Seracılıkta dev dönüşüm

Turizmden sonraki bacasız sanayimiz seracılık, yeni bir dönüşüme hazırlanıyor. Yüzde 75’i eski tesislerden oluşan sektör, son teknoloji yerli üretim sera kurulumlarıyla büyüyecek. Kadın çiftçilerin önde olacağı süreçte, Afyon’dan İzmir’e; Ağrı’dan Eskişehir’e uzanan jeotermal hat üzerinde organize sera bölgeleri de oluşturulacak.

Orhan Orhun Ünal
Türkiye’nin sera kurulumunda Rusya ve Türk Cumhuriyetleri’nde pazar lideri

ORHAN ORHUN ÜNAL - SERBEST PİYASA

Bilinenin aksine Türkiye’nin turizm dışında bir bacasız sanayii daha var, o da seracılık. Ülkemizde genelde güney şehirlerine özgü bir tarımsal üretim modeli olarak görülse de binlerce kişiye istihdam sağlayan, Rusya, Körfez ve Türk Cumhuriyetlerine ihracat gerçekleştiren dev bir sektörden bahsediyoruz.

Seracılar, şimdi bu alanda dönüşüme yol açacak ciddi bir atağa hazırlanırken, bunun öncülüğünü SERKONDER yapıyor. Nasıl bir dönüşüm derseniz? Son teknoloji yeri üretimle dönüştürülen tesislere kadın elinin değdiği, çiftçiliği bırakanların toprağına döndüğü ve yatırım alanı arayan büyük sermayenin başını döndürecek bir dönüşüm bu.

SERKONDER’İN ÖNCELİĞİ YERLİ ÜRETİM VE TEKNOLOJİ

Sera Konstrüksiyon, Donanım ve Ekipman Üreticileri ve İhracatçıları Derneği (SERKONDER) 2012’de sektörde rakip firmaların ‘birlikten kuvvet doğar’ mantığı ile kurdukları bir oluşum. Türkiye’nin farklı şehirlerinden 39 üyesi var. SERKONDER’in iki yönetim kurulu üyesi Erol İnceler ve Barış Aydoğdu ile yeni nesil teknoloji ile donatılan seralarda bir araya geldik. Erol İnceler amaçlarını; ülke çapındaki seraların modernizasyonu, yerli üretimin desteklemesi, atıl durumdaki tesislerin yeniden üretime başlaması ve devletin bu alandaki uzun vadeli politikalarında görev almak olarak sıralanıyor.

TESİSLERİN %95’İ ÜYELERDEN

Barış Aydoğdu ise dernekleşme çabaları sayesinde hem yerli üretime öncelik verdiklerini hem de yabancı firmalarla daha etkin rekabet edebildiklerini belirterek, “Üyelerimiz kullandıkları tüm malzemeleri yerli şirketlerden temin ediyor. Tasarımı yine Türk mühendislere ait. Bu dayanışma sayesinde seraların yüzde 95’ini SERKONDER üyeleri yapıyor” diyor.

https://image.piri.net/resim/imagecrop/2019/04/08/01/57/resized_91ee4-bc4a9dd5anaresim.jpg

ZİRAAT BANKASI KREDİSİ CAN SUYU OLDU

Sohbet bu kış yıkılan seralara geliyor. Ülkemizdeki mevcut kurulumun yüzde 75’inin 1970’li ve 80’li yıllardan kalma olduğunu öğreniyoruz. Naylon veya cam kaplama eski tip seraların haliyle fırtınalara karşı dayanıksız olduğunu söylüyorlar. Sözü alan İnceler, devlet desteklerinin bu konuya odaklandığını aktararak, “Modern seralar 10 yıldır gelişiyor. Çiftçiler uzun süre yenilemeye yanaşmadı. Şimdi Ziraat Bankası’nın 7 yıllık 2 yıl geri ödemesiz kredi imkanıyla sektörde yüzde 50 oranında artan talep söz konusu” bilgisini veriyor.

ÇİFTÇİ TOPRAĞA DÖNECEK

Seracılık alanında da kentsel dönüşüm benzeri bir politika başladığına dikkat çeken Barış Aydoğdu önemli bir noktaya dikkat çekiyor: “Her şeyi değiştirecek, verimi artıracak tarımsal dönüşüm gündemde. Mesela, geçen yıl Antalya’da 15 bin kişi çiftçiliği bıraktı. Kimi kamuda göreve başladı, kimi arazisini sattı veya bina yaptırdı. Tarımsal kârlılıktaki azalış sonrasında seracılığı bıraktıklarını görüyoruz ama devletin destekleri sayesinde yeniden bir dönüş söz konusu. Ayrıca Tarım Bakanlığı’nın büyük yatırımcıları çekebilecek ciddi teşvikleri olduğunu görüyoruz.”

SERKONDER üyeleri, bahsi geçen geri dönüşümün iki anlama geldiğini söylüyor. İlk olarak, seralar yenilenerek geri dönüştürülüyor. Bunun yanında sektöre küsen çiftçi toprağına geri dönüyor. Bu alandaki bilinç de artıyor.

ÇİLEYİ ÇEKEN ONLAR

Erol Yeniler’in sözleri de değerli: “Tarımda erkek önde gibi görülür ama tarlada aktif çalışan hatta çilesini çeken kadındır. Bu anlamda erkeklerin uğraşmayıp bıraktığı seralara kadın eli değecek. Halihazırda çalışanların yüzde 90’ı kadın. Bu girişimcilere sağlanan uygun krediler de gündemimizde olacak.” Seracılığın bir sanayi kolu gibi görülmeye başlandığını anlatan Barış Aydoğdu ise, “Burada ciddi bir üretim yapıyor ve istihdam sağlıyoruz. Mesela modern büyük bir serada 300 kişi çalışabiliyor, üretim tesislerinde de durum benzer” diyor.

Jeotermal hatta OSB kurulacak

Tarım Bakanlığı’nın gündeminde organize sera bölgesi olduğunu paylaşan Aydoğdu süreci şöyle anlatıyor: “Afyon’dan başlayıp Dikili’ye kadar uzanan bir jeotermal bölgede sera üretim hattı kurma planı söz konusu. En fazla maliyet ısıtmaya gittiği için sıcak su değerli. Aynı durum Ağrı, Yozgat ve Eskişehir hattı için de geçerli. MTA’nın arama yaptığı kuyularda, 120 santigrat derecenin altında olanlar kapatılıyor. Şimdi buralara büyük seralar yapılabilecek. Bunun için komisyon kurulacak ve SERKONDER’de katılımıyla yer alacak. Büyük yatırımcıların dikkatini çekmesi için önemli.”

İHRACAT ŞAHANE

Türkiye’nin sera kurulumunda Rusya ve Türk Cumhuriyetleri’nde pazar lideri olduğunu öğreniyoruz. SERKONDER Üyesi Erol İnceler, “Rusya bu işe öncelik veriyor. Güneş yok, ama gıda talebi fazla. Eksi 15 derece şartlarına uygun teknolojide anahtar teslim sera kuruyoruz. SERKONDER üyelerinin ihracatının büyük bölümü önce Rusya sonra da Türk Cumhuriyetlerine yapılıyor. Körfez bölgesine Katar ve Arabistan’a da kurulum var ama bu sefer soğutmak için” diyor.

GÜNDEM
50 peynirli şehir şampiyonluk yolunda