Üniversite öğrencisi 21 yaşındaki Ömer Faruk Kapaklı, 15 Temmuz gecesi babası ile Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'ne darbe girişimini engelleyebilmek için koşan vatandaşlar arasındaydı. Ömer Faruk Kapaklı'nın babası Akif Kapaklı, tankların önünde tek başına direndiği esnada Jandarma Genel Komutanlığı yakınına atılan bombayla şehit oldu. O gece aynı patlamada gazi olan Ömer Faruk Kapaklı ise vücudunun 4 yerine isabet eden ve çıkarılamayan şarapnel parçaları ile yaşamını devam ettirmek zorunda kaldı. İddiasına göre FETÖ yapılanması içerisinde olan öz amcası Osman Kapaklı ile halasının çocukları çoktan yurt dışına kaçmıştı. Ömer Faruk Kapaklı ile amcası Sebahattin Kapaklı yaşananları anlattı.
Darbe girişiminin yaşandığı gece babası ile önce Etimesgut Belediyesine, ardından da Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'ne gittiklerini anlatan Ömer Faruk Kapaklı, babasının tankın üzerinde bulunan askerlerle münakaşaya girerek, "Benim askerim bana mı ateş edecek? Bu ülke size ne yaptı?" gibi sözler sarf ettiğini dile getirdi.
"Son sözü hakkım herkese helal olsun"
Külliye'ye gittikleri esnada askerlerin ateş açtığını ama babasının tankların önünde tek başına durmaya devam ettiğini aktaran Kapaklı, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Ateşin hemen ardından çok büyük bir patlama sesi geldi. Ben yere yattım, resmen ölmeyi bekliyordum. Aynı esnada helikopterdeki ateşler yanıma düşüyordu. Babamın bulunduğu tarafa baktım, önce göremedim, içim rahatladı. Tekrar arkamı dönüp baktığımda tankın önünde yatıyordu ama bilinci açıktı. Babam 'Benden umudu kes, bitti artık. Kaç canını kurtar' dedi. Nasıl bırakıp kaçıp gideceksin? Bir araba çevirdik. Hastanede ameliyata girene kadar bilinci açıktı. Yolda giderken bana 'Sakın isyan etme, benden herkese selam söyle. Hakkım herkese helal. Onlardan benim adıma helallik iste.' dedi. Gidene kadar kelime-i şehadet getirdi. Ben de yaralanmışım ama o anın sıcaklığı ile hiç farkında değildim. Babamı da beni de ameliyata aldılar. Ameliyattan çıktığımda da vefat haberini aldım."
Öz amcası yurt dışına kaçtı
Kapaklı, öz amcası ile halasının çocuklarının FETÖ yapılanması içerisinde, onlara ait okullarda görev aldıklarını, darbe girişiminin öncesinde yurt dışına kaçtığını belirtti. Kapaklı, "Adımın 'Ömer' olduğu kadar eminim onların bunu bildiğinden. Allah ömür verdiği sürece mücadelem devam edecek." dedi. Geçen hafta bu yakınları hakkında suç duyurusunda bulunduğunu anlatan Kapaklı, şöyle devam etti: "Sadece amcam değil halamın çocukları da var. Hepsinden şikayetçi oldum. Babam vefat etmeden önce arabada onu hastaneye yetiştirirken 'Benim hakkım herkese helal olsun, benden de helallik iste' dedi. Babam giderken hakkını helal etti ama sonuçta orada ben de kan akıttım, mücadele ettim. Benim hakkım onlara helal değil.
"Ben kardeşime sahip çıkmadım"
Kapaklı, amcasının babasını en son Ramazan Bayramı'nda aradığını ve bu telefonun ardından babasının günlerce "Ben kardeşime sahip çıkamadım, bunların içerisinde kaldı." diyerek gözyaşı döktüğünü aktardı.
Zorla abone ettiler
17-25 Aralık sürecinden önce bu yapılanmanın dershanesine gittiğini, iki üç haftada bir de evlerinde yatılı kalarak ders çalıştığını söyleyen Kapaklı, dershanede ve evlerinde kendini rahatsız eden olayları şu sözlerle anlattı:
"Evlerindeki kütüphanelerde bir tane bile Kuran-ı Kerim yoktu. Hep Fetullah Gülen kitapları ile doluydu. 'Abi' dediklerimiz gecenin bir vakti girip, bir vakti çıkıyordu. O zaman idrak edemiyorsun ama sonra insanın aklına geliyordu 'neden' diye. Bir akrabamız Arnavutluk'ta üniversitede iki sene okudu. 17-25 Aralık'tan sonra bıraktı, geldi. O çevresindeki arkadaşlarının bara, diskoya gittiğini, her gittikleri yerde de bu ev abilerini gördüklerini anlatırdı. Tesadüf değil herhalde. Bu süreçten, bir şeyleri gördükten sonra bunları idrak edebiliyorsun. O an saf duygularla gidiyorsun, inanasın gelmiyor. Dershanelerine gittik, gazetelerine dergilerine zorla üye ettirdiler. Bizden kurban parası topluyorlardı. Bir defa olsun o gazetenin, derginin yüzünü görmedim. O para nereye gidiyor, bilmiyordum ama üyeydik." Kapaklı, 17-25 Aralık süreci yaşanmadan birkaç ay önce bu yapının dershanelerinden ayrıldığını anlatarak, yolda dershaneden gördüğü bir hocasının kendisine, "Biz cemaat olarak hiçbir siyasi partiyi desteklemiyoruz ama AK Parti'nin gitmesi için elimizden her geleni yapacağız. Ankara'da AK Parti'den sonra CHP var, bizim oyumuz ona. Diyarbakır'da HDP var, oyumuz ona" dediğini, bu sözler sonrasında da bu yapıyla bütün iletişimini kopardığını dile getirdi.
"Ona kardeş diyemiyorum"
Şehit Kapaklı'nın kardeşi Sebahattin Kapaklı ise darbe girişimini durdurmak için Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'ne gittikleri esnada kardeşinin durumunu öğrendiklerini söyledi.
Anneleri vefat ettikten sonra yurt dışındaki kardeşi Osman Kapaklı'nın eğitimi için şehit ağabeyinin bizzat emek verdiğini aktaran Kapaklı, "İşte gidip cemaate takıldı. Cemaat denmez artık da... İşte bunların ne kadar beyinleri yıkandıysa biz 17 Aralık'tan sonra defalarca uyardığımız halde... Kardeşim, ben ağabeyimi toprağa verirken mesaj atmış. Okusanız, benim acımın içinde bana öyle sorular soruyor ki cevap bile vermek istemedim. Ağabeyimi toprağa gömüyorum, bana 'kanıt' diyor. Ona 'kardeş' diyemiyorum. Benim bundan sonra böyle bir kardeşim yok." diye konuştu.
Sebahattin Kapaklı, kardeşinin Kazakistan'da FETÖ yapılanmasına ait okullarda okuduğunu, ardından da Hatay'da yine bu yapıya ait bir okulda müdür yardımcılığı yaptığını ve Ramazan Bayramı'ndan önce yurt dışına kaçtığını aktardı.
Kardeşini defalarca uyardıklarını söyleyen Kapaklı, "Gittiği yolun iyi bir yol olmadığını söyledik ama anlatamadık. Bayramdan önce bize söylemeden gitmiş. Gittiğine de ağladık biz ama neden ağladık, bu beddua ediyor ya 'Ocaklarına ateş düşsün' diye, bir o bedduası tuttu. Bizim ocağımıza ateş düşürdü. Bizim evimizin direği gitti. Babamdan sonraki en büyüğüm gitti. Onlar o kadar kinlenmiş ki o kadar nefret dolmuş ki ben 'kardeşim' demeye utanıyorum." sözleriyle tepkisini dile getirdi.