Başbakan Yardımcısı Recep Akdağ, "Suriyeliler için harcanan toplam maliyet 84 milyar 880 milyon lira. Dolar olarak 30 milyar 285 milyon 573 bin dolar harcama yapıldığını öngörüyoruz." diye konuştu.
Akdağ, Mecliste düzenlediği basın toplantısında, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ve arkadaşlarının, birkaç gündür Türkiye'yi suni bir gündemle meşgul etmeye, bunun üzerinde ucuz siyaset oluşturmaya gayret ettiklerini söyledi.
Bu hikayeyi daha önce de gördüklerini ifade eden Akdağ, "Kılıçdaroğlu'nun aşağı yukarı sekize yakın böyle iddiası var, hepsi fos çıktı. Bu, Türkiye'de ciddi bir ana muhalefet boşluğu olduğunu gösteriyor ve bu bizi üzüyor." ifadelerini kullandı.
Başbakan Yardımcısı Akdağ, "Kasım kasım kasılarak, 'ben eski maliyeciyim, mal nasıl götürülür ben çok iyi bilirimden' başka bir şey bilmeyen Sayın Kılıçdaroğlu, Türk siyasetine yazık ediyor. Aslında Türk siyasetine de yazık etmesi mümkün değil, kendisine yazık ediyor, kendi partisine zarar veriyor. Her geçen gün güvenirliliğini biraz daha kaybediyor." şeklinde konuştu.
Suriyeli geçici sığınmacılar için harcanan 30 milyar dolar meselesi olduğunu dile getiren Akdağ, Kılıçdaroğlu'nun, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın ifade ettiği, "Biz Suriyeli kardeşlerimize 30 milyar dolar para harcadık." sözünü diline dolayarak, bunun hesabını istediğini kaydetti.
"Bu hesapları kendileri de yapabilirler"
Akdağ, bir televizyon programında, toparlanmış rakamlar olarak bunun nasıl gerçekleştiğini ifade ettiğine dikkati çekerek, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Suriyelilerin, yıllardır ülkemizde yaşadıklarını; barınma, yiyecek, giyecek, eğitim ve sağlık ihtiyaçları ile diğer belediyecilik ihtiyaçlarından yararlandıklarını ve hesabın da buna göre yapılması gerektiğini söyledim. OECD ve göçmen ağırlayan birçok ülkenin hesaplamalarında bütün bunlar yan yana getiriliyor. Kamunun genel bütçesinden harcanan paralar, belediyelerin yaptığı masraflar, sivil toplumun harcamaları ya da vatandaşların doğrudan doğruya yaptığı destekler, bunların hepsi toplanarak hesaplar ortaya çıkıyor. Avrupa ve OECD ülkelerine baktığımız zaman, kişi başına ayda bir göçmen için bin avrolar, bin 500 avrolar, bazen bunun daha üstünde rakamlar konuşuluyor.
Benim konuşmama istinaden Sayın Bülent Tezcan'ın başlatmaya çalıştığı bir polemiğe Sayın Kılıçdaroğlu da balıklama daldı. Bunu sosyal medya trolleri ile de yaymaya çalışıyorlar. Bir cümlenin üzerinden bir hikaye ve roman bina etmeye çalışıyorlar ama bunu başaramayacakları kesin. Kılıçdaroğlu bugünkü konuşmasında, 'Suriyelileri sormuştuk, 30 milyar dolar harcadık dediler, Recep Akdağ, (yol yaptık, yoldan Suriyeliler geçmiyor mu?) diye cevap verdi.' dedi. Kılıçdaroğlu, konuşmamın bir bölümünü aldığı için böyle bir yanlışa düşmüş oldu. Hesap ve maliye uzmanı olduğunu kasım kasım kasılarak ifade eden Sayın Kılıçdaroğlu'nun doğru danışmanları olsa, bu hesapları kendileri de yapabilirler."
Başbakan Yardımcısı Akdağ, Türkiye'de 2011'den beri misafir olan geçici barınma statüsündeki Suriyelilerin sayısının, yıl-kişi hesabıyla 12 milyon kişiye tekabül ettiğini söyleyebileceklerini bildirdi. Akdağ, "Yani şu anda 3 milyon 300 bin kişi var. Onlar geçen yıl da bu kadardılar, toplarsanız 6 milyon 600 bin kişi yapar. Geriye doğru 2011'e giderseniz 12 milyon kişi. Bunu 30 milyar dolara bölerseniz, aşağı yukarı ayda kişi başına 200 dolar gibi bir rakam çıkmaktadır. Bu, sadece bir kişinin yiyip içmesi ya da barınması ile ilgili maliyet değildir. O kişinin bütün kamu hizmetlerinden aldığı hizmetin bedeli bunun içerisindedir. Konuşulan rakamın çok büyük bir rakam olmadığı, aksine Batılı ülkelerin hesaplamaları ya da kamuoyuna takdimleri dikkate alınırsa son derece verimli, maliyet açısından kontrollü bir harcama olduğu açıktır." ifadelerini kullandı.
Suriyeliler için harcanan maliyetin analizi
Sektörel bazlı olarak Suriyelilere harcanan maliyet analizini çıkardıklarını belirten Akdağ, bu analizdeki rakamları tek tek okudu.
Recep Akdağ, 2011'den bu yana 7 yıl içinde Başbakanlık Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığının (AFAD) Suriyelilere 5 milyar 586 milyon 594 bin lira harcadığını; güvenlik ve kamu düzeni hizmetleri için 9 milyar 228 milyon 707 bin lira, sağlık hizmetleri için 16 milyar 30 milyon 111 bin lira, eğitim hizmetleri için 15 milyar 489 milyon 968 bin lira, belediyecilik hizmetleri için 17 milyar 527 milyon 481 bin lira harcandığını söyledi.
Akdağ, Fırat Kalkanı bölgesinde 1 milyar 630 milyon 457 bin lira harcandığına işaret ederek, şöyle konuştu:
"Çeşitli vakıflar, dernekler, özellikle Türk Kızılayı tarafından 2 milyar 58 milyon 122 bin lira, belediyeler tarafından düzenlenen kampanyalar için 312 milyon 92 bin lira, Göç İdaresi Genel Müdürlüğünün 780 milyon 807 bin lira, kamplardaki amortisman maliyeti olarak 1 milyar 505 milyon 386 bin lira, diğer sivil toplum kuruluşlarının kayıtlı proje bazlı yardımları olarak 852 milyon 600 bin lira, vatandaşımızın yardım olarak dağıttığını düşündüğümüz 11 milyar 649 milyon 434 bin lira. Toplam maliyet 84 milyar 880 milyon 541 bin lira.
Birisi Sayın Kılıçdaroğlu'na doğru danışmanlık yapsın. Bu miktarı bugünün döviz kuruyla dönüştürürse yine yanlış hesap yapmış olur. Çünkü bütün bu miktar 2011'den itibaren harcanan miktara tekabül ediyor. Farklı bir hesaplama ile biraz daha farklı ama buna yakın rakamlar bulursunuz. Böylece, bu bahsettiğim rakamların her yıl harcanan miktarlarının dövize çevrilmesiyle, dolar olarak 30 milyar 285 milyon 573 bin dolar harcama yapıldığını öngörüyoruz."
Recep Akdağ, bir de "fırsat maliyeti" konusu olduğunu ifade ederek, "Bunu Sayın Cumhurbaşkanımız zikretmemişti. Bu harcanan paranın ya da kamplar için harcanan arsaların ve benzer yerlerin fırsat maliyetlerini de düşünürsek, bu rakam 34 milyar 692 milyon dolara kadar çıkıyor." dedi.
"Kılıçdaroğlu kimin taşeronluğunu yapmaktadır"
Akdağ, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Sayın Kılıçdaroğlu ve arkadaşlarına ne oluyor, onu anlamak mümkün değil. Türkiye, bütün uluslararası kuruluşlar tarafından, - BM'nin bu meseleyle ilgili kuruluşları başta olmak üzere - takdirle anılıyor. Her görüştüğümüzde, 'dünyada, Türkiye dışında bugüne kadar herhangi bir mülteci ya da sığınmacı gruba, böylesine maliyeti düşük şekilde hizmet edebilen ikinci bir ülke yok.' diyorlar. Peki ana muhalefetimize ne oluyor? İnsan bunu gerçekten merak ediyor. Nedir dertleri yani? Sayın Kılıçdaroğlu'nun sıkıntısı nedir? Türkiye'nin Suriyeli göçmenlere para harcamadığını mı ima etmek istemektedir? Sayın Kılıçdaroğlu, kimin adına konuşmaktadır, kimin taşeronluğunu yapmaktadır? Bunu merak ediyorum. Kılıçdaroğlu, hesap uzmanı olduğunu bir tarafa bıraksın da SSK Genel Müdürü olduğu zaman SSK'yı ne hale getirdiğini anlatsın.
2002 yılında Sağlık Bakanı olduğum zaman, SSK hastanelerinin ve kurumun nasıl büyük bir felaket içinde olduğunu görmüştüm. Kılıçdaroğlu'nun döneminde küçük bir kulübe gibi başlayan ancak keşif artışlarıyla koskoca bir hastaneye dönüşen binalar var. Bunu o günkü SSK'nın bir mevzuatına bağlamışlar, daha sonraki bütün soruşturmalardan da zamanında 'Rahşan affı' denen af sayesinde yırtmışlar. Kılıçdaroğlu, 'eski maliyeciyim mal nasıl götürülür, ben çok iyi bilirim' sorusunu, aynaya dönüp bakıp, kendisinin genel müdürlük yaptığı dönem için sormalıdır. Tertemiz, milletin gözbebeği olan bir Cumhurbaşkanı'nın şahsında Türkiye'ye yöneltilen tehditler sadedinde Sayın Kılıçdaroğlu, en azından sayın Devlet Bahçeli'yi kendisine örnek almalıdır."
Recep Akdağ, milletçe saldırı altında olunduğuna dikkati çekerek, "Gerek ABD'deki dava gerek Suriye'deki hadiseler, bir araya gelmemizi, omuz omuza vermemizi, kol kola girmemizi gerektiriyorken, ana muhalefet partisi genel başkanının tutumu çok çirkindir. Yol yakınken Kılıçdaroğlu ve arkadaşlarının bu yoldan geri dönmesini istiyorum." diye konuştu.
Soruları yanıtladı
Başbakan Yardımcısı Akdağ, bir soru üzerine, harcanan 84 milyar 880 milyon liranın 11 milyar 649 milyon lirasının vatandaşlar tarafından harcandığını düşündüklerini belirterek, "Çünkü insanlarımız kapılarını, evlerini açtılar, ikram ettiler, yedirdiler içirdiler." dedi.
Bir gazetecinin, "Kılıçdaroğlu'nun konuşmasında ATV ve A Haber'e yönelik 'biz sizin boynunuza ne takacağımızı biliyoruz' şeklinde imalı, tehdit kokan bir ifadesi oldu. Bununla ilgili değerlendirmenizi alabilir miyiz?" sorusuna Akdağ, "Hızını alamayınca ve biraz da şakşakçılar destekleyince, bazen böyle oluyor. Siyaset yapan insanlar dikkatli olmalıdır. Bu açıkça basına tehdittir. Basın özgürlüğünden bahseden bir genel başkanın böyle bir ifadede bulunmaması gerekirdi. Hangi basın kuruluşlarına hücum ederek konuşmuşsa onlardan özür dilemelidir." yanıtını verdi.
Başka bir soru üzerine ise Akdağ, "Kılıçdaroğlu, ne idüğü belirsiz evrakları sallamaktan ya da kulağına kim ne üflediyse onu kamuoyuna takdim etmekten vazgeçmelidir. Peygamber Efendimizin çok müthiş bir sözü vardır: Kişiye yalan olarak her duyduğunu söylemek yeter.' Sayın Kılıçdaroğlu her duyduğunu ya da FETÖ'nün kaynaklarından kulağına her üfleneni kamuoyuna takdim etmekten vazgeçmelidir." diye konuştu.