Avrupa Birliği (AB) ülkelerinde uzun yıllardır devam eden ve tartışmalara neden olan başörtüsü düşmanlığı artık mahkeme kararıyla kurumsallaşma aşamasına geldi. Birliğin en üst mahkemesi olan AB Adalet Divanı, “tarafsız” bir idari ortam yaratmak amacıyla kamu kurumlarının dini sembolleri yasaklayabileceğine hükmederken, kararın spesifik olarak başörtüsünü hedef aldığı belirtiliyor. Uzmanlar kararın, Avrupa’da hali hazırda artan İslam karşıtlığıyla mücadele eden Müslüman kadınların işini daha da zorlaştıracağı ve “işiyle dini inancı arasında bir seçim yapmaya” zorlayabileceğini bildirdi.
Belediye yasağıyla başladı
Belçika’nın doğusundaki Ans belediyesinde çalışan bir Müslüman’a iş yerinde başörtüsü takamayacağının söylenmesiyle başlayan tartışmalar, belediyenin kısa süre sonra tüm çalışanlarının “tarafsızlık” sağlama adına dini sembollerin yasaklanmasına riayet etmesinin istenmesiyle hukuk mücadelesine dönüştü. Çalışanların “ayrımcı” olarak niteleyerek yerel mahkemeye götürdüğü dava, son olarak AB Adalet Divanı’na ulaştı. Ancak mahkeme, skandal bir karara imza atarak belediyeyi haklı buldu ve bu şekilde bir yasak uygulayabileceğine hükmetti.
KARARIN Hedefİ BELLİ
Skandal yasağı savunanlar mahkemenin “söz konusu yasağın tüm personele genel ve ayrım gözetmeyen bir şekilde uygulanmasına” yönelik hükmünü öne çıkarırken, çoğu kişi ise diğer dinlere ait sembollerin zaten çok görünür olmadığı ve kararın başörtüsünü yasaklamak için alındığı görüşünde. Avrupa’da 30’dan fazla Müslüman gençlik ve öğrenci örgütünü temsil eden Femyso isimli kuruluş, mahkemenin kararını din ve ifade özgürlüğünü potansiyel olarak ihlal eden bir hüküm olarak nitelendirdi. 2022 tarihli bir rapora atıfta bulunan kuruluş, bu tip yasakların İslami kıyafetleri “tarafsızlıkla bağdaşmaz” olarak gösteren İslam karşıtı söylemlere dayandığını savunarak, “Tarafsızlık adı altında gizlenmesine rağmen, dini sembollere yönelik yasaklar her zaman başörtüsünü hedef almaktadır” açıklamasında bulundu.
KAMUSAL HAYATTAN UZAKLAŞTIRABİLİR
Kararın, Avrupa’da İslam karşıtlığının çok yüksek olduğu bir dönemde Müslüman kadınların hayatını daha da zorlaştırarak onları kamusal hayattan uzaklaştırabileceği ve marjinalleştirebileceğinin altı çizildi. AB Adalet Divanı daha önce de benzer hükümler de bulunmuştu. 2021 yılında alınan benzer bir kararı eleştiren Human Rights Watch (İnsan Hakları İzleme Örgütü), bu tip uygulamaların “Müslüman kadınları inançları ve işleri arasında seçim yapmaya zorladığını” belirtmişti. Örgüt ayrıca “tarafsızlık” vurgusuyla sunulan bu kararların genellikle başörtüsü ve peçe takan Müslüman kadınları hedef aldığını da kaydetti.