Atatürk dönemi tarih müfredatı

"Muhammet 40 yaşına geldiği zaman vatandaşlarını, kendinin bulduğu ve doğru olduğuna inandığı yeni bir dine davete başladı" ifadelerinin yer aldığı ders kitapları nasıl ortaya çıktı ve müfredattan hangi süreçte kaldırıldı?

Mete Yavuz
İsmet İnönü ve dönemin Maarif Vekili Hasan Ali Yücel Balkır Köy Enstitüsü'nde.

Osmanlı son devrinin modern mekteplerinde yetişmiş asker ve sivil bürokrat seçkinlerin düşünce dünyası ve âlem tasavvuru nereden besleniyordu diye sorulduğunda verilebilecek cevaplardan biri şüphesiz dönemin Avrupa’sında tedavülde olan popüler bilim kitaplarıdır.

Batı, on dokuzuncu yüzyılda hızlanan bir biçimde bütün bir dünya birikimini yeniden yorumlamaya girişmişti. Bu güzergâhta dinler, kültürler ve medeniyetlerden müteşekkil bütün bir tarih, oryantalistler tarafından hâkim bilimsel görüşler eşliğinde tekrar yorumlandı.

Mustafa Kemal Atatürk’ün 1925 yılında üzerine notlar alarak, titizlikle okuduğu ve derhal Türkçeye çevrilmesi talimatını verecek kadar etkilendiği ünlü yazar Herbert George Wells’in Outline of History isimli genel dünya tarihi çalışması da bu ilginin bir uzantısı olarak ortaya çıktı.

Eser ilk defa Cihan Tarihinin Umumi Hatları ismiyle 1927-28 yıllarında 5 cilt halinde Türkçeye kazandırılıp yurdun dört bir yanına dağıtıldı. Daha sonra da Caetani’nin Hüseyin Cahit (Yalçın) tarafından İslâm Tarihi adıyla tercüme edilen Annali dell’Islam adlı eseriyle birlikte 1931-1942 arasında lise müfredatlarının tarih kitaplarına kaynaklık ederek erken Cumhuriyet devrinde eğitim süreçlerine dâhil olmuş bir neslin dünya görüşünü derinden etkiledi. Gelin söz konusu ders kitaplarının ortaya çıkışına, içeriğine ve müfredattan kaldırılışına daha yakından bakalım.

Bilim kurgunun Babası’ndan “bilimsel” dünya tarih kurgusu

George Orwell’a göre yirminci yüzyılın başında doğan tüm düşünen insanları biçimlendiren kişidir H. G. Wells. 1866’da İngiltere’de dünyaya gelen yazar, ellinin üzerinde roman, sayısız hikâye ve kurgu-dışı eser kaleme almıştır. Onu dünya çapında ünlü kılan fütüristik bilimkurgu romanları “Bilim kurgunun Babası” olarak anılmasını sağlamıştır. Bazı teknolojik gelişmeleri öngördüğü bilimkurgu eserleri sinemaya da aktarılmış, Türkiye’de de hatırı sayılır bir okur kitlesi edinmiştir.

Fakat onu entelektüeller ve siyasiler nezdinde değerli kılan eseri, Birinci Dünya Savaşı biter bitmez kaleme aldığı, dünyanın başından kitabın yazıldığı güne kadar olan tarihin ana hatlarıyla ele alındığı The Outline of History isimli kitabıdır.

Kitap, Fransız-İngiliz yazar ve siyasetçi Hilarie Belloc’a göre yaradılış fikrinin yerine evrimi koyan, dini cennet ve cehenneme huzur bulmak için inanmakta olan olgunlaşmamış kişilerin hurafelerine indirgeyen ve mekanik bir ilerleme çizgisi dayatan materyalist bir üst anlatıdır.

Radikal Batıcı Celal Nuri’den M. Kemal Atatürk’e okuma önerisi

Eseri Cumhuriyet Türkiye’si için önemli kılan ise yazıldıktan kısa bir süre sonra II. Meşrutiyet Batıcılarından meşhur gazeteci Celal Nuri (İleri) tarafından M. Kemal Atatürk’e tavsiye edilmesi ve kitabı titizlikle okuyan Atatürk’ün etkilenerek hemen çevrilmesi için talimat vermesidir. Cumhurbaşkanı’nın talimatı ve takibi üzerine hacimli eser parçalara bölünüp dağıtılarak tercüme edilmiş ve 1927-28 yıllarında Cihan Tarihinin Umumi Hatları isimli 5 ciltlik eser ortaya çıkmıştır.

Eserin etkisini artıran ve onu ülke geneline yayan asıl hamle ise 1931-1942 yılları arasında Maarif Vekâleti Tarih Müfredatı dâhilinde okutulan tarih ders kitaplarına kaynaklık etmiş olmasıdır. Söz konusu kitabın en belirgin hususiyeti ise taşıdığı üst anlatıda yatmaktadır. Kaba bir materyalizm ve popüler bir Darwinizm perspektifinden yapılan bütün bir dünya tarihi okuması yazarın din hakkında yaptığı yorumları da belirlemiştir.

Dinlerin oluşumu kitapta ilkel devirlerde başlayan atalar kültünden tek tanrı fikrine uzanan bir gelişme çizgisi çerçevesinde ele alınırken buna bir tamamlayıcı olarak İslâm tarihi anlatısında da dönemin meşhur kitaplarından Caetani’nin Hüseyin Cahit (Yalçın) tarafından 1924-1926 arasında İslâm Tarihi adıyla Türkçeye tercüme edilen Annali dell’Islam’dan faydalanılmıştır.

Ders kitaplarında nasıl bir İslâm tarihi resmediliyordu?

Kitabın İslâm Tarihi bölümünde Kur'an ve Vahiy alt başlığıyla verilen aşağıdaki ifadeler 1939 sonrasında tedricen terk edilecek olan bir tarih görüşünün ve nesil inşası çabasının ürünü olarak anlaşılmalıdır;

“Muhammet, Mekke’de müşriklik muhitinde ve tesirinde büyümüş olmasına rağmen dini meseleler ve dini düşünceler pek derin bir surette zihnini işgal ediyordu. Muhammet 40 yaşına geldiği zaman vatandaşlarını, kendinin bulduğu ve doğru olduğuna inandığı yeni bir dine davete başladı... Muhammed’in koyduğu esasların toplu olduğu kitaba Kuran denir… İslâm an’anesinde bu ayetlerin Muhammed’e Cebrail adında bir melek vasıtasıyla Allah tarafından vahiy, yani ilham edildiği kabul olunur.”

Cihan Tarihinin Umumi Hatları ilk baskı

“Tarihî nokta-i nazardan [bakış açısından] da mütalaa edildiği zaman görülüyor ki: Muhammet birdenbire Allah’ın Resulüyüm diyerek ortaya çıkmamıştır. O, Arapların ahlâk ve âdetlerinin pek fena ve pek iptidai ve ıslaha muhtaç olduğunu anlamış, bunları ıslah için tenha yerlere çekilerek senelerce düşünmüş ve yıllarca tefekkürden sora kendisine vahiy ve ilham fikri doğmuştur (…) Muhammed’in Musa, İsa dinlerine dair öğrendikleri de kendisinde bu itikadı kuvvetlendirmiştir.”

“Muhammet başlangıçta her halde şedit bir heyecana maruz oldu. Birtakım dinî endişeler ve vicdanî mülâhazalarla samimî surette üzüldü. Muhammet namuskâr ve menfaat fikrinden ari olarak ortaya atıldı. Onun gayesi, muhitinin ahlâkını, dinini ve içtimaî hayatını ıslah etmekti.”

“Muhammet uzun bir devirdeki tefekkürlerin mahsulü olan ayetleri lüzum ve ihtiyaçlara göre takrir ediyordu. Bununla beraber kendisini tahrik eden kuvvetin tabiat fevkinde [doğaüstü] bir mevcudiyet [varlık] olduğuna samimî surette kani idi. Muhammed’i harekete getiren ilk âmil bu samimî heyecanlar olmuştur. Muhammet bidayette irticalen dinî hitabette bulunan bir vaiz oldu. Vaizlikten Nebiliğe, Nebilikten nihayet Allah'ın Resulü haline geçti. Aralarında yaşadığı insanların manevî menfaati için ve büyük bir hakikat namına mücadeleye atıldı. Sonunda cihanşümul bir dinin müessisi oldu.”

Bugün çoktan aşılmış olan kaba yargılar o günün hâkim ruhunu yansıtıyor

Yukarıdaki ifadeler bugün artık birçoğu aşılmış olan on dokuzuncu asrın materyalizm, biyolojik ve sosyal evrim, tek tip ilerleme çizgisi fikirleriyle anlaşılabileceği gibi; erken oryantalizmin de İslâm hakkındaki birçok basmakalıp yargılarıyla da doludur.

Hz. Peygamber'in Allah tarafından vahiyle taltif edilmesini kabul etmenin imanî bir mesele olduğunu bilerek bu hususu tartışma dışı kabul edersek, alıntıladığımız metinde ve birçok benzer ifadede de İslâm tarihine dair delilsiz, aleni hatalar mevcuttur. Bu hatalı anlatılar da kaba bilimci düzlemdeki önyargılar gibi özellikle İkinci Dünya Savaşı sonrası sosyal bilimleri de etkileyen paradigma değişimi sürecinde itibarını kaybetmiştir. Fakat bu itibar kaybı öncesinde ülkemizde de bu yargılarla malul kitaplardan vazgeçilmişti.

1930’lara damga vuran tarih anlatısından nasıl vazgeçildi?

Celal Nuri İleri

Wells ve Caetani’nin kitaplarının tarih ders kitaplarına kaynaklık ettiğini ilk ortaya koyan Şükrü Hanioğlu’na göre “Reisicumhur, aydınlanacak yeni neslin ‘din’e böyle yaklaşmasını, geçmiş çağlara ait, evrimini tamamlamış, insanlığın gelişimiyle hükmü kalmamış bu kuruma dayanma yerine, bilimi merkezine alan bir tasavvuru sahiplenmesini arzu etmiştir.” Bu arzunun kendisinin vefatından sonra idareyi ele alanlar tarafından aynen devam ettirildiğini söylemek ise oldukça güçtür. Söz konusu fikirler toplumun alt katmanlarında kabul görmediği gibi Atatürk’ün etrafındaki kadro tarafından da yaşarken savunulsa da vefatından sonra yeterince sahiplenilmemiştir. Nitekim İsmet İnönü’nün Cumhurbaşkanlığı koltuğuna oturması ve Hasan Âli Yücel’in 28 Aralık 1938’de Milli Eğitim Bakanı olarak görevlendirilmesinin ardından zaman içerisinde I. ve II. Türk Tarih kongrelerinde ele alınan ve Türk Tarihinin Ana Hatları kitabıyla somutlaşan Türk Tarih tezi ve Güneş-Dil teorisi gibi ilmi olarak savunulması fikirlerinden vazgeçilmiş, Türk tarihinin İslâmiyet öncesine yapılan vurgu azaltılmış ve Osmanlı geçmişine ilginin arttığını gösteren eserler yayınlanmaya başlamıştır. Bunlardan en mühimi Tanzimat’ın 100. yılı olan 1939’da hazırlanan ve Maarif Matbaası'nda 1940’ta basılan Tanzimat I isimli kitaptır. Atatürk’ün Tanzimat’la alakalı menfi görüşleri dikkate alındığında, vefatından hemen sonra yaşanan paradigmatik dönüşüm daha iyi anlaşılacaktır. Tıpkı bunun gibi, Wells’ten ve Caetani’den mülhem tarih ders kitapları da 1939’dan 1942’ye kadar zamanla değiştirilmiş, söz konusu kitaplardaki din anlatısı 1949 yılında Başbakanlık koltuğuna da oturacak olan II. Meşrutiyet dönemi İslâmcılarından Şemsettin Günaltay’ın 1939’da hazırladığı ders kitabıyla bir daha dönmeyecek şekilde ortadan kalkmıştır.

Outline of History'nin yazarı Ünlü Romancı H.G. Wells.