Başbakan Yardımcısı ve Hükümet Sözcüsü Numan Kurtulmuş, ABD'nin dostluk ve müttefiklik gereği teröristbaşı Fethullah Gülen'i iade etmesi gerektiğini söyledi. Kurtulmuş, “Artık şöyle bir karar ile karşı karşıyalar, 'bir tane teröristin orada yaşaması mı yoksa 79 milyonun dostluğu mu?” dedi. Bakanlar Kurulu, Başbakan Yıldırım başkanlığında dün Çankaya Köşkü'nde toplandı. 4 saat 40 dakika süren toplantının ana konusu darbe girişimi sonrasında başlatılan kapsamlı mücadele oldu. Kabine üyeleri, Başbakan Yıldırım'a kendilerine bağlı bakanlıklarda devam eden FETÖ temizliğiyle ilgili bilgi verdi.
REFORMLAR VE HALEP MASADA
Toplantıda önceki gün yayınlanan Kanun Hükmünde Kararname ile TSK'da yapılan köklü reformlar da konuşulurken kurulun gündemine gelen diğer konular PKK ve DAEŞ terörüne karşı mücadele ile Halep'ten kaçışla yeniden gözlerin çevrildiği Suriye'deki durum oldu. Toplantı devam ederken Başbakan Yardımcısı ve Hükümet Sözcüsü Numan Kurtulmuş, basın mensuplarına açıklamalarda bulundu. Kurtulmuş özetle şunları söyledi:
ÇANKAYA'DA PAPAZ SAKLASAK...
Gülen'in iadesi konusunda biz bundan sonra da yapacağız. Herhalde dünyada hiçbir kimsenin 15 Temmuz darbe teşebbüsünün, Türkiye'yi işgale hazırlama teşebbüsünün FETÖ ile ilgisi olduğu konusunda en ufak bir tereddüdü yoktur. Tereddüdü olanların da herhalde saf kategorisinde değerlendirilmesi gerekir. Ben Amerika'nın hiçbir yöneticisinin saf olduğunu zannetmiyorum. Amerikalıların empati yapmasını isteriz, kendilerini yerimize koysunlar. ABD'yi yıkmaya çalışan bir örgüt lideri, diyelim ki bir papazın, burada Çankaya'da bir villada biz 15 sene yaşamasına müsaade etsek, ne hissederlerse biz de aynı şeyi hissediyoruz.
EMPATİ YAPMAYI BAŞARACAKLARDIR
Bu dostluk ilişkisi, Amerikalıların bu empatiyi mutlaka en kısa sürede yapmalarını gerektirir. Onun için de artık suçu sadece bir örgüt kurmak değil, silahlı örgüt kurarak halkı, yüzlerce masum insanı öldüren bir caniyi Türkiye'ye vermek herhalde Amerika'nın hukuk anlayışı çerçevesinde vazifesidir. Bu empatiyi yapacaklarını düşünüyorum. Mesele sadece bizim hazırladığımız dosyalar, bizim bakanlarımızın gidip neyi anlatacağı değildir. Allah aşkına hala her şey anlaşılmamış mıdır? Ben burada empati yapmayı başaracaklarını ümit ediyorum. Artık şöyle bir kararla karşı karşıyalar, bir tane terörist başını kendileri birtakım imkanlar sağlayarak orada yaşamasını mı sağlamak, yoksa 79 milyon TC yurttaşının dostluk ve müttefiklik ilişkisine saygı mı göstermek. Bu tercihi yapacak olan Amerikalı yöneticilerdir.
MAŞALLAH ALMAN ADALETİNE
Almanya'da Türkiye'nin aradığı 4 bin 500 teröristle ilgili dosya ve dava var. Çok sayıda mahkeme var ayrıca meşhur NSU davası... NSU davası senelerdir devam eder durur. Bu mahkemeler karar almakta zorlanır, bunları senelere yayarken ne hikmetse Alman Anayasa Mahkemesi, Sayın Cumhurbaşkanımızın Köln'de düzenlenen “Darbeye Karşı Demokrasi Mitingi”ne telekonferansla katılmasını 24 saatten az bir süre içinde mahkeme kararıyla yasaklar. Maşallah Alman adaletine. Bu kadar hızlı çalışabilen Alman adaletinin diğer dosyalarda niye bu kadar yavaş çalıştığını anlamamız mümkün değildir. Bu açık bir çifte standarttır, kabul edilebilir bir durum değildir. Dünyanın her yerinde kendi ülkelerinin diasporasına hitap etmek isteyen siyasetçiler, o ülkenin yöneticileri, giderler ya da böyle telekonferanslarla bu tür toplantılara rahatlıkla katılırlar. Bu anlamda da almış oldukları kararın hiçbir rasyonalitesi yok.
PAPA ADAM GÖNDERİP ARAŞTIRSIN
(Papa'nın darbe girişimi yorumu) Bu konuda konuşmuyorum henüz orada ne olduğuyla ilgili net düşüncem yok, emin değilim.. Hemen adamlarını göndersinler, Türkiye'de yoldan geçen yüz adamı çevirsinler eğer doksan dokuz tanesi 'FETÖ değil' diyorsa, biz hiçbir şey bilmiyoruz demektir… Oturdukları yerden sanki birtakım şüpheler varmış gibi demeçler vermelerini doğru bulmayız.
SUİKASTÇİLER SEÇME VE GÖNÜLLÜ
Erdoğan'a suikast girişiminde bulunan 37 kişiden 36'sının yakalandı. Timin başında tuğgeneral var. Rütbeliler, subaylar var. Bu timin içindeki herkes gönüllü, seçme oluşturulmuş. Ama planların üstünde de bir plan yapıcı olduğunu unutmuşlar. Diyanet İşleri Başkanımız saydığımız, sevdiğimiz bir hocamızdır. Ama Diyanet Başbakanlığa bağlıdır. Bürokratların 'Şöyle bir yapılanma olsun” şeklindeki konuşmaları bürokrasinin genel teamülleri bakımından şık değil.
TSK'da 4 ana hedef
TSK'nın yeniden yapılanmasıyla ilgili 4 temel bakış açımız var Birincisi sivil-asker ilişkilerinde sivil iradenin daha güçlü olması ve asker-sivil ilişkilerine yön vermesi. YAŞ yapısının sivilleşmesi adımı bu amaçla atılmıştır. İkincisi silahlı gücün tek elde toplanmasının önlenmesi. Bunun için jandarma ve sahil güvenliğin İçişleri Bakanlığına, kuvvet komutanlıklarının Milli Savunma Bakanlığına, Genelkurmay'ın da doğrudan doğruya Cumhurbaşkanımıza bağlanması bu amaçla, yani silahlı gücün tek bir elde toplanmasını önlemek amacıyla atılmış adımdır. Üçüncüsü TSK'nın personel havuzunun çeşitlenmesi. Bu amaçla askeri liselerin, okulların kapatılması sağlanmış, lise seviyesinde ve üniversite seviyesinde insanların TSK'ya farklı kaynaklardan gelişini sağlayabilmek için yeni adımlar atılmıştır. Son olarak TSK'nın yeniden yapılanması, çok büyük kitlelere sahip silahlı kuvvetleri yerine, amacı bütünüyle vatan savunmasına odaklanmak olan uzman bir orduya dönülmesi.
İstihbarat sil baştan
Öyle bir sistem kurmalıyız ki bir daha kimse darbe yapamasın. Aynı şekilde istihbaratta da, öyle bir istihbarat birimi kuralım ki bu istihbarat birimi Türkiye'nin yurt savunmasının, vatan savunmasının gerektirdiği en teferruatlı bilgiye sahip olsun bu istihbaratı vatandaşından bilgi almak şeklinde değil, bu istihbaratı devletin emniyetini sağlamak için kullanabilecek bir teşkilat haline dönsün. Bununla ilgili çalışmalar sürdürülüyor. Aynen TSK'nın yeniden yapılandırılması gibi, istihbarat birimlerinin de yeniden yapılandırılması gündemde. Onunla ilgili çalışmalar, arkasından kanun hükmünde kararnamelerle yürürlüğe koyulur. Yeniden yapılanma süreciyle Türkiye'deki kamu yönetiminin işleyişinin bütünüyle sivilleşmesi, şeffaflaşması ve demokratikleşmesi için gerekli adımlar atılacak. Türkiye Devleti'nin yapısı, kamu bürokrasisi vatandaşlarımızın hepsine açık hale gelecek. Burada sadece üç tane temel ilkemiz olacak, ehliyet, liyakat ve millete sadakat.