Rusya’ya yönelik yaptırımlar, küresel ekonomide yeni bir dönemin başladığına işaret ediyor. Batılı ülkelerce yaptırım bahanesiyle, farklı ülke kişi ve ülke kurumlarının mallarına ve finansal kaynaklarına el konulmasıyla küresel yatırımcıda tedirginlik oluşabileceği ifade ediliyor.
KÜRESEL EKONOMİ VE TİCARET ZARAR GÖRÜR
AVRUPA’DA YATIRIMI OLAN TEDİRGİN
Rus oligarkların yatlarına ve jetlerine el konulmasından, Avrupa’daki paralarının dondurulmasına kadar birçok örneği peşi sıra izliyoruz. Rus Oligark Roman Abramovich’in, 19 yıl önce aldığı Chelsea'yi satışa çıkarması ile sonuçlanan baskılar da Avrupa futbolunda yatırımı olan başta Arap sermayesi olmak üzere birçok yatırımcı için endişe kaynağı oluşturuyor.
İSVİÇRE 200 YILLIK TARAFSIZLIĞINI BOZDU
RUSYA'NIN 300 MİLYAR DOLARI BLOKE
6 bin 500’e ulaşan farklı yaptırımla dünyanın en fazla yaptırım uygulanan ülkesi haline gelen Rusya, dünya çapındaki toplam 640 milyar dolar civarında rezervinin 300 milyar dolarlık kısmını da kullanamıyor. Batı ülkeleri tarafından küresel ekonomiden izole edilen Moskova yönetimi, yaptırımlar nedeniyle 140 milyar dolar değerindeki altın rezervine alıcı bulmakta güçlük çekiyor.
1,7 TRİLYON DOLARLIK DOĞRUDAN YATIRIMA TEHDİT
BM Ticaret ve Kalkınma Konferansı’nın, (UNCTAD) 19 Ocak'ta yayınlanan Yatırım Eğilimleri Raporu’na göre 2019’da yıllık 1,5 trilyon dolar olan küresel doğrudan yatırım tutarı 2020’de salgın nedeniyle 1 trilyon dolara geriledi. 2022’de ise yüzde 77’lik bir artışla 1,65 trilyon dolara ulaştı. Gelişmiş ülkeler ise bu rakamın 777 milyar dolarlık kısmını kendi topraklarına çekmeyi başardı. Yeni yatırımlarda ise pandeminin etkisiyle stratejik önemi artan enerji, gıda veya sağlık sektörleri öne çıktı. Bu verilerden de anlaşılacağı üzere salgın dönemi hariç yılda ortalama 1,5 trilyon dolarlık sermaye, farklı yerlere sayısız doğrudan yatırıma konu oluyor.
SIRADAKİ ÜLKE ÇİN OLMASIN?
LİBERAL EKONOMİYE TERS
İstabul Sebahattin Zaim Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Yusuf Dinç, gelişmeleri “Liberalizmin temel tezleri yırtılırken, küresel ekonomik sistemde önemli bir kırılma yaşanıyor” sözleriyle yorumluyor. Ülkelerin devletçi önlemleri önde tutan merkantilist politikaları benimsediğine dikkat çeken Dinç, “Trump döneminde başlayan ticaret savaşlarının temelinde de Batılı ülkelerin refah devletini finanse edememesi yatıyor. Şimdi küreselleşme sürecinde farklı coğrafyalara yayılan sermayeyi kendilerine çekmeye çalışıyorlar. Tabi buradan sermayesini kaçırmak isteyen yatırımcı da alternatif coğrafyalar arayacak” diye konuştu.