlendirme yapabilir.

Öcalan'ın süreçte ne kadar etkisi oldu veya olabilir?

Bu konu uzmanların ilgi alanına girer. Güvenlik ve istihbaratla ilgili, devletin bu işlerle görevli uzmanları var. Onlar gereğini yaparlar, zaten yapıyorlar.

Sabır grektiren uzun ince bir yol mu diyorsunuz?

Öyle değil. Terör, silah ve şiddet kesinlikle aradan çıkacak. Herkes şunu bilmeli: dağdaki insan sağlıklı düşünemiyor. Farkına varmadan kullanılıyor, kullanılabilir. Onun bu yoldan vazgeçmesinde de yol göstericiliği biz yapacağız.

Taksim'deki patlayan bomba süreci nasıl etkiler?

Taksim'deki bomba bir şeyi deşifre etti. Ne olursa olsun, hiç kimse, içeride veya dışarıda bu işleri tolere etmeyecek. Allah'a çok şükür ki, orada herhangi bir insan kaybı olmadı. Bunun da nereyle irtibatlı olduğu ortaya çıktı işte... Terörü ortadan kaldırmak için birtakım imkanları kullanmak gerek, bu muhakkak ki, kararlı biçimde devam edecek. Teröre bir gerekçe yok ki Türkiye'de. Reform sürecine bağlı olarak yapılacak çok şey var.

Mahkeme anadilde savunma yasağına ne diyorsunuz?

İçlerinde Türkçe bilmeyen varsa tabii ki dilinde yapacak. Ama mahkeme, mücadelenin parçası haline getirilmemeli. Hakimler, kendi vicdan ve kanaatleri ile bakacak.

Irak'ta yeni dönemin özellikleri nedir?

Artık Irak topraklarında silahlı bir gücün olmaması gerektiğini herkes görüyor. Herkes ders almalı. Bu işin sonu yok. Silahlı mücadele ile devam etmek mümkün değil. Ne pahasına olursa olsun, Türkiye bu konuda kararlı.

Sorunların çözümünde risk almasını bilen kararlı bir liderliğe ihtiyaç duyulduğu biliniyor. Türkiye'de risk alabilecek bir liderlik var mI?

Elbette, cesur liderlik var Türkiye'de... Konuların ve sorunların üzerine gitmekte kararlıyız. Bunu görüyorsunuz zaten.

Türkiye'nin geleceğinden ümitli misiniz?

Ben çok ümitliyim. BM genel kurulunda bana 'eskiden Avrupa'nın hasta adamıydınız, şimdi en sağlıklı adamısınız' dediler. Ben niye ümitli olmayayım?

Genelkurmay Başkanlığı'nın Milli Savunma Bakanı'na bağlanmasına ne dersiniz?

Bakın biz Kürtçe televizyon olsun mu olmasın mı diye tartışmaya açsaydık, vatan bölünüyor tartışmaları çıkar ve biz o televizyonu açamazdık. Bazı şeyleri tartışmadan yapmak lazım. Maksimalist tavır reaksiyon doğurur. Sen hepsini birden halledeceğim dersen, öteki de hepsine birden karşı çıkar. Tepki doğurur. Doğru olanı, ilkeli ve kararlı olarak yapmak lazım.

Ermenistan yakınlaşmasından dolayı ödül alacaksınız, ama orada bir gelişme olmuyor?

O mesele ölmüş de değil donmuş da değil. Biraz sessiz gidiyor bazı şeyler. Rusya'nın Medvedev önderliğinde başlattığı bir girişim var. Yakında Kazakistan'da toplantısı olacak. Bu olaya bütüncül bakmak lazım. Kalıcı çözümler ancak o zaman olur.

Resmi temaslar devam ediyor mu?

Yeri geldiğinde oluyor. Resepsiyonlar oluyor. Gidip gelmeler oluyor.

Son zamanlarda HSYK, Anaysa Mahkemesi'ne yaptığınız atamalar tartışılyor. Bir de rektörlük atamaları... Yanlı mı davranıyorsunuz?

Tek yanlı bakıyorlar. Yeteri kadar bilgilenmeden değerlendirme yapıyorlar. Bu konuda bana haksızlık yapılıyor. Ben Anayasa Mahkemesi'ne iki asil üye atadım. Biri asker, biri sivil. Kalifikasyonları, tahsillerine bakarak yaptım bu atamaları. Oraya atadığım iki üye, yurt dışında doktora yapmış, her bakımdan katkısı olacak insanlar. Önemli olan; atadığınız kişi partizanlık mı yapacak, bağımsız, dürüst, objektif kararlarla mı hükmedecek? Tüm atadığım adaylara çok dikkat ediyorum. Ben hiç kimsenin eşini, hanımını takip etmiyorum. Siyasete bulaşıp bulaşmadıklarına bakıyorum. Herhangi bir partiden aday olanları çok değerli bile olsalar atamıyorum. HSYK'da Ali Suat Ertosun'u ben atadım mesela. Suna Hanım vardı onu da ben atadım. Alevi kesimden rektörler atadım. CHP'nin bilim kurulundan rektör atadım. HSYK'ya atadıklarımın tek tek özgeçmişlerine bakın lütfen.

Ben HSYK'ya bir baro başkanı atadım. Avukatlara da atarken, bakın bürolarınızı kapatacaksınız, ortaklık şeklinde dahi olsa bu işe devam etmeyeceksiniz, dedim. Bu büyük bir fedakarlık. Bir avukatlık bürosunun müşteri bağlantılarını kaybetmesi ne demek?

Atamalarda bazen çok zorlandığımız oluyor. Hangi avukatla alakalı internette bir şey yoktur? Google'a girersen her avukat hakkında bir şeyler çıkar. Tam işin ehli bir ismi atamak istiyoruz, ama bakıyoruz google'da zamanın birinde hakkında bir haber çıkmış. Araştırıyoruz haber iftira. Ama orada duruyor. Bu kullanılabilir, diye atamayı yapamıyoruz.

Başörtüsü meselesinde bir mutabakat var gibiydi ama parlamentoda karşılığını bulamadı. Başbakan da 2011'e kaldı dedi. Bu sorun nasıl aşılacak?

Bu konunun çözülmesi gerektiği konusunda kamuoyunda bir mutabakat oluştu sanıyorum. Fiili yanlış fiili olarak çözülmüş durumda. Özel televizyon yayınında da böyle olmuştu; orada da fiili uygulama hukuki düzenlemeden önce gelmişti. Bu konuda ilgili hukuki düzenlemenin, ileride bir problem çıkmaması için sakin bir şekilde yapılması doğru olur.

Askerin resepsiyon boykotu?

O konu geride kaldı. Şimdi geleceğe bakacağız.

YÖK kalacak mı?

Bizdeki üniversite sisteminin kesinlikle değişmesi lazım. Kadro kapmak için değil başarı için yarışmalı üniversiteler. Bir üniversitenin kadrosu verilmemiş filan olmamalı. İlk oluşturulduğunda YÖK yapısı üniversiteleri kontrol etmeye yönelikti. Rektörlerin böyle seçim ve sonra atama şeklinde belirlenmesi sistemi gibi bir şey olmamalı artık.