CHP infaz düzenlemesinin iptali için AYM'ye başvuracak

CHP Grup Başkanvekili Engin Altay, infaz düzenlemesini içeren Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun'un iptali istemiyle bugün Anayasa Mahkemesine başvuracaklarını bildirdi.

Foto/ Arşiv

CHP Grup Başkanvekili Engin Altay, infaz düzenlemesini içeren Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun'un iptali istemiyle bugün Anayasa Mahkemesine (AYM) başvuracaklarını bildirdi.

Altay, Meclis'te düzenlediği basın toplantısında, TBMM Anayasa Komisyonu üyesi, CHP Mersin Milletvekili Ali Mahir Başarır'ın, 14 Nisan'da TBMM'de kabul edilen Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun'un iptali istemiyle bugün Anayasa Mahkemesine başvuruda bulunacağını bildirdi.

Altay, "CHP, eline silah alıp polisimizi, askerimizi, vatandaşımızı şehit eden hiçbir teröristin, uyuşturucu baronunun, kadına ve çocuğa cinsel taciz, tecavüz ve şiddet uygulayan hiçbir sapkının af kapsamına alınmasını istememektedir." dedi.

İnfaz düzenlemesinin, "tam bir eşitsizlik ve adaletsizlik içerdiğini" savunan Altay, "Gerçi tümüyle adil bile olsa CHP olarak TBMM'de ettiğimiz yeminin de bir gereği olarak 14 Nisan'da Meclis'te yasalaşan bu teklifin, Anayasa'nın 87 ve 88. maddeleri ile TBMM İçtüzüğünün 92. maddesine aykırılık iddiası ve iptaliyle ilgili istemimizi yüksek mahkemeye yapacağız." diye konuştu.

Bunun, "şekil başvurusu" olduğunu, yasaya göre bu başvurunun 10 gün içinde yapılması gerektiğini dile getiren Altay, şöyle devam etti:

"Şekil şartları yerine gelmemiştir. Anayasamızın 87. ve TBMM İçtüzüğünün 92. Maddelerine göre kabul edilen kanun teklifin kimi maddeleri af niteliği taşıdığı için TBMM Genel Kurulu'nda 5'te 3 çoğunlukla; hem maddenin oylamasında 5'te 3 hem de tümünün oylamasında 5'te 3 olumlu rey arandığı ve bu bulunmadığı için orta yerde Anayasa'nın ve TBMM İçtüğüzünün açık ihlali vardır. Biz bunu mahkemeye getirmeyi CHP'nin bir sorumluluk anlayışı ve TBMM'de en çok üyesi bulunan ikinci parti olmamız sıfatıyla Anayasa'nın partimize verdiği bir hakkı yerine getireceğiz. İkinci aşamada esasa da gireceğiz. Esası bakımından kabul edilen kanun teklifiyle çok büyük, kamu vicdanının kabul ve tahammül edemeyeceği eşitsizliklere yol açtığını da müteaddit defalar söyledik."

"Bir asrı şan ve şerefle deviriyoruz"

Kovid-19'la milletçe bir mücadele verirken salgından kaynaklı sosyal mesafeyi korumak kaydıyla TBMM'de 23 Nisan özel oturumunun yapılacağına işaret eden Altay, "Türkiye keşke böyle bir salgın belasıyla karşı karşıya kalmasaydı da 23 Nisan'ın 100. yılında 'Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir.' diyen Mustafa Kemal Atatürk ve yakın çalışma ile silah arkadaşlarının kurduğu Meclis'in bir asrı devirmesini her yerde coşkuyla eğlenceler ve neşeyle kutlayabilseydik. Bu, virüs nedeniyle mümkün olmadı." diye konuştu.

Meclisin açılışının 100. yılının, sıradan bir yıl dönümü olmadığını belirten Altay, "Bir asrı şan ve şerefle deviriyoruz. TBMM, kurulduğundan bugüne Cumhuriyeti demokrasiyle taçlandırma görevini olabildiğince yerine getirmeye çalışmış, Meclisimizin çalışmaları zaman zaman darbe ve muhtıralarla askıya alınmış olmakla birlikte aziz milletimizin Cumhuriyete olan sadakati, Cumhuriyetimizi benimsemesi, içselleştirmesiyle Meclisimiz bir asır ayakta kalmayı başarmıştır." ifadelerini kullandı.

"Milletin tümünün temsil yeri TBMM'dir"

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın, Kovid-19 salgınıyla mücadele konusunda "Bugünlerde birlik olmayacağız da ne zaman birlik olacağız?" dediğini söyleyen Altay, şöyle devam etti:

"Milletçe büyük bir sıkıntı yaşarken, salgınla mücadele ederken ve TBMM 100. yılını idrak edecekken Sayın Cumhurbaşkanının herhalde birlikten anladığı sadece kendisinin takdir edilmesi değildir. Birlik olunacaksa bunun adresi TBMM'nin 100. yıl özel oturumudur. Milletin tümünün temsil yeri TBMM'dir. Devlet, millet için vardır. Milletin içinden çıkardığı bir mekanizmadır. 5 yıldan 5 yıla da bu mekanizmayı işletmek üzere onun sürücü koltuğuna birini oturtur. Sen şimdi milletin verdiği yetkiyle devlet işlerini yürütmekle görevlisin. Milletin tam bağımsızlığının, 'Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir.' şiarının vücut bulduğu TBMM'nin 100. yıl özel oturumuna katılmamanı anlamış değilim."

Altay, TBMM'de cumhurbaşkanları için ayrılan özel bir loca olduğunu dile getirerek, "Bu loca çok korunaklıdır, sterildir ve oldukça güvenlidir. Helikopterle İstanbul semalarında gezerken helikopter kabinindeki 3-4 kişiden virüs kapma riskiniz, TBMM locasında virüs kapma riskinizden çok daha yüksektir." diye konuştu.

"Bu tıbbi bir mesele"

Kovid-19'la mücadelede ters giden şeyler olduğunu savunan Altay, "Bu mücadelede tıp, doktorlarımız, sağlık çalışanlarımız, uzmanlar var. Bu tıbbi bir mesele. Siyasi, sosyal, ekonomik boyutları, yansımaları var ama mesele tıbbi. Mesele tıbbi olunca bir şeyin yanlış gittiğini defaatle söylememize rağmen Sayın Cumhurbaşkanı, 'Salgını yatay seyre geçirmeye başladığımızı görüyoruz.' açıklamasıyla beni bir kez daha şoke etti." dedi.

Pikten önce yatay seviye olmayacağını vurgulayan Altay, "Bilim Kurulu da 'Daha pik yapmadık.' diyor. Devleti yönetenlerin bu gibi hallerde iki şeyi yapmamaları lazım: Birincisi, toplumu rehavete sevk etmeyeceksin. İkincisi, toplumda paniğe yol açmayacaksın. Bilim Kurulu'ndan böyle bir açıklama gelmeden 'yatay seyir' demek toplumu rehavete sevk etmektir." değerlendirmelerinde bulundu.

"Krizden kim siyasi rant umuyorsa şeytandır"

Altay, Cumhur İttifakı'na mensup bir siyasi parti genel başkanının, "Krizden nemalanan, siyasi rant isteyen, bekleyen, pusuda yatan insanlar ve partiler olduğu" açıklamasının, talihsiz ve yakışıksız olduğunu ifade etti.

"Bu krizden kim siyasi rant umuyorsa şeytandır, alçaktır, ahlaksızdır." diyen Altay, siyaset kurumunun, Kovid-19'la mücadelede sağlıkçıların önünde köstek olma hakkı olmadığını söyledi.

Altay, şunları kaydetti:

"Sayın Cumhurbaşkanı, belediyelerimizin, devletin çalışmalarını sabote ettiğini iddia ve itham ediyor. Sayın Cumhurbaşkanımızda yenilenen İstanbul seçimlerinden beri bir Ekrem İmamoğlu sendromu oluşmuş. Ekrem İmamoğlu paranoyasından bir an önce kurtulmalısın. Vefa Sosyal Destek Ekibi'nin dağıttığı paketlerde Cumhurbaşkanının imzası var. AK Parti bayrağı yoksa da Cumhurbaşkanlığı forsu var. Bu yardımları götürenler kapıyı çalıp şöyle söylüyor: 'AK Parti Genel Başkanı ve Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan'ın selamı var. Buyurun kolonya. Buyurun kumanya.' Hiçbir belediye başkanımız ne Ekrem İmamoğlu ne Vahap Seçer ne de Zeydan Karalar, vatandaşlara getirdikleri ekmek, kumanya vesaire her noktada 'CHP Genel Başkanının selamı var.' demedi. O koliler CHP logosu, bayrağı yok. Partizanlık yapılıyorsa ki yapılıyor. Bunu vali ve kaymakamlar eliyle AK Parti yapıyor."