Türkiye ile Hollanda arasındaki ilişkilerin kökleri yüzlerce yıl öncesine dayanırken, iki ülke arasındaki ticaret hacmi de her geçen yıl artış gösteriyor. Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verilerine göre, Türkiye, bu yılın ilk 4 ayında Hollanda'ya 1,7 milyar dolarlık ihracat gerçekleştirirken, bu ülkeden de 1,2 milyar dolarlık ithalat yaptı.
Geçen yıl yaklaşık 5,8 milyar dolarla Hollanda'ya tarihinin en yüksek ihracatını yapan Türkiye, bu ülkeden de 3,2 milyar dolarlık ithalat gerçekleştirdi. Hollanda'ya 2015-2019 yıllarını kapsayan 5 yılda yapılan ihracat 22,2 milyar dolar, bu ülkeden yapılan ithalat da 16,6 milyar dolar oldu.
Türkiye'ye doğrudan yatırım konusunda da Hollanda, önde olan ülkeler arasında bulunuyor. Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) verilerine göre, 2002-2019 yılları arasında Hollanda, Türkiye'ye 25,5 milyar dolarlık doğrudan yatırım gerçekleştirdi. 18 yılda Türkiye'ye yapılan 160,6 milyar dolarlık doğrudan yatırımın yüzde 16'sına Hollanda imza attı.
Hollanda 2004, 2006, 2007, 2014, 2016, 2017, 2018 ve 2019'da Türkiye'ye en fazla doğrudan yatırım yapan ülke oldu. Bu yılın ilk 4 ayında da Türkiye'ye yapılan 2 milyar 196 milyon dolarlık doğrudan yatırımın 152 milyon doları Hollanda'dan geldi.
Türkiye, 2002, 2006, 2010, 2011, 2012, 2013, 2015, 2018 ve 2019 yıllarında en fazla doğrudan yatırımı Hollanda'ya yaptı. Bu yılın ilk 4 ayında da Türkiye, 586 milyon dolarlık doğrudan yatırımın 216 milyon dolarını Hollanda'ya gerçekleştirdi.
"Umuyoruz ki Türkiye, bu süreçten güçlenerek çıkan ülkeler arasında yer alacak"
DEİK Türkiye-Hollanda İş Konseyi Başkanı ve FİBA Grubu Yönetim Kurulu Başkanı Murat Özyeğin, Türkiye ile Hollanda arasındaki ticari ilişkilerin geleceği, yatırımlar ve salgının dünya ticaretine etkisine ilişkin sorularını yanıtladı.
Özyeğin, devletlerin, şimdilik bu maliyetleri üstlendiğini ancak bu durumun kamu borçlarını da önemli ölçüde artırdığını söyledi.
"Hollanda ile ticari ilişkileri derinleştirmeye çalışıyoruz"
Murat Özyeğin, dünyanın en büyük 20 ekonomisi sıralamasında GSYH bazında Hollanda'nın 17'nci, Türkiye'nin ise hemen ardından 18'inci sırada yer aldığını bildirdi.
Diplomatik ilişkilerinin 400 yıldan fazla tarihi olan bu iki ülke arasında iş birliklerini artırmanın iki ülke için de yeni fırsatlar anlamına geldiğini ifade eden Özyeğin, DEİK Türkiye-Hollanda İş Konseyi Başkanlığı'nı yürütürken mevcut ticari ilişkileri derinleştirmeye ve yeni iş fırsatları yaratarak ticari ilişkileri büyütmeye ve geliştirmeye çalıştıklarını anlattı.
Özyeğin, devamla şu değerlendirmelerde bulundu:
"Hollanda, Türkiye ile iş birliği fırsatlarını değerlendirmek isteyecektir"
DEİK Türkiye-Hollanda İş Konseyi Başkanı Özyeğin, "Hollanda, son yıllarda Türkiye'ye en büyük doğrudan yatırımı yapan ülkelerin başında geliyor. Piyasaların normalleşmesiyle birlikte doğrudan yatırımlarda canlanma görür müyüz?" sorusu üzerine, şunları söyledi:
"Hollanda ile birbirine rakip değil, kaynakları itibarıyla birbirlerini tamamlayıcı ülkeler olmamız büyük bir avantaj. Dünyanın önde gelen tarım ürünleri ihracatçısı olarak Hollanda da normalleşme süreciyle beraber Türkiye ile iş birliği fırsatlarını mutlaka değerlendirmek isteyecektir. Hollanda'nın özellikle hayvancılık, inovatif tarım ve yenilenebilir enerji konusundaki bilgi ve deneyimden yararlanabiliriz. Avrupa'nın doğal kaynaklarının sınırlı olduğu bu alanda Türkiye'nin büyük bir zenginliği var. Ülkemizin geniş tarım arazileri, uygun iklimi, zengin su kaynakları ve yenilenebilir enerji yatırımlarına elverişli geniş bir coğrafyası olduğu düşünülürse özellikle bu alanlarda büyük yatırımlar çekebiliriz. Hollanda, imalat sanayisi de dahil olmak üzere hemen her alanda, kaynakların yeniden kullanımı ve sürdürülebilirlik başlıklarına çok önem veren bir ülke. Hollanda ile ekonomik ilişkilerimizin yoğunlaşmasının, ülkemizdeki sürdürülebilir ekonomi bilincinin yükselmesine de büyük katkı sağlayacağına inanıyoruz."
"Şirketler karşılıklı satın alımlara başlayabilir"
Murat Özyeğin, iki ülke iş insanlarının hükümetlerden beklentileri, yeni dönemde şirket birleşme ve satın alma hamlelerine ilişkin de değerlendirmelerde bulundu.
Öncelikle, Avrupa ile en önemli ekonomik başlık olan Türkiye ile AB arasındaki Gümrük Birliği'nin modernizasyonunun, Hollanda ile ikili ticarette de önemli bir gündem maddesi olduğunu belirten Özyeğin, "Gümrük Birliği’nin bugün artık güncelliğini yitirmiş olan versiyonu, günümüzün dijitalleşmiş ekonomilerinin ihtiyaçlarına maalesef yanıt veremiyor ve iki dost ülke olarak daha güçlü ekonomik ilişkiler kurmamızı yavaşlatıyor. Hollanda ile ekonomik ilişkilerimizin seviyesini artırmak üzere Gümrük Birliği’nin modernizasyonu, en önemli konu başlığı olarak bizleri bekliyor." dedi.
Özyeğin, küresel tedarik zincirindeki kırılmanın, farklı yatırım stratejilerini de gündeme getireceğini vurguladı.
Şirketlerin, Asyalı tedarikçilere bağımlı üretim modelini değiştirmek ve tedarikçilerini çeşitlendirmek üzere karşılıklı satın alımlara başlayabileceğini aktaran Özyeğin, "Ayrıca, ekonomide korumacılığın artması da dış pazara açılan şirketleri yerinde üretime zorlayabilir. Bu süreçte Hollandalı firmalar Türkiye'den şirket satın almaları yapabileceği gibi uluslararası yatırımlarını artırmak isteyen Türk girişimcilerin özellikle marka ve know-how değeri olan şirketleri satın alarak kendi potansiyellerinde sıçrama yaratabilecekleri yeni fırsatlar oluşabilir." diye konuştu.
"(Sağlık sistemimiz) Yabancı yatırımcılar ve yabancı kamuoyu için bir güven unsuru"
DEİK Türkiye-Hollanda İş Konseyi Başkanı Özyeğin, "Türkiye, salgın sürecinde sağlık alanında başarılı sınav verdi ve vermeye devam ediyor. Yabancı yatırımcı açısından bu başarı, yeni hikayelerin yazılmasına ne gibi katkılar sunar?" şeklindeki soru üzerine, Türkiye'nin çok güçlü ve modern bir sağlık altyapısı olduğunu bu süreçte bir kez daha gördüklerini söyledi.
Yakın zamanda sağlık alanında büyük yatırımlar yapılması, yatak ve yoğun bakım ünite sayısının fazla olması ve tedavi protokollerinin etkin şekilde uygulanmasının iyileşme oranlarının çok yüksek olmasını sağladığını belirten Özyeğin, özel sektörün de sağlık sistemine destek olmak için seferber olarak örnek bir tutum sergilediğini ifade etti.
Özyeğin, şunları kaydetti: