Adalet Bakanı Abdulhamit Gül, Antalya'da düzenlenen "Yargı Teşkilatı Toplantısı"nda yaptığı konuşmada, adaletin yargı mensubunun vicdanına emanet olduğunu söyledi.
Yargı yetkisini millet adına kullanırken, milletin yargıya inancı ve desteğini korumanın da çok önemli olduğuna değinen Gül, şöyle konuştu:
"Muhakemenin aleniyeti ve yargılamanın kamusal niteliği, tüm toplumun taraflı veya tarafsız bir göz olarak sürece katılmasını beraberinde getiriyor. O yüzden, 'Mahkemelerimiz doğru ve adil kararlar versin yeterlidir.' diyemiyoruz. Mahkemelerimiz doğru ve adil kararlar versin, doğru ve adil kararlar verdiğine de milleti ikna etsin istiyoruz. Peki ne yapacağız? Ne yapmalıyız? Toplumun, basın yayın araçları üzerinden edindiği bilgilerle parçası haline geldiği yargısal süreçlerin amacına uygun, sağlıklı şekilde işlemesini de garanti etmek zorundayız. Adil bir yargılamanın gerekleriyle toplumun bilgilendirilmesi ihtiyacı arasında makul bir denge kurmalıyız. Unutmayalım ki, enformasyon yoksa dezenformasyon kendisine varlık alanı bulur. Bilgi yoksa kuşku, onun tahtına kurulur. Yalanın panzehiri, sadece ama sadece hakikattir."
Gül, 5 Temmuz hain darbe girişiminin devlet ve toplum hayatı açısından kritik bir eşik olduğunu söyledi.
Mülkiye, adliye, askeriye ve emniyet içindeki yapılanmasının bu örgütün geçmişteki hukuk dışı iktidarını ayakta tutan ana sütunlar olduğunu aktaran Gül, bu alanlardaki arınmanın o sebeple hayati bir önem taşıdığını dile getirdi.
Siyasi tarih boyunca yüz yüze gelinen en büyük tehditlerden birinin hain ve acımasız yüzünü en açık şekilde bu tarihte gösterdiğini işaret eden Gül, şöyle konuştu:
Bugüne kadar kaydedilen aşamanın önemli olduğuna işaret eden Gül, "Mücadelenin başarılı, kuvvetli yönleri sahadaki diğer mücadele unsurlarıyla birlikte sizin eserinizdir. Gayretleriniz her türlü takdirin üstündedir. Biz bu mücadelede yargı mensuplarımızın sonuna dek yanında durduk. Teknik ve idari ihtiyaçları karşılamaya, sahada karşılaşılan problemlerin çözümünde destek olduk. Desteğimiz kesintisiz sürecektir. Yegane talebimiz, adaletin tecellisidir." ifadelerini kullandı.
"Yargıda Hedef Süre" uygulaması
Güven veren adaletin hakkın gecikmeden zamanında teslimi olduğunu belirten Gül, bu konuda çok önemli bir çalışma olan "Yargıda Hedef Süre" uygulamasını başlattıklarını anımsattı.
Artık bir dava açıldığında, bir soruşturma başlatıldığında yargının kum saatinin de işlemeye başladığını vurgulayan Gül, şunları kaydetti:
"Proje kapsamında, 1457 ayrı dava ve 220 soruşturma türü için belirlenen hedef süreler, yargıda zaman yönetimi hedefine imkan sağlıyor. Bundan daha önemlisi, yargı süreçleri artık daha şeffaf, daha öngörülebilir hale geldi. Amacımız hızlı değil, yargılamaların makul ve olması gereken sürede tamamlanmasıdır. Her davanın kendine özgü şartları, kendine özgü zorluk veya kolaylıkları bulunduğunu elbette biliyoruz. Hedeflenen süreden önce sonuca ulaşan davalar olabileceği gibi, bu sürelerden sonra tamamlanan, tamamlanması haklı ve makul olan davalar da olacaktır."
Standart geliştirirken istisnaları dışarıda tutmak zorunda olduklarını vurgulayan Gül, hedef süre uygulamasının istisnaları hesap dışında tutarak bir süre standardı oluşturmayı amaçladığını bildirdi.