AK Parti Meclis Grup Toplantısı’nda konuşan Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Tayyip Erdoğan, ismini, kendi basiretsizliğine alet etmeye çalışanlara yönelik çok sert mesajlar verdi:
Bürokrasi başta olmak üzere, pek çok yerde, nerede işinin altından kalkamayan, nerede tembellik eden, nerede sorumluluğunun yükünü taşımayan biri varsa, hemen şu tarz ifadelerle işin içinden sıyrılmaya çalışıyor: ‘Beyefendi böyle istiyor’ veya ‘Cumhurbaşkanımız böyle istiyor’ veya ‘Külliye böyle istiyor.’ Bu yöntemin basit bir bürokratik işlemden, herhangi bir yatırımın detaylarıyla ilgili tercihlere, ömrümde hiç görmediğim, tanışmadığım insanların taltifi veya tasfiyesine kadar her konuda kullanıldığı anlaşılıyor.
ARACIYA İHTİYACIM YOK
Bunun ispatı var mı? Benim ağzımdan çıkan böyle bir söz var mı? Daha önce medyada, özellikle sosyal medyada adıma ahkam kesenlerle ilgili rahatsızlığımı belirttim. Eğer birisine bir şey söyleyeceksem, bir konuda tavır koyacaksam, bir irade beyan edeceksem, kimseyi aracı kılmaya ihtiyacım yok, bunu bizzat kendim yaparım. Bırakın Türkiye’yi, dünyada bu konuda açık yürekli, kararlı liderleri az görürsünüz. Bu kadar net.
BANA GÖRE BAŞARISIZ
Şimdi birilerinin çıkıp bu tarz ifadelerle millet ile aramıza girmelerine izin veremeyiz. Bana göre bu tavır, yani; ‘beyefendi, Cumhurbaşkanı böyle istiyor’ sözü, adeta bürokratik oligarşinin yeni bir şifresi haline dönüşmüştür. Sorun çözme makamında oturduğu halde, kim olursa olsun, sürekli şikayet eden, suçu başkalarına atan, özellikle de bizi bahane ederek, kendini kurtarmaya, temize çıkarmaya çalışan herkes benim gözümde başarısız kişidir. Bakan bakanlığını tıkayacak, bürokrat kurumunu tıkayacak, siyasetçi teşkilatını tıkayacak, belediye başkanı belediyesini tıkayacak, ondan sonra da suçu bizim üzerimize atacak. Yok öyle yağma, herkes görevini yapacak.
BENİM EN YAKINIM DA OLSA
Bizim tarzımız doğruya doğru, yanlışa yanlış demektir. Bunu birlikte çalıştığımız, mesai sarf ettiğimiz herkes çok iyi bilir. Hiçbir bakanlıkta, hiçbir kurumda, hiçbir teşkilatımızda şahsımın adı kullanılarak, herhangi bir sürecin tıkanmasına, kurallar, kaideler dışında iş yapılmasına rıza gösteremem. Bu benim en yakınım da olsa, lütfen, bizzat ben bir bakanımı, bir bürokratı aramıyorsam, babamın oğlu olsa kapıdan geri koysun.
HEPSİ SAHTEKAR, DOLANDIRICI
Tüm bakan arkadaşlarıma söylemişimdir: Adımı kullanarak size kim geliyorsa, bana sorun ve bunu teyid etmiyorsam bu insanları lütfen gönderin. Ne demek adımı kullanmak! Bu bir defa bizim adabımıza, edebimize, siyaset anlayışımıza temeliyle terstir. Bunu yapanların hepsi sahtekardır, dolandırıcıdır. Bunlara yol vermeyin. İsmimi, unvanımı, kendi yanlışına, kendi basiretsizliğine alet etmeye kalkan hiç kimseyi affedemem.
Lawrence misyonlu kişiler
Milleti ister köken, ister mezhep, ister meşrep farklılıklarını bahane ederek bölmeye çalışanların, kim olursa olsun Türkiye’nin düşmanı olduğunu vurgulayan Erdoğan, “Son günlerde yeniden gündeme getirilmeye çalışılan, Alevi kardeşlerimize yönelik provokasyonları yapanlar da olsa olsa Lawrence misyonlu kişiler olur. Herkes gibi Alevi kardeşlerimiz de bu ülkenin asli sahipleridir, birinci sınıf vatandaşlarımızdır, her türlü hakka ve imkana sahip bireylerdir” dedi.
Ana hıyanet partisi oldu
Erdoğan, “Türkiye olarak bu hassas dönemde, biz ne kadar kucaklayıcı olmaya, olumlu siyaset izlemeye çalışıyorsak, ana muhalefet partisinin başındaki zat da o derece işi, kusura bakmayın söylemek zorundayım, müptezelliğe vuruyor. Bu partinin ve başındaki zatın ülkemize saldıran herkesle aynı safta yer alması gerçekten düşündürücüdür, üzüntü vericidir. Biz PKK’nın üzerine gideriz, o ise ‘iyi çocuklar, piknik yapan vatandaşlar, arkadaşlar’ diyerek, teröristlere sahip çıkar. Biz FETÖ’nün üzerine gideriz, başımıza FETÖ’perest kesilir. Karşımızda ülkemizin birliğinin, beraberliğinin iradesi olan Rabia işaretini terör örgütü simgesi sanacak kadar gözüne perde inmiş, yüreği nasırlaşmış, beyni sulanmış bir zat var” dedi. Bunların kendilerine mahsus bir duruşları olmadığını belirten Erdoğan, “Tek bir politikaları var, o da bizim ve AK Parti’nin yaptığının tam tersini yapmak, söylediğinin tam zıddını söylemek. CHP, bu zat eliyle hızla, maalesef ana muhalefet partisi olmaktan çıkıp ‘ana hıyanet partisi’ konumuna doğru sürüklenmektedir” diye konuştu. Erdoğan, eski CHP Genel Başkanı Deniz Baykal ile de tartıştıklarını, atıştıklarını ama polemiklerinin bir seviyesinin bulunduğunu belirterek, bugün ortada seviye kalmadığını söyledi.
Cibilliyet meselesi
CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nun iftiralarına yönelik dava açtıklarını belirten Erdoğan, “Tabii bu son saldırılarıyla alakalı olarak ailece biz bu zat hakkında manevi tazminat davamızı bir buçuk milyon lira olarak, avukatlarım müracaatlarını yaptılar, açıyorlar. Sonuna kadar bu işin takipçisiyiz, kovalayacağız. Öyle bu işi iftira at... Yok artık geçti o iş. Biz buna yönelik şöyle bir çizgi çekmiştik ama anlamadı. Çünkü cibilliyet meselesi bu. Cibilliyetinin gereğini yapıyor. Biz ise insanlığımızın gereğini yaptık ve bundan sonra da hukukumuzu hukuk içerisinde aramaya devam edeceğiz. Öyle ‘bir yanağına vurdum, öbür yanağını çevir’, yok öyle şey bizde. Bir yanağıma vurdun mu öbür yanağını bekle. Bizden gelir” dedi.