Cumhurbaşkanı Erdoğan: Kudüs nöbetinde sıra bize geldi

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye Gönüllü Teşekküller Vakfı öncülüğünde Yenikapı Miting Alanı'nda Filistin halkına destek amacıyla "Zulme Lanet Kudüs'e Destek" düzenlenen mitingde konuştu. Erdoğan, Müslümanlara umutsuzluğun yakışmayacağını belirterek "Gelin ayaklarımızdaki Kudüs gücüyle bu zulme karşı hep birlikte yürüyelim, birileri bu yürüyüşü görsün. Bundan sonra 1 milyar 700 milyon Müslüman olarak Kudüs nöbetini devralma sırası bize gelmiştir." dedi.

Yeni Şafak
Cumhurbaşkanı Erdoğan İstanbul Yenikapı'daki Kudüs'e destek mitinginde konuştu.

Türkiye Gönüllü Teşekküller Vakfı öncülüğünde Yenikapı Miting Alanı'nda Filistin halkına destek amacıyla "Zulme Lanet Kudüs'e Destek" mitingi düzenlendi.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan mitingde konuştu.

Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın konuşmasından öne çıkanlar şöyle:

Kudüs sadece bir şehir değildir. Kudüs bir semboldür, bir imtihandır, Kudüs kıbledir. İlk kıblemizi koruyamazsak son kıblemizin geleceğine güvenle bakamayız.

İslam dünyası Kudüs imtihanında sınıfta kalmıştır. Sadece İslam dünyası değil, tüm insanlık da sınıfta kalmıştır.

"BM zulme ortak olmuştur"

BM, İsrail’in gerçekleştirdiği haksız, hukuksuz, vicdansız tüm eylemleri sadece seyrederek, bu zulme zımnen ortak olmuştur. Amerika’nın attığı adıma karşı etkili bir tavır koymayan BM, zaten yıpranmış olan meşruiyet zeminine bir darbe daha vurmuştur.

Mescid-i Aksa radikal siyonistlerin çizmeleriyle kirleniyor. Biz Müslümanlar kınamaktan başka bir şey yapamıyoruz.

Ben Musevilerle Siyonistleri birbirinden ayırıyorum. Bizim mücadelemiz siyonistlerle.

Karşı taraf zulümle vahşetle Kudüs'e yürürken Müslümanlar imanlarının, bileklerinin gücüyle onları yenmiş ama masum hiç kimseye yer vermemiştir.

Bizim için Çanakkale ne ise Kudüs de odur

Dikkat ediniz, bu örneklerin hepsinde zalimler tüm güçleriyle saldırırken, Müslümanlar sadece dua etmekle, sadece gözyaşı dökmekle yetinmemişlerdi. 'Zulme rıza, zulümdür' diyerek karşılarındaki güçlerin sayısına, silahına, teknolojisine bakmadan Allah'ın vaadine güvenip, tüm güçleriyle, tüm imkanlarıyla mücadele etmişlerdir. Bizim için Çanakkale ne ise Kudüs de odur.

İsrail 1947'den beri dilediğini yapıyor, bugün de aynı pervasızlıkla yoluna devam ediyor. Bu gerçekleri görmezden gelemeyiz.

Hak hukuk tanımayan zalim nasihatten anlamaz, zalimin anladığı dil güçtür. Müslümanlar bir olup bu zulmün karşısına dikilirse, İsrail'in pervasızlığı süremez. İslam dünyasının içinde bulunduğu bu durumdan çıkarmak boynumuzun borcudur.

Kudüs, inşallah tüm Müslümanların kurtuluşunun vesilesi olacaktır.

"Müslümanlar kınamaktan başka bir şey yapmıyoruz"

Amerika'nın aldığı son kararla, Kudüs'ün mahremiyetine bir kez daha el uzatıldı. Mescid-i Aksa giderek sıklaşan bir şekilde, radikal siyonistlerin çizmeleriyle kirletiliyor. El-Halil Camii hala işgal altında. Biz Müslümanlar kınamaktan başka bir şey yapmıyoruz, yapamıyoruz. Halbuki önümüzde Müslümanların Kudüs'ün nasıl eman yurdu haline getirdiğinin örnekleri var. Hazreti Ömer Kudüs'ü, neredeyse kimsenin burnunu bile kanatmadan fethetmişti. Ama Hazreti Ömer'in arkasında gerektiğinde bu uğurda canını vermeye hazır dev bir ordu vardı.

Asırlar sonra Kudüs'ün üzerine yürümek için çok büyük ordular toplayan Haçlılar 600 bin kişi olarak Anadolu'ya girip sergiledikleri tüm vahşete rağmen ancak 100 bin kişi olarak Toroslar'ı aşabildiler. Onlara karşı bu büyük mücadeleyi veren Selçuklu Beyleri, düşmanın ne sayısından ne de gerisindeki silüetten çekindiler. Haçlılardan oluşan ordu Kudüs'e girdiğinde şehirde Müslüman, Musevi kimseyi bırakmadan hepsini katlettiler. Selahaddin Eyyubi, şehri yeniden fethettiğindeyse teslim olan herkesin gitmesine izin verdi.

Ortaya çıkan tablo proje terör örgütlerinin tek amacının Müslümanların birliğini bozarak bölgeyi işgale hazırlamak olduğunu göstermiştir.

"Müslümanlara umutsuzluk yakışmaz"

Gelin ayaklarımızdaki Kudüs gücüyle bu zulme karşı hep birlikte yürüyelim, birileri bu yürüyüşü görsün. Çünkü Müslümanlara umutsuzluk yakışmaz.

Bundan sonra 1 milyar 700 milyon Müslüman olarak Kudüs nöbetini devralma sırası bize gelmiştir.

İsrail halkını yönetimlerinin kendilerini sürüklediği felakete karşı harekete geçmeye davet ediyorum. ABD halkını da yönetimin yanlışları karşısında harekete geçmeye davet ediyorum.

Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'ni tıkayan tek ülke ABD'dir.

İsrail'in en çok hedef aldığı ülkenin Türkiye, hedef aldığı liderin şahsım olması önemli.

"Aslolan Rabbimin silahıdır"

Türkiye hem diplomatik kanalları çalıştırarak, hem de attığı somut adımlarla Kudüs ve Filistin meselesi konusundaki duruşunu hep göstermiş bir ülkedir. Son gelişmelerin ardından da tavrımızı açık bir şekilde ortaya koyduk. İsrail'in en çok hedef aldığı ülkenin Türkiye, en çok hedef aldığı liderin şahsım olması bu tavrın doğruluğunu ve etkisini göstermektedir. Tabi eğer oradaki şahıs beni hedef alıyorsa, doğru yoldayım ama biz bir şeye inanıyoruz, biz biliyoruz ki la galibe illallah, galip olan ancak Allah'tır. İstediğin kadar elinde nükleer silahın olsun, istediğin kadar elinde kimsede olmayan silahların olsun. Aslolan Rabbimin silahıdır.

Biz ecdadımız gibi kutsal bildiğimiz değerler uğruna canımız pahasına mücadele ederiz. Kudüs mücadelesinde Müslümanlara öncülük etmekten şeref duyarız. Akıtılan kanların hesabını soruluncaya kadar mücadelemiz sürecektir.

İslam İşbirliği Teşkilatı kısa ve öz sonuçlar alacaktır.