Bu adama dikkat edin

Kendisine biat eden teröristlerinin 15 Temmuz darbe girişimiyle ülkeye ihanet eden terörist başı Gülen’in karanlık ilişkileri deşifre olmaya devam ediyor. Örgütün çıkarları uğruna her türlü kirli işe girişen Gülen’in dinlerararası diyalog adı altında Yahudi ve Hristiyan cemaatleriyle yürüttüğü faaliyetler, o dönem pek çok kişinin dikkatini çekmişti. 1960’da Gülen’in karanlık yüzünü farkeden gezici vaiz Salih Cemal Esirger, Diyanet’e yazdığı mektupta Gülen’in adeta ajan gibi çalıştığını, Yahudi cemaatinden çantayla para aldığını ve kendini mehdi ilan ettiğini söylemişti. Bir dönem Gülen’e yakınlığıyla bilinen Nurettin Veren de bu ilişkileri doğrulamıştı.

Yeni Şafak Haber Merkezi

Yıllardır devlete sızan ve paralel bir yapılanma kuran teröristbaşı Fethullah Gülen'in kirli ilişkileri deşifre olmaya devam ediyor. 1960'lı yıllarda vaizlik yapan Gülen'in karanlık ilişkilerini farkeden gezici Vaiz Salih Cemal Esirger Diyanet İşleri Başkanlığı'na bir mektup yazarak, Gülen'in faaliyetlerine yönelik tedbir almalarını istemişti. Esirger, mektubunda özellikle Gülen'in Yahudi cemaatiyle ilişkilerine dikkat çekmişti: “Kendisi özel olarak esnaf, zanaatkar ve Yahudi cemaatiyle çok özel ilişkiler içerisinde olduğunu ve Yahudi cemaatiyle haftada iki kez toplantı yaptığını ifade etmiştir. Benim birkaç kez şahit olduğum Yahudi cemaatinden olduğu söylenen Ekrem isimli şahıstan çanta içinde para aldığını bunu da öğrencilerin barınma, yiyecek, kıyafet ihtiyaçlarını karşılamak için Yahudi cemaatinin her ay derneğe bağışta bulunduğunu ifade etmiştir. Kendini mehdi ilan eden bu şahsın ajan gibi çalıştığını belirtmeden geçemeyeceğim.”

AÇIKLAMALARINI HAYRETLE OKUDUM

Esirger, Diyanet'i bu konuda da uyararak şunları yazmıştı: “Siyonizm ne şekilde olursa olsun, Müslümanlar nezdinde iyi gözle

görülmez. Bazı ecnebi Musevilerin memaliki Osmaniye'ye gelerek bu maksadın tervici yolunda propagandada bulunmalarını doğru bulmam. Museviler kendilerinin dahi itirafında olduğu üzere memleketimizde nail oldukları muhabbet ve samimiyete dünyanın hiçbir tarafında mazhar olmamışlardır. Daima şüpheye davet eden Siyonizm mesleğini iltizam ve takip etmek hem Müslümanlık hem insanlık aleyhine hareket etmek demektir. Ekte Fetullah Gülen hocanın Museviler ve mehdilik konularındaki açıklamalarını hayretle okudum. Sizi bilgilendirmek sureti ile derhal önlem almanız gerektiği konusunda uyarma ihtiyacı hissetim.”

GEREĞİ YAPILMALI

“Bunun gibi dinden sapmalara karşı dinimizin emrettiği birçok hüküm bulunmaktadır. Bu şahıs kendini mehdi ilan ederek çevresinden maddi anlamda yararlanmakta, saf ve Anadolu çocuklarını manevi duygularını kullanarak kendi emellerine alet etmektedir. İslamiyet ve hocalık şeref ve nezaketini korumamak resmi makamın vesikasını tanımamak saygısızlığını göstermekle binlerce cemaate huzursuzluk veren adı geçen imam hakkında gereğinin yapılmasına emirlerinizi bekler, derin saygılarımı sunarım.”

CEVAP YAZILMIŞ

Esirger, emekli öğretmen ve Diyanet'in izniyle gezici olarak camilerde vaaz veren bir alim. Cevat Rifat Atilhan'ın muhterem diye mektuplar yazdığı biri olan Esirger'in Kestanepazarı Camii'nde vaaz verdiği 1960'ta, Menderes'e yazdığı mektupları da bulunuyor. Diyanet İşleri Başkanlığı'nın Reisi E. Sabri Hayırlıoğlu imzasıyla Esirger'e hitaben resmi yazılar da var. Esirger'in internette ilmihal içerikli fasikülleri de satılıyor.

HASTALANDI YALANINI SÖYLEDİLER

Yıllarca Gülen'in en yakın isimlerinden biri olan Nurettin Veren, geçtiğimiz günlerde Esirger'in mektubunda bahsettiği iddiaları doğrulamıştı. Veren Gülen'in deşifre olmaktan korkarak Vatikan'la temasa geçtiğini belirterek “Zaman Gazetesi kurucusu Alaattin Kaya ve Kasım Gülek, Fetullah Gülen'in Vatikan'la temas kurmasını sağlayan kişilerdi” diyerek Gülen'in kirli ilişkilerini deşifre etti. “Gülen ABD'ye Vatikan'dan aldığı referansla gitti” diyen Veren, “ABD'ye gitmeden önce de azınlıkların dini temsilcileri Bartholomeos, Mutafyan, Haleva ve Morovich'le diyalog toplantıları düzenledi. Dini önderler Vatikan'a Gülen için referans oldular. Dinlerarası diyalog ve ılımlı İslam projesi için Gülen'in biçilmiş kaftan olduğu biliniyordu. Gülen, hiçbir neden yokken 1998'de ABD'ye gitti. Cemaate 'Hoca hastalandı, tedavi olup dönecek' yalanını söylediler” şeklinde konuştu.

CIA ve Vatikan Gülen'e kefil!

Gülen, 2008 yılında ABD'den Yeşil Kart alabilmek için yaptığı ilk başvuruda, Rumi Forum'un başkanı Ali Yurtsever'in yardımı ile CIA'dan Analiz ve Prodüksüyon Direktörü olarak emekli George Fidas, Amerika Yunan-Ortodoks Başpiskoposluğu'ndan rahip Alexander Karloutsos, ABD'nin eski Ankara Büyükelçisi Morton Abramowitz, eski Cumhurbaşkanı Turgut Özal'ın başdanışmanı Ermin Başer, Georgetown Üniversitesi İslam Tarihi profesörlerinden John Obert Voll, Eski Başbakan Yıldırım Akbulut, Roman Katolik Kilisesi İsa Peygamber Dinlerarası Diyalog Sekreterliği Papazı Thomas Michel gibi din görevlisi ve işadamlarından referans mektupları topladı.

CIA GÜLEN'E KEFİL!

Resmi mahkeme tutanaklarına göre Fetullah Gülen, Yeşil Kart için 2 defa başvuruda bulunmuş. İlki reddedildiği için 2'inci kez başvuran Gülen bu kez başvurusuyla birlikte Göçmenlik Bürosunu da dava etmiş. Başvuru belgelerinde 'Gülen Hareketi' olarak geçen örgütün Amerika'daki faaliyetleri 'eğitim' olarak gösteriliyor. Buna karşın Gülen hakkında referans mektubu verenlerin ilk sırasında George Fidas yer alıyor. George Fidas'ın ünvanı ise dosyada açıkça eski CIA Amerika Merkez İstihbarat Teşkilatı, Analiz ve Üretim Birimi Destek Direktörü olarak yer alıyor. CIA Eski istihbaratçısının Gülen'e yazılı olarak mahkemede referans olduğu dönemde, çalıştığı Gerorge Washington Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü Ortak Askeri İstihbarat Konseyi'nde yer aldığı da yine mahkeme tutanaklarında geçiyor.

http://image.piri.net/resim/imagecrop/2016/08/19/03/08/resized_8e11b-d5504eaekutu1.jpg

KARANLIK İLİŞKİLER

Amerika'ya 2 kez göçmenlik başvurusunda bulunan Teröristbaşı Gülen'in göçmenliğinin kabulü için Amerika'daki eğitim faaliyetleri bir gerekçe olarak gösterilmişken kendisini yazılı referans mektuplarıyla destekleyenler dikkat çekiyor. Referansların arasında ilk sırada vurgulanan isimler CIA İstihbaratı, Ortodoks Klisesi ve Vatikan'dan üst düzey yetkillerin bulunması ise kirli ilişkileri gözler önüne seren bir diğer ayrıntı olarak göze çarpıyor. Gülen göçmenliğe ilk başvurusunun reddedilmesinin ardından Göçmenlik Bürosunu da dava etmişti.

PAPA GÖRÜŞMESİ DE REFERANSI OLDU

Gülen'in dava dilekçesine iliştirilen referanslar arasında bir diğer dikkati çeken isim o dönemki Amerika Rum Ortodoks Başpiskoposu adına referans veren Ekümenik Patriyark Papazı Alexander Karloutsos. Bir diğer dikkat çeken isimse Gülen'in Papa II. John Paul ile olan görüşmesine bizzat iştirak eden isimlerden Peder Thomas Michel (İsa Topluluğunun Dinler Arası Diyalog Sekreterliği Cizvir Sekreteri). Michel Gülen'in Papa ile görüşmesini içeren ve kendisine referans olan mektubunu mahkemeye sunmuş. Referanslar arasında emekli Türkiye Cumhuriyeti Amerika Birleşik Devletleri Büyükelçisi Morton Abramowitz de var.

Kur'an'ı yere fırlattı

FETÖ lideri Gülen'in istihbarat servisleriyle olan ilişkisine bir kanıt da eski milletvekili Hilmi Türkmen'den geldi. Süleyman Hilmi Tunahan Efendi cemaatine mensup emekli vaiz ve müftü Türkmen, Gülen'in istihbarat servisleriyle olan ilişkisini tarihçi yazar Kadir Mısıroğlu ile paylaştı. Mısıroğlu tarafından kaleme alınan "İslamda Tahrif Hareketleri" adlı kitapta Türkmen'in Gülen anısı şu şekilde yer alıyor: "Kendisi vaktiyle İskenderun'da askerlik yaparken ben de orada vaizdim. Bir gün benim de bulunduğum bir camide vaaza çıktı ve orada millete Kur'an-ı Kerim'in kıymetini bilmedikleri yolunda nasihatte bulunurken o mukaddes kitabı, 'Siz işte böyle yaptınız' diyerek kürsüden attı. Cemaat arasında büyük bir galeyan husule gelmişti. Ben orada olmasaydım ihtimal büyük bir hadise cereyan edecekti, milleti güçlükle yatıştırdım. Fethullah'ı alıp evime götürdüm. Genç ve tecrübesiz olduğu için böyle bir hata işlediğini düşünerek teselli ettim ve nasihatler verdim."

http://image.piri.net/resim/imagecrop/2016/08/19/03/09/resized_b207a-aee15073kutu2.jpg

DEPRESYONDAYDI

"Aradan yıllar geçti. Ben Manisa'da kurs müdürü idim. Bu (Gülen) gayet perişan bir halde bana geldi. İstanbul'daki arkadaşlarının kendisini beş parasız sokağa attığını ve bundan dolayı gayet sıkıntılı olduğunu söyleyerek benden iş istedi. İskenderun'daki vakıa dolayısıyla ihtiyatlı davrandım ve müftüye müracaatla o sırada izinli olan bir vaizin yerine onu vazifelendirmesini istedim. Bir gün vaaz ederken kürsüde düşüp bayıldı doktorlar depresyon geçirdiğini söyleyerek onu Manisa'daki Akıl Hastanesine sevk ettiler. Bundan bir iki ay sonra çıktı. Yine iş istedi. O zaman İzmir'in Kestane Pazarı'ndaki Kur'an-ı Kerim kursunun idarecilerini tanıyordum. Onu çocuk okutmak üzere oraya yerleştirdim. Beş on gün sonra halini hatırını sormaya gittiğimde baş başa bir kimseyle fiskos ettiğine rast geldim. Konuştuğu adam beni görünce yaydan çıkmış ok gibi fırlayıp kaçtı. Kendisine: Bu kimdir? diye sorduğumda: "Bir talebe velisi" diye cevap verdi. Bu söz doğru değildi. Bu adam beş altı ay evvel bana gelmiş ve MİT'çi hüviyetini gösterdikten sonra, benimle bir meseleyi konuşmak istediğini söylemişti. Söylediği söz şuydu: "Bizim teşkilat, Müslümanların Mustafa Kemal Paşa'ya menfi bir tavır almasından rahatsızdır. Sen bunu düzeltebilirsin. Bunu yaptığın takdirde seni Diyanet İşleri Başkanı yaparız!”

O KİŞİ GÜLEN'Dİ!

Türkmen gelen kişiyi tersleyip geri gönderdiğini söylüyor ve devam ediyor: "Bana gelen kişi biz bu işin peşini bırakmayacağız bu işi, birisini bularak muhakkak yapacağız!” diyerek ayrılmıştı. Şimdi anlıyorum ki buldukları adam Fethullah Gülen'di." (İslamda Tahrif Hareketleri, Cilt 3, sayfa 325,326)