Sakarya Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından FETÖ’nün yapılanmasına yönelik yürütülen soruşturmalar tüm hızıyla sürüyor. Soruşturma kapsamında firari olarak aranan FETÖ örgütünün sözde Hava Kuvvetleri İmamı Adil Öksüz’ün kayınvalidesi Hatice Yıldırım’ın yargılanmasında verilen kararda sanık, ‘Silahlı terör örgütü üyeliğinden’ 7 yıl 6 ay hapis cezasına çarptırırken ‘anayasayı ihlal’ suçundan ise delil yetersizliğinden beraatine karar verilmişti.
Sakarya 4. Ağır Ceza Mahkemesince hazırlanan 21 sayfalık gerekçeli kararda, iddianame, savcılık mütalaası, tanık beyanları, sanık savunmaları, delillerin değerlendirilmesi, gibi bölümlere yer verildi.
Sanığın 17/25 Aralık sonrası 21 adet hesap açtırdığı tespit edildi
Sanığın Bank Asya hesabına yüklü miktarlarda paralar yatırdığı tespit edildiği belirtilen kararda, “Sanığın Bank Asya’da 17/25 Aralık süreci sonrası 21 adet hesap açtırdığı, hesap bakiyesi ve gelişiminden 2013 yılı Aralık ayında hesabında 0 lira para bulunmakta iken 2014 yılı Ocak ayında hesabında 97 bin 241 lira para bulunduğu, yine 2014 yılı Eylül ayında hesabında 132 bin 67 lira para bulunduğu, özellikle sanığın 30 Ocak 2014 tarihinde katılım hesabı açma adı altında hesabına 94 bin lira para yatırdığı, yine sanığın 15 Eylül 2014 tarihinde hesabına 43 bin 975 bin dolar karşılığı olan 96 bin 806 lira para yatırdığının tespiti edildiği, bunun gibi birçok hesap hareketliliğinin olduğu, yüklü miktarda paralar yatırdığının tespit edildiği, örgüt elebaşısı talimatı ile örgütün finans kaynaklarından olan Bank Asya’ya talimatla para yatırdığı tespit edilmiştir “ ifadelerine yer verildi.
Firari Adil Öksüz’ü en son görenler onlar oldu
Sanığın gelini Melike Yıldırım’ın soruşturma sırasındaki ifadesinde, “Dosyaya iddianamesi alınan sanığın gelini Melike Yıldırım’ın soruşturmada müdafi huzurunda alınan ifadesinde; Adil Öksüz’ün Ankara’da serbest bırakıldıktan sonra İstanbul Sabiha Gökçen Havalimanı’na geldiğini, eşi Ali Sami Yıldırım’ın hava alanından Adil Öksüz’ü alarak eve getirdiği, bir süre dinlendikten sonra 18 Temmuz 2016 tarihi itibari ile beraber kahvaltı yaptıklarını, sonrasında, eşinin Adil Öksüz’ün yanına çıkarak ‘bizim Akyazı’ya gitmemiz lazım’ dediğini, kendisine de teklif yapıldığını, saat 01.00 sıraları birlikte Akyazı’ya gittiklerini, gece 03.00 sıralarında kayınvalidesinin evine geldiklerini, eve geldikleri zaman kayınvalidesinin ayakta olduğunu, kayınpederinin de geldiğini ve Adil Öksüz’ün başından geçenleri burada anlattığını, sabah namazını Adil Öksüz’ün kıldırdığını 19 Temmuz 2016 günü sabah saat 10.00 sıralarında kahvaltıya indiklerini, Adil Öksüz’ün dinlenmek için odasına çıktığını, saat 11.00 sıralarında merdivenden ses geldiğini, baktığında Adil Öksüz’ün olduğunu kayın validesi sanığa ‘Ben gidiyorum’ dediğini duyduğunu sanığın ise ‘Güle güle’ dediğini ve bu şekilde Adil Öksüz’ün evden ayrıldığını, bir daha eve dönmediğini ve telefonuna da ulaşılmadığını ifade etti” bilgileri yer aldı.
Neredeyse tüm aile fertleri örgütün gizli haberleşme aracı olan bylock’u kullanıyordu
Sanık hakkında verilen hapis cezasının gerekçeli kararında, “Sanığın sıradan bir örgüt mensubunu gizleyip saklamadığı ya da sadece damadı olan Adil Öksüz’ü gizleyip saklamadığı aksine sanığın eşi Cevat Yıldırım’ın Sakarya 5. Ağır Ceza Mahkemesi’ndeki ifadesinde, Adil Öksüz’ün kendilerine Fetullah Gülen’den bahsettiğini, hocası olduğunu ve onun görüşlerini aktardığını ifade ettiği dikkate alındığında Adil Öksüz’ün Fetullah Gülen’in mollalarından olduğu hususunda sanığın bilgisi olduğu, sanığın kızı olan ve Adil Öksüz’ün eşi Aynur Öksüz’ün darbeden yaklaşık 1 ay önce çocukları ile beraber ABD’ye gittiği, bunun bilinçli bir gidiş olduğu, sanığın kendi beyanına göre; kızı Aynur’un isteği ile Bank Asya’ya para yatırdığı ifade ettiği göz önüne alındığında sanığın örgütten bir haber olmadığı, yine oğlu Ali Sami Yıldırım’ın Adil Öksüz’ün kaçmasına yardımda bulunduğu, nerdeyse tüm aile fertlerinin örgütün gizli haberleşme programı olan bylock programını da kullandığı göz önüne alındığında, sanığın örgüt mensuplarından bir haber olmadığı, aksine örgüt hiyerarşisinde yer aldığı ve bu şekilde darbeden sonra serbest bırakılan darbenin bir numaralı planlayıcısı ce örgütün TSK imamı Namık kod adlı Adil Öksüz’ü evinde saklayarak kaçmasına yardım ettiği, bu eylemin ancak örgüt üyelerince işlenebilecek bir fiil olduğu anlaşılmıştır” ifadeleri yer aldı.