Üretim ve tedarik altyapısının gücü sayesinde küresel zincirdeki kırılmalardan en az ölçüde etkilenen Türkiye, pek çok göstergede kısa sürede toparlanmayı başardı. Salgın etkisinin yoğun şekilde hissedildiği dönemde kesintisiz üretimin sürdüğü ülkemizde, pek çok KOBİ, hem fiziksel hem de dijital satış yeteneklerini geliştirirken, dünyada yeni yeni oturan yeşil üretim alışkanlıkları güçlü üretim altyapısı sayesinde ihracata can suyu olabilir. Dünyadaki dönüşüme en kısa sürede ayak uydurmayı başaran firmalar için pek çok alternatif pazarın kapıları sonuna kadar açılacak.
TÜRKİYE’NİN İMZASI SÜRECİ HIZLANDIRDI
Bu sayede 2021 yılında arka arkaya ihracat rekorlarına imza atan Türkiye’nin bu rakamları daha da yukarı çekmesi oldukça yüksek ihtimal. Çevre etkileri düşük girdiler kullanan, yüksek verimliliğe sahip olan ve çok az veya sıfır atık içeren ve kirlilik oluşturmayan üretim süreçlerinin dünya genelinde yayılmasıyla pek çok büyük işletme üretim süreçlerini kökten değiştiriyor. Aynı zamanda KOBİ’ler için de bu dönüşüm büyük bir potansiyel barındırıyor. Türkiye’nin Paris İklim Anlaşması’na katılmasıyla ‘Yeşil Mutabakat’ süreci daha da hızlanırken, ekonominin yüzde 95’ini oluşturan küçük ve orta ölçekli şirketlerin sürece uyumu hayati önem taşıyor.
UYUM SAĞLAYAN PİYASA LİDERİ OLACAK
Henüz dünyada yeni oluşmaya başlayan yeşil üretim ekosistemine uyum sağlayacak işletmelerin yüksek ihracata kısa sürede ulaşması bekleniyor. İş dünyasında yeşil üretimi benimseyecek firmaların gelecekte piyasa liderleri olacağı dile getiriliyor. Türkiye’nin ihracatının yaklaşık yüzde 35’ini gerçekleştiren KOBİ’lerinhem ihracat kalemindeki ağırlığı hem de dış ticaretteki payı artacak. Pek çok pazara yakınlığı sayesinde üretim için en avantajlı pazar olarak öne çıkıyor.