Cem Garipoğlu’nun mezarından kefen çıkmaması ne anlama geliyor?

İstanbul'da 15 yıl önce Münevver Karabulut'u öldüren ve cezaevinde 2014'te intihar eden Cem Garipoğlu'nun dün mezarı açıldı. Mezardan kefen çıkmamış olması Garipoğlu bilmecesinde soru işaretlerinin artmasına neden oldu. Peki, Garipoğlu’nun mezarından kefen çıkmaması ne anlama geliyor?

Seren Som
Cem Garipoğlu’nun mezarı 3 Ekim 2024 günü açıldı.

İstanbul'da 2009 yılında Münevver Karabulut'u vahşice öldürerek cesedini parçalara ayıran ve çöp konteynerine atan Cem Garipoğlu, uzun süre aranmış ve sonunda yakalanmıştı. Garipoğlu'nun 2014 yılında o zamanki adıyla Silivri Cezaevi intihar ettiği açıklanmıştı. Ancak bu intihar olayı sonrasında, bazı kesimler Garipoğlu’nun gerçekten ölüp ölmediğine dair çeşitli komplo teorileri ortaya attı.

Münevver Karabulut-Cem Garipoğlu

Bu teoriler arasında mezarda yatan kişinin Cem Garipoğlu olmadığı, onun yerine başkasının defnedildiği iddiaları ön plana çıktı. Bazı sosyal medya kullanıcıları Garipoğlu'nun aslında ölmediğini ve yurtdışına kaçırıldığını öne sürdü.

Mezar açıldı

Karabulut ailesi, ölen kişinin Garipoğlu olup olmadığı ile ilgili iddiaların açığa çıkarılması için avukatları Rezan Epözdemir aracılığı ile "fethi kabir" işlemi yapılmasını istedi. Hem Karabulut hem de Garipoğlu ailelerinin, "Mezar açılsın kamuoyunun vicdanı rahat etsin" talebi cevap buldu ve mahkeme Cem Garipoğlu'nun mezarının açılmasına karar verdi. Cem Garipoğlu'nın Karacaahmet'te bulunan mezarı dün (3 Ekim 2024) açıldı. Alınan örnekler ceset torbası içinde tabuta konuldu. Mezar açma işlemi yaklaşık 1 saat sürdü, tutanak tutulmasının ardından alınan örnekler incelenmek üzere Adli Tıp Kurumuna gönderildi.

Kemik ve kefen yok

Mezar açma işlemlerinin ardından konuşan Karabulut ailesinin Avukatı Rezan Epözdemir, "Yaklaşık 10.55'te heyet buraya gelmiş oldu. 11.08'de mezarın açılmasıyla ilgili çalışmalar başladı. 11.31'de de Cem Garipoğlu'nun cesedi olduğu iddia edilen kemiklere ve kafatasına ulaşıldı. Mezarlık iki parça halindeydi. Üst parça boş, üst kısım boş, alt kısımda ceset bütünlük arz etmiyor. Kemikler var, kafatası var ve kefen yok, steril bir bez yok. Dağınık bir şekilde toprak üstü sadece kemikler ve kafatasını görebildik. Çok su alan bir yer olmadığı için incelemeler sağlıklı yapılacaktır diye düşünüyoruz. Çünkü özellikle 10 yıl geçtikten sonra biliyorsunuz mezarlıkların içi doluyor ve oradaki incelemelerin akademik ve bilimsel perspektifte sağlıklı yapılabilmesinin hukuki ve fiili koşulları oluşmuyor. Burada biz mesela suyun mezarlığın içerisini doldurmadığı, dolayısıyla su nedeniyle cesedin bir fosilleşme sürecinin başlamadığını çok net bir şekilde gördük. Tekraren söyleyeyim iki tabaka vardı, ilk tabakada hiçbir şey yok. İkinci tabakada da kefen bekliyorduk biz, kefen ve bez yoktu. Toprağın üzerinde dağınık şekilde kemikler ve kafatası vardı" dedi.

'Özellikle dişler incelenecek'

Epözdemir, "O kemik parçaları küçükler bırakıldı ama büyük kemik parçaları ve kafatası steril bir beze konularak Adli Tıp Kurumu Morg İhtisas Dairesine götürülmek üzere hazır edildi. Tek tek incelenecek. Onlar özellikle dişler incelenecek. Garipoğlu ailesindeki erkek bireylerin DNA'larıyla güncel biyolojik verileriyle, DNA yöntemleriyle yapılmasını istiyoruz. Geçmişte alınanlar üzerinden yapılmasını sağlıklı bir sonuç vereceği kanaatinde değiliz. 2014'te veya geçmişte yapılan 2019'da yapılan DNA incelemeleri biyolojik verilerle yapılmasını biz sakıncalı buluyoruz. Gerçekten bizim amacımız adaletin tecellisi, maddi gerçeğin ortaya çıkmasıysa, yeniden bu DNA örneklerinin aileden alınması gerektiğini düşünüyoruz. Ona ilişkin talebimizi de keza sunduk. Bu ceset tekrar Garipoğlu ailesinin avukatına teslim edilecek. Avukatı ailenin gelip teslim almayacağını ifade etti. Cem Garipoğlu'nun annesinin ve babasının almayacağını ifade etti. Cesedi de kendisinin teslim alacağını söyledi. Bunun üzerine cesedin avukata teslim edilmesi için talimat yazılacak Adli Tıp Kurumuna. Daha sonra da yeniden buraya getirilip defnedilecek" dedi.

'Kemik parçalarının ve kafatasının dağınık olması mantıklı gelmedi'

Epözdemir, "Bize gösterilen yerine o mezar yeri olduğunu Mezarlıklar Şube Müdürlüğü beyanıyla kabul etmek durumunda kalıyoruz. Biz fiilen orası mı mezar yeri değil mi bilemiyoruz. İçeride kefen olmaması, steril bir bez olmaması kemik parçalarının ve kafatasının dağınık olması toprak üzerinde, o da açıkçası bize çok mantıklı gelmedi. İlk tabaka boş, ikinci tabakada bu var. İncelemeler yapılacak. Umut ediyorum güncel örnekler de alınır. Rapor çok kısa sürede tanzim edilecektir. Ne kadar hızlı Garipoğlu ailesi DNA örneklerini verirse Adli Tıp Kurumu'na başsavcılığın talimatıyla o kadar hızlı çıkar. Çok hızlı bir şekilde eş zamanlı hem rapor tanzim edilip hem de ceset ailenin avukatına teslim edilecek. Yani ben maksimum 4-5 gün veya bilemediğiniz 1 hafta içerisinde raporun tanzim edileceğini düşünüyorum" dedi.

Başka bir cenaze çıkarsa ne olur?

Avukat Epözdemir, "Hala inanmayanlar olacaktır görüyoruz sosyal medyada, yazılı görsel medyada. Hala inanmayanlar mutlaka olacaktır; ama geldiğimiz noktada kamuoyu vicdanının bir nebze de olsa rahatlaması bakımından bu çalışma çok önemliydi" dedi. Epözdemir, Cem Garipoğlu'nun cenazesi yerine başka bir cenaze çıkması durumunda ne olur" sorusuna yanıt vererek, "Türk hukuk tarihinin en büyük skandalı olur kısa orta ve uzun vadede. Dönemin ceza infaz koruma memurları, cezaevi müdürleri, adli tıp hekimleri, adli tıp incelemesini yapan uzmanların tamamı, Ceza Muhakemesi Kanunu 100. maddesine göre tutuklanır, bir tutuklama tedbiri gelir. Cem Garipoğlu olmadığı tespit edilirse, Cem Garipoğlu'nun bulunması için bizim taleplerimize göre tutuklamaya esas yakalama kararı çıkar. Kırmızı bülten çıkması sözkonusu olabilir yurtdışında olması ihtimaline binaen. Türkiye bambaşka bir güne uyanır Bunu bir hukukçu olarak asla arzu etmiyorum. Türk hukuk tarihinin gelmiş geçmiş en büyük skandallarından biri olabilir " dedi.

Görüntü kaydı alındı: 1 hafta içinde rapor tanzim edilecek

Epözdemir, mezarın açılması sırasında görüntü kaydı alındığını, Karabulut ve Garipoğlu ailelerinin avukatlarının da hazır bulunduğunu belirtti. Epözdemir, mezarın Cumhuriyet savcısı, soruşturma savcısı, katip, mezarlıklar şube müdürü, 3 adli tıp doktoruyla 2 olay yeri inceleme ekibi ve kolluk kuvvetlerinin eşliğinde açıldığını da söyledi. Epözdemir, "1 hafta içinde kuvvetle muhtemel rapor tanzim edilecektir. Umut ediyorum maddi gerçeği ortaya çıkaran adaleti tecelli ettiren sonuçla karşılaşırız. Adli Tıp'ta emniyette yargıda çok ciddi skandallar yaşandı. Bütün bunlar varken, bizim müvekkillerimizin de kafalarında soru işaretleri uyanması çok normal. Olayın bir tarihsel geçmişi ve kronolojisi var. İnşallah geldiğimiz noktada 15 yılın sonunda maddi gerçek ortaya çıkar. Adalet tecelli eder." dedi.

'Kefen olmaması beni çok rahatsız etti'

Bir gazetecinin "Neden kefen yok" sorusuna da yanıt veren Epözdemir, "Onu anlayamadım hiçbir kefen bez yok. Bu birkaç alternatifi bize verebilir. En azından bu konuda bir kanaat ve intiba uyanabilir. 10 sene içinde kaybolmuş veya aşınmış olabilir mi ? O bana çok rasyonel ve makul gelmiyor. Sonradan kemiklerin bırakılma ihtimali kefenin olmadığı yerde çok kuvvetli bir ihtimal olarak karşımızda duruyor. O beni çok rahatsız etti açıkçası, ziyadesiyle rahatsız etti" dedi.

2014 yılındaki definde kayıt alınmamış

Cem Garipoğlu'nun 2014 yılında cenazesinin toprağa verilmesi sırasında görüntü kaydı alınıp alınmadığı sorusuna da yanıt veren Epözdemir, "2014 yılında defin işlemi sırasında da kayıt alınmamış. Biz de otopsiye girmedik yasal hakkımız da yok. Kamuoyunu da aydınlatalım. Otopsiye kendi aile üyeleri dahi giremiyor. Otopsi işlemi bir ceza muhakemesi işlemidir. Adli Tıp Kurumunda steril bir ortamda akademik ve bilimsel bir çerçevede yapılır. Ne ölenin yakınları girebilir ne karşı taraf girebilir ne avukatlar girebilir. Kamuoyunda bunu da okuyorum. Bizim otopsiyle ilgili hiçbir bilgimiz görgümüz yok" şeklinde konuştu.

Münevver Karabulut'un babası Süreyya Karabulut.

Baba Karabulut ilk kez konuştu

Münevver Karabulut'un babası Süreyya Karabulut, Garipoğlu'nun mezarının açılması ile ilgili olarak Posta Gazetesi'ne açıklamalarda bulundu. Süreyya Karabulut, "Çok geç kalındı. 10 yıl dile kolay. Keşke daha erken olsaydı. Kızıma olan borcumu ödüyorum. Herkesin kafasındaki soru işareti bitsin. 'Minareyi çalan kılıfını hazırlar' ama ben devletime güveniyorum. Hadi bizi kandırdılar devleti kandıramazlar. Dilerim gerçeği buluruz. Dilerim orada yatan gerçekten odur" dedi.

Prof. Dr. Nevzat Alkan

Adli tıp uzmanı: Kefen tespit edilememesi normal

Mezarda kefenin çıkmaması ile ilgili değerlendirmelerde bulunan İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi Adli Tıp Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Nevzat Alkan, "Kullanılan kefen, cenazeden sızan organik içeriğin de etkisiyle oldukça kolay bir şekilde doğaya karışır ve 10 yıl sonra yapılan mezar açma işleminde tespit edilemez. Otopsi işlemi yapıldığı için söz konusu kefene çok yoğun vücut içeriğinin geçmesi beklenir bir durumdur" dedi.

Kefen çürür mü?

Kefen, genellikle pamuklu kumaştan yapıldığı için zamanla çürür. Kefenin çürümesi, gömüldüğü toprağın nem durumu, asitlik oranı ve hava koşullarına bağlıdır. Nemli ve mikroorganizma açısından zengin bir toprakta kefen daha hızlı bir şekilde parçalanır ve çürür. İslami inanışlara göre de kefenin doğayla uyumlu malzemelerden yapılması önerilir, bu sayede doğal süreçlerle geri dönüşümü sağlanır. Bu, doğanın döngüsüne uygun bir şekilde kefenin zamanla toprakta çözülmesi anlamına gelir.

Kaç yılda çözülür?

Kefenin çürüme süresi, gömüldüğü toprağın koşullarına ve kullanılan kumaşın türüne bağlı olarak değişir. Genellikle kefenler pamuklu kumaştan yapıldığı için biyolojik olarak parçalanmaya yatkındır. Nemli, sıcak ve mikroorganizma açısından zengin toprakta kefen, 1 ila 3 yıl içinde tamamen çürüyebilir. Daha kuru veya soğuk toprak koşullarında ise bu süreç daha uzun sürebilir ve 5 yıla kadar uzayabilir. Toprağın pH dengesi, nem oranı ve hava sirkülasyonu da kefenin çürüme hızını etkileyen faktörler arasında.