Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın vetosu 'hastalık' zincirini durduracak

Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın termik santrallere filtre takılmasını erteleyen düzenlemeyi veto etmesi Türkiye'de hem birey hem de çevre sağlığı için bir dönüm noktası olarak görülüyor. Kömürlü termik santrallerin 2.5 yıl daha baca gazı yatırımlarını yapmaması halinde ortaya çıkacak tablonun vahim olacağını belirten uzmanlar, "2022'ye kadar binlerce erken ölüme, 1 milyon gün iş gücü kaybına, 7 milyon günden fazla hastalık iznine ve çocuklarda 17 binden fazla bronşit vakasına sebep olacaktı" değerlendirmesinde bulundu.

Hasan Hız
Türkiye'de hava kirliliğinin sebep olduğu hastalıklar, toplum sağlığını tehlikeye atıyor.

Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın termik santrallere filtre takılmasının ertelenmesini içeren kanun tasarısını veto etmesinin yankıları sürüyor.

Türkiye'de 81 ilin yarısından fazlasının kirli hava soluduğu geçtiğimiz dönemlerdeki raporlara yansıdı. Kirli havaya en büyük etki eden faktörlerden biri de

termik santrallerden çıkan zararlı gazların atmosfere

karışmasıydı.

Greenpeace tarafından daha önce hazırlanan raporların olduğuna dikkat çeken uzmanlar, 10 adet kömürlü termik santrallerin 2.5 yıl daha baca gazı yatırımlarını yapmaması halinde ortaya çıkacak tablonun çok vahim olduğunu belirtiyor. Termik santrallerin olduğu bölgeler başta olmak üzere bu durum iki binden fazla kişinin erken ölümüne, 7 milyon günden fazla hastalık iznine, 1 milyon gün iş gücü kaybına ve çocuklardan 17 binden fazla bronşitvakasının ortaya çıkmasına sebep olacaktı.

https://image.piri.net/resim/imagecrop/2019/12/04/09/33/resized_cf640-c4e691022016112601.jpg

Kararın olası etkilerini yenisafak.com'a değerlendiren Temiz Hava Platformu Koordinatörü Buket Atlı, "2017 yılında yaptığımız Kara Rapor çalışması, özellikle hava kirliliği kaynaklı ölüm oranlarının nüfusla orantılı olarak İstanbul, Ankara ve İzmir gibi büyük şehirlerde oldukça yüksek olduğunu göstermektedir. Fakat santrallerin bulunduğu ve 6 tane yeni santralin daha yapılması planlana Kahramanmaraş ili de il genelinde diğer ölüm nedenleri ile kıyaslandığında hava kirliliğinin oran olarak yüzde 25 ile en fazla olduğu ilimizdir. Hava kirliliğine sebep olacak herhangi bir kaynağın ortadan kaldırılması ülke genelinde sağlıklı bir çevrede yaşama ve temiz hava soluma hakkına büyük katkıda bulunacaktır" değerlendirmesinde bulundu.

Hava kirliliğinin sağlık etkisi açısından en tehlikeli kısmı gözle görülmeyen ve sessiz katil diye adlandırılan küçük parçaçık maddeler olduğuna dikkat çeken Atlı, "Bu parçacık maddeler hava durumu ve bölgenin coğrafi yapısına göre kilometrelerce mesafe yol alabilirler. O yüzden sadece santrallerin olduğu illeri değil tüm Türkiyeyi etkileyen bir kirlilik ortaya çıkmaktadır. Ayrıca bir diğer kirletici olan kükürtdioksit kirliliği (SO2) ile ilgili uydu verilerine bakıldığında özellikle Afşin ve Manisa, Muğla bölgesinden başlayan bir kirliliğin tüm ülkeye yayıldığı görülmektedir" vurgusunu yaptı.

https://image.piri.net/resim/imagecrop/2019/12/04/09/33/resized_cb0bb-99891ea8untitled.jpg

"Türkiye'de hava kirliliği ile ilgili yapılan analizlerde nasıl sonuç elde edildi?" sorusuna yanıt veren Atlı, hava kirliliğinin genel durumunu şu cümlelerle anlattı:

"Türkiye’de 2017 yılında hava kirliliği trafik kazalarından 7 kat fazla can aldı. 2017 yılında hava kirliliği Dünya Sağlık Örgütü’nün önerdiği kılavuz değerlere indirilseydi ülkemizde yaşanan ölümlerin yaklaşık yüzde 13'ü önlenebilirdi. 2018 yılında hava kalitesi en kötü olan il, Afşin-Elbistan ilçesinde işletmedeki iki kömürlü termik santrali ve yeni santral planları ile gündeme gelen Kahramanmaraş’tır.

HAVA KİRLİLİĞİ DEĞERİNİ KARŞILAYAN TEK İL ARDAHAN

2018 yılında Dünya Sağlık Örgütü’nün önerdiği kılavuz hava kirliliği değerleri karşılayan tek il Ardahan’dır. İstanbul’da nüfus yoğunluğunun en yüksek olduğu (kilometrekare başına 40.000’den fazla nüfus) iki ilçe olan Gaziosmanpaşa ve Güngören ilçelerinde hiçbir hava kalitesi ölçüm istasyonu bulunmamaktadır. 2018 yılında hava kalitesi, ulusal sınır değerlerine göre değerlendirildiğinde; 81 ilin yarısından fazlası (yüzde 56) kirli hava soludu.

TÜRKİYE'NİN HAVA KİRLİLİĞİ RAPORU

Türkiye’de 2018 yılında yeterli ölçüm yapılan 163 istasyonun yüzde 96,3’ünde yıllık PM10 ortalamasının DSÖ limitlerinin üzerinde kirli olduğu görülmektedir. Bursa Merkez ve Elbistan’da yaşayanlar neredeyse tüm yıl (10 aydan fazla gün) boyunca sınır değerlerin üzerinde kirli hava solumuştur. 2018 yılında ölçümler yetersiz olduğundan her 10 ilden 1’inde yaşayanların nasıl bir hava soluduğunu bilemiyoruz. (Eskişehir, Bolu, Kastamonu, Kırıkkale, Kütahya, Muş, Şırnak ve Uşak) Son 3 yılda hava kalitesi iyi düzeyde olan yani ulusal sınır değerleri karşılayan ve Dünya Sağlık Örgütü’nün sınır değerlerine çok yakın olan iller Ardahan, Artvin, Rize, Kırşehir ve Tunceli oldu.

Son 3 yılda hava kalitesi iyi düzeyde olan yani ulusal sınır değerleri karşılayan ve Dünya Sağlık Örgütü’nün sınır değerlerine çok yakın olan iller Ardahan, Artvin, Rize, Kırşehir ve Tunceli oldu. Son 3 yıldır 16 ilde hava kalitesinde hiçbir iyileşme olmuyor ve ciddi hava kirliliği yaşanıyor: Afyon, Ankara, Burdur, Bursa, Çorum, Denizli, Erzincan, Mersin, Kahramanmaraş, Manisa, Mardin, Muğla, Niğde, Osmaniye, Sakarya ve Sivas.

https://image.piri.net/resim/imagecrop/2019/12/04/09/36/resized_bf48a-f654fccbsag.jpg

EN FAZLA ÖLÜMLER İSTANBUL, BURSA VE ANKARA'DA

2017 yılında hava kirliliği nedeniyle yaşanan ölüm sayısının en fazla olduğu ilk üç il İstanbul, Bursa ve Ankara oldu. 2017 yılında hava kirliliğine bağlı ölümlerin il bazındaki ölümlere oranı en fazla olan iller ise sırasıyla Iğdır, Kahramanmaraş ve Afyon oldu.

Yapılan son çalışmalar, hava kirliliğinin sperm kalitesi ve doğurganlığı olumsuz etkilediğini, ayrıca partikül maddelerin anne karnındaki bebeğe bile etki ettiğini göstermektedir.

CİDDİ SAĞLIK SORUNLARINA YOL AÇIYOR

TEMİZ HAVA PLATFORMU'NUN ÖNERİLERİ

"Temiz havanın sağlanması için atılması gereken adımlar neler olabilir?" sorusuna yanıtlayan Atlı, Temiz Hava Platformu'nun önerilerini şöyle sıraladı:

Ölçüm: Hava kirliliği konusunda veri güvenliğinin geliştirilmesi, anlaşılabilir, erişilebilir, gerçek zamanlı kanallar ile doğru ve güncel verilerin halka sunulması, ölçüm yapılan ama bilgileri paylaşılmayan istasyonların da geriye dönük tüm verilerinin paylaşılması, yeni ölçüm istasyonu yerleri seçilirken uygun modelleme yöntemlerinin kullanılması, yer seçim kriterlerinin şeffaf şekilde açıklanması ve tüm çalışan istasyonlara uygulanması.

Yasalar: PM10, PM2.5 ve SO2 başta olmak üzere tüm kirletici limitlerinin DSÖ’nün limitleri ile uyumlu hale getirilmesi için mevzuat düzenlemesinin tamamlanması ve limitlerin çalışmakta olan sanayi tesisleri için de istinasız olarak uygulanması.

PM2.5: Dünya Sağlık Örgütü’nün önerdiği değerler ile uyumlu yasal limitler konusunda hızla bağlayıcı mevzuat kabul edilmesi, uygulamaya koyulması ve mevcut durumda pilot uygulama olarak ölçümleri yapılan PM2.5 ölçümlerinin tüm ülke çapında yaygınlaştırılması ve halk sağlığı açısından temsiliyeti olan yerlere kurulacak olan ölçüm istasyonlarının verilerinin kamuoyuyla paylaşılması.

Kamuya açık veri: Hava kirliliğinin sağlık etkilerini ve Türkiye’de her ildeki tahmini erken ölüm sayısını ortaya koyabilecek tüm veri kaynaklarının kamuoyuna açıklanması ve akademik çalışmalar için kolaylıkla ulaşılabilir olması.

İzin süreçleri: Endüstriyel yatırımların Çevresel Etki Değerlendirme (ÇED) izin süreçlerinde proje sahiplerinden; kompleks arazi koşullarını da hesaba katan, kümülatif etkiler ve ikincil PM2.5 oluşumunu da kapsayan ve dünya çapında kabul gören en güncel programları kullanılarak hava kirliliği dağılımı modelleme çalışması yapılmasının talep edilmesi.

Sağlık Etkileri: Endüstriyel yatırımların izin süreçlerinde yatırımcılardan istenen “Çevresel Etki Değerlendirmesi Raporu”nun yanı sıra, “Sağlık Etki Değerlendirmesi Raporu”nun hazırlanması, özellikle hava kirliliği nedeniyle oluşan sağlık etkileri, yaşanacak erken ölümleri ve iş gücü kaybının modellenerek hesaplanmasının istenmesi bu yönde bağlayıcı yasal yükümlülükler eklenmesi ve Sağlık Bakanlığı’nın da sanayi tesislerinin izin süreçlerine aktif olarak dahil olması.

Fosil Yakıt Desteklerine Son: Hava kirliliğinin en önemli kaynaklarından kömüre dayalı enerji üretiminin teşvik edilmesine son verilmesi, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı tarafından enerji verimliliği politikalarının yürürlüğe konması ve yenilenebilir kaynakların enerji üretimindeki payının arttırılmasını için politikaların oluşturulması.

Politika: Hava kirliliği konusunda görevli ve yetkili idareler tarafından hava kirliliğinden oluşan zararlara karşı hem önleyici hem de tazmin edici tedbirler konusunda bağlayıcı, uygulanabilir mevzuat geliştirilmesi.

Temiz Hava Eylem Planları: Ani kirlilik durumunda yöneticilerin görevlerini, halkın alacağı tedbirleri de tanımlayan ve Yönetmeliğe göre yapılması zorunlu olan Temiz Hava Eylem Planlarının bütün iller için katılımcı bir anlayışla hazırlanarak, kamuoyu ile paylaşılması ve acilen uygulamaya koyulması.

Alternatifler: Kentlerde toplu taşıma ve bisikletli ulaşımın teşvik edilmesi, motorlu araç trafiğine kapalı alanlar yaratılması, ormanların korunması ve artırılması, araçlardan kaynaklanan kirletici emisyonları azaltacak yasal değişiklikler yapılması ve evsel ısınma için kömürün yerine alternatif kaynakların yaygınlaştırılması.

İşbirliği: Hava kirliliğinin sağlık etkilerinin değerlendirilmesi ve kirlililiğin azaltılması ile ilgili politika geliştirilmesinde, özellikle Sağlık Bakanlığı ve Çevre ve Şehircilik Bakanlıklarının koordinasyonun arttırılması ve disiplinler arası olarak kendi aralarında ve ayrıca çevre ve sağlık alanında çalışan çalışan meslek örgütleri ve sivil toplum kuruluşları ile işbirliği içinde çalışmalar yürütülmesi.