Dünya Uygur Kurultayı (WUC), Hasene International ve Uluslararası Doğu Türkistan Sivil Toplum Kuruluşları Birliği tarafından Brüksel'deki AP'de "Uluslararası Uygur Forumu - Uygur Soykırımı’na Küresel Yanıt" etkinliği düzenlendi.
"Dünyanın vicdanına seslenmek için toplandık"
Açılışı Avrupa Parlamentosu'nda yapılan Forum’a uluslararası alandan siyasiler, akademisyenler ve STK temsilcilerinin yanı sıra mağdurların da aralarında bulunduğu davetliler katıldı.
Avrupa Parlamentosu’nda konuşan IGMG Genel Başkanı Kemal Ergün "İçinde bulunduğumuz yüzyılda insanlığın görmüş olduğu en büyük zulüm, soykırım hakkında dünyanın vicdanına seslenmek için burada toplanmış bulunmaktayız." ifadelerini kullandı.
"Sırf Müslüman oldukları için baskı altında tutuluyorlar"
"Dünya kamuoyuna yön veren bu parlamentoda bu konuşmayı yaparken de Çin zindanlarında işkence gören yüzlerce insanın var olduğunu biliyoruz." diyen IGMG Genel Başkanı Ergün konuşmasını "Sayıları yüzbinlere ulaşan Uygur Türkü, sözde eğitim kampı adı altındaki hapishanelerde özgürlüğünden oldular. Sırf Müslüman oldukları için, Müslüman kimliğinden ödün vermediği için baskı altında tutuluyorlar. Kadın erkek ayrımı yapmadan insan onuruna yakışmayan muameleye maruz kalmaktadırlar.Bugün, Uygur Türklerine yönelik baskı ve soykırım politikasının boyutlarını öğrenmemiş olan bir siyasetçi, bir akademisyen, bir devlet adamı var mıdır? Bu çığlık, dünyayı sarsmış durumda. Bu çığlık, televizyonlara, meydanlara, evlere, parlamentolara yansımış durumda." şeklinde sürdürdü.
"Kınamak dünya çapındaki demokratların görevi"
Alman Sosyal Demokrat Parti'den (SPD) AP milletvekili İsmail Ertuğ ise açılış konuşmasında, "İnsan hakları bu kadar açık bir şekilde ihlal edildiğinde, bunu kınamak dünya çapındaki demokratların görevidir ve bu Çin'in iç işlerine müdahale değildir." ifadelerini kullandı.
"Bu parlamento sizin eviniz"
İlerici Sosyalistler ve Demokratlar İttifakı Grubundan AP milletvekili ve Uygur Dostluk Grubu Eş Başkanı Raphael Glucksmann da"Bu parlamento sizin eviniz. Gerçekten bu parlamentoyu eviniz yapmak istiyoruz. Halkınızın hakları için verilen mücadelenin ön saflarında yer almak istiyoruz." diye konuştu.
"Çin'le iş birliği AB'nin temel çıkarlarını tehdit ediyor"
Dünya Uygur Kongresi Başkanı Dolkun İsa da ağustos ayında Birleşmiş Milletler (BM) İnsan Hakları Yüksek Komiseri Michelle Bachelet'in görevinin sonlanmasına dakikalar kala yayımlandığı raporunda Çin'in terör ve aşırılıkla mücadele adı altında ciddi insan hakları ihlalleri işlediğini tespit ettiğini anımsattı.
Dolkun, şunları aktardı:
"Doğu Türkistan'la daha fazla iletişim kurulmalı"
Uluslararası Doğu Türkistan STK'lar Birliği (IUETO) Başkanı Hidayet Oğuzhan da milyonlarca masum sivilin Çin'de faaliyet gösteren toplama kamplarında tutulduğunu, Müslüman kadınların benzeri görülmemiş saldırılara ve vahşete maruz kaldığını ifade ederek, organ toplama, İslam inancına ait dini, tarihi ve kültürel anıtların imhası, milyonlarca genç neslin sistematik ve zorla "Çinlileştirme"nin bunlardan bazıları olduğunu aktardı.
Oğuzhan, "Doğu Türkistan halkının tek arzusu, uluslararası sistem ve düzenin ayrılmaz bir parçası olabilecek egemen ulusluğu yeniden kurmaktır. Çin'in Uygurlara ve diğer etnik gruplara yönelik soykırımını anlamak için dünyanın Doğu Türkistan ile daha doğrudan ilişki kurması gerekiyor." değerlendirmesinde bulundu.
"AB daha fazlasını yapmalı"
Hristiyan Demokratlar (EPP) Grubundan AP milletvekili Miriam Lexmann da AB ülkelerinde Çin tarafından muhalifleri izlemek için kurulan "karakolların" mevcut olduğunu, Kovid-19 salgını sırasında AP'ye "zorla çalıştırma" kullanan Hikvision isimli şirket tarafından yapılan termal kameraların kurulduğunu, öte yandan 2019 Sakharov Ödülü'nün Uygur hakları savunucusu İlham Tohti'ye verildiğini ifade etti.
Lexmann, "Bu meclis nasıl olur da bu kadar zıtlık içinde davranabilir?" sorusunu yönelterek, "Gözlerimiz yavaş yavaş açıldı, başarısızlıklarımızı gördük." dedi.
AP milletvekili ve Uygur Dostluk Grubu Eş Başkanı David Lega da haziran ayında Sincan polis dosyalarının sızdırılmasının ardından, AP'nin güçlü bir destekle Çin'in eylemlerinin insanlığa karşı suç olduğu yönünde bir kararı kabul ettiğini anımsattı.
Mağdurlar yaşadıklarını anlattı
Açılışta, kamplarda bir süre kaldıktan sonra özgürlüklerine kavuşan Uygurlar, yaşadıkları zulmü gözyaşlarıyla anlattı.
Sayragul Sauytbay, kampta yaşadığı korkunç hayatı unutamadığını ancak sonunda adaletin kazanacağı konusunda umudunu kaybetmediğini söyledi.
Gülbahar Hatiwaji de halen uykusuzluk çektiğini, kabuslar gördüğünü, fiziksel ve psikolojik rahatsızlıkları olduğunu paylaştı.
Ömer Bekali de bedeninin özgür dünyada yaşadığını ancak ruhunun hala tutsak olduğunu belirterek, ailesinden uzak yaşamanın acısını çektiğini ifade etti.
Gülbahar Jelilova, 2017 yılında terör suçuyla tutuklandığını ancak iş kadını olduğunu ve terör suçuna karışmadığını dile getirerek, fiziksel ve psikolojik sağlık sorunlarıyla baş etmeye çalıştığını söyledi.
"ABD yapması gerekeni yapmıyor"
Öte yandan açılış konuşmalarının ardından AP'de "Uluslararası topluluğun sorumlulukları ve AB'nin Doğu Türkistan'da soykırıma karşı tutumu" konulu panel düzenlendi.
ABD'nin eski BM Büyükelçisi Kelley Currie, Çin'in ödeyeceği bedelleri artırmanın önemine işaret ederek, bu noktada demokratik ülkelerin yeterli siyasi iradeyi göstermesinin ve ekonomik yaptırımların önemini vurgulayan Currie, ABD'nin Uygurların "soykırıma" maruz kaldığını kabul etmesine rağmen yapması gereken her şeyi yapmadığını söyledi.
Kendisi de Uygur Türkü olan ABD Uluslararası Dini Özgürlükler Komisyonu (USCIRF) Başkanı Nuri Turkel de zorla çalıştırma konusuna değinerek, bu yolla elde edilen ürünlerin ithal edilmesinin önüne geçilmesi gerektiğini dile getirdi.
"Çin'in ödeyeceği maliyet artırılmalı"
Londra merkezli bağımsız Uygur Mahkemesi (Uyghur Tribunal) Başkan Yardımcısı Nick Vetch de Çin yönetiminin halkı ile sürekli ekonomik ilerleme ve artan zenginlik sağlayacağı konusunda üstü kapalı bir tür anlaşma yaptığını öne sürdü.
Vetch, uluslararası camianın bunu bozmaya çalışmasının Çin'in ödemesi gereken maliyetini artıracağını ve Uygurlar üzerindeki baskıyı kaldırabileceğini kaydetti.
"Kültürel soykırım işleniyor"
IGMG Genel Başkan Yardımcısı ve Uluslararası Uygur Forumu Komisyon Başkanı Murat İleri programın ikinci kısmının açılış konuşmasında birçok insan hakları raporunun ve sızdırılmış belgelerin Doğu Türkistan’daki kültürel mirasların yerle bir edildiğini ve "kültürel soykırım" işlendiğini dünyaya gösterdiğini söyledi.
İleri, şunları dile getirdi:
Hasene International Başkanı Mesud Gülbahar da bu konuda çalışan STK'ların hedef birliği içinde olmaları gerektiğini ifade ederek, stratejilerini birleştirerek ortak hareket etmeleri tavsiyesinde bulundu. Uygur STK'larının özellikle kadın, çocuk veya travma yaşamış kişilere yönelik çalışmalar da yapması gerektiğini vurgulayan Gülbahar, hükümetin uygulamalarını Çin halkının geneline mal etmemeleri gerektiğine dikkati çekti.
Brüksel Bildirgesi yayımlandı
Forum’un ikinci gününde ise Brüksel Bildirgesi yayımlandı. Doğu Türkistan'ın 73 senedir Çin işgali altında olduğuna dikkat çekilen bildirgede bölge halkının sömürüye ve asimilasyona uğradığına vurgu yapıldı.
"Bu süreçte, bölgedeki Uygur, Kazak ve diğer Türk Müslüman asıllı halkların topluca yok edilmeleri amacıyla soykırım ve vahşi insanlık dışı suçlara maruz kalmıştır." bilgisinin paylaşıldığı bildirgede şu ifadelere yer verildi.
"Soykırım politikası planlı"
"2014 senesinde başlayan; toplama kampı, polis devleti düzeni, zorla kısırlaştırma, Doğu Türkistan’daki halkların etnik ve inanç kimliklerinin hedef alınması, zorla çalıştırma, zorlanmış ortadan kaybolma, keyfi tutuklama, hukuk dışı gözaltına almalar ve infazlar, seyahat yasağı, bölgenin izole edilmesi, Çin yerleşimcilerin getirilmesi ile bölgenin demografik yapısının yıkımı ve bölgede izlediği diğer tüm soykırım politikaları Çin Halk Cumhuriyeti ve Çin Komünist Partisi merkezi yönetimi ve özellikle Xi JinPing tarafından planlanmış, yönetilmiş ve icra edilmiştir.
- Dünyanın farklı ülkelerinde bulunan araştırma enstitüleri, insan hakları örgütleri vehaber ajansları tarafından yayınlanan raporlar ve belgeler bölgede devam eden soykırımı tüm nitelikleri ve detaylarıyla belgelemiştir.
"Soykırım yapıldığı kabul ediliyor"
Uluslararası arenada Çin'in Uygur Türklerine uyguladığı soykırım politikasının tanınmasına ilişkin bilgilerin paylaşıldığı bildirgenin devamında şöyle denildi;
- 31 Ağustos günü BM İnsan Hakları Yüksek Komiserliği yayınladığı Doğu Türkistan’daki insan hakları ihlallerine ilişkin bağımsız değerlendirme raporu yayınlayarak, Çin yönetimi tarafından Doğu Türkistan’daki Uygur ve diğer halkların etnik ve inanç kimliği hedef alınarak yapılan tüm siyasi uygulamaların “uluslararası suç unsuru oluşturduğunu ve özellikle de insanlığa karşı suç” niteliğine ulaştığı sonucuna varmış ve bu konuda BM üye ülkeleri de dahil olmak üzere, uluslararası topluma, özel sektöre ve uluslararası kuruluşlara öneriler sunmuştur.
- 2021 yılında Londra’da gerçekleşen Uygur Mahkemesi; Doğu Türkistan’da devam eden tüm insan hakları ihlallerini belgeler ve tanıklar üzerinden değerlendirdikten sonra, bölgede yapılan suçların soykırım ve insanlığa karşı suç niteliğinde olduğunu ve bundan Xi Jinping yönetimindeki Çin hükûmetinin sorumlu olduğuna hükmetmiştir.
- ABD, Kanada, Britanya, Belçika, Hollanda, Çek, Litvanya, İrlanda ve Fransa parlamentolarında Doğu Türkistan’da Çin yönetimi tarafından soykırım yapıldığı tanınmıştır. Avrupa Parlamentosu ise Çin yönetiminin uygulamalarını insanlığa karşı suç ve yüksek soykırım riski olarak tanımıştır, Alman Parlamentosu İnsan Hakları Komisyonu Çin’in Doğu Türkistan’daki uygulamalarını BM Soykırım Konvensiyonu’nun 2. Maddesinde belirtilen tüm beş kriteri de yerine getirdiğine dair açıklamada bulunmuştur.
-Doğu Türkistan’da Çin tarafından uygulanmakta olan mevcut tüm siyaset ve uygulamaların; Evrensel İnsan Hakları Beyannamesi, Soykırım Suçunun Önlenmesi ve Cezalandırılması Antlaşması, Roma Statüsü, BM Antlaşması (UN Charter), Her Türlü Irk Ayrımcılığının Ortadan Kaldırılmasına İlişkin Uluslararası Sözleşme, BM İşkenceye Karşı Sözleşmesi, Kadınlara Yönelik Her Türlü Ayrımcılığın Önlenmesi Uluslararası Sözleşmesi, Kişisel ve Siyasal Haklar Uluslararası Sözleşmesi ve Köleliğin Kaldırılmasına İlişkin Ek Sözleşmeleri’ne göre soykırım niteliğinde suç olduğunu ortaya koymakta, şiddetin sona ermesi ve Doğu Türkistan halkının haklarının yeniden iadesi için hukuki ve uygulanabilir adımların atılmasını gerekli kılmaktadır.
"Raporda önerilen adımlar acilen atılmalı"
Bildirgenin devam metninde taraflara acil harekete geçme çağrısında bulunularak şu açıklamaya yer verildi;
"Tüm bu bahsi geçen hususları göz önünde bulundurarak, Uluslararası Uygur Forumu olarak tüm katılımcılarımız ile aşağıda sıraladığımız konularda ilgili taraflara acil harekete geçmeleri için çağrıda bulunuyoruz:
A. BM İnsan Hakları Yüksek Komiserliğinin yayınladığı Doğu Türkistan’daki insan hakları ihlallerine ilişkin raporda önerilen adımlar acilen atılmalıdır.
"BM Çin’e yönelik gerekli girişimlerde bulunmalı"
B. BM İnsan Hakları Konseyi, Genel kurul ve diğer BM kurumları; Doğu Türkistan’da devam eden soykırımı tanıma ve Soykırım Suçunun Önlenmesi ve Cezalandırılması Antlaşması ve BM Anlaşması (Ana Tüzüğü) uyarınca soykırım yapan Çin’e yönelik gerekli girişimlerde bulunmalıdır.
C. BM’de, Doğu Türkistan’daki soykırımın araştırılması için özel bir raportör belirlenmeli veya bir soruşturma komisyonu oluşturulmalıdır.
D. Doğu Türkistan halkını temsilen Doğu Türkistan dışında faaliyet yürütmekte olan kurum ve kuruşlara destek sağlanmalı ve resmî temsilci statüsünde tanınmalıdır.
E. Tüm ülkeler, Çin ile olan ikili ilişkilerinde evrensel insan hakları beyannamesindeki ilkeler uyarınca siyasi ve diplomatik araçlar ile Uygur soykırımının durdurulması için etkili adımları atmalıdır.
F. Avrupa Parlamentosu'nun haziran ayında insanlığa karşı işlenen suçları ve ciddi bir soykırım riskini tanıyan kararını takiben, Avrupa Komisyonu bu zulümleri sona erdirmek amacıyla acilen yeni bir mevzuat çıkarmalı ve Kurumsal Sürdürülebilirlik Durum Tespiti ve zorla çalıştırma yasağına ilişkin önerilerini güçlendirmelidir.
"İİT'ye katılım hakkı verilmeli"
G. İslam İşbirliği Teşkilatı ve üye tüm devletler Doğu Türkistan’daki soykırımı tanımalı, soykırımın durdurulması için adım atmalı ve Doğu Türkistan temsilcilerine İslam İşbirliği Teşkilatı’na gözlemci statüsünde katılım hakkı vermelidir.
H. BM’e üye ülkeler; taraf olduğu İnsan Hakları Beyannamesi ve ilgili diğer antlaşmalar gereği Doğu Türkistan’daki soykırımın durdurulması için Çin’e ve soykırımla ilişkili tüm taraflara yönelik, ilgili BM kurumları ve kendi ülkelerinde gerekli hukuki ve politik adımları atmalıdır.
"Çin'e dava açılmalı"
I. Uluslararası Adalet Mahkemesi ve Uluslararası Suç Mahkemesi Doğu Türkistan’daki soykırım hakkında acilen soruşturma başlatmalı, Çin’e ve soykırım suçuyla doğrudan ya da dolaylı yollarla ilişkilenen; şahıs, şirket, kurum, kuruluş ve devlet yetkilileri hakkında dava açılmalı ve yaptırım gücü olan net ve güçlü kararlar çıkartılmalıdır.
"Çin şirketlerine yönelik yaptırım uygulanmalı"
J. Uygur ve diğer halkların zorla çalıştırılmalarıyla direkt veya dolaylı yollardan ilişkisi bulunan Çin şirketlerine yönelik yaptırım uygulanmalı ve bu şirketlere yönelik uluslararası yatırım fonları durdurulmalı, zorla çalıştırma yoluyla üretilmiş ürünlerin Çin’den ithal edilmesi yasaklanmalı ve zorla çalıştırma yöntemlerinden yararlanarak üretim yapan uluslararası firmalar sorumlu tutulmalıdır.
K. Çin’in Doğu Türkistan’da soykırım yapmak için kullandığı teknolojileri temin eden Uluslararası firmalar, bu teknolojiyi Çin’e temin etmeyi durdurmalı ve buna yönelik uluslararası düzeyde yaptırım uygulanmalı.
"Medya soykırımı gündemine almalı"
L. İnsan hakları örgütleri, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi ve diğer sivil toplum kuruluşları; Doğu Türkistan’da yaşanmakta olan insan hakları ihlallerinin durdurulması için ortak ve net duruş sergilemeli, etkili adımları atmalı ve Doğu Türkistan ile alakalı çalışmalarını Doğu Türkistan temsilci kuruluşlarıyla istişare ve iş birliği içinde yapmalıdır.
M. Uluslararası ve ulusal haber ajansları ve gazeteciler, bilhassa İslam ülkelerinin medyası, Doğu Türkistan’daki soykırımı gündemlerine almalı, konuyla ilgili yoğun şekilde haberler yaparak uluslararası toplumun sağlıklı bilgilendirilmesini sağlamalı ve bu hususta uluslararası boyutta tepki ve farkındalık oluşmasına katkı sağlamalıdır.