Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, DEAŞ'tan FETÖ'ye kadar masum insanları katleden, bölgeyi kan ve gözyaşına boğan terör örgütlerinin en büyük istismar aracının, cihat, dava, hizmet, hayır gibi dinin mukaddes kavramları olduğunu belirterek, dine hizmet için ortaya çıktığını iddia eden ve birçok ülkede zemin bulan bu sapkın yapıların ana hedefinin, bizatihi Müslümanların kendisi olduğunu bildirdi.
Zira Müslümanlar olarak bu dönemde maruz kalınan birçok sıkıntı, musibet ve acının temel sebebinin Kur'an-ı Kerim'i ve Sünneti Seniyyeyi doğru anlamamaktan kaynaklandığına inandığını beliren Erdoğan, mesajında şunları kaydetti:
"İslam'ın doğru anlaşılması her Müslümanın en başta gelen görevidir"
TBMM Başkanı İsmail Kahraman da sempozyuma gönderdiği mesajında, iyiliği yaymak ve kötülüklere mani olmanın her Müslümanın temel şiarı olması gerektiğini beterek, şu düşüncelerini bildirdi:
"Savaş, şiddet, terör ve cehaletin gölgesinde bırakılmak istenen İslam'ın doğru anlaşılması ve anlatılması her Müslümanın en başta gelen görevidir. Son yıllarda El Kaide, DEAŞ ve FETÖ gibi terör örgütlerinin ideolojik dayanağı olarak lanse edilmeye çalışılan İslam'ın, Kur'an ve sünnetin ışığı altında doğru ifade edilmesi son derece elzemdir. Yine insanlığın İslam dinine bakışını sorunlu kılmak maksadıyla yukarıda bahsedilen terör örgütleri eliyle yürütülen şiddet eylemlerinin yaptığı tahribatı tespit etmeye de ihtiyacımız vardır. Dünyanın değişik ülkelerinden akademisyenlerin katılacağı sempozyum, İslam'ın manasını müdrik şekilde anlatmak için uygun bir ortam olacaktır. Hayatı manevi ve maddi boyutuyla anlayıp, istikamet üzere kalmamız için başvurmamız gereken ana kaynaklarımız olan Kur'an ve sünnetin manasından uzaklaşmak, İslam dünyasının bugünkü sorunlarının temelini teşkil etmektir. Ana kaynaklarımızda, iki cihan saadetine ermenin formülü en sarih şekilde ifade edilmiştir. Said Nursi gibi İslam'ın sözcüsü münevverler de insanlığa bu konuda doğru rehberlik etmek için gayret sarfetmişlerdir. 1992'den bu yana İstanbul İlim ve Kültür Vakfı tarafından uluslararası katılımlı olarak yapılan sempozyumdan, insanlığın günümüzdeki sorunlarına ışık tutacak çözüm önerileri çıkacağını ümit ediyorum. Ahlak ve adaletin hakim olduğu bir dünya niyaz ediyorum."
"Dini duyguları istismar ederek palazlanan örgütler şerre hizmet etmişlerdir"
Başbakan Binali Yıldırım da sempozyumun açılışına gönderdiği mesajında, sempozyumun varlığı ve sonuçları bakımından, memleket, ümmet ve beşeriyet için hayırlara vesile olmasını temenni etti.
Yıldırım sözlerini şöyle sürdürdü:
"Bu nedenle bu senenin sempozyum konusu olan; 'Kur'an ve Sünnet Rehberliğinde Bir İman Hizmeti; Müsbet Hareket' başlığı belki de üstadın fani ömrünü en iyi şekilde özetlemektedir. O, hayatını Kur'an'ı anlatmaya, Kur'an'ın taşıdığı evrensel mesajları tüm insanlığa iletmeye vakfetmiş bir dava adamı, bir mütefekkirdi. Bugün, bölgesel ve küresel ölçekte; İslam'ın, Kur'an'ın ve Sünneti Seniyye'nin yanlış yorumlarından kaynaklanan çatışmalar ve mezhep kavgalarına üzülerek şahit oluyoruz. İslam davasına sahip çıktığını iddia eden bu çarpık ve bozuk yapılar, farklı isimlerle, değişik maskelerle ümmetin sırtında adeta birer kambur olmuştur. DEAŞ Orta Doğu'da, FETÖ Türkiye'de nice canlara kıymış, bunu da sözde yüce dinimiz adına güttükleri bir davayla ilişkilendirmeye çalışmışlardır. Dini duyguları ve imani hassasiyetleri istismar ederek palazlanan bu örgütler şerre hizmet etmişlerdir. Bizler, bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da kıyamete kadar sürecek hak ve batıl kavgasında, safımızı belli etmek, hak deryasında bir katre olmak adına bu gayreti göstermek durumundayız."