ORHAN ORHUN ÜNAL - SERBEST PİYASA
Sabah simidi, kahvaltıcı, börekçi derken vatandaşın hizmetinde şimdi, taze meyve suyu sıkıp satanlar var. Son yıllarda gözlerimiz vitamin kafelere aşina olsa da seyyar piyasa, bu popülerlikten bile kendine yeni bir girişimcilik modeli çıkarmayı başarmış. Kuşluk vaktinde işine gücüne yetişmeye çalışanlar en önemli müşterileri. Onları cazip kılan ise, tezgah açtıkları 6 ila 9 saatleri arasında benzeri mekanların çoğunun kapalı olması.
İŞİN SIRRI SABAH 6 İLE 9 ARASINDA
İstanbul’un Levent, Mecidiyeköy, Ümraniye ve Şirinevler gibi yoğun iş merkezli semtlerinde; metro ve otobüs duraklarının çevresi mesken tutuluyor. Kasa kasa meyve ve plastik bardaklar orta halli bir masada sergileniyor. Ucuz yollu, pratik ve sağlıklı bir şeyler içmek isteyen vatandaş da soluğu burada alıyor. Anlayacağınız, sabah ayazında işe giden bedenler, kış depresyonundaki psikolojiler, sürekli akan burunlar birilerine ilaç gibi geliyor. Biz de bu reçetenin peşinden çıkıyoruz sokağa.
PLASTİKTE ADEDİ 2 LİRA
Hızlı gıda (fast food) sektörünün vazgeçilmezi, milkshake’in kışa ve dar gelirliye uyarlanmış hali bu aralar her köşe başında pazarlanıyor. Plastik bardakta verilen portakal suyu 2, nar, 3, elma 2 liradan satılıyor. Sabah mesaisinden önce yaklaşık 3 saatte 50 ila 100 bardak arasında satış yapanların günlük net kârı da 150 lirayı buluyor. Seyyardaki geliri sorduğumuzda ayda 4 bin lira kazandıklarını söylüyorlar. Tabii bu rakam, Şehr-i İstanbul’un metrekareye binlerce insanın düştüğü bölgeleri için geçerli.
Müşterinin ‘Bu ürün sağlıksız mıdır?’ şeklinde bir şüphesi olmuyor. Nasıl olsa portakal gözünün önünde sıkılıyor. İşin içine güne zinde başlama motivasyonu da eklenince, meyve suyu satmak ‘vitaminli iş’ lakabını fazlasıyla hak ediyor. İstanbul Hali’nden temin edilen ürünler kasalarda sergileniyor. Konuştuğumuz satıcıların çoğu günlük olarak hal fiyatlarını takip ettiklerini ve rakamların düşüşe geçtiği an onlarca kilo aldıklarını anlatıyor.
AYLIK KAZANÇ 7 BİN LİRA
Sultanahmet gibi turistik yerlerde ise bardağı 3 liradan günde 200 adetten fazla satışların 7 bin lira getirdiğini öğreniyoruz. İşin maliyeti de oldukça az. Genelde tercih edilen portakal, nar ve greyfurtun kasası yaklaşık 30 liradan alınıyor. Şeffaf plastik bardak 100'lü paketi 4 lira; çelik gövde meyve sıkacağı 75 lira, eh bir de müşteri pipet isterse diye 200 adedi 4 liradan eklersek ortalama 120 liralık malzeme maliyeti çıkıyor. Bazıları el arabası bazıları da plastik masaların üzerinde Zabıta’dan kolay kaçacak şekilde tezgah açıyor. Bu işe niyetlenen varsa birkaç gözlemimizi esirgemeyelim. Seyyar tipi el arabalarının bin lira olduğunu ama piyasada yarı fiyatına bulabileceğinizi hatırlatalım. Tabii bu sizin sabit yatırımınız olacak. ‘Sonrasında uygun bir yere tezgah açabilirsiniz’ diyebilmeyi isterdik ama bu hayli zor. Çünkü merkezi yerlerde her köşe başının, bir sahibi var. Yani dilediğiniz bir alanda ‘Gel vatandaş gel, taze meyve suları’ diye nida atamazsınız. Eğer ciddi ciddi niyetiniz varsa önce çevre lokasyonlarda işe başladıktan sonra, palazlanıp ağır adımlarla merkeze ilerlemelisiniz.
4 saatte 100 bardaklık satış
Mecidiyeköy otobüs duraklarında sabah 6’da yerini alan Halil Y., son 2 yıldır kış aylarında taze meyve suyu işine girmiş. Özellikle sabah saatlerini seçtiğini anlatan Halil Y., “Son senelerde vatandaş güne zinde başlamak istiyor, bu saatte hemen her yer kapalı olur haliyle bizim işler de artar” sözlerine ek olarak 7 Aralık Cuma günü itibariyle İstanbul Hali’nden aldığı meyvelerin geliş fiyatını aktarmayı ihmal etmiyor: “Elmanın kilosunu 1 liradan aldık. Golden 2, greyfurt 2, nar 2,5 portakal 1,5 lira ikinci kalite alırsan 50 kuruş.”
İstiklal Caddesi’nde sabah vakitlerinde turistlerin uğrak yeri yine sokaktaki tezgahlar. Seyyar Satıcı Yusuf, “7-8 civarında yerimizi alırız. Öğlen 12’ye kadar 3’er liradan 100 bardak satmış oluruz. 300 liralık gelirden maliyet çıkınca bize kalan 150-200 lira civarıdır” diyor. Bölgedeki hareketlilik, zabıta ve çevre esnafın tepkisi nedeniyle ancak 12’ye kadar durabildiklerini asıl kazancın ise sabah 7 ile 9 arasında olduğunu söylüyor.
Bölge esnafı soruyor: ‘Niye vergi veriyoruz’
Beyoğlu’nda satıcılık yapan Nuri K. ise, çevredeki kafeleri işaret ederek, “Onlarda 15 bizde 3 lira. Deniz kenarında satış yaptığımız günler, manzara da bedava” diyor. Seyyar piyasa kazançları ile övünürken, bölgedeki esnaf gelirlerinin düştüğünü belirterek, “Niye vergi veriyoruz” sorusuyla yakınmayı ihmal etmiyor.
Haberin tazesi burada
Bu hafta, hava karlı; haberimizde kârlı olsun diye sokağa çıktık. Bu işin farklı bir halini 3 yıl önce yapmışız. Piyasayı yoklayalım istedik. İşler ilerlemiş, mesai saatleri kuşluk vaktine kadar sarkmış. Vatandaşın da derdi, sevinci, hırsı her hali aynı. Biz farklı mıyız? 3 yılın sonunda esnaf dostu, vatandaş sözcüsü, kendimizden de korkar olduk. Onun dışında herşey aynı. Veya bizim haberler her zaman taze, yazında kışında hep vitaminli.