Yunanistan, ağustos ayında sona ermesi planlanan üçüncü kurtarma paketi programı kapsamında en kritik konulardan biri olan özelleştirmelerde gaza bastı. 86 milyar euroluk son kurtarma paketi kapsamında gerçekleştirilmesi gereken reformlara ilişkin müzakerelere hale devam edilirken; özelleştirme, kamu idaresi ve geri ödenmeyen banka kredileri Yunanistan'ın en çok başını ağrıtan konular. Dünya gazetesinin haberine göre, 2017 yılında özelleştirme hedefini tutturamayan Atina yönetiminin bu yıl da özelleştirme gelirinin beklentilerin altında kalması beklenirken, Yunanistan kreditörlerin talep ettiği satışları gerçekleştirmek için elini çabuk tutmaya çalışıyor.
Hedefleri tutturamadı
Ancak Avrupa Komisyonu'nun raporuna göre Yunanistan özelleştirme programının çok gerisinde kaldı. 2017'de kreditörle yaptığı anlaşmasının 0.5 milyar euro gerisinde kalarak 1.4 milyar euro gelir elde eden Atina, paketin devreye girmesinden bu yana 3.2 milyar dolar özelleştirme geliri yarattı. Bu yılın ikinci yarısında da 1 milyar euro daha gelir elde etmesi bekleniyor. Bu da özelleştirmelerin programın sona ereceği ağustos sonrasına kalabileceği anlamına geliyor.
Avrupa Komisyonu'na göre geçtiğimiz yıl gelir hedefinin tutturulamaması Selanik Limanı'nın yüzde 67'sinin satışının tamamlanmasında yaşanan gecikmelerden ve telekom şirketi OTE'nin yüzde 5'nin satış sürecinin başlatılmamasından kaynaklandı. Selanik Limanı’nın 1.1 milyar euroluk satışı ancak bu yıl tamamlanabildi. Yunanistan Özelleştirme İdaresi (HRADF), OTE'nin yüzde 5'lik satış ihalesini ise şubatta açtı.
Yunanistan'ın kurtarma paketinden 'temiz bir çıkış' yani daha fazla finansal yardım talebinde bulunmadan bir çıkış yapabilmesi için özelleştirmelerin tamamlanması büyük bir önem taşıyor.
22 milyar euro yatırım gerek
PwC tarafından hazırlanan bir rapora göre Yunanistan ekonomisinin sağlıklı bir büyüme yörüngesine ulaşmak için önümüzdeki beş yıl boyunca yılda ortalama 22 milyar euro daha ilave yatırıma ihtiyacı olacak.
Araştırmada, söz konusu 110 milyar euroluk yatırımın ekonomik bir mucizeye yol açmayacağını, bunun yerine gayri safi yurtiçi hasılasının mevcut durgun büyüme oranını iyileştirmesi ve yüzde 3-4'e ulaşmasını sağlayacağı dile getirildi.