Askeri okullar FETÖ’nün elinde

Başbakan Yıldırım, Fetullahçı Terör Örgütü’nün, ordu içindeki yapılanmasının başlangıcının askeri liseler olduğunu söyledi. Yıldırım, “Askeri liselerde, harp okullarında okuyanların yüzde 95’inin bunlarla ilişkisi olduğunu düşünüyoruz. Orduda ise albay ve aşağısı rütbelerde oran yüzde 60-80 arasında değişiyor” dedi.

Yeni Şafak İbrahim Karagül

Başbakan Binali Yıldırım, medya temsilcileriyle Çankaya Köşkü'nde biraraya geldi. Yıldırım, toplantıda önemli açıklamalarda bulundu. FETÖ elebaşı Fetullah Gülen'in iadesiyle ilgili ABD'nin tutumunun daha iyiye gittiğini belirten Yıldırım, '15 Temmuz'dan sonra ABD'nin tutumu daha iyi ve harekete geçtiler, ABD Başkan Yardımcısı Biden de gelecek' dedi. “FETÖ soruşturmasında ölçümüz 17-25 Aralık'tan sonra örgütle ilişkinin sürdürülmesidir” diyen Yıldırım, şu değerlendirmelerde bulundu:

MEDYA KARŞI DARBE YAPTI

Bu darbe teşebbüsü ile beraber medyamız herhangi bir telkin olmadan, durumdan vazife çıkararak, karşı darbe yapmıştır. Darbecilerin veya darbeye kalkışanların hesaplamadığı tek alan bu ve medya diye düşünüyorum.

(Batı medyasında yer alan haberler) Darbeyi Türkiye defetti, demokrasi kazandı diyecek yerde, 'şu şu hataları yapmasalardı başarılı olacaklardı', onları tenkit eden, nerede hata yaptıklarını anlatan haberlere yer verdi. Bundan sonra daha dikkatli olmaları gerektiğini telkin ettiler. Şaka gibi ama değil. Bu bizde çok büyük hayal kırıklığı yaşattı.

BURASI MISIR DEĞİL TÜRKİYE

Türkiye'deki bu girişimi Mısır gibi değerlendirmek istediler ama olmadı. Burası Mısır değil, burası Türkiye. O farkı hesap edemediler. Şimdi artık işler onlar açısından da normale döndü.

BİRLİKTELİĞİMİZİ GÖZÜMÜZ GİBİ KORUYACAĞIZ

Siyasi partiler de başta CHP, MHP olmak üzere burada çok net duruş ortaya koydular. Yenikapı'dan sonra da biz bunu, bu birlikteliği gözümüz gibi koruyacağız diye milyonlara taahhüdümüz var. Hakikaten bunu korumak zorundayız. Çünkü toplumun kenetlenmesi, bir beraber olması, hem içeride hem dışarıda ülkemiz hakkında iyi düşünmeyenlere çok önemli cevap niteliği taşıyor.

ÇOK TİTİZ ÇALIŞILACAK

(FETÖ elemanlarının tespit edilip cezalandırılması) Örgüt kapalı. Bu, bizim en büyük zorluğumuz. Burada hala örgütün 'kripto' diye tabir edilen elemanları olabilir. Yapabildiğimiz kadar ayıklama, temizlik yapıyoruz ama buna rağmen kalmış olabilenler mümkündür. Onun için birkaç çapraz kontrolü yaparak, nihai kararı veriyoruz. Bunların bir kısmı zaten suç üstü yapıldı ve adalete teslim edildi. Onlar da sorun yok. Ama bu darbe girişiminde bir fiil, görev almamış, fakat arka planında görev almış veya yıllardan beri bu altyapının hazırlanmasında aktif katkısı olmuş bütün herkesin çok titiz bir çalışmayla belirlenmesi lazım.

17-25 ARALIK MİLAT

Biz belirli kriterleri ortaya koyduk. Bu örgütle irtibatı, kendi isteğiyle, kendi azmiyle olanlarla hasbelkader buraya ilişki içinde olmuş olanları birbirinden ayırmamız gerektiğini düşünüyorum. Burada da ölçüyü ya 1973'ten beri alamayız, bizim için ölçü 17-25 Aralık sonrasıdır. 17-25 Aralık sonrasındaki örgütle ilişkilerde eğer bilerek ve isteyerek bizatihi örgütün, bizatihi ekonomik faaliyetlerine, sosyal faaliyetlerine, siyasi faaliyetlerine katılmışsa bunları tespit edecek araçlarımız var. Bu bir ölçü. Buna bakıyoruz.

81 BİN 494 KİŞİ AÇIĞA ALINDI

Devlette açığa alınan 76 bin 597 kişi. Memuriyetten çıkartılan 4 bin 897 kişi. Bunların 3 binden fazlası asker, bir kısmı hakim, bir kısmı da sivil memur. Hem açığa alınanlar hem de memuriyetten çıkartılanların toplamı 81 bin 494 kişi.

ASKERİ LİSELERİN YÜZDE 95'İ BUNLARIN

Örgütün asker içindeki yapılanmasının başlangıcı askeri liseler. Liselerde okuyan, harp okullarında okuyanların yüzde 95'i bunların. Kendi ifadelerini söylüyorum, albay ve aşağısı rütbelerde oran yüzde 60-80 arasında değişiyor. Kişinin, öğrenci olarak alınmasından, mezun olup kıta görevine tayine kadar geçen sürenin yönetimi, Milli Savunma Bakanlığı sorumluluğunda olacak. Harp akademilerini kapatıyoruz. Üniversite bünyesinde yüksek lisans bölümleri olacak. Bu enstitü şeklinde, bölüm şeklinde olabilir yani diğer niversitelerdeki gibi. Dolayısıyla lisanstan sonra mesleğe başlayıp, arada gelip yüksek lisansı yapıp kurmaylığa ayrılma işi burada veya yurt dışında olacak.

Yarım saat durum tespiti

http://image.piri.net/resim/imagecrop/2016/08/14/03/32/resized_bfa1e-bd53fe0ekaragul.jpg

15 Temmuz gecesi yaptığı açıklamaya ilişkin değerlendirmelerde bulunan Yıldırım, o geceyi şöyle anlattı: Açıklamadan önce Cumhurbaşkanımız ile temas kurmak için uğraştık ancak muvaffak olamadık. Vakit de çok ilerliyordu ve bu açıklamanın yapılması gerektiği kanaatine vardım ve yaptım. Bunu da yaparken yarım saat bir durum tespiti yaptım. Çünkü o açıklamanın ondan sonraki gidişatı belirleyecek bir şey olduğunun farkındaydım, onun için saha araştırması yaptım. Ankara'da, İstanbul'da, diğer illerde temas kurabildiğim insanlarla konuştum. Fotoğrafı görmeye çalıştım ve sonunda öyle bir açıklamanın yapılmasının uygun olacağı düşüncesi bende hakim oldu. Çünkü Genelkurmay Başkanı ile irtibat kuramıyoruz, İçişleri Bakanı da tesadüf uçakta, onunla da temas kuramadık. Ankara Valisi, İstanbul Valisi ve bir, iki komutanla konuştum, önemli noktalardaki birkaç komutanla konuştum ve işin sonunda o açıklama geldi. Daha sonra Cumhurbaşkanı'mızla hemen sonra konuşma fırsatımız oldu. Onunla da değerlendirdik ve ondan sonra vatandaşların sokağa, meydana davet edilmesi gerektiği görüşünü beraber kararlaştırdık ve o daveti de Cumhurbaşkanı'mız yaptı.

Biden geliyor

FETÖ elebaşı Fetullah Gülen'in iadesine ilişkin de bilgiler veren Yıldırım, “Terörist başının Türkiye'ye gelip, yargılanmasından başka bir uzlaşı yolu yok. 15 Temmuz sonrası Amerika'nın yaklaşımı, 15 Temmuz öncesine göre çok farklı. 22'sinde bir heyet gönderiyorlar, teknik heyet, hukukçular gelip burada bizimkilerle görüşecek. 24'ünde Başkan Yardımcısı Joe Biden geliyor, onunla değerlendireceğiz. Bizden heyet gidecek, dosyalar orada, inceleniyor. Ben burada olumlu bir sonuç çıkacağını düşünüyorum. Aksi bir durum söz konusu olamaz. Bunu Amerika kendisine izah edemez” dedi.

Suriye'de önemli gelişmeler olabilir

Suriye'deki kirizin çözümüne ilişkin de açıklamalarda bulunan Başbakan, “Rusya ile ilişkilerin normalleşmesi her bakımdan iyi. Suriye politikası bakımında Rusya'nın Türkiye ilişkilerinin düzelmesinin çok büyük faydası var. Orada çözüm için birbirine zıt iki pozisyon varken, şimdi çözüme yönelik birlikte çalışma istek ve iradesi var. Buna İran'ı ve Amerika'yı da katarsanız Türkiye ile beraber bu sorunun çözümü için şartlar gittikçe olumlu hale geliyor ve bunun çözüme çok ciddi katkısı olacağı kanaatindeyim. Yani önümüzdeki 6 aylık süre içerisinde Suriye konusunda kayda değer gelişmeler yaşarsak şaşmayın” dedi.

15 Temmuz sonrası süreç hızlandı

Kurumlarda, kritik noktalardaki karar verici kişilerle ilgili 2014'ün Aralık ayından sonra bir çalışmanın yapıldığını hatırlatan Yıldırım, “15 Temmuz darbe girişiminden sonra bu süreç hızlandırıldı, bu temizlik işi. Dolayısıyla büyük oranda burada yapılan çalışmalarda hata payının azaltıldığını düşünüyoruz ama 'Sıfır hatayla yapacağız', çok iddialı bir şey olur. O hatayı da yargı düzeltecek. Bizim verdiğimiz karar, bir yargı kararı değil, yargının olayı aydınlatması için bir ön çalışma niteliğindedir. Yargı işin sonunda doğrusunu tespit edecektir” ifadesini kulandı.

Terfiler YAŞ'ta yapılacak

Başbakan Yıldırım, “Terfi konusunda yine YAŞ devam edecek. YAŞ'ın yapısı değişiyor. YAŞ'ta da önceden Başbakan, Milli Savunma Bakanı, diğerleri de orgeneraller, oramiraller yani 14 artı 2. Şimdi nasıl oluyor? Başbakan başkan, Milli Savunma Bakanı, Dışişleri, İçişleri, Adalet Bakanı ve beş tane Başbakan Yardımcısı, 11 artı Genelkurmay ve üç kuvvet komutanı, toplam 14. 14'ün 4'ü asker, 10 tanesi sivil. Yüksek Askeri Şura'yı çağırma ise başkanın yetkisinde, eskiden Genelkurmay Başkanı'nın yetkisindeydi. Şimdi başkan, başbakan oluyor. Başbakan yılda bir taneden az olmamak üzere, Yüksek Askeri Şura toplantısı yapabilir. Sekreterya Genelkurmay İkinci Başkanıydı, sekreterya Milli Savunma Bakanı oldu” dedi.

Herkes bizden bekliyor

Darbe girişiminin sivil ayağına ilişkin bazı dedikodular olduğunu vurgulayan Yıldırım, “Darbenin sivil ayağıyla ilgili elimizde somut bir şey yok. Orada da dedikodular var. “Kılıçdaroğlu'na, 'Sizde paralelci var mı yok mu?' diye sormuşlar. 'Biz bilmiyoruz, Hükümet söylesin, biz de gereğini yapalım' demiş. Herkes bizden bekliyor yani. Şimdi orada da ölçü aynı. 17-25 Aralık. Biz yan yana çalıştığımız arkadaşlarımızla ilgili endişe duyarak, kuşku duyarak bir arada olamayız.

Bir genel başkan yardımcımızın kardeşi asker de tutuklandı. Şimdi onun hesabını bundan sormamız doğru bir şey değil” dedi.

14 Ağustos bizim işimiz

“FETÖ, silahlı eylem yapabilecek türde bir örgüte dönüşür mü? Bu konuda istihbari bilgiler var mı? Bundan sonra terör örgütü mantığıyla farklı eylemler yapabilirler mi?” sorusu üzerine Yıldırım, “Yapabilirler, yaptırabilirler. İhtimal dahilinde, yapabilirler de. Yaptılar çünkü. Deneyeceklerdir en azından. Bireysel eylemlere, bazı önemli isimlere yönelik birtakım çalışma içine girebilecekleri, girmekte olduklarının bilgileri geliyor” diye konuştu. Medyada yer alan FETÖ'nün 14 Ağustos'a yönelik iddialarına ilişkin soruya Yıldırım, “14-15 Ağustos işi bizim işimiz, milletin işi değil. Bizim sorumluluğumuzda. Dolayısıyla milletin güvenliğini sağlamak, milletin tedirgin olmasını engellemek bizim işimiz” karşılığını verdi.

Kurumlar değil kişiler

Yıldırım, “Bazı şirketler var. Bunlarla hakikaten iç içe girmiş yöneticileri, sahipleri bunlarla isteyerek, yahut istemeyerek hareket ediyor fakat şirket ülkenin bir değeri olmuş. Binlerce çalışanı var. Burada da ölçümüz şu: kurumları değil kişileri esas alacağız. Dolayısıyla bu suça bilerek, isteyerek katılanlar affedilmeyecek” dedi. Yıldırım, “17-25 Aralık'tan sonra bu bilinen terörün finansmanını sağlayan şirketlerle çok derin ilişkileri devam ettirenler varsa onlar da sorumlu olacak. Mali işlerle ilgili konuların takipçisi MASAK olacak. MASAK'ın vereceği raporlara göre işlem yapılacak” diye konuştu.

Başbakan'a siber espri

http://image.piri.net/resim/imagecrop/2016/08/14/03/32/resized_e3230-522b0e05simsek.jpg

Kahvaltılı toplantı sırasında ilginç bir olay da yaşandı. Masada Başbakan Yıldırım'ın yanında oturan Başbakan Yardımcısı Mehmet Şimşek'in cep telefonu çalmaya başlayınca, Yıldırım'a yönelerek, “Başbakanım beni arıyorsunuz” dedi. Yıldırım ise, “Hayır ben aramadım seni, nerede benim telefonum, belki korumalar yanlışlıkla aramıştır” diyerek cep telefonunu istedi. Başbakan Yıldırım'ın cep telefonu getirilip kendisine verildiğinde telefonunun arama kayıtlarında Şimşek'in numarasının olmadığı görüldü. Herkesi şaşırtan bu olay üzerine medya temsilcilerinin “Siber saldırıya mı maruz kaldınız” esprisi Başbakan Yıldırım ve toplantıya katılanları kahkahalara boğdu.