Hukuk fakültesini bitirip avukat olan Funda Özer Baltalı, avukatlık yerine önce yurt dışındaki deri markalarına çanta ve cüzdan üretti. Baltalı, yaklaşık 200 çalışanıyla iyi bir konum elde etti. Emekli olduktan sonra küçük bir çiftlik kurmayı hayal eden babasının hayalini geliştiren Baltalı, iyi gelir elde ettiği işini devretti, zor olanı seçip Seferihisar İlçesi'nde altı yıl önce yaklaşık 2.5 milyon dolarlık yatırımla keçi çiftliği ve üretim tesisi kurdu. 133 dönüm arazinin 33 dönümlük alanında hayvancılık yapmaya başlayan Baltalı, geri kalan 100 dönüme de zeytin ağacı dikti.
Önce süt ve süt ürünleri üretimi yapmaya başladığını belirten 1 çocuk annesi Baltalı, şunları anlattı:
"Umduğumdan daha iyi bir şey elde ettiğimi düşünüyorum. İşi bu kadar büyütebileceğimizi planlamamıştım. Ama yaptığımız iş ve ürünlerimiz kabul gördü. Emeklerimizin karşılığını aldığımızı düşünüyorum. Bunun parasal olarak ölçülmesini istemiyorum. Tarım ve hayvancılık yapanlar bilir bu iş uzun soluklu, yatırımlarınızın uzun senelerde geri geldiği sabır isteyen işlerdir. Biz bu sabrı gösterdik, ürünlerin raflara gitmesi de aynı şey. Pazarda yer edinmeniz de uzun süren bir iş. Biz bu ikisini de başardık ve mutluyuz. İyi niyetle çok çalışacağız ve küçük hedefler koyacağız. Türkiye'de hepimizin ihtiyacı olanın da bu olduğunu düşünüyorum. Büyük hedefleri koyduğunuzda ulaşamadığınızda hayal kırıklığınız da çok oluyor. Başlangıçta, çiftliğimizde elde ettiğimiz süt miktarı günde 250 litre civarındaydı. Şimdi gün ortalamasına baktığınızda 10 ton süt işliyoruz. 6 yılda, 250 litreden 10 bin litreye geldik."
10 kadına 10 kaçi verdi ama plan tutmadı
Türk kadınlarının çalışkan, özverili ve sabırlı olmaları nedeniyle kendisine rol model oluşturduğunu anlatan başarılı iş kadını Funda Özer Baltalı, şunları söyledi:
"Türk kadınları bana rol model, çünkü inanılmaz çalışkan, özverili ve bir o kadar da sabırlı yapıları var. Kadınlara destek olmak için çalışmalar yaptık, çünkü kadınlar erkeklerin gerisindeydi, hayvancılıkla nasıl bir katkımız olur diye düşündük. '10 kadına 10 keçi' diye proje geliştirdik. Bir köydeki 10 kadına 10 keçi vererek keçilerin sütleri sağıp bir tankta toplamalarını istedik. Ama büyük bir başarısızlığa uğradık çünkü gördük ki Türk köylerinin dokusu değişti. Köy halkı da şehirleşti. Eskiden olduğu gibi evinin arkasında bir bahçesi olan orada 10 keçi barındıracak evlerin kalmadığını fark ettik. Projelerin yeniden hayata geçirilmeyeceği anlamına gelmiyor bu, tekrar yapılabilir. Devlet kurumlarıyla da birlikte çalışarak farklı projeler geliştirebiliriz. Bizim keçilerimiz yerli süt keçisi, halk arasında İsviçre Alpleri'nden gelmiş Saanen diye bilinen keçi ırkı var, onlar da beyaz bizim keçiler de beyaz ama doğal seleksiyon yöntemiyle hastalıktan ari hayvanlardan iyi bakımlılardan oluşturulmuş bir ırk bizimkisi, özel ve yerli bir ırk. Bu ırka Azerbaycan ve İran gibi ülkelerden talep geliyor. Biz yüzde 100 keçi sütünden, günlük süt, tereyağı, kefir, peynir çeşitleri gibi aklınıza ne geliyorsa keçi sütünden üretiyoruz. Geniş bir ürün yelpazemiz var."
"Ablam deli olduğumu düşündü"
Başlangıçta, Türkiye ve hatta dünyaya keçi sütünden elde ettiği ürünleri satmanın hayalini kurduğunu dile getiren Baltalı, çiftliklerini kurmadan önce tıp doktoru olan arcak, gıda işi yapan ablasına keçi çiftliği kuracağını, elde edeceği sütlerle peynir yapıp Türkiye, daha sonra dünyaya satacağını söylediğini anlattı. Baltalı, şöyle devam etti:
"Ablam o dönem delirdiğimi düşünmüş, daha sonra da ablama Manisa'nın Demirci İlçesi'nde bir keçi çiftliği kurdurdum. Türkiye olarak tarım ve hayvancılık ülkesiyiz. Bence dünyaya tarım ürünlerini satmayı bir tek biz hak ediyoruz. Bu kadar büyük bir potansiyelimiz var. Rusya'dan çok büyük talep gördük. Daha sonra olumsuzluklar yaşandı, ticaretimiz kesintiye uğradı ama kısa süre önce bir telefon geldi ve bizim peynirlerimizi Rusya'da üretmek istiyorlar, bizden bütün teknolojiyi alıp Baltalı markasıyla üretmek istiyorlar. Bu bize gurur veriyor, demek ki ürünlerimizin kalitesi kendini bir yerlerde ispatlıyor. Bir de ticaretin önüne hiç bir şey geçemiyor. Siyaset de buna dahil, inşallah iyi şeyler olacağına inanıyorum. Daha farklı ürenler üretip daha çok insana ulaşmak için elimizden geleni yapacağız."
3 çiftlikten güç birliği
Tarım ve hayvancılık sektöründe yüksek girdi maliyetlerini aşağıya çekmek, kalite ve verimliliği artırmak için Funda Özer Baltalı'ya ait çiftlik, Didem- Emrah Coşkun'a ait Kaprana Çiftliği ve Güldem Atabay Şanlı- Emre Şanlı çiftine ait Sarsar Çiftliği kazan-kazan anlayışına dayalı bir sistem kurdu.
İstanbul'da yaklaşık 20 yıl çalışan ve ekonomistliği bırakarak İzmir'de çiftlik kuran Güldem Atabay Şanlı, Tragos Çiftliği çatısı altında bir araya gelen 3 çiftlikle ilgili bilgiler verdi. Kemalpaşa'da yaklaşık 500 keçi kapasiteli çiftliklerinin bulunduğunu belirten Şanlı, şöyle dedi:
"Çiftliği kurduğumuz günden beri sütümüzü Baltalı Mandıraya veriyoruz. Biz 3 çiftlik olarak bir güç birliği modeline gitmek istedik. Bu modelde biz küçük ölçekli çiftlikler olarak ölçek ekonomisini yakalayamıyoruz, bir türlü üretim kapasitemizi, kapasitemiz küçük olması sebebiyle yükseltemiyoruz ve maliyetlerimiz de yüksek kalıyor. Biz bu işe baş koymuş insanlarız çünkü belli kariyerleri bırakıp buralara geldik. Dolayısıyla bu işte başarılı olmak istiyoruz, bunun yöntemi de kapasiteyi büyütmek, sabit maliyetleri aşağıya çekmek ve verimli bir şekilde bu işi yapmak. Bu bağlamda, Funda hanıma ait olan Baltalı Gıda'nın çiftlik tarafı, Emrah Coşkun'un Kaprana Çiftliği ve eşimle bana ait olan Sarsar Çiftliği, güç birliği yaptı. Ürettiğimiz hayvanların en iyilerini seçerek dört beş yıllık süreç sonunda buraya getirdik. Bir çatı şirket kurarak bu hayvanları birleştirdik. Bu arada aslında 2 amaç var, bir taraftan maliyetleri aşağıya indirip, içine girdiğimiz işten para kazanabilir hale gelmek ve bizim hayvan bulurken çektiğimiz sıkıntılar çekilmesin diye nitelikli, kaliteli bir damızlık satış çiftliği haline gelebilmek. Bu işin iki boyutu var, hem süt ürettiğiniz hayvanlara bakmak zorundayız, hem de yeni bir nesil getiriyorsunuz ve bunu da piyasaya sunmak zorundasınız."
İstanbul'dan geldiği için hiç pişman olmadığına dikkat çeken Şanlı, daha iyisi için çalışmalarına devam ettiklerini söyledi.