Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'nde düzenlenen 100 Bin Sosyal Konut Tanıtım Toplantısı'nda konuştu.
Projeye öncülük eden Çevre ve Şehircilik Bakanlığı ile finansmanına destek veren Hazine ve Maliye Bakanlığı yetkililerini tebrik eden Erdoğan, böylece 17 yıldır sürdürdükleri şehircilik hamlesine yeni bir altın halka daha eklemiş olduklarını söyledi.
Bugüne kadar TOKİ vasıtasıyla yüzde 90'ı sosyal konut vasfında 857 bin konut inşa edildiğini bildiren Erdoğan, ayrıca 24 bin derslikli okullar, 40 bin yatak kapasiteli hastaneler, bine yakın ticari iş yeri, kamu kurumlarının hizmet binaları, stadyumlar, çok sayıda sosyal ve kültürel tesisin TOKİ tarafından ülkeye kazandırıldığını, ülke genelinde 96 millet bahçesinin de TOKİ tarafından inşa edildiğini belirtti.
Bu yılın ilk aylarında 250 bin sosyal konut kampanyası çerçevesinde başlatılan ilk 50 binlik konut projesinin vatandaşlardan büyük ilgi gördüğünü ifade eden Erdoğan, "" diye konuştu.
Hedeflerinin bundan sapma olmaması ve vatandaşların zemin artı 2, zemin artı 3 ya da zemin artı 4 olmak üzere bu binalara yerleşmeleri olduğuna değinen Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Sadece ekonomik değil kültürel bakımdan da önemli"
Projedeki yapılara ilişkin bazı özellikleri anlatan Erdoğan, Karadeniz Bölgesinde geleneksel yığma taş yapıları andıracak biçimde cephede zemin kat seviyesinde yöresel taş kaplamalar, üst katlarda ahşap hissi verecek ahşap görünümlü kaplamalar ve eğimli çatı saçaklarını destekler nitelikteki eli böğründeler yapmak suretiyle Karadeniz'e özgü yöresel ahşap ve taş yapı elemanlarının karma şekilde kullanılacağını dile getirdi.
Erdoğan, Osmanlı'nın başkentlerini barındıran Marmara Bölgesi'nin ise Türkiye'nin Avrupa'ya açılan kapısı olması nedeniyle bu bölgede hem geleneksel hem modern yapılar inşa edileceğini, depreme dayanıklı, yeşili bol, mahalle kültürünü yansıtan tasarımlar ile kalabalık nüfusun rahatça nefes olabildiği alanlar inşa edileceğini aktardı.
Ege Bölgesi'nde iklim koşullarına uygun, açık renkli cephe kaplamaları ve boyamaları, cephede derzlemeler, ahşap görünümlü kat silmeleri ile dikmeler, yer yer cephe süslemeleri ve kiremit çatılarıyla Ege'nin geleneksel zarif dokusuna uygun nitelikte çözümlemeler yapılacağına değinen Erdoğan, Akdeniz'de de bölgenin kıtaları aşan iklimiyle barışık, güneş ışınlarını yansıtacak canlılıkta doku ve renkleriyle sade ve yalın cephe çizgileri, yer yer teras, yer yer eğimli çatılarıyla geleneksel kemerli pencereler ve ferforje işlemeleriyle Akdeniz mimari kültürünün yaşatılacağına işaret etti.
İç Anadolu'da kıvrımlı yolları, şirin sokakları, ahşap süslemeli bitişik düzenli yapıları, cumbalı evleriyle örf adet ve gelenekleri yaşatan mahalle kültürünü benimseten konutlar yapılacağı bilgisini veren Erdoğan, Doğu Anadolu'da karasal iklimin gündüz sıcak gece soğuk tavrına ve arazinin zor şartlarına cevap verebilecek nitelikte cephe unsurlarının bölgenin yapısına uygun malzemelerden seçilmesine özen gösterileceğini ifade etti.
Erdoğan, genellikle eğimli çatılar ve geniş saçaklarıyla taş dokulu pencere söveleri ve kat silmeleriyle bölgenin mimari diline uygun tasarımlar yapılacağını anlattı.
Yakın tarihte ülkenin yaşadığı, ekonomik ve sosyal krizlerin diğer alanlarla beraber şehirler üzerinde de olumsuz etkiler yarattığının altını çizen Erdoğan, şu değerlendirmede bulundu:
"Hiç şüphesiz bu menfi etkilerin başında çarpık kentleşme gelmektedir. Bizim 17 yıldır ortadan kaldırmaya çalıştığımız çarpık kentleşme sorunu 1950'lerden itibaren başlayan çoğu ekonomik sebepli düzensiz göçlerin sonuçlarından bir tanesidir. İnsanoğlu göğe yakın değil toprağa yakın yaşamalıdır. Ama öyle konutlar yapıldı ki 20-30-40-50 kat bu binaların içerisinde yaşamak mümkün değil. Bu bizim komşuluk hukukumuzu da ortadan kaldırdı. Aynı binanı içinde yaşıyor ama birbirlerini tanımıyor. Komşu ölüyor, diğerinin ondan haberi yok. Bu bize yakışmıyor ve yakışmadı. İşte onun için bizim yeniden o geçmişte olduğu gibi mahale kültürümüzü inşa etmemiz lazım. Bunu inşa ettiğimiz zaman dayanışmamız çok daha farklı olacaktır. Komşuluk hukukumuz çok daha farklı gelişecektir."
Çeşitli nedenlerle kırsaldan göç eden vatandaşların denetimsizlik neticesinde şehirlerin etrafına "gecekondu" denilen sağlıksız yerleşim yerleri kurduğunu belirten Erdoğan, popülist siyasetçilerin özellikle seçim dönemlerinde göz yummasıyla bu gecekonduların sayısının zamanla daha da arttığını söyledi.
"Belki bu ilk anda hoş geliyor olabilir ama bu aslında oralara yerleşenlere birer ihanetti. Çünkü ne sokaklar sokak, ne alt yapı var. Hiçbir şey yok." ifadesini kullanan Erdoğan, Konya'da yığma bir gecekonduda 3 çocuğun öldüğünü hatırlattı.
Erdoğan, bunlara eyvallah etmenin mümkün olmadığının altını çizerek, şöyle devam etti:
Erdoğan, bir dönem İstanbul gibi megapol şehirlerde devletin adeta hiçbir varlık gösteremediği gettoların, varoşların, kurtarılmış bölgelerin türediğini anımsatarak, marjinal terör örgütlerinin bilhassa 1990'larda bu bölgeleri militan devşirme ve millete baskı kurma aracı olarak kullandığını anlattı.
Suyun, elektriğin, okulun, temel alt yapı hizmetlerinin olmadığı son derece sağlıksız şartlarda insanların yaşamaya mahkum edildiğinin altını çizen Erdoğan, 1994'te İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı olduğunda karşılarında korkunç bir manzara bulduklarını dile getirdi.
"İsmi çok güzel ama..."
Erdoğan, havası solunmayan, suyu olmayan ya da içilmeyen, yolları yürünmeyen, çöp dağlarının patladığı, trafik çilesinde gün geçirilen bir İstanbul devraldıklarını anlatarak, özellikle çarpık kentleşme ve gecekondulaşma sorununun İstanbul'da had safhada olduğunu vurguladı.
Türkiye'ye ve İstanbul'a yakışmayan bu tablo karşısında başkaları gibi siyasi popülizme tevessül etmediklerine dikkati çeken Erdoğan, şöyle konuştu:
Cumhurbaşkanı Erdoğan, İstanbul'da KİPTAŞ aracılığıyla şehir genelinde başlatılan toplu konut hamlesinin bugün dünyanın birçok ülkesinde yaşanan gecekondu probleminin çözümüne örnek olduğunu söyledi.
"Şehirler gelişmeye başladı"
İstanbul'daki bu başarılı tecrübeyi son 17 yılda hükümet olarak tüm Türkiye'ye yaygınlaştırma fırsatı bulduklarını belirten Erdoğan, pek çok yerleşim biriminin, çevre düzenlemeleri ve sosyal donatılarıyla, modern yerleşim yerleriyle ilk defa TOKİ projeleri sayesinde tanışmış olduğunu dile getirdi.
Erdoğan, bu projelerin, belediyeler ve özel sektör için bir örnek model oluşturduğuna işaret ederek, pek çok belediye, şirket ve şahsın bu modele uygun projeler geliştirip hayata geçirdiğini anlattı.
Böylece şehirlerin çehresinin değişip, gelişmeye başladığının altını çizen Erdoğan, şöyle konuştu:
"Başarılı olmak isteyen yol açar"
Kentsel dönüşüm projeleriyle bir dönem şehrin varoşları olarak görülen alanların ibadethanesi, okulu, parkı, sağlık ocağı, spor tesisi olan cazibe merkezlerine dönüştüğünü dile getiren Erdoğan, "Bizden önce TOKİ sadece 43 bin konut üretebilmişken, bu rakam bizim dönemimizde 857 bine çıktı. TOKİ, Hindistan'dan Endonezya'ya, Pakistan'dan Srilanka'ya kadar yurt dışında hayata geçirdiği projelerle de ülkemizi gururla temsil etti." diye konuştu.
Erdoğan, "100 Bin Sosyal Konut Projesi"nde olduğu gibi TOKİ vasıtasıyla milyonlarca insanın kiradan bile düşük taksitlerle ev sahibi olduğunu, yıllarca kendisini kimsesiz, sahipsiz hisseden dar gelirli vatandaşların bugün TOKİ sayesinde modern, kaliteli, sağlıklı konutlarda oturduğunu, geleceğe çok daha güvenle baktığını vurguladı.
Türkiye'ye ve millete hizmetin önce gönül sonra da vizyon işi olduğunun altını çizen Erdoğan, şunları kaydetti:
"Millete ve ülkeye dair bir aşkınız, hedefiniz, idealiniz yoksa, hangi görevde olursanız olun o sizin için yüke dönüşür. Başarılı olmak isteyen önünde bir yol açar, istemeyen de muhakkak arkasına saklanacağı bahane bulur. Bizim için de 17 yıldır aralıksız sürdürdüğümüz hizmet mücadelesi hiçbir zaman dikensiz bir gül bahçesi olmadı. Her çalışmamızda olduğu gibi kentsel dönüşüm hamlesini de başlattığımızda birileri sürekli önümüze engeller çıkardı. Özellikle CHP ve güdümünde hareket eden kimi meslek odaları, projelerimizi sabote etmek için olağanüstü çaba harcadılar. Kimi zaman medya aracılığıyla, kimi zaman mahkemeler yoluyla bunlar fayda etmeyince de sokaklar kışkırtılarak mega projelerimiz durdurulmaya çalışıldı."
"Burada Türkiye'nin en büyük kütüphanesini açacağız"
Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'nin kendisinin değil milletin evi olduğunu belirten Erdoğan, burada çok amaçlı salonların, ibadethanenin olduğunu söyledi.
Erdoğan, bunun yanında kısa zaman içerisinde burada Türkiye'nin en büyük kütüphanesini açacaklarını, 5 milyon ciltli, elektronik ortamda bütün kitapların kayda gireceği, dünyanın mimari proje olarak estetiğiyle, her şeyiyle örnek olan bir kütüphaneyi bitirdiklerini kaydetti.
Kütüphanenin 24 saat açık olacağını, gençlerin burada hem derslerini çalışıp hem kitap okuyabileceğini, içeceklerini içip kek ve simit yiyebileceklerini ifade eden Erdoğan, diye konuştu.
Cumhurbaşkanlığı Külliyesi ile ilgili çok kez "ruhsatsız bina" denildiğini hatırlatan Erdoğan, "Danıştay burayla ilgili kararını açıkladığı halde. 'Burada ruhsat problemi yoktur.' demesine rağmen bakıyorsunuz, Ana muhalefetin başı ikide bir buranın ruhsatsız olduğunu söylüyor. Danıştayın belgesi ortada. Daha ne istiyorsun? Öyle veya böyle o konuşuyor biz yolumuza devam ediyoruz ve devam edeceğiz." ifadesini kullandı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, geçmişte de vatanperver, milliyetperver bütün devlet adamlarının karşılarına hep başını CHP'nin çektiği zihniyetin dikildiğini söyledi.
İstanbul'da yapılan Yavuz Sultan Selim Köprüsü'ne işaret eden Erdoğan, şöyle devam etti:
Erdoğan, bu gidişin sıradan bir gidiş olmadığını, bunlar yapılmamış olsa 20 yıl önceki durum düşünüldüğü zaman Türkiye'ye "çok ilkel bir ülke" denileceğini söyledi.
"Biz şimdi muasır medeniyetler seviyesinin üstüne çıktık." diyen Erdoğan, Türkiye'nin G20 ülkeleri içerisinde 17'nci, Avrupa'da ise 6'ncı sırada olduğunu vurguladı.
Adnan Menderes'ten Turgut Özal'a, Necmettin Erbakan'dan Alparslan Türkeş'e kadar tüm vizyon sahibi liderlerin CHP zihniyetinin saldırılarına maruz kaldığını kaydeden Erdoğan, "Millete faydası dokunacak tüm eserler daha fikir aşamasında CHP zihniyeti tarafından çeşitli bahanelerle öldürülmeye çalışılmıştır." dedi.
"Bunların işletme kabiliyeti yok"
Arifiye'de bulunan Tank Palet Fabrikası'na değinen Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:
Kocaeli'deki kağıt fabrikası SEKA'nın bitmiş, batmış zarar eden bir fabrika olduğunu anlatan Erdoğan, "Biz SEKA'yı kapatacağız, dedik. Özel sektör kağıdını üretsin, gazeteler vesaire oralardan alsın. Ne yapacaksınız? Makinelerin olduğu bölümü tamamıyla bir müze haline dönüştüreceğiz. SEKA'nın olduğu alanı da Kocaeli halkına hizmet veren dev bir millet bahçesine dönüştüreceğiz. Fabrika'da çalışanları da Kocaeli Belediyesi'nde iş temin etmek suretiyle onları da orada istihdam ettik." şeklinde konuştu.
Şu anda SEKA'nın bir müze olduğunu dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, bütün çevresinin millet bahçesi olduğunu, Kocaeli'nin sakinlerinin burada yürüyüşlerini yaptığını kaydetti.
Fabrikanın da müze olarak icraatına devam ettiğini aktaran Erdoğan, "Buradan kar mı zarar mı edeceğiz? Biz kar etmenin yolundayız. Bu neyle oluyor? Bazen bu sosyolojik anlamda bir kara dönüşüyor. Bazen de bu zarar etmektense zarar etmemek daha evladır diyerek yola devam ediyorsunuz. Yaptığımız bu." dedi.
Erdoğan, İstanbul Havalimanı'ndan da vazgeçirilmeye çalışıldıklarını, bunun için Gezi olayları dahil her türlü provokasyonun denendiğini söyledi.
İstanbul Havalimanı'nın dünyanın ilk üç havalimanından bir tanesi olduğuna işaret eden Erdoğan, Almanların Berlin'de havalimanı yapmak için 17 yıldır çalıştığını ancak bitirilemediğini kaydetti. Erdoğan, değerlendirmesini yaptı.
"Sağlıklı bir nefese devletini feda eden kültürden geliyoruz"
"İstanbul Atatürk Kültür Merkezi projesini rafa kaldırtmak için yapmadıklarını bırakmadılar." ifadesini kullanan Erdoğan, inşaatın hızla devam ettiğini, Taksim'deki Atatürk Kültür Merkezi'nin opera binası olarak bitirileceğini, kısa bir süre sonra lansmanını yapacaklarını vurguladı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, şehir hastanelerini karalamak için kimi kurgu kimi yalan nice haber uydurulduğunu belirterek, şöyle konuştu:
Sadece yatırımların, alt yapı projelerinin engellenmediğini hak ve özgürlükler alanında da benzer bir çabanın içine girildiğini aktaran Erdoğan, şunları kaydetti:
"Kamuda başörtüsü düzenlenmesine 'hayır' dediler. Meslek liselerinde katsayı zulmünün kaldırımasına 'hayır' dediler. 4+4+4 ile eğitimin özgürleşmesine 'hayır' dediler. Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemiyle demokrasinin güçlenmesine 'hayır' dediler. Bölücü terör örgütü PKK ve ülkemizin gördüğü en büyük ihanet çetesi olan FETÖ'yle mücadeleye 'hayır' dediler ve bu teröristleri 'arkadaşlar' diye nitelediler. Savunma sanayinde dışa bağımlılığı azaltacak kritik projeleri küçümsediler, hatta karaladılar. Biz göreve geldiğimizde yüzde 20'si savunma sanayinde yerliydi ama şimdi yüzde 70'i yerli."
"En yakın zamanda Kanal İstanbul'a başlayacağız"
Türkiye'nin insansız hava aracı yapabildiğini anımsatan Erdoğan, "Amerika'dan insansız hava aracı, silahlı insansız hava aracını alamıyorduk. Bunları gidip oradaki liderlerle görüştüğümüz zaman, 'maalesef kongreden izin çıkmadı' diyorlardı. Ama şimdi biz insansız hava aracını üretiyoruz. Kötü komşu bizi ev sahibi yaptı. Şimdi silahlı insansız hava aracını da üretiyoruz. Şimdi onun bir kademe daha ilerisine gittik, dünyada 3-5 ülkede var hamdolsun 'akıncı' denilen bir insansız ama silahlı hava aracını ürettik, hayırlı olsun." diye konuştu.
Bunların gurur abidesi olduğunu vurgulayan Erdoğan, şöyle devam etti:
"Bunlar, bizim gurur abidemiz değil mi? Gurur abidemiz olduğuna göre biz bunlarla gururlanmayacağız da neyle gururlanacağız? Ama inanın bunlarla hala gururlanmayanlar da var. Bundan dolayı çok rahatsız olanlar da var. Biz yapamadık ama bunlar yaptı. Türkiye'yi yurt dışına şikayet ederek, uluslararası yatırımcıyı ürküterek, bu ülkenin kalkınmasına, güçlenmesine, küresel ölçekte bir cazibe merkezine dönüşmesine çelme takmaya da kalktılar. Şimdi Kanal İstanbul'a da karşı çıktılar. Çıkmış Belediye Başkanı diyor ki, 'Kanal İstanbul buraya uymaz.' Ya sen otur işine bak. Nasıl uyduğunu göreceksin. Bütün bunların çalışmalarını biz gayet iyi yaptık. Üniversiteleri çalıştırdık, kendi ekiplerimizi çalıştırdık ve inşallah en yakın zamanda ihalesini de yapmak suretiyle Kanal İstanbul'a da başlayacağız."
Ekonomiyi büyütmek, ihracatı geliştirmek, 81 vilayeti yollar, barajlar ve hastanelerle donatmak istediklerinin altını çizen Erdoğan, şunları söyledi:
"Bunlara da 'hayır' dediler. Bugün de aynı 'istemezük' tavırlarını işte az önce de ifade ettiğimiz gibi Kanal İstanbul'da sürdürüyorlar. İstanbul ile birlikte ülkemizin gelecek asrına damga vuracak böylesine stratejik önemde bir projeyi engellemek için her yolu deniyorlar. Biz, elbette burada asıl sorunun ne olduğunu, kimlere hangi mesajların verilmek istendiğini gayet iyi biliyoruz. Birileri başlarını okşayan efendilerine diyet borcu ödeyecek diye Türkiye'yi büyütecek, stratejik bakımdan elini güçlendirecek bu projeyi biz rafa kaldırmayız. Dün olduğu gibi bugün de CHP'nin takoz siyasetine boyun eğmeyiz. CHP'nin kendi çapsızlığının, vizyonsuzluğunun bedelini milletimizin ve ülkemizin ödemesine kesinlikle rıza göstermeyiz. Türkiye'nin 2023 hedefleriyle arasına kimsenin, hiçbir gücün girmesine izin vermedik, vermeyeceğiz. Millet için memleket için evlatlarımızın istikbali için en önemlisi tarih yazan bir Türkiye için doğru bildiğimiz yolda kararlılıkla yürümeyi sürdüreceğiz."
"Depreme dayanıklı şehirleşme modeli kazandırdık"
Son günlerde ardı ardına yaşanan depremlerin güçlü şehir altyapısının ve kaliteli konutun önemini tekrar hatırlattığına dikkati çeken Erdoğan, Türkiye'ye geçmişin ihmallerini de telafi edecek şekilde sağlam, güvenilir, depreme dayanıklı bir şehirleşme modeli kazandırdıklarını dile getirdi. Erdoğan, dünyaya örnek olan bu modeli geliştirerek devam ettireceklerini belirtti.
Arnavutluk'ta yaşanan depremi hatırlatan Erdoğan, "Sayın Başbakanın bizlerden ricaları oldu. Biz, zaten ilk andan itibaren tırlarımızla Kızılayımızla AFAD'ımızla Arnavutluk'ta olduk." dedi. Erdoğan, Arnavutluk'a her türlü desteği vermeye devam ettiklerinin altını çizerek, "Bir de 500 konut sözü verdik. Oradaki kendilerinin arzu ettiği bir yere de Türk milleti olarak 500 konut inşa edeceğiz. Oraya da kendileri kimleri yerleştirirse onları yerleştirmiş olacaklar." diye konuştu.
Her açıdan güvenli evleri ekonomik gücü yerinde insanların yanında 82 milyonun her bir ferdi için de hayata geçirmekte kararlı olduklarını dile getiren Erdoğan, vatandaşları, aileleriyle huzur içinde, mahalle kültürünü teneffüs ederek, insanlık onuruna uygun bir ortamda yaşayabilecekleri konutlara kavuşturmak için tüm imkanları seferber ettiklerini vurguladı.
Erdoğan, bugün başlatılan 100 Bin Sosyal Konut Projesi'nin de bu hedefleri doğrultusunda atılmış değerli bir adım olduğunu belirterek, Toplu Konut İdaresinin bu projeyi en güzel, en başarılı şekilde neticelendireceğine inandığını söyledi.
Erdoğan, kampanyada emeği ve katkısı bulunan Çevre ve Şehircilik, Hazine ve Maliye bakanlıkları ile TOKİ'ye ve idare, bakanlık çatısı altındaki mimar ve mühendislere teşekkür etti.
Ülkenin her şehrindeki dar gelirli vatandaşları bu kampanyadan istifade etmeye çağıran Erdoğan, 100 bin sosyal konut kampanyasının hayırlara vesile olmasını diledi.