Adalet Bakanı Abdulhamit Gül, şarkıcı Halil Sezai Paracıkoğlu'nun yaşça büyük birisine yönelik saldırısının asla kabul edilemeyeceğini belirterek, "Ben de şiddetle kınıyorum. Nitekim yargı da gereğini yapmıştır. Soruşturma devam etmektedir. Kamuoyu önünde sanatçıların, sporcuların ve siyasetçilerin örnek olma gibi misyonu vardır" dedi.
Diyarbakır'da yaşanan bir olayda da hukukçu bir kişinin kendisini etiketleyerek aynı davranışı gösterdiğini ifade eden Gül, şöyle devam etti:
"Sen 4 yıl hukuk fakültesinde öğrenememişsen adalet bakanının hakim, savcı cübbesi olmadığını, bu saatten sonra nasıl öğreteyim size? Adalet bakanının cübbesi yoktur, hakim ve savcının cübbesi vardır. Diyarbakır Adliyesi'ne gidersiniz, savcılığa şikayette bulunursunuz. Yürütme, idare tarafında olan bir makamda sanki savcı, hakim yakalayacak, mahkeme kuracak, mahkeme kararını verecekmiş gibi. Maalesef bu konuda birçok hadiseyle karşılaşıyorum. Anayasaya göre savcı ve hakim cübbesini giyen kişiler var ve bunlar bu soruşturmayı yaparlar. Sosyal medya herkesin kullandığı bir alan. Bu iletişim araçlarında bu tür diyaloglar olabiliyor."
Gül, birinin tutuklanması, serbest kalması ya da soruşturma açılması konusunda kendisinin bir yetkisi bulunmadığını vurguladı.
Sosyal medya ve diğer kitle iletişim araçlarını insanların yaygın olarak kullanmasında bir sorun olmadığını dile getiren Gül, "İnsanlar duygularını, tepkilerini sosyal medyada da elbette ifade edebilirler. Sosyal medyayı peşin hüküm veren, yargılayan, infaz eden bir platform haline getirmek, insanları lekelemek ya da daha soruşturma, yargılama devam ederken, savcının önüne deliller gelirken, deliller toplanırken televizyonlarda, sosyal medyada adeta vaki olmuş gibi yargı dağıtmak, vermek adalete olan duyguyu ortadan kaldırır, rencide eder. Türkiye'nin yargı kurumlarına, mahkemelerine herkesin saygı duyması, ortak bir şekilde bu güveni korumak çok önemli" değerlendirmesini yaptı.
Adalet Bakanı Gül, bir olay yaşandığında savcılığın tüm delillerin toplanması talimatını verdiğini ve dosyaya giren delillere göre işlem yaptığını belirterek, sosyal medyaya yansıyan bir görüntü savcının önüne geldiğinde de bunların ihbar ve delil olarak değerlendirildiğini, kolluk aracılığıyla da tüm delillerin toplanmasının istendiğini bildirdi.
Gazetede yazılan bir yazı, televizyondaki yayın ve sosyal medyaya yansıyan bir olayın adaletin oluşmasına katkı sağlayabileceğini dile getiren Gül, sosyal medya ya da televizyon karşısında bir etkileşim, reyting almak için savcının önündeki bir dosyayla ilgili "adeta yargılama yapar" gibi hareket etmenin yargıya olan güveni azaltacağını kaydetti.
"Sosyal medya yayınladı, biz bunu tutuklattık"
Gül, "Sosyal medya yayınladı, biz bunu tutuklattık" denildiğini, ancak dosyaya o delil girdiği için savcının gerekeni yaptığını belirterek, kişilerin görüşünü ifade edebileceğini, mahkeme kararını eleştirebileceğini ancak yürüyen ve gizli bir dosyada soruşturma devam ederken, yargıyı ya da adalet duygusunu rencide edici tavırların rahatsızlık verdiğini vurguladı.
Bir olay yaşandığında elinde görüntüsü olanın bunu polise, savcıya vermeyip sosyal medyada yayınladığını dile getiren Gül, böyle bir durumda önüne gelmesi durumunda savcının bu delili alacağını kaydetti.
Halil Sezai'nin tutuklanması
Şarkıcı Halil Sezai Paraçıkoğlu'nun kavga görüntülerinin sosyal medyada yayınlandığını belirten Gül, "Yaşça büyük birisine yapılan böyle bir saldırı asla kabul edilemez, ben de şiddetle kınıyorum. Nitekim yargı da gereğini yapmıştır. Soruşturma devam etmektedir. Kamuoyu önünde sanatçıların, sporcuların ve siyasetçilerin örnek olma gibi misyonu vardır. Böyle meslekleri icra edenlerin daha kuşatıcı, daha birleştirici rolü olması gerekirken bu tür görüntüler asla tasvip edilemez. Büyük bir vandallıktır" diye konuştu.
Kavga görüntüleri olmasına rağmen savcılığın tutuklamadığı yönünde eleştiriler yapıldığını kaydeden Gül, savcılığın dosyada bu görüntülerin olmadığına dair açıklama yaptığını, doktor raporunda da basit yaralama olarak yer aldığı için şahsı serbest bıraktığını dile getirdi.
Ertesi gün çıkan ve dosyada olmayan görüntüler nedeniyle savcıya ve yargıya yönelik linç kampanyasına girmenin bir anlamı olmadığını ifade eden Bakan Gül, bu görüntüler sosyal medyada yayınlanmayıp dosyaya geldiğinde de savcının yine ifadeye çağıracağını belirtti.
Enis Berberoğlu hakkındaki hak ihlali kararı
Gül, Anayasa Mahkemesi'nin verdiği hak ihlali kararı sonrası Enis Berberoğlu'nun tekrar Meclis'e dönüp dönemeyeceğine ilişkin soru üzerine, bu kararın duyurulduğunu ancak gerekçeli kararın henüz yayınlanmadığını söyledi.
Gül, pandemi kapsamında cezaevinde alınan önlemleri anlatarak, Sağlık Bakanlığıyla cezaevinde ve adliyelerde nelere dikkat edilmesi konusunda ortak kılavuzlar oluşturduklarını, tedbirlerin alındığını, hükümlü ve tutuklulara dezenfektanların ücretsiz verildiğini, cezaevi personelinin de karantina dönemlerinde evlerine gitmeyip kendilerini izole ettiğini aktardı.
"Salgının artması cezaevlerini de etkiliyor"
Salgının artmasının cezaevlerini de etkilediğini ifade eden Gül, geçtiğimiz hafta tutuklanan ve testi pozitif çıkan 28 kişinin 14 gün ayrı bir yerde izole edildiğini, tedavi gerekiyorsa da bu alanda müdahale yapıldığını, sonrasında koğuşlara alındığını aktardı.
E-duruşma uygulamasının da pandemiden önce yargı reformu kapsamında bir hedef olduğunu belirten Gül, şunları kaydetti:
"Pandemi girince bunun ne kadar ivedi olduğu ortaya çıktı. Bu hafta itibariyle Ankara'da pilot olarak e- duruşmayı başlattık. Avukat arkadaşlarımla görüştüm. Çok memnunlar. Pilot uygulama başarıyla gidiyor. Ofisinden, duruşmaya gitmeden yargılamalar yapılıyor. Bu pilot uygulama başarıyla devam ettikten sonra da bunu Ankara'nın hepsine, İstanbul'a ve diğer illere de yaygınlaştıracağız. 2021'de tamamlanma hedefimiz o. Daha erken İstanbul ve büyük illerde başlamayı düşünüyoruz."
Abdulhamit Gül, cezaevlerinde görüntülü görüşmenin de pilot olarak 1 Ekim'de başlayacağını dile getirerek, "Ankara'da ve İstanbul'da kadın cezaevlerinde başlatacağız. Teknik ve hukuki alt yapı gerekiyordu. Mevzuatı çıktı. Bu da çok önemli bir hayalimizdi, gerçekleştiriyoruz. Cezaevinde 10-15 yıl çocuğunu, ailesini göremeyen kişiler görüntülü olarak görüşecek. Kadın ve çocuk cezaevlerinde teknik olarak pilot uygulaması başarıya ulaştıkça, cezaevlerinde insani dokunuş olarak önemli bir reform olacak" ifadelerini kullandı.
Gül, Asliye Ceza Mahkemelerine savcıların çıkmasına ilişkin soru üzerine, bu mahkemelerde bundan sonra savcıların da bulunacağını belirterek, yargılamada, dosyalarda bir üçüncü gözün artık adalet duygusunu temin için duruşma salonunda hazır bulunacağını söyledi.
Avrupa ve dünyada buna benzer uygulamaların olup olmadığının sorulması üzerine Gül, "Elbette. Savcısız, iddia makamsız bir yargılama olmaz. Ancak savcı yetersizliği vardı, diğer birtakım zaruri gerekçelerle yaklaşık 10 yıldır Asliye Cezalarda savcı yoktu. Ama şu anda geldiğimiz kapasite itibarıyla 'biz buna hazırız' dedik. Önemli hedeflerimizden biriydi. 1 Eylül itibarıyla buna başladık. Bunun da önümüzdeki dönemlerde faydalarını, adalet duygusunun sağlanmasına önemli katkılarını hepimiz görmüş olacağız. Bu da çok önemli bir adım, bunun da neticelerini göreceğiz" yanıtını verdi.
Gül, Hukuk Fakültelerinin sayısı ve eğitim kalitesine ilişkin soru üzerine ise, "Türkiye'de hukuk sorununun tamamıyla ortadan kalkması, nitelikli hukukçu meselesiyle doğrudan ilgili. Yani Hukuk Fakültelerinde, hatta lise ve ilkokullarda verilen eğitimin kalitesi, adalet duygusunun ortaya çıkması, aile, sevgi, saygı bağlarının, toplumsal dayanışma, eğitim ne kadar güçlü olursa nitelikli hakim, savcı, avukat ortaya çıkıyor. Bu da hukuka önemli katkı sağlıyor" değerlendirmesini yaptı.
Yargı reformunda hedef olarak mesleklere giriş için bir sınav getirdiklerini, üç yıl sonra yürürlüğe gireceğini, dolayısıyla sadece Hukuk Fakültesinden mezun olmanın yetmeyeceğini dile getiren Gül, bunun çok önemli bir reform olduğunu ve meyvelerinin birkaç yıl sonra görüleceğini aktardı.
Gül, Hukuk Fakültelerine sınavda ilk 125 bine giren öğrencilerin alındığını, bunun ilk 100 bine indirilmesi için YÖK'e başvurduklarını belirtti.
"Hukuk Fakültesi öğrencisi, müşteri gözüyle bakılacak bir konu değildir. Hukuk Fakültesinde nitelikli eğitim verilmek zorunda." diyen Gül, 'YÖK'ün de bu konuda bir duyarlılığı olduğunu, bu konuda kalitenin artacağına inandığını söyledi.
Adalet Bakanı Gül, yeni personel alımına ilişkin olarak da 1200 hakim, savcı için 21-22 Kasım tarihlerinde sınavın yapılacağını, ilana çıkacaklarını, 1100 icra müdür yardımcısı için kasımın son haftasında ÖSYM tarafından sınav yapılacağını, cezaevi ve adliyede yeni alacakları personelle ilgili kısım için de ilgili kurumlara taleplerini ilettiklerini, yakın zamanda bunun sayısı ve tarihini de beklediklerini, geldiği zaman duyurusunu yapacaklarını ifade etti.
Nafaka
Nafaka konusuna ilişkin değerlendirmeleri sorulan Gül, dünya uygulamalarına baktıklarını ve farklı düzenlemeler gördüklerini belirterek, "Türkiye'de de 88'e kadar bir yıl uygulanıyordu, sonra değişiklik yapılmış ve süresiz halde uygulaması şu an devam ediyor. Elbette şu anda nafakayla geçimini sürdüren kişiler var. Burada düzenleme yapılırken de yeni mağduriyetlerin oluşmaması lazım ancak 1-2 yıl evli kalıp da ömür boyunca nafaka verme zorunda olunması da ayrı bir mağduriyet oluşturmakta." diye konuştu.
Gül, boşanma davalarının sürelerine ilişkin de çalışmalarının bulunduğunu dile getirerek, "Bu konuda da çalışmalarımız var, bu sürecin uzamaması, hem şiddetin de önlenmesi bakımından çok önemli. Dolayısıyla nafakanın da belli bir süreye bağlanması gerekir kanaatindeyiz. Tabii ki bu konu da Meclis'in takdirinde, kanun gerekiyor ama biz de teklif önerilerimizi sürekli çalışıyoruz" dedi.
Hakimlik mülakatlarının ne zaman açıklanacağına ilişkin soruya da Gül, komisyonun bağımsız şekilde çalıştığını, gelecek hafta sonucun açıklanmasını beklediklerini aktardı.
İdam cezası
Bakan Gül, idam cezasına ilişkin görüşünün sorulması üzerine şöyle konuştu:
"Aleyna Çakır" takma isimli Sema Esen'in ölümüne ilişkin soruşturma
"Aleyna Çakır" takma isimli Sema Esen'in ölümüne ilişkin soruşturmada son durum sorulanu Gül, çok acı, trajik ve elim bir hadise olduğunu belirterek, şunları kaydetti:
Bakan Gül, "Şüpheli Ümitcan Uygun ve ailesinin de yaptığı bazı açıklamalar var. Siz onları takip edebildiniz mi?" şeklindeki soruya ise şu yanıtı verdi:
"Yok. Onları savcılık ve kolluk mutlaka takip ediyordur. Yapılan her türlü açıklamayı, kim kiminle, nerede, ne olmuş, ne bitmiş bunların hepsini, fazlasını savcılık, kolluk zaten yapıyordur ama kolluk, polis 'Ben şunu buldum, şunu dinledim, şu şunu söyledi' demez, bu işten de bağımsız söylüyorum. Savcı birini takip ediyor, dinliyordur, izliyordur, ifade alıyordur. 'Ben şunun ifadesine başvurdum' diye süreci paylaşmaz, bunlar hep gizli yürür. Türkiye'de bir soruşturma, yargılamanın usulleri vardır. Bir kanuni düzenlemesi vardır, savcılık da buna uyar. Dosyaya giren bir belge, değerlendirilmesi gerektiği halde değerlendirmemişse, bu anlamda, yargısal takdir anlamında değil, görev ihmali, yanlışlığı varsa bu konuda HSK, teftiş devreye girer, gerekli takibat yapılır. Adliye, yargı bir beyaz süttür, orada bir leke varsa kimse affetmez. Asla üstü kapatılamaz, örtülemez."
Kamuoyunun bu konuda müsterih olması gerektiğini belirten Gül, hakimin, savcının fiile baktığını ifade etti.
Gül, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Böyle önemli bir konuda soruşturmanın neticesini bekleyip, saygıyla süreci beklemek lazım. Savcı hangi delile ulaştı, bu olaydan da bağımsız söylüyorum, bilmiyoruz. Belki çıkıp 'Şöyle, şöyle oldu' diyenler olayın farklı şeyinde. Farklı bir delil, değerlendirme vardır. Süreçte birtakım toplaması gereken deliller vardır ama savcı her aşama 'Bugün şunlara ulaştım, bugün Ali'yi, Veli'yi, Hüseyin'i dinledim, Ayşe, Fatma'yı dinledim, şöyle şöyle söyledi.' Bir televizyon programcısı değildir savcı. Savcı adaleti yerine getiren ve buna çalışan bir yargı mensubudur. Hakim öyledir. Dolayısıyla soruşturma sürecine saygılı olmak ve süreç içerisinde varsa bir delilin yeri adliyedir, karakoldur. Televizyon, diğer mecralarda elbette kolluk bunları da değerlendirir ama bir elinde delil, belge, bilgi var, savcıya, dosyasına bunu göndermek zorundasın eğer adaletin tecelli etmesini istiyorsan."
Gül, cinayet ve tecavüz olaylarının televizyon programlarında konuşulduğunun hatırlatılması üzerine, gazetecilik ve medya çabalarının kamusal bir hizmet olduğunu, bu konularda sosyal medyada duyarlılığın ortaya konmasının ve ulaşan bilginin ihbar niteliği taşımasının adaletin tecellisi anlamında faydalı olduğunu ifade etti.
Bu konularda eleştiri de olabileceğine işaret eden Gül, "Yeri geliyor, 'Bu nasıl bir savcılık, nasıl bir mahkeme kararı' ben de bunu diyebiliyorum ama şunu da diyorum: Bir hukuk sistemi var, ona inanıyorum. Bu karar, itiraz yoluyla bir başka mahkemenin denetimine açık, hatta Yargıtay denetimine açık. O da yetmez, Yargıtay'ın kararı da Anayasa Mahkemesi'ne hatta Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'ne açık. Yanlış bir karar verilmişse, takdir edilmişse bile bu bir başka merci tarafından düzeltilir. Dolayısıyla burada daha olayın ilk başında o zaman hiç savcı olmaz, karakolda bu iş biter ama karakoldaki tüm işlemler savcı denetimi, oradakiler mahkeme denetimi ve üst mahkeme hatta AYM'ye... bu sürecin taşındığı bir süreç var" diye konuştu.
Adalet Bakanı Gül, Rabia Naz cinayetinin hatırlatılması üzerine, konuyla ilgili hakim ve savcıların ihmali ve mevzuata aykırılık olup olmadığına ilişkin bir inceleme yaptırdıklarını aktardı.
Geçen günlerde küçük bir çocuğa cinsel saldırı olayından medyanın 3-4 gün sonra haberinin olduğunu ama yargının öncesinde gereğini yaptığını kaydeden Gül, "Yargı gereğini yapıyor. Neden gizli? Çünkü tarafların özel halleri, hayatları, özellikle mağdur rencide olmasın, örselenmesin diye. Bu konuda özel hayata, kişisel verilere saygı var ama elbette hiçbir şeyin üstünün örtülmemesi, adaletin de tecelli etmesi, bu konuda hiç kimsenin bir ihmal göstermemesi gerekir. Millet olarak yargıdan beklentimiz de budur. Bu konuda da sistemin ayakta kalması, eksikliğin yapılmaması hepimizin ortak düşüncesi, beklentisi" değerlendirmesini yaptı.
"Kadına şiddet asla tolerans gösterilecek bir konu değildir"
Adalet Bakanı Gül, İstanbul Sözleşmesi tartışmalarının hatırlatılması üzerine, şunları söyledi:
İcra müdürlüğü mülakat sonuçlarının hakimlikle beraber bu hafta içerisinde açıklanacağını bildiren Gül, adliyelerdeki ve cezaevlerindeki personel ihtiyaçlarını belirlelediklerini, yakın zamanda 10 bin civarında personel alımına çıkılacağını ve netleşince kamuoyuyla paylaşılacağını dile getirdi.
Duygu Delen cinayeti sorulan Gül, çok acılı, elim bir hadise olduğunu ifade ederek, Delen'in ailesine taziyede bulunduğunu, sürecin devam ettiğini kaydetti.
Bakan Gül, Kadir Şeker konusunda ise savcının mütalaasını verdiğini ve karar aşamasına geldiğini aktardı. Her iki dosyanın da hakim ve savcısının bellli olduğunu, kararı onların vereceğini belirten Gül, adaletin gecikmeksizin tecelli etmesi temennisinde bulundu.
"Hayvanlarla ilgili düzenleme umarım önümüzdeki dönem kanunlaşır"
Hayvanlara şiddete değinen Gül, hayvanları koruma kanunu düzenlemesinin yapıldığını ama bu konuda Türk Ceza Kanunu'nda ancak sahipli hayvanın ceza kanununun muhatabı olduğunu, bunu yanlış bulduğunu ifade etti.
Sahipli hayvanın "mal" gibi değerlendirildiğini aktaran Gül, "Bu bir mal değildir, candır. Bununla ilgili çalışmalar yapıldı, önerilerimizi de sunduk. Biz orada bir mal değil can olarak değerlendirilmesi ve idari cezalardan ziyade yine Türk Ceza Kanunu konusu olması gerektiği hususunda önerilerimizi söyledik. Meclis'te bir komisyon da kuruldu. Parlamentonun da bu konudaki duyarlılığı yüksek safhada. Ben hayvanları bir mal değil can gibi gören ve bu anlamda ceza hukukunda da caydırıcı müeyyide düzenlemesinin önümüzdeki dönem gündeme geleceğine inanıyorum. Her türlü teknik desteğimizi verdik. Bunu yapanların da en ağır ve caydırıcı şekilde cezalandırılmasını istiyoruz. Umarım önümüzdeki dönem bu kanunlaşır" diye konuştu.
"TEKNOFEST, göğsümüzü kabartan işlerden birisi"
Adalet Bakanı Abdulhamit Gül, bu yıl Gaziantep'te düzenlenecek TEKNOFEST'e ilişkin soru üzerine ise, "Herkes büyük bir heyecan içerisinde. Hedefimiz 2 milyonluk Gaziantep'te TEKNOFEST coşkusunu yaşamaktı ama pandemi girdi. Pandemi girse de dijital uygulamalarla oradaki tüm heyecanı gençlerimize, çocuklarımıza ve herkese yaşatmak istiyoruz. Bayraktar ailesi de Türkiye için önemli kazanımlar elde etti, çok büyük katkılar yaptı. TEKNOFEST de beyinlerin keşfedilmesi açısından çok önemli bir değer. TEKNOFEST, göğsümüzü kabartan işlerden birisi." şeklinde konuştu.