Bir otomotiv fabrikasında boya teknisyeni olarak çalışan işçi, iddiaya göre amirlerinin ve işverenin mobingine maruz kaldı. Sürekli amirlerinden hakaret işiten işçi, istifa etti. Tazminat talebi işverence geri çevrilen teknisyen İş Mahkemesi’nin yolunu tuttu, hem işverenden hem de ustabaşından şikayetçi oldu.
"EŞİTLİK İLKESİNE AYKIRI DAVRANDI"
Davacı teknisyen; taciz ve mobbing sebebiyle çeşitli kurs ve sınavlar sonucu aldığı başarı belgeleri olmasına rağmen kendisinden daha az kıdeme ve eğitime sahip personelle aynı maaşla çalışarak davalı işverenin eşitlik ilkesine aykırı davrandığını kaydetti.
DAVALI KENDİNİ SAVUNDU
Davalılar, tüm personellerin vasıflı olduğunu ve hak ettiği maaşları aldıklarını, bayii olması sebebiyle eğitimlerin zorunlu olarak tüm personele verildiğini, dolayısıyla davacının tüm iddialarının gerçek olmadığını savundu. Mahkeme, davanın kısmen kabulüne hükmetti. Kararı taraflar temyiz edince devreye Yargıtay 9. Hukuk Dairesi girdi.
Yargıtay kararında, İş Mahkemesi’nce davacının mobbinge maruz kalmadığı ve mobbing iddiasını ispatlamadığı gerekçesi ile manevi tazminat talebi reddedildiği hatırlatıldı.
ALINAN KARAR
Kararda şöyle denildi: "Oysaki, dava dilekçesinde sadece mobbing nedeni ile değil, davacının kişilik haklarının zedelendiği de ileri sürülerek manevi tazminat talebinde bulunulmuştur. Mahkeme, davalı işverenlikte tüm çalışanlara yönelik olarak kişilik ve onurlarını rencide edici hakarete varan haksız ve kaba tutumun mevcudiyeti sebebiyle işverenin, iş sağlığı ve güvenliğini sağlama yükümlülüğünü ihlal ettiği ve davacının kişilik hakkına yönelik saldırıyı önlemediğine dikkat çekmiştir.
Dolayısıyla da işçinin koruma ve gözetme borcuna aykırı davrandığı aşikar olup bu durumun davacıya iş sözleşmesini haklı sebeple feshetme imkanı verdiği, davacının iş sözleşmesini haklı sebeple feshettiği gerekçesi ile kıdem tazminatı talebinin kabulüne karar verildiği anlaşılmaktadır.