Bakan Özlü, Çan ilçesinde düzenlenen Kale Grubu 59. Kuruluş Yıldönümü ve Geleneksel Seramik Bayramı etkinliklerine katıldı.
Etkinlikler kapsamında gerçekleştirilen Kale Seramik Granit Fabrika açılışı ve temel atma töreninde konuşan Özlü, Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) darbe girişimi sonrası 16 Temmuz sabahında hayatı normale döndürdüklerini, bugün gerçekleştirilen törenin de bunun bir göstergesi olduğunu belirtti.
Özlü, bu yıl gerçekleştirilen Seramik Bayramı'nın farklı bir anlamı olduğunu, Kale Grubunun kurucusu Hacı İbrahim Bodur'u rahmetle andıklarını ifade etti.
Hikayesi önemli derslerle dolu olan Kale Grubunun tarihinde önemli örnekler bulunduğunu, İbrahim Bodur'un Türkiye'de ve Anadolu'da sanayileşme kültürünün güç kazanmasını sağlayan en önemli aktörlerden olduğunu kaydeden Özlü, Bodur'un sadece mütevazi bir fabrikadan dev bir marka çıkardığını aktardı.
Özlü, Bodur'un riskli bile olsa bu ülke için önem taşıyan yüksek katma değerli alanlara yatırım yapmaktan hiçbir zaman imtina etmediğini söyledi.
Bu etkinliklerde de görüldüğü gibi Bodur'un her zaman sosyal sorumluluk çalışmalarının içinde yer aldığını vurgulayan Özlü, "Bunları söylerken amacım; ideal bir sanayici portresini sizlere, toplumumuza bir kez daha sunmaktır. Zira sanayi ülkemiz için en önemli sektördür. Başarılı sanayicilerimizin sayısını ne kadar artırabilirsek ülke olarak hedeflerimize o kadar yaklaşırız." diye konuştu.
"Ar-Ge ve inovasyon temelli bir büyüme modelini benimsiyoruz"
Özlü, Türkiye'nin ihracat yoluyla büyümeyi benimsediğini, ihracatın yüzde 95'inin sanayi ürünlerinin oluşturduğunu, bunların niteliği ne kadar artırılırsa o kadar fazla döviz girdisi sağlanacağını anlattı.
Amacın sadece daha fazla üreterek sürümden kazanmak değil daha yüksek katma değerli ürünleri üretmek olması gerektiğini belirten Özlü, şöyle devam etti:
"Türkiye, bugün dünyanın en önemli üretim lokasyonlarındandır ancak bu bizim için yeterli değildir. Biz, Türkiye'nin dünyadaki önemli teknoloji merkezlerinden de olmasını istiyoruz. Üretimi nicelik olarak artırdığımız gibi nitelik olarak da artırmayı hedefliyoruz. 65. Hükümet olarak Ar-Ge ve inovasyon temelli bir büyüme modelini benimsiyoruz. Bu amaçla bugüne kadar birçok önemli adımı hayata geçirdik, geçirmeye devam edeceğiz."
"Sinai Mülkiyet Kanun Tasarısı'nı ekim-kasım aylarında yasalaştırmayı planlıyoruz"
Özlü, bu amaçla hayata geçirilen yeniliklerden bahsederek, Ar-Ge Reform Paketi ile çok kapsamlı eylemleri yasalaştırdıklarını, bu paketle tasarım faaliyetlerini de desteklemeye başladıklarını, bu adımın hazır giyim, mobilya ve seramik gibi sektörler için çok önemli olduğunu söyledi.
Bu pakette KOBİ'lerden büyük firmalara, öğrencilerden akademisyenlere kadar her kesime yönelik yenilikler getirdiklerini dile getiren Özlü, ülkede nitelikli üretimin önünü açmak için en çok önem verdikleri konulardan birisinin de Sinai Mülkiyet Sistemi olduğunu ifade etti.
Özlü, "Özellikle uluslararası yatırımcıların bir ülkeye yatırım yaparken en fazla baktıkları konulardan birisi de budur. Uluslararası normlara uygun olarak Sinai Mülkiyet Kanun Tasarımızı hazırladık. TBMM Genel Kurulu'na sevk ettik. İnşallah bu önemli tasarıyı ekim-kasım aylarında yasalaştırmayı planlıyoruz." dedi.
Bakanlık olarak Üretim Reform Paketi üzerinde de çalışmaları sürdürdüklerine değinen Özlü, bu paketle yerli ve yabancı yatırımcıların önündeki engelleri kaldıracaklarını aktardı.
Özlü, yeni nesil sektörlere de çok iyi hazırlanmak gerektiği, bu amaçla Bakanlık görevini üstlendikten sonra ilk olarak attıkları adımlar arasında, 4. Sanayi Devrimi ile ilgili bir çalışma grubu oluşturmak olduğunu anlattı.
Bu çalışma gurubu ile bir yol haritası oluşturarak, atılması gereken adımları tespit edeceklerinin altını çizen Özlü, "Bütün çalışmalarımızda tek bir amaç var; yatırımcının, sanayicinin, girişimcinin önünü açmak. Başbakan'ımızın deyimiyle yatırımcıların önüne turkuaz halı sermek istiyoruz." şeklinde konuştu
"Demokrasimiz ve ekonomimiz o zor gecede tam puan aldı"
Özlü, nitelikli bir sanayi üretiminin, sürdürülebilir büyümenin teminatı olduğuna dikkati çekerek, şunları kaydetti:
"Bunu başarmamız için çok güçlü bir zemin oluşturmalı ve o zemin üzerinde yükselmeliyiz. Bu zeminin iki temel sütunu var; güçlü demokrasi ve güçlü ekonomi. 15 Temmuz gecesi bu açıdan çok önemli bir gecedir. O gecede hem demokrasimiz hem de ekonomimiz çok ama çok zor bir sınavdan geçti. Demokrasimiz ve ekonomimiz birçok ülkenin geçer not alamayacağı bu sınavdan tam not aldı. Bu millet tankların önüne yatarak demokrasiye ne kadar bağlı olduğunu ifade etti. Türk insanının demokrasiden asla geri adım atmayacağı ortaya çıktı.
Ekonomimiz de çok başarılı sınav verdi. Türk ekonomisinin çok sağlam olduğunu her zaman ifade ediyorduk. Özellikle kamu maliyesi ve bankacılık sisteminde Avrupa'nın birçok ülkesinden ileri durumdaydık. Yaşanan büyük hadiseye rağmen borsa ve dövizde küçük dalgalanmalarla bu süreci geride bıraktık."
Özlü, milletin elindeki dövizi bozdurarak adeta ekonomiye omuz verdiğini, Türkiye'nin 79 milyon vatandaşı, sivil toplumu örgütleri, bütün kurumları ve iş dünyası ile darbeye karşı büyük sınav verdiğini belirtti.
"Basından öğrenmeseydiniz OHAL'i bilmeyecektiniz"
Tüm bu gelişmelere rağmen Batı'dan Türkiye'ye çok haksız ve kasıtlı eleştiriler olduğunu söyleyen Özlü, bazı uluslararası derecelendirme kuruluşlarının ülkeye haksızlık yaptığını anlattı.
Özlü, darbede hayatını kaybedenlerle ilgili bir cümle kurmayan Batılı insan hakları örgütlerinin, gözaltına alınan darbe girişimcilerine iyi muamele yapılmadığına dair açıklamalar yaptıklarını hatırlattı.
Fransa'da, Belçika'da ilan edilen Olağanüstü Hal'e (OHAL) bir çift laf etmeyenlerin Türkiye'de olunca adeta sinir nöbeti geçirdiğini vurgulayan Özlü, yapıcı eleştirileri dinlediklerini ancak yanlı ve yanlış davranışlara asla prim vermediklerini ve vermeyeceklerini dile getirdi.
Özlü, sözlerini şöyle tamamladı:
"Lütfen size soruyorum; basından öğrenmiş olmasaydınız Türkiye'de OHAL ilan edildiğini hisseder miydiniz? Elbette hissetmezdiniz. Çünkü bu OHAL millete değil devlete karşı ilan edilmiştir.
Burada sanayicilere, yerli ve yabancı yatırımcılara seslenmek istiyorum; Türkiye'de her şey yolundadır, her şey normaldir, yatırımlarımıza devam edelim. Aldığımız kararları asla ertelemeyelim. Göreceksiniz; Türkiye'de yeni yatırımların hızla arttığı, sanayi üretiminin hızlandığı bir döneme gireceğiz. Özellikle iş dünyamızdan rica ediyorum; yabancı dostlarınıza ve ortaklarınıza gerçek Türkiye'nin Batı'da aksettirilmeye çalışılan Türkiye ile alakası olmadığını anlatın. Biz de bunu yapacağız. Yanlış ön yargıları hep birlikte kıracağız. Demokrasimizi ve ekonomimizi birlikte güçlendirerek ülkemizdeki yatırımları, üretimi, refahı ve istihdamı artıracağız."