Başbuğ, Bodrum ilçesindeki evinde gazetecilere yaptığı açıklamada, FETÖ'nün darbe girişimi değerlendirdi. Başbuğ, 15 Temmuz 2016 gecesinin, Türkiye Cumhuriyeti'nin hep beraber yaşanılan en korkunç gecelerden biri olduğunu belirterek, "Yaşanan darbe kalkışımını, girişimini bu hareketi ve bu harekete katılanları lanetliyorum. Onlar Türkiye'nin ve TSK'nın tarihine bir kara leke sürdüler." diye konuştu.
Kendi meclisini bombalayan ve kendi halkına ateş açanların, Türk askeri olamadığını ifade eden Başbuğ, "Bunlar birilerinden, bir yerlerden emir alan teröristlerdir." dedi.
Başbuğ, "Belki de bu olayda sevindiğimiz önemli noktalardan bir tanesi, Türk Silahlı Kuvvetlerinin büyük çoğunluğunun dün gece yaşanan olaylar karşısında gösterdiği davranış ile başta Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hulusi Akar olmak üzere, demokrasinin yanında yer aldılar. Bu nedenle hepsini yürekten kutluyorum." ifadesini kullandı.
Özellikle polisimize teşekkür ediyorum
Dün gece TSK'nin büyük çoğunluğuyla beraber, omuz omuza örnek bir davranış gösterdiğine işaret eden Başbuğ, "Güvenlik kuvvetimize özellikle polisimize de teşekkür ediyorum. Polislerimiz de dün gece canları pahasına görevlerini yerine getirdiler, onların da hepsini kutluyorum." diye konuştu.
Başbuğ, Türk milletinin darbenin karşısında olduğunu net olarak bütün dünyaya ilan ettiğini ifade ederek, şunları kaydetti:
"Bu da hepimiz için bir gurur vesilesi. Bugün çok kimse bu darbeciler ile cemaat arasında bir ilişki olduğunu düşünmektedir. Ben de aynı düşünceyi taşıyorum. Bu konuda 2009 yılında ben bu düşünceyi paylaşmıştım. Demiştim ki, 'Bazı cemaatler hedeflerine ulaşmada kendileri için en büyük engel olarak TSK'yı görmektedirler. Bu nedenle TSK aleyhine faaliyette bulunmaktadırlar. Bu yapılanlara karşı hukuk devleti kapsamında TSK olarak elbette tepkisiz kalmayacağız, etkisiz kalmayacağız. Bu kapsamda değerlendirmemizi bütün ilgililerle paylaşmıştık."
Geçmişte acı dönemler yaşandığına dikkati çeken Başbuğ, "Hala da yaşanmaya devam ediyor. Bunların hiç birisinin Türkiye'de bugün yaşanmasını arzu etmezdik. Şu anda yaşadığımız durum nedeniyle gerçekten bu konuda büyük üzüntü duymaktayım." dedi.
Bunlar küçük bir grup
Başbuğ, darbecilerin TSK içinde azınlıkta olan bir grup olduğuna işaret ederek, "Bunlar küçük bir grup, bunda hemfikiriz ancak buna rağmen bu darbecilerin oldukça uzun bir hazırlık süreci içinde oldukları ve TSK'nın neredeyse büyük bölümüne, çok yerlere ulaştığı ortada. Bu faaliyetlerin tespit edilememiş olması da gerçekten düşündürücü bir nokta. Elbette yetkili makamlar bu konunun üzerinde hassasiyetle duracaklardır." diye konuştu.
Bu darbe girişimini yapanların hukuk kuralları içinde yargılanıp, cezalandırılacaklarını belirten Başbuğ, şöyle devam etti:
"Bundan hiçbir şüphemiz yok. Etrafımız ateş çemberi. Türkiye'nin jeopolitik durumu ortada. Tarih boyunca böyle. 2009'da dedim ki 'güçlü ordu, güçlü Türkiye'. Bu coğrafya da güçlü orduya ihtiyaç var. Hepimizin en çok dikkat edeceği husus, bugün Türkiye'nin en çok ihtiyaç duyduğu konjonktürde bulunuyoruz. Bugün güçlü orduya zarar vermememiz lazım. Ordumuzun gücünü en üst noktalara taşımamız lazım."
Başbuğ, "Bunları yaşamak hiçbir zaman arzu edilen bir şey değil. Bu yaşanılan olaylar neticesinde 161 insanımızı şehit verdik. Bu, hakikaten hepimizi yürekleri dağlayan bir konu. Şehitlerimize Allah'tan rahmet diliyorum." dedi.
Bu olaydan TSK'nın daha güçlü olarak çıkacağını vurgulayan Başbuğ, buna da yürekten inandığını söyledi.
Artık cinnet noktasındalar
Başbuğ, dün yaşanların çok farklı bir olay olduğuna vurgu yaparak, şöyle devam etti:
"Hiçbir zaman Türk ordusu, Türk askeri bu tip hareketlerde bulunmadı. Bu kişiler cinnet getiren kişiler. Artık cinnet noktasındalar. İnsanın düşüncesi, havsalası almıyor. Kendi ordunuzun silahlarıyla Meclisi bombalıyorsunuz, halka ateş açıyorsunuz. Bu cinnettir, bu terördür. Bunu başka şekilde izah etmemiz mümkün değil. Yaşanılan olay çok acı."
Başbuğ, gazetecilerin darbe girişiminde görev alan erlerle ilgili sorusu üzerine de şunları kaydetti:
"20 yaşındaki gençler. Ben elbetteki bu erlerimizi, bu darbenin içinde yer alan, planlayan, rütbeli personelden ayrı bir yere koymak, ayrı noktaya koymanın doğru olduğu düşüncesindeyim. Çünkü bunlar belki de kandırıldılar. 'Tatbikat' denilerek kışlanın dışına çıkartıldığı gözüküyor. Bu Mehmetçikler kullanıldı. Belki aldatıldılar, belki yanlış bilgilendirildiler. Bu genç çocuğun bunu anlaması, değerlendirmesi, toplum birlik içinde de çok kolay bir olay değil. Gençlerimiz ile diğerlerini aynı teraziye koymayalım. Aynı kaba koymayalım diye düşünüyorum."